SAHİH-İ MÜSLİM |
TAHARE |
باب خصال
الفطرة
16- FlTRATIN HASLETLERİ
BABI
49 - (257) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة
وعمرو الناقد
وزهير بن حرب.
جميعا عن
سفيان. قال
أبو بكر:
حدثنا ابن
عيينة عن
الزهري، عن
سعيد بن
المسيب، عن
أبي هريرة، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال: "الفطرة
خمس (أو خمس من
الفطرة)
الختان،
والاستحداد،
وتقليم
الأظفار،
ونتف الإبط،
وقص الشارب".
596- Bize Ebu Bekr b. Ebî
Şeybe ile Amru'n Nakıd ve Züheyr b. Harp toptan Süfyan'dan, rivayet ettiler.
Ebu Bekr dediki: Bize İbni Uyeyne, Zühri'den, o da Said b. el-Müseyyeb'den, o
da Ebu Hureyre'den, o da Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti: Şöyle buyurmuşlar: "Fıtrat şu
beş şeydir -yahut şu beş şey fıtratlandır-: Sünnet olmak, etek tıraşı olmak,
tırnakları kesmek, koltuk altlarını yolmak ve bıyıkları kesmek. "
Diğer tahric: Buhari,
5880, 5891, 6297; Ebu Davud, 4198; Nesai, 11; İbn Mace, 292; Tuhfetu'lEşraf,
13136
50 - (257) حدثني
أبو الطاهر
وحرملة بن
يحيى. قالا:
أخبرنا ابن
وهب. أخبرني
يونس عن ابن
شهاب، عن سعيد
بن المسيب، عن
أبي هريرة، عن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم؛ أنه قال: "الفطرة
خمس:
الاختتان،
والاستحداد،
وقص الشارب،
وتقليم
الأظفار،
ونتف الإبط".
597- Bana Ebu't Tabir ile
Harmeletü'bnü Yahya rivayet ettiler. Dedilerki: Bize İbni Vehb haber verdi.
(Dediki) : Bana Yunus, İbni Şihab'dan, o da Said b. el-Müseyyeb'den, o da Ebu Hureyre'den, o da Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'den naklen haber verdi ki şöyle buyurmuşlar: "Fıtrat şu beş
şeydir: Sünnet olmak, etek tıraşı olmak, bıyıkları kesmek, tırnakları kesmek ve
koltuk alt/arını yolmak. "
Diğer tahric: Nesai,
9; Tuhfetu'l-Eşraf, 13343
51 - (258) حدثنا
يحيى بن يحيى
وقتيبة بن
سعيد. كلاهما
عن جعفر. قال
يحيى: أخبرنا
جعفر بن
سليمان عن أبي
عمران
الجوني، عن
أنس بن مالك؛
قال: قال أنس: وقت
لنا في قص
الشارب،
وتقليم
الأظفار، ونتف
الإبط، وحلق
العانة، أن لا
نترك أكثر من
أربعين ليلة.
598- Bize Yahya b. Yahya
ile Kuteybetü'bnü Said ikisi birden Ca'fer'den rivayet ettiler. Yahya dediki
bize Ca'fer b. Süleyman, Ebu İmran el-Cevniden, o da Enes b. Malik'ten naklen
haber verdi. Dediki: Enes; Şunları söyledi:
Bıyıkları kesmek, tırnakları kesmek, koltuk altlarını yolmak, etek tıraşı olmak
için bize bunları kırk günden fazla bırakmamak üzere vakit tayin edildi.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 4200; Tirmizi, 2758, 2759; Nesai, 14; İbn Mace, 195; Tuhfetu'I-Eşraf,
1070
52 - (259) حدثنا
محمد بن
المثنى. حدثنا
يحيى (يعني
ابن سعيد). ح
وحدثنا ابن
نمير. حدثنا
أبي. جميعا عن
عبيدالله، عن
نافع، عن ابن
عمر، عن النبي
صلى الله عليه
وسلم؛ قال: "أحفوا
الشوارب
وأعفوا اللحى".
599- Bize Muhammed b.
el-Müsemia rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya yani İbni Said rivayet etti. H.
