SAHİH-İ MÜSLİM |
TAHARE |
باب
كراهة غمس
المتوضئ
وغيره يده
المشكوك في نجاستها
في الإناء قبل
غسلها ثلاثا
26- ABDEST ALANıN VE
BAŞKASININ NECİS OLUP OLMADIĞI ŞÜPHELİ ELİNİ ÜÇ DEFA YIKAMADAN KAB'A
DALDIRMASININ MEKRUH OLDUĞU BABI
87 - (278) وحدثنا
نصر بن علي
الجهضمي
وحامد بن عمر
البكراوي.
قالا: حدثنا
بشر بن المفضل
عن خالد، عن
عبدالله ابن
شقيق، عن أبي
هريرة؛ أن
النبي صلى
الله عليه وسلم
قال "إذا
استيقظ أحدكم
من نومه، فلا
يغمس يده في
الإناء حتى
يغسلها ثلاثا.
فإنه لا يدري
أين باتت يده".
641- Bize Nasr b. Ali
el-Cehdami ile Hamid b. Ömer el-Bekravı tahdis edip dediler ki: Bize Bişr b.
el-Mufaddal Halid'den, o Abdullah b. Şakik'den, o Ebu Hureyre'den rivayet ettiğine göre Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Sizden biriniz uykudan uyandığı vakit elini üç defa
yzkamadıkça kaba daldırmasın. Çünkü o elinin geceyi nerede geçirdiğini
bilmez" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 13567
(278) حدثنا
أبو كريب وأبو
سعيد الأشج.
قالا: حدثنا وكيع.
ح وحدثنا أبو
كريب. حدثنا
أبو معاوية.
كلاهما عن
الأعمش، عن
أبي رزين وأبي
صالح، عن أبي
هريرة. في
حديث أبي
معاوية. قال:
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم. وفي
حديث وكيع
قال: يرفعه.
بمثله.
642- Bize Ebu Kureyb ve Ebu
Said el-Eşe c tahdis edip dediler ki: Bize Veki" tahdis etti. (H) Bize Ebu
Kureyb de tahdis etti, bize Ebu Muaviye tahdis etti. (Vekı" ile) ikisi
A'meş'ten, o Ebu Rezin ve Ebu Salih'ten onlar Ebu
Hureyre' den diye rivayet etti. Ebu Muaviye rivayetinde: Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, dedi.Veki' rivayetinde: Hadisi Allah Resulüne
ref edip, aynısını nakletti, dedi.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 103; Tuhfetu'I-Eşraf, 12516, 14609
م(278) وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة
وعمرو الناقد
وزهير بن حرب.
قالوا: حدثنا
سفيان بن
عيينة عن الزهري،
عن أبي سلمة. ح
وحدثنيه محمد
بن رافع.
حدثنا عبدالرزاق.
أخبرنا معمر
عن الزهري، عن
ابن المسيب،
كلاهما عن أبي
هريرة، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم، بمثله.
643- Bize Ebu Bekr b. Ebi
Şeybe, Amr en-Nakid ve Zuheyr b. Harb tahdis edip dediler ki: Bize Süfyan b.
Uyeyne, Zührl'den tahdis etti. O Ebu Seleme'den (H). Bunu bana ayrıca (3/70b)
Muhammed b. Rafi' de tahdis etti. Bize Abdurrezzak tahdis etti, bize Ma'mer,
Zühn'den haber verdi. O İbnu'l-Müseyyeb' den diye nakletti. (Ebu Seleme ile
birlikte ikisi) Ebu Hureyre'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
hadisi aynen rivayet etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 14742
88 - (278) وحدثني
سلمة بن شبيب
قال: حدثنا
الحسن بن أعين.
حدثنا معقل عن
أبي الزبير،
عن جابر، عن
أبي هريرة؛
أنه أخبره أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال: "إذا
استيقظ أحدكم
فليفرغ على
يده ثلاث مرات
قبل أن يدخل
يده في إنائه.
فإنه لا يدري
فيم باتت يده".
644- Bana Seleme b. Şebib
de tahdis edip dedi ki: Bize Hasan b. /'\yen tahdis etti. Bize Ma'kil,
Ebu'z-Zubeyr'den tahdis etti. O Cabir'den, o Ebu
Hureyre' den rivayet ettiğine göre kendisine Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in: "Biriniz uyandığı zaman elini kabına daldırmadan önce eline üç
defa su döksün. Çünkü o elinin geceyi nerede geçirdiğini bilemez"
buyurduğunu haber verdi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 12233
(278) وحدثنا
قتيبة بن
سعيد. حدثنا
المغيرة (يعني
الحزامي) عن
أبي الزناد،
عن الأعرج، عن
أبي هريرة. ح
وحدثنا نصر بن
علي. حدثنا
عبدالأعلى عن
هشام، عن
محمد، عن أبي
هريرة. ح
وحدثني أبو
كريب. حدثنا
خالد (يعني
ابن مخلد) عن
محمد بن جعفر،
عن العلاء، عن
أبيه، عن أبي
هريرة. ح
وحدثنا محمد
بن رافع. حدثنا
عبدالرزاق.
