SAHİH-İ MÜSLİM |
TAHARE |
باب
الذكر
المستحب عقب
الوضوء
6- ABDESTİN AKABİNDE
MÜSTEHAP OLAN ZİKİR BABI
17 - (234) حدثني
محمد بن حاتم
بن ميمون.
حدثنا
عبدالرحمن بن
مهدي. حدثنا
معاوية بن
صالح عن
ربيعة، يعني
ابن يزيد، عن
أبي إدريس
الخولاني، عن
عقبة بن عامر.
ح وحدثني أبو
عثمان عن جبير
بن نفير، عن
عقبة بن عامر؛
قال: كانت
علينا رعاية
الإبل. فجاءت
نوبتي. فروحتها
بعشي. فأدركت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قائما
يحدث الناس.
فأدركت من
قوله "ما من
مسلم يتوضأ
فيحسن وضوءه.
ثم يقوم فيصلي
ركعتين. مقبل
عليهما بقلبه
ووجهه. إلا
وجبت له
الجنة" قال
فقلت: ما أجود
هذه! فإذا
قائل بين يدي
يقول: التي
قبلها أجود.
فنظرت فإذا
عمر. قال: إني
قد رأيتك جئت
آنفا. قال "ما
منكم من أحد
يتوضأ فيبلغ
(أو فيسبغ)
الوضوء ثم يقول:
أشهد أن لا
إله إلا الله
وأن محمدا عبد
الله ورسوله،
إلا فتحت له
أبواب الجنة
الثمانية،
يدخل من أيها
شاء".
552- Bana Muhammed b. Hatim
b. Meymun tahdis etti. Bize Abdurrahman b. Mehdi tahdis etti. Bize Muaviye b.
Salih, Rabia -yani b. Yezid'den tahdis etti. O Ebu İdris el-Havlanl'den, o Ukbe
b. Amir'den (H). Bana Ebu Osman da Cubeyr b. Nufeyr'den tahdis etti. O Ukbe b. Amir'den şöyle dediğini nakletti: Deve çobanlığı
(sırası) bizde idi. Benim sıram geldi, akşam vakti onları götürdüm. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ayakta insanlara konuşma yaparken yetiştim.
Onun sözlerinden: "Herhangi bir Müslüman güzel bir şekilde abdest aldıktan
sonra kalbiyle ve yüzüyle kendisini onlara vererek iki rekat namaz kılacak
olursa, mutlaka ona cennet vacip olur" sözlerini söylerken yetiştim.
Ben: Bu ne güzel bir
şey, dedim. Bir de baktım ki önümdeki birisi: Bundan önceki daha da güzeldi,
dedi. (Kim olduğuna) bakınca Ömer olduğunu gördüm. Şöyle dedi: Ben senin az
önce geldiğini gördüm. (Allah Resulü) şöyle buyurdu: "Sizden biriniz
abdest alıp da abdestini eksiksiz alır -yahut abdest organlarını tamamen yıkar-
sonra da eşhedu en Ia iahe illallah ve enne Muhammeden Abdullahi ve Resuluh:
Allah'tan bClşka bir ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın kulu ve Resulü
olduğuna şahitlik ederim, diyecek olursa, mutlaka ona cennetin sekiz kapısı
açılır, hangisinden dilerse ondan girer. "
Diğer tahric: Ebu
Davud, 169 -uzunca-, 906; Nesai, 148, 151; İbn Mace, 470; Tuhfetu'l-Eşraf, 9914
ve 10609
(234) وحدثناه
أبو بكر بن
أبي شيبة:
حدثنا زيد بن
الحباب. حدثنا
معاوية بن
صالح عن ربيعة
بن يزيد، عن
أبي إدريس
الخولاني
وأبي عثمان،
عن جبير بن
نفير بن مالك
الحضرمي، عن
عقبة بن عامر
الجهني؛ أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال.
فذكر مثله غير
أنه قال "من
توضأ فقال:
أشهد أن لا
إله إلا الله
وحده لا شريك
له وأشهد أن
محمدا عبده
ورسوله".
553- Bize Ebu Bekr b. Ebi
Şeybe tahdis etti. Bize Zeyd b. Hubab tahdis etti. Bize Muaviye b. Salih, Rabia
b. Yezid'den tahdis etti. O Ebu İdris el-Havlani ve Ebu Osman'dan, ikisi Cubeyr
b. Nufeyr b. Malik el-Hadrami'den, o Ukbe b.