Bize İbni Nümeyr de rivayet etti. (Dediki) : Bize babam rivayet etti. Her iki
ravî Ubeydullah'tan, o da Nafî'dan o da İbni
Ömer'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etmişler.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dedi ki:
"Bıyıkları kazıyın,
sakalları uzatın"
Diğer tahric: Nesai,
15,5241; Tuhfetu'I-Eşraf, 8177
53 - (259) وحدثناه
قتيبة بن سعيد
عن مالك بن
أنس، عن أبي
بكر بن نافع،
عن أبيه، عن
ابن عمر، عن
النبي صلى الله
عليه وسلم؛
أنه أمر
بإحفاء
الشوارب
وإعفاء
اللحية.
600- Bize bu hadisi
Kuteybetü'bnü Said ve Malik b. Enes'ten, o da Ebu Bekr b. Nafî'den, o da
babasından, o da ibni Ömer'den, o da Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti ki. Peygamber (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) bıyıkların dipten tıraş edilmesini (kazımamızı) sakalında
uzatılmasını emir buyurmuş.
54 - (259) حدثنا
سهل بن عثمان.
حدثنا يزيد بن
زريع عن عمر
بن محمد.
حدثنا نافع عن
ابن عمر؛قال:
قال رسول
الله
صلى الله
عليه وسلم: "خالفوا
المشركين.
أحفوا
الشوارب
وأوفوا اللحى".
601- Bize Sehl b. Osman
rivayet etti. (Dediki): Bize Yezid b. Zürey', Ömer b. Muhammed'den rivayet
etti. (Demişki): Bize Nafî', İbni Ömer'den naklen
rivayet etti. Dediki! Resulullah (s.a.v.): «Müşriklere muhalefet edin;
bıyıkları kazıyın; sakalları uzatın.» buyurdular.
Diğer tahric: Buhari,
5892; Tuhfetu'I-Eşraf, 8236
55 - (260) حدثني
أبو بكر بن
إسحاق. أخبرنا
ابن أبي مريم. أخبرنا
محمد بن جعفر.
أخبرني
العلاء بن
عبدالرحمن بن
يعقوب، مولى
الحرقة، عن
أبيه، عن أبي
هريرة؛ قال: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "جزوا
الشوارب
وأرخوا اللحى.
خالفوا
المجوس".
602- Bana Ebu Bekr b. İshak
rivayet etti. (Dediki) : Bize İbni Ebi Meryem haber verdi. (Dediki): Bize
Muhammed b. Ca'fer haber verdi. (Dediki): Bana Huraka'nın azadlısı Ala' b.
Abdirrahman b. Ya'kub babasından, o da Ebu Hureyre'den naklen haber verdi. Ebu Hureyre şöyle demiş. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem): "Bıyıkları kesin, sakallan bırakın, Mecusilere muhalefet
edin" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 14089
56 - (261) حدثنا
قتيبة بن سعيد
وأبو بكر بن
أبي شيبة وزهير
بن حرب. قالوا:
حدثنا وكيع عن
زكرياء بن أبي
زائدة،
عن مصعب بن
شيبة ، عن طلق
بن حبيب ، عن
عبدالله بن
الزبير ،عن
عائشة؛ قالت:
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم "عشر
من الفطرة: قص
الشارب،
وإعفاء
اللحية،
والسواك، واستنشاق
الماء، وقص
الأظفار،
وغسل البراجم،
ونتف الإبط،
وحلق العانة،
وانتقاص
الماء".قال
زكرياء: قال
مصعب: ونسيت
العاشرة. إلا
أن تكون
المضمضة.
زاد قتيبة:
قال وكيع:
انتقاص الماء
يعني الاستنجاء.
603- Bize Kuteybetü'bnü
Said ile Ebu Bekr b. Ebi Şeybe ve Züheyr b. Harb rivayet ettiler. Dedilerki:
Bize Vekî', Zekeriyya b. Ebi Zaide'den, o da Mus'ab b. Şeybe'den, o da Talk b.