حدثنا معمر عن
همام بن منبه،
عن أبي هريرة.
ح وحدثني محمد
بن حاتم.
حدثنا محمد بن
بكر. ح وحدثنا
الحلواني
وابن رافع.
قالا: حدثنا
عبدالرزاق.
قالا جميعا:
أخبرنا ابن
جريج. أخبرني
زياد؛ أن
ثابتا مولى
عبدالرحمن بن
زيد أخبره؛
أنه سمع أبا
هريرة في روايتهم
ميعا عن النبي
صلى الله عليه
وسلم، بهذا الحديث.
كلهم يقول:
حتى يغسلها.
ولم يقل واحد
منهم: ثلاثا.
إلا ما قدمنا
من رواية
جابر، وابن المسيب،
وأبي سلمة،
وعبدالله بن
شقيق، وأبي
صالح، وأبي
رزين. فإن في
حديثهم ذكر الثلاث.
645- Bize Kuteybe b. Said
de tahdis etti. Bize Muğlre -yani elHizami-, Ebu'z-Zinad'dan tahdis etti. O
el-A'ree'den, o Ebu Hureyre'den (H). Bize Nasr b. Ali de tahdis etti. Bize
Abdula'la, Hişam'dan tahdis etti. O Muhammed'den, o Ebu Hureyre'den (H). Bana
Ebu Kureyb de tahdis etti, bize (3171a) Halid -yani b. Mahled- Muhammed b.
Cafer'den tahdis etti. O Ala'dan, o babasından, o Ebu Hureyre'den (H). Bana
Muhammed b. Rafi"de tahdis etti. Bize Abdurrezzak tahdis etti, bize
Ma'mer, Hemmam b. Münebbih'ten haber verdi, o Ebu Hureyre'den (H). Bana
Muhammed b. Hatim de tahdis etti. Bize Muhammed b. Bekr tahdis etti. (H) Bize
el-Hulvani ve İbn Rafi' de tahdis edip dediler ki: Bize Abdurrezzak tahdis
etti. Hepsi birlikte: Bize İbn Cureyc bildirdi, dediler. Bana Ziyad'm haber
verdiğine göre Abdurrahman b. Zeyd'in azatlısı Sabit kendisine şunu haber
vermiştir: O Ebu Hureyre'yi -hepsinin
rivayetlerinde- Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den bu hadisi naklettiğini
dinlemiştir. Hepsi de rivayetlerinde: "Onu yıkayıncaya kadar"
demişlerdir. Ancak onlardan hiçbiri "üç defa" dememiştir. Yalnız daha
önce kaydettiğimiz Cabir, İbnu'l-Müseyyeb, Ebu Seleme, Abdullah b. Şakik, Ebu
Salih (3171b) ve Ebu Rezın müstesnadır. Onların hadisi rivayetlerinde üç defa
sözkonusu edilmiştir.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 12228, 13897, 14089, 14533
AÇIKLAMA: (641- 645 :) (641) Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Sizden biriniz uykudan uyandığı zaman ... buyurdu." (3/178) Şafii ve
diğer ilim adamları -yüce Allah'ın rahmeti onlara- Resulullah {Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Elinin geceyi nerede geçirdiğini bilemez"
buyruğunun şu anlama geldiğini söylemişlerdir: Hicazhlar taşlarla istinca
yapıyorlardı. Onların ülkeleri de sıcaktı. Onlardan biri uyudu mu terlerdi.
Uyuyan bir kimsenin elinin o necis yerde yahut bir sivilce (yara), bir pire ya
da bunun dışında bir pislik üzerinde gezinmeyeceğinden emin olamaz.
Bu hadiste hem bizim
mezhebimize, hem de cumhurun mezhebine göre çok sayıda meseleye delalet vardır.
1- Az miktardaki suya
bir necaset gelecek olursa bu necaset az da olsa ve onun niteliklerini
değiştirmese dahi o suyu necis eder; çünkü ele bulaşan bir necaset görülmeyecek
kadar oldukça az olur. İki kulle (testi) almayacak hatta ona yakın miktardaki
bir suyu almayacak kadar küçük hacimli kapları kullanmak adetleri idi.
2- Suyun necasetin
üzerine gelmesi ile necasetin suya gelmesi arasında fark vardır. Necaset suya gelecek
olursa suyu necis eder; ama su necaset üzerine gelirse onu izale eder.