Amir el-Cuheni'den rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu deyip, hadisi aynen zikretti ancak rivayetinde: "Kim
abdest alıp da eşhedu en la ilahe illallah vahdehu la şerike leh ve eşhedu enne
Muhammeden abduhu ve Resuluh: Allah'tan başka bir ilah olmadığına, bir ve tek
ve ortaksız olduğuna ve Muhammed'in Allah'ın kulu ve Resulü olduğuna şahitlik
ederim, derse" dedi.
AÇIKLAMA: Müslim dedi ki: "Bana Muhammed b.
Hatim b. Meymlin tahdis etti ...
Ukbe b. Amir'den" Sonra
Müslim (553 numaralı hadiste): "Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe de tahdis etti
... Ukbe' den" dedi.
Şunu bil ki, ilim
adamları birinci rivayet yolunda "bana Ebu Osman tahdis etti" diyenin
kim olduğu hususunda ihtilaf etmişlerdir. Bu kişinin Muaviye b. Salih olduğu
da, Rabia b. Yezid olduğu da söylenmiştir.
Ebu Ali
el-Gassaniel-Ceyyani Takyfdu'l-Mühmel adlı eserinde şunları söylemektedir:
Doğrusu bunu söyleyenin Muaviye b. Salih olduğudur. Ebu Abdullah b. el-Hazza
kendi nüshasında: Rabia b. Yezid dedi ki: Bana Ebu Osman da Cubeyr'den tahdis
etti. O Ukbe'den diye yazmıştır. Ebu Ali (devamla) dedi ki: Ancak Müslim'den
rivayet edilen nüshalarda gelen bizim ilk olarak sözünü ettiğimizdir. Yani
benim burada önce kaydettiğimdir. Doğrusu da odur. İbnu'I-Hazza'nın zikrettiği
ise onun bir yanılmasıdır. Bu sika, haflZ imamların rivayetlerinden açıkça
bellidir.
Bu hadisi ayrıca Muaviye
b. Salih iki senetle rivayet etmiştir. Bunlardan birisi: Rabia b. Yezid'den, o
Ebu İdris'ten, o Ukbe'den şeklinde, ikincisi ise Ebu Osman'dan, o Cubeyr b.
Nufeyr'den, o Ukbe'den şeklindedir. Ebu Ali el-Gassanıel-Ceyyanıdedi ki: Bizim
belirttiğimiz doğru şekle uygun olarak da bunu Ebu Mesud ed-Dımeşkl de tahriç
ederek açıkça şunları söylemiştir: Muaviye b. Salih dedi ki: Bana Ebu Osman da
Cubeyr' den tahdis etti. O Ukbe' den rivayet etti. Sonra da Ebu Ali bu kişinin
Muaviye b. Salih olduğunun açıkça ifade edildiği çok sayıda rivayet yolunu
zikretmekte ve Ebu Ali doğru olduğunu söylediği bu hususa dair geniş
açıklamalarda bulunmaktadır.
Bu şekilde böyle diyenin
Ebu Davud'un Süneninde Muaviye b. Salih olduğu da açıkça ifade edilmiştir. Ebu
Davud dedi ki: Bize Ahmed b. Said, İbn Vehb'den tahdis etti. O Muaviye b.
Salih'ten, o Ebu Osman'dan. Zannederim Said b. Hani de Cubeyr b. Nufeyr'den, o
Ukbe'den diye rivayet etmiştir. Muaviye dedi ki: Bana Rabia da Yezid'den tahdis
etti. O Ebu İdris'ten, o Ukbe'den. Ebu Davud'un lafzı bu şekildedir. O da az
önce belirttiğimiz hususta gayet açık ifadeleri ihtiva etmektedir.