Habîb'den, o da Abdullah b. Zübeyr'den, o da Aişe'den
naklen rivayet etti; Şöyle demiş Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu: "On şey fıtrattandır: Bıyıklan kesmek, sakalları bırakmak, misvak
kullanmak, buruna su çekmek, tırnakları kesmek, parmak eklem ve boğumlarını
yıkamak, koltuk altlarını yolmak, etek tıraşı olmak ve temizlenirken su
kullanmak. "
(Ravilerden} Zekeriya
dedi ki: Mus'ab: Onuncusunu unuttum. Ancak o mazmaza olmalıdır, dedi. Kuteybe
şunu ekledi: Veki' dedi ki: Temizlenirken su kullanmak istinca yapmak demektir.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 53; Tırmizi, 2757; Nesai, 5055, 5056, 5057; İbn Mace, 293;
Tuhfetu'lEşraf, 16188
(261) وحدثناه
أبو كريب.
أخبرنا ابن
أبي زائدة عن
أبيه، عن مصعب
بن شيبة، في
هذا الإسناد،
مثله. غير أنه
قال: قال أبوه:
ونسيت
العاشرة.
604- Bize bu hadisi Ebu
Kureyb de rivayet etti. (Dediki) : Bize İbni Ebi Zaide, babasından, o da Mus'ab
b. Şeybe'den bu isnadda bu hadisin mislini haber verdi. Şu kadar varki o
babasının; «onuncuyu unuttum» Dediğini söylemiş.
AÇIKLAMA (596-604 numaralı
hadisler): (596) "Fıtrat beştir -yahut beş
şey fıtrattandır.-" Bu, raviden kaynaklanan bir şüphedir. Acaba
birincisini mi söyledi yoksa ikincisini mi? Ancak ikinci rivayette (597) kesin
bir ifade kullanarak "fıtrat beştir" demiş bulunmakta, sonra da bu
beş şeyi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sünnet olmak, etek
tıraşı olmak, tırnakları kesmek, koltuk altlarını yolmak ve bıyıklan
kesmek" diye açıklamaktadır.
(598) "Cafer b.
Süleyman'dan, o Ebu İmran el-Cevni'den, o Enes (r.a.)'dan şöyle dediğini
nakletti ... " Buna dair açıklama ve bunun: Kırk günü geçmeyecek şekilde
bu işleri terk etmememiz anlamında olduğu gelecek.
"Bize vakit tayin
edildi." Bu da merfu hadislerden sayılır. Tıpkı bize şu husus emredildi
denilmesi gibi. Buna dair açıklama kitabımızın baş taraflarında zikrettiğimiz
fasıllarda geçmiş bulunmaktadır. Müslim'in sahihinden başka kaynaklarda:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize vakit tayin etti"
şeklinde geçmektedir. Allah en iyi bilendir.
Kadı İyaz dedi ki:
el-Ukayll dedi ki: Cafer'in rivayet ettiği bu hadis su götürür. Ebu Ömer b. Abdilberr
de bu hadisi Cafer b. Süleyman'dan başkası rivayet etmiyor. O ise hıfzının
kötülüğü ve çokça hata etmesi sebebiyle rivayeti delil olan birisi değildir.
Derim ki: Bununla
birlikte mütekaddimun (ilk dönem) imamlarının birçoğu Cafer b. Süleyman'ın sika
olduğunu belirtmişlerdir. Onun sika olduğunu söylemek için Müslim'in rivayetini
delil göstermesi yeterlidir. Bu hususta başkası da ona uymuştur.
(599) "Bıyıklan
kesin ... " (601 numaralı) diğer rivayette de "sakallan uzatın"
buyurulmaktadır. İbn Bureyd dedi ki: (599 numaralı hadiste geçen: ehfO ile
ilgili olarak) bir kimse bıyıklarını kökten tıraş edecek olursa, bu fiil
kullanılır. (3/150)
Bıyıkların kazınması
(ihfa) ve sakalların bırakılması (ihfa)nın anlamı az önce açıklandı. (601
numaralı hadisteki) sakalları bırakın (evfCı) de onları bırakın, ondan bir şey
eksiltmeyin, demektir. İbnu's-Sikkıt ve başkalarının dediğine göre "lihye
(sakal)"ın çoğulu liha ve luha gelmekle birlikte kesreli söyleyiş (liha)
daha fasihtir.