3- Yedi defa (necis
kabın) yıkanması bütün necasetler hakkında genel bir hüküm değildir. Şeriat bu
hususta özelolarak köpeğin yaladığı kap hakkında varid olmuştur.
4- İstinca yapılan yer
taşlarla temizlenmiş olmaz. Aksine o namaz için bağışlanır bir necaset olarak
kalmaya devam eder.
5- Necasetin üç defa
yıkanması müstehaptır. Çünkü necis olması muhtemelolan hakkında üç defa yıkamak
emredildiğine göre necis olduğu kesin bilinen için bu emrin sözkonusu olması
öncelikledir.
6- Necis olduğundan
şüphe olunan yerin üç defa yıkanması müstehaptır. 7 - Necis olduğu sanılan bir
yerin üç defa yıkanması müstehaptır, su serpmenin onda bir etkisi yoktur. Çünkü
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yıkamadıkça, yıkamadan"
buyurmuş, onu yıkamadan yahut ona su serpmeden ... buyurmamıştır.
8- İbadetlerde ve diğer
hususlarda ihtiyat sınırından çıkıp, vesvese sınırına girmediği sürece
ihtiyatlı olanı yapmak müstehaptır. İhtiyat ile vesvese arasındaki fark ile
ilgili yapılacak açıklamalar uzun olup, ben bunları el-Mühezzeb Şerhinde kaplar
ile ilgili babta açıklamış bulunuyorum. (3/179)
9- Açıkça söylenmesinden
sakınılan hususlarda kinayeli lafızlar kullanmak müstehaptır. Çünkü Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Elinin geceyi nerede geçirdiğini
bilemez" buyurmuş, eli dübürüne yahut zekerine değmiş yahut bir necaset ve
benzeri yerlere değmiş olabilir buyurmamaktadır. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'in bu buyruğunun anlamı bu olsa bile Kur'an-ı Azimuşşan'da ve sahih
hadislerde bunun benzerleri de pek çoktur. Ancak böyle bir yola dinleyicinin
kinayeli lafızlarla maksadı anladığı bilinecek olursa başvurulur. Eğer böyle
değilse karışıklığı gidermek ve istenene aykırı bir duruma düşmeyi önlemek için
açık ifadeler kullanmak zorunludur. Açık ifadeler kullanılarak gelen rivayetler
de buna göre yorumlanır. Allah en iyi bilendir.
Bunlar bu hadiste burada
kastedilen ve anlaşılan hükmün dışında hadisten çıkartılan hükümlerdir. Burada
maksat olarak gözetilen hüküm ise elin yıkanmadan önce kaba daldırılmasının
yasak oluşudur. Bu hususta da icma vardır ama önceki ve sonraki ilim
adamlarının büyük çoğunluğu buradaki yasağın tahrimi değil, tenzihi olduğunu
kabul etmişlerdir.
Emre muhalefet edip,
elini kaba yıkamadan daldırsa su bozulmaz ve bu şekilde elini daldıran kişi de
günahkar olmaz. Mezhep alimlerimiz Hasan-ı Basrl (rahimehullah)'dan eğer gece
uykusundan kalkmış ise böyle bir suyun necis olduğuna hükmettiğini
nakletmektedirler. Onlar bu görüşü aynı zamanda İshak b. Rahuye ve Muhammed b.
Cerir et-Taberi'den de rivayet etmişlerdir ama bu görüş oldukça zayıftır. Çünkü
su ve elde aslolan temiz olmalarıdır, şüphe ile necis olmazlar. Şeriattaki
kaideler de bunun böyle olduğu hususunda birbirini desteklemektedir. El
hakkında güçlü kanaatin necis olduğudur, demek de mümkün değildir. Hadise
gelince yasak, tenzih olarak yorumlanır.
Diğer taraftan bizim ve
muhakkiklerin mezhebindeki kanaate göre bu hüküm uykudan kalkmaya özel
değildir. Aksine bu hususta itibar edilen elin necis olup olmadığı hususundaki
şüphedir. Elin necis olup olmadığı hususunda ne zaman şüphe ederse yıkamadan
onu su kabına daldırması mekruh olur. İster gece, ister gündüz uykusundan
uyanmış olsun, isterse de uyumaksızın necis olup olmadığı hususunda şüphe etsin
fark etmez. İlim adamlarının çoğunluğunun kanaati budur. (3/180) Bununla
birlikte Ahmed b. Hanbel (rahimehullah)'dan nakledilen bir rivayete göre eğer
kişi gece uykusundan uyanmış ise (yıkamadan kaba daldırması) tahrimen mekruhtur.