İbn Ebu Şeybe yoluyla
gelen diğer rivayetteki "bize Muaviye b. Salih, Rabia b. Yezid'den tahdis
etti. O Ebu İdris ve Ebu Osman'dan (ikisi) Cubeyr' den" şeklindeki
ifadeleri de az önce geçene göre yorumlanır. Yani onun "ve Ebu Osman"
sözü Rabia'ya atfedilmiştir. İfadenin de takdiri şöyledir: Bize Muaviye,
Rabia'dan, o Ebu İdris'ten, o Cubeyr'den tahdis etti. Yine bize Muaviye, Ebu
Osman'dan, o Cubeyr'den tahdis etti şeklindedir. Bu şekildeki yorum ve takdirin
delili de Ebu Ali el-Gassanl'nin kendi isnadıyla Abdullah b. Muhammed el-Beğavi'
den nakletmiş olduğu rivayettir. O dedi ki: Bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe tahdis
etti. (3/119) Bize Zeyd b. Hubab tahdis etti, bize Muaviye b. Salih, Rabia b.
Yezid'den tahdis etti. O Ebu İdris el-Havlanl'den, o Ukbe'den. Muaviye dedi ki:
Ebu Osman da Cubeyr b. Nufeyr' den, o Ukbe' den rivayet etti.
Ebu Ali dedi ki: İşte bu
isnad Müslim'in Ebu Bekr b. Ebi Şeybe'den diye naklettiği rivayetteki içinden
çıkılması zor noktaya açıklık getirmektedir.
Ebu Ali dedi ki: Ayrıca
Abdullah b. Vehb de Muaviye b. Salih'ten bu hadisi rivayet etmiştir. Her iki
senedi de ve bunların nereden tahriç edildiklerini de açıkça ifade etmiş, bizim
az önce zikrettiğimiz Ebu Davud'un, Ahmed b. Said'den, onun İbn Vehb'den
kaydettiğimiz rivayetini de zikretmiştir.
Ebu Ali (devamla) dedi
ki: Ebu İsa et-Tirmizi de tasnif ettiği eserinde bu hadisi kendisinin bir
üstadından Zeyd b. Hubab yoluyla tahriç etmiş, ancak Zeyd'den gelen isnadını
doğru bir şekilde kaydetmemiş, Ebu İsa da bu hususta Zeyd b. Huba.b'a tenkitte
bulunmuştur. Halbuki Zeyd böyle bir mesuliyetten uzaktır. Bu hususta yanılan
kişi Ebu İsa' dır. Yahut bu hadisi kendisine nakleden onun üstadıdır çünkü
bizler hafız imamların Zeyd b. Hubab'dan, Ebu İsa (et-Tirmizi)'nin zikrettiğine
muhalif olan rivayeti kaydetmiş bulunmaktayız. Allah'a hamdolsun.
Bu hadisi yine Ebu İsa
el-İlel adlı kitabında ve Muhammed b. İsmail el-Buhari'ye yönelttiği
sorularında (sualat) zikretmiş, ancak onu güzel bir şekilde ortaya koymamış,
orada bizim imamlardan zikrettiklerimize muhalif bazı sözler kaydetmiştir.
Muhtemelen o bu hadisi ondan diye hıfzetmemiştir. Bu da isnadında ihtilaf
edilmiş bir hadistir. Bu hadisin rivayet yollarının en güzeli ise Müslim b.
el-Haccac'ın, İbn Mehdi ve Zeyd b. Hubab, Muaviye b. Salih'ten diye tahriç
ettiği rivayettir.
Ebu Ali (devamla) dedi
ki: Bu hadisi Ebu Bekr'in kardeşi Osman b. Ebu Şeybe de Zeyd b. Hubab'dan diye
rivayet etmiş, isnadında Cubeyr b. Nufeyr adındaki raviyi de eklemiştir. Ebu
Davud bunu Süneninde namazda içinden vesvese geçirmenin mekruh oluşu babında
zikrederek şunları söylemektedir: Bize Osman b. Ebu Şeybe tahdis etti. Bize
Zeyd b. Hubab tahdis etti. Bize Muaviye b. Salih, Rabia b. Yezid'den tahdis
etti. O Ebu İdris el-Havlanı'den, o Cubeyr b. Nufeyr'den, o Ukbe b. Amir'den
deyip bu hadisi zikretti. Ebu Ali el-Gassani'nin açıklamaları burada sona
ermektedir.
Yüce Allah'ın rahmeti
üzerine olasıca gerçekten bu isnadı oldukça sağlam bir şekilde ortaya koymuş
bulunmaktadır. Allah en iyi bilendir.
Ebu İdris'in adı Aiz
Billah b. Abdullah'tır.
"Deve çobanlık
sırası bizde idi. .. " Bu sözlerin anlamı şudur: Onlar develerini