(603) Numaralı diğer
hadiste ise: "On şey fıtrattandır ... " denilmektedir.
"Fıtrat
beştir" buyruğunun anlamı, beş şey fıtrattandır demektir. Diğer
rivayetteki "on şey fıtrattandır" denildiği gibi. Bununla birlikte
fıtrattan olan şeyler yalnızca on taneden ibaret değildir. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'de "fıtrattandır" buyurmakla, bunların
on şeyden ibaret olmadığına işaret etmektedir. Allah en iyi bilendir.
Fıtrat tabirinden burada
ne kastedildiği hususunda görüş ayrılığı vardır.
Ebu Süleyman el-Hattabi
diyor ki: İlim adamlarının çoğunluğu bunun sünnet olduğu kanaatindedir. (3/147)
Hattabfden başka bir topluluk da bunu böylece zikretmiş ve şunu da
söylemişlerdir: Bunun anlamı ise bunların nebilerin -Allah'ın salat ve
selamları onlara- sünnetlerinden olduklarıdır. Bir diğer açıklamaya göre bunlar
dindendir.
Diğer taraftan bu
hususların birçoğu ilim adamlarına göre vacip (farz) değildir, bazılarının
vacip olup olmadığı hususunda da görüş ayrılığı vardır. Sünnet olmak, mazmaza
(abdest alırken ağza su alıp çalkalamak), istinşak (buruna su almak) gibi.
Vacip olanın olmayanla birlikte zikredilmesinde ise bir engel yoktur. Yüce
Allah'ın: "Bunların her biri meyve verdiği zaman meyvelerinden yiyin,
biçildiği gün de hakkını (zekatını) verin." (En'am, 6/141) buyruğunda
olduğu gibi. Haklarını vermek vacip (farz) ama onlardan yemek vacip değildir.
Allah en iyi bilendir.
Hadislerde Sözü Geçen
Hasletierin Açıklamasına Gelince:
Sünnet (Hitan):Şafillere
ve ilim adamlarının birçoğuna göre vacip, Malik ve çoğu ilim adamlarına göre sünnettir.
Şafii'ye göre ise erkeklere de, kadınlara da vaciptir. Erkek hakkında vacip
olan haşefeyi örten derinin haşefenin tamamı açığa çıkıncaya kadar
kesilmesidir. Kadın hakkında vacip olan ise fercin üst tarafındaki deri
parçasının asgari miktarını kesmektir. Mezhebimizin sahih ve alimlerimizin
çoğunluğunun kabul ettiği kanaate göre ise küçükken sünnet olmak caizdir, vacip
değildir. Mezhebimizdeki bir görüşe göre küçüğün velisinin büluğa ermeden önce
küçüğü sünnet etmesi kap eder. Bir diğer görüşe göre on yaşından önce sünnet
edilmesi haramdır. Bu husustaki sahih hadise göre görüş belirtilecek olursa,
çocuğun doğumunun yedinci gününde sünnet edilmesi müstehaptır dememiz gerekir.
Doğduğu gün yedi günden sayılır mı yoksa onun dışında yedi gün mü hususunda da
iki görüş vardır, bu iki görüşün kuwetli olanına göre o günün de sayılacağıdır.
Mezhep alimlerimiz
müşkil hunsa (denilen erkek mi kız mı olduğuna hiçbir şekilde hüküm
verilemeyen) hakkında farklı görüşlere sahiptir. Onun büluğdan sonra her iki
fercinin de sünnet edilmesi kap eder denildiği gibi, hangisi olduğu açıkça
ortaya çıkmadıkça sünnet edilmesi caiz olmadığı da söylenmiştir. Daha güçlü
olan görüş budur.
Erkeklik organı olan
(hunsay)a gelince, eğer her iki organı da faal ise her ikisinin de sünnet
edilmesi kap eder. Şayet onlardan biri faal, diğeri değilse faalolan sünnet
edilir.
Hangi organ ın
faalolduğunun neye göre değerlendirileceği hususunda da iki görüş vardır. Bir
görüşe göre küçük abdesti bozmaktır, diğerine göre ise cimadır.