Eğer gündüz uykusundan uyanmışsa tenzihen mekruhtur. Davud ez-Zahiri de hadiste
zikredilen "geceyi geçirmek" lafzına dayanarak ona uygun kanaat
belirtmiştir, bu da oldukça zayıf bir görüştür. Çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Çünkü o elinin geceyi nerede geçirdiğini bilemez"
buyruğu ile illete dikkat çekmiş bulunmaktadır; yani o elinin necis
olmadığından emin olamaz demektir. Bu da gece ve gündüz uykusu esnasında ve
uyanık iken dahi necaset ihtimalinin varlığı halinde genel bir hükümdür. Öncelikle
gecenin sözkonusu edilmesi ise çoğunlukla görülen halin bu oluşundan dolayıdır.
Ona ait özel bir hüküm olduğu zannı ile sadece gece hakkında olduğu sözkonusu
edilemez, aksine bundan sonra illeti zikretmiş bulunmaktadır. Allah en iyi
bilendir.
Bütün bu hükümler elin
necaseti hususunda şüphe etmesi halindedir.
Elinin temiz olduğundan
emin olup, onu yıkamadan önce kaba daldırmak isterse mezhep alimlerimizden bir
topluluk, bunun da hükmü şüphe hükmü ile aynıdır. Çünkü necaset sebepleri bazı
hallerde çoğu kimse tarafından fark edilemez ve bilinemez, demişlerdir.
Bundan dolayı bilmeyen
kimsenin bu hususta işini gevşek tutmaması için kapıyı kapatmak sözkonusu
olmuştur. Bununla birlikte mezhep alimlerimizin büyük çoğunluğunun benimsediği
daha sahih olan kanaat, bunun mekruh olmadığıdır, aksine burada ilk olarak
elini daldırmak ile yıkamak arasında muhayyerlik sözkonusudur; çünkü Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) uykuyu sözkonusu etmiş ve illet olan şüpheye
dikkat çekmiştir. İllet ortada yoksa mekruh oluşta ortadan kalkar. Şayet yasak
genelolsaydı o takdirde sizden biriniz su kullanmak isterse elini yıkamadan
suya daldırmasın demeli idi, böyle bir ifade daha genel ve daha güzeldir. Allah
en iyi bilendir.
Mezhep alimlerimiz şöyle
der: Şayet su büyük bir kapta yahut bir kayada (havuzda) bulunup da ondan su
dökme imkanı yoksa yanında da onunla suyu alabileceği küçük bir kap
bulunmuyorsa bunun yolu suyu ağzına aldıktan sonra o su ile ellerini
yıkamasıdır yahut elbisesinin temiz tarafı ile suyu alır ya da başkasının
yardımını ister. Allah en iyi bilendir.
Başlıktaki Senedler
Hakkında
Senette geçen
"el-Cehdami" nisbeti ile ilgili açıklama mukaddimede geçmişti.
Hamid b. Ömer
el-Bekravl'nin adı (3/181) Hamid b. Ömer b. Hafs b. Ömer b. Abdullah olup, Abdullah
da sahabi olan Ebu Bekre Nufey' b. Haris'in oğludur. Böylelikle Hamid dedesine
nispet edilmiş olmaktadır.
Senetteki Ebu Rezın'in
adı Mesud b. Malik el-Klifi olup, Klife'nin alimlerinden idi. Ebu Vail, Şakik
b. Seleme'nin azatlısıdır.
Senette (642) Müslim
(rahimehullah)'ın: "Ebu Muaviye rivayetinde:
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, dedi. Veki' rivayetinde:
Hadisi Allah Resulüne
ref edip, aynısını nakletti, dedi." Demesi onun ihtiyatının, oldukça
dikkatli ve incelikli bakışının, geniş bilgisinin, son derece sağlam
anlayışının bir neticesidir.
Çünkü Ebu Muaviye ile
Vekı"in rivayetleri farklıdır. Onlardan biri: Ebu Hureyre dedi ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, derken, diğeri: Ebu
Hureyre'den hadisi Resulullah'a merfu olarak nispet etti, demiştir.
Bu ise daha önce ilgili
fasıllarda kaydettiğimiz gibi ilim ehli nezdinde öteki ile aynı anlamdadır. Ama
Müslim (rahimehullah) mana yoluyla rivayet etmek istememiştir. Çünkü mana
yoluyla rivayet birçok ilim adamı topluluğu nezdinde haram olmakla birlikte
çoğunluğa göre caizdir. Ancak daha uygunu ondan sakınmaktır. Allah en iyi
bilendir.
Senette (644) "Ma'
kil, Ebu'z-Zubeyr'den" ibaresi de vardır ki Ebu'z-Zubeyr Muhammed b.
Müslim b. Tedrus olup, birkaç yerde buna dair açıklama geçmişti.
Muğıre el-Hizami ise
meşhur olana göre Muğire'nin mim harfinin ötreli oluşudur, kesreli de söylenir.
Mukaddime'de her ikisinden söz edilmişti. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
27- KÖPEĞİN KAB'I
YALAMASININ HÜKMÜ BABI