Bir kişi eğer sünnetsiz
olarak ölürse mezhep alimlerimizin bu hususta üç görüşü vardır: Sahih ve meşhur
olan ister küçük, ister büyük olsun sünnet edilmez, ikincisine göre ise büyükse
sünnet edilir, küçükse edilmez. Allah en iyi bilendir.
İstihdad (Etek
Tıraşı):Bu da etek tıraşı yapmaktır. Buna istihdad denilmesinin sebebi ustura
demek olan hadide (demir)in kullanılmasıdır. Bu da sünnettir. Bundan maksat ise
belli yerin temizlenmesidir. Efdal olan da tıraş edilmesidir. Kesmek, yolmak ve
tüy dökücü ilaç kullanmak da caizdir. '''Ane'' erkeğin tenasül organının
üstündeki ve çevresindeki kıllar ile kadının fercinin etrafındaki kıllardır.
Ebu'l-Abbas b. Sureye'den nakledildiğine göre, dübür yuvarlağının etrafında
biten kıllardır. Bütün bunların toplamından ön arka ve çevrelerindeki bütün
kılların tıraş edilmesinin müstehap olduğu anlaşılmaktadır. (3/148)
Etek tıraşının ne zaman
yapılacağına gelince. Tercih edilen görüşe göre bu ihtiyaca ve uzamasına göre
tespit edilir. Uzadığı zaman tıraş edilir.
Bıyıkların kesilmesi, koltuk
altlarının yolunması, tırnaklarının kesilmesinde de durum böyledir.
Enes (r.a.}'ın kitapta
(598 numara ile) zikredilen "bıyıkların kesilmesi, tırnakların
kesilmesi... kırk günden fazla bırakılmaması. .. vakit olarak tayin
edildi" hadisinin anlamı ise kırk günü aşacak kadar kesilmeden
bırakılmaması demektir. Yoksa kırk gün boyunca kesme yoluna gidilmemesi vakit
olarak tayin edildi, demek değildir. Allah en iyi bilendir.
Tırnakları Kesmek
(Taklimu'l-Ezfar): Bu da sünnettir, vacip değildir. Ayaklardan önce ellerin
tırnaklarını kesmek müstehaptır. Önce sağ elinin şahadet parmağını sonra orta
parmağını sonra yüzük sonra serçe parmağını sonra baş parmağının tırnaklarını
keser sonra sol ele geçip serçe parmağını sonra yüzük parmağını elinin sonuna
kadar tırnaklarını keser. Sonra sağ ayağının tırnaklarını keserek önce serçe
parmağının tırnağını keserek başlar, sol ayağının serçe parmağı ile tamamlar.
Allah en iyi bilendir.
Koltuk Altlarının
Yolunması: İttifakla sünnettir. Efdal olan gücü yetenin koltuk altını
yolmasıdır. Tıraş etmekle ve tüy dökücü ilaç kullanmakla da bu sünnet
gerçekleşir. Yunus b. Abdula'la'dan şöyle dediği nakledilmektedir:
Şafii (rahimehullah)'ın
yanına girdim. Yanında berber de vardı, koltuk altını tıraş ediyordu. Şafii
dedi ki: Ben sünnetin koltuk altlarını yolmak olduğunu biliyorum ama onun
acısına dayanamıyorum. Sağ koltuk altından başlaması da müstehaptır.
Bıyıkları Kesmek: Bu da
sünnettir. Bıyığının sağ tarafından başlaması müstehaptır. Bizzat kendisi
kesmek ile bu işi başkasına havale etmek arasında seçim yapmakta serbesttir.
Çünkü açılmaması gereken bir yeri açmadan ve haram işlemeden maksat
gerçekleşebilir. Halbuki koltuk altı ve etek tıraşı böyle değildir. Bıyığın
kesilecek sınırına gelince, tercih olunan dudağın kenarı görününceye kadar
kesmesidir, bıyığı dibinden kazımayız. "Bıyıkları kesin" şeklindeki
rivayetlerin anlamı ise dudaklardan uzayıp taşan kısmı kesin demektir. Allah en
iyi bilendir.
Sakal Bırakmak
(i'fau'l-lihye): Sakalın salınması demektir. Bir diğer rivayetteki
"evfu'l-liha"nın anlamı budur. Farsların adeti sakalı kesmek şeklinde
idi, şeriat bunu yasakladı.
İlim adamları sakal
hakkında mekruh on hususu zikretmektedirler. Bunların bir kısmı diğerinden daha
çirkindir:
1- Cihad kastı
olmaksızın siyaha boyamak
2- Sünnete uymak için
değil de, salih kimselere benzetmek için sarıya boyamak
3- Baş olmak, tazim
edilmek ve meşayihten olduğu izlenimini vermek için yaşlı görünmekte acele
etmek niyetiyle kükürt ya da başka şeylerle ağartmak
4- Yüzünde tüy
bitmemesini sağlamak ve suretinin güzel kalması maksadıyla ilk bittiği
sıralarda sakalını yolmak yahut tıraş. etmek
5- Ağaran kılları yolmak
6- Kadınların ve
başkalarının onu daha güzel bulmaları için saçının kıllarını tel tel, sıra sıra
dizmek
7 - Şakaklardaki saçlardan
sakala ilave yapmak yahut başı tıraş ederken, yan taraflarını alırken sakalın
üst taraflarını kısmen almak
8- İnsanlar için güzel
görünmek kastıyla sakalını taramak
9- Zahitlik görüntüsü ve
kendisine pek aldırmadığı izlenimini vermek maksadıyla sakalını birbirine
karışmış, birbirine geçmiş halde bırakmak
10- Sakalının siyahına
ve beyazına beğenerek, böbürlenerek gençliğe kanıp, yaşlılıkla övünerek
gençlere karşı üstünlük taslayarak bakmak
11- Sakala düğüm atmak,
onu örgü yapmak
12- Sakalı tıraş etmek
(3/149); ancak kadının sakalı çıkacak olursa onun da sakalını tıraş etmesi
müstehap olur. Allah en iyi bilendir.
İstinşak (burna su
çekmek): Açıklaması, nitelikleri, vacip ve müstehap oluşunda ilim adamlarının
görüş ayrılıkları daha önce geçti.
Parmak Eklem ve
Boğumlarını Yıkamak (ğaslu'l-beracim): Başlı başına bir sünnettir. Abdest
almaya özgü değildir. Beracim, burcume'nin çoğulu olup, parmakların boğumları
ve bütün eklemleri demektir. İ1im adamları der ki: Kulakların büküldükleri
yerlerde toplanan kirler de bunlar gibidir. Bu kirleri de silerek alır çünkü
bazı hallerde kulak kirinin çokluğu işitmeye zarar verebilir. Aynı şekilde
burnun içinde toplanan kirleri de temizlemenin hükmü budur. Kısacası vücudun
herhangi bir yerinde ter, toz ve buna benzer bir sebeple toplanan bütün
kirlerin hükmü böyledir. Allah en iyi bilendir.
Temizlenirken Su
Kul/anmak (intikasu'l-ma'): Veki" burada (603 numaralı hadiste) bunu
istindı. diye açıklamış olmakla birlikte Ebu Ubeyde ve başkaları: Bunun anlamı
tenasül uzvunu yıkarken su kullanmak suretiyle sidiğin kesilmesini sağlamaktır
demişlerdir. Bazıları ise su serpmektir diye açıklamıştır. Bir rivayette ise
"intikasu'l-ma'" yerine "intizah" gelmiştir. Cumhurun dediğine
göre intizah, abdest aldıktan sonra vesveseyi ortadan kaldırmak maksadıyla
ferce az miktarda su serpmek demektir. Bunun su ile istinca yapmak olduğu da
söylenmiştir. İbnu'l-Esir'in belirttiğine göre bu laflZ
"intifasu'l-ma'" diye de rivayet edilmiştir. "en-Nihaye fi Garibi'l-Hadis"
adlı eserinin "fe" faslında: Doğrusu bunun fe ile olduğudur,
demektedir. Devamla şunları söyler:
Bundan maksat ise az
miktardaki suyun ferce serpilmesidir. Bu da az miktarda akan kan hakkında
"nefasa" fiilini kullanmalarından gelmektedir.
Ancak onun bu nakli
şazdır, doğrusu az önce kaydettiğimizdir. Allah en iyi bilendir.
(603) "Onuncusunu
ise unuttum, ancak mazmaza olmalıdır." Bu onun (Mus'ab'ın) bu husustaki
şüphesinden ileri gelmektedir. Kadı İyaz der ki: Belki de bu onuncusu beş haslet
ile birlikte zikredilen sünnettir. Onun böyle olması daha uygundur. Allah en
iyi bilendir.
İşte bu söylediklerimiz
fıtrat ile ilgili olanlar hakkında kısa açıklamalardır.
Buna dair geniş ve
etraflı açıklamaları delilleriyle ve diğer ayrıntılarıyla el-
Mühezzeb Şerhinde
doyurucu bir şekilde yapmış bulunmaktayım. Allah en iyi bilendir.
(603) "Sakalları
bırakın" yani onları bırakın, onlarda değişiklik yapmaya kalkışmayın. Kadı
İyaz'ın belirttiğine göre çoğunluğun rivayeti bizim zikrettiğimiz gibi (erhCı)
şeklindedir. Ancak İbn Mahan' daki rivayette cim ile "ereCı"
şeklindedir. Bunun birincisi ile aynı anlamda olup, aslının "erciCı"
diye hemzeli olup, hafifletmek için hemzenin hazfedildiği de söylenmiştir yani
onu erteleyin ve onu terk edin, bırakın.
Buhari'nin rivayetinde
ise: "VeffirCı" şeklindedir. Böylelikle bu kelimede "a'fu, evfu,
erhu, ercu, veffiru" olmak üzere beş rivayet ortaya çıkmaktadır. Hepsinin
anlamı ise kendi haline bırakın, şeklindedir. Hadisin lafızlarının gerektirdiği
hadisin zahirinden anlaşılan budur. Mezhep alimlerimizden ve onların dışındaki
ilim adamlarından bir topluluğun kanaali de bu şekildedir.
Kadı İyaz (rahimehullah)
dedi ki: Sakalın tıraş edilmesi, kesilmesi ve yakılması mekruhtur. Boyundan,
eninden alınması ise güzeldir. Şöhret için onu büyütmek mekruh olduğu gibi, bu
maksatla kesilmesi ve yolunması da mekruhtur. Selef bunun bir sınırının olup
olmadığı hususunda farklı kanaatlere sahiptir. Onlardan bu hususta hiçbir sınır
getirmemiş olanlar olmakla birlikte dikkat çekecek kadar ilişmeden de bırakmaz,
onu bir miktar kısaltır. Malik oldukça uzun tutulmasını mekruh görmüştür.
Seleften bazıları da bir kabzadan fazlasının kesilmesini söyleyerek sınır
getirmiştir. Kimisi de hac ya da umre dışında onu kısaltmayı mekruh görmüştür.
(Kadı İyaz devamla) dedi
ki: Bıyık hakkında ise seleften birçok kimse kökten alınacağı ve tıraş
edileceği görüşündedir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in:
"Bıyıkları kesiniz ve onları dipten tıraş ediniz" buyruğunun zahirini
delil almışlardır. KCıfelilerin de görüşü budur. Seleften birçoğu ise tıraş
etmenin ve kökten almanın yasak olduğu kanaatindedir. Malik de böyle demiştir.
O bıyıkların (kökten) tıraş edilmesini bir müsle (hilkati çirkinleştirmek)
kabul eder ve böyle yapanın tedib edilmesini emreder, bıyığın üst tarafından
alınmasını da mekruh görürdü. Bu kanaatte olanlar kökten almanın, yolmanın ve
kesmenin aynı manada olduğunu ve bunun du dağın ucu görününceye kadar
kısaltılması anlamında olduğunu kabul ederler.
Kimi ilim adamı ise her
iki husustan birini seçmekte serbestlik olduğu kanaatindedir. -Kadı İyaz'ın
ifadeleri burada sona ermektedir.- Tercih olunan ise sakalı kendi haline
bırakmak ve onu kesinlikle kısa Itmaya kalkışmamaktır. Bıyık hakkında tercih
olunan ise kökten tıraş etmeyip, du dağın kenarının görünmesini sağlayacak
şekilde kısaltmaktır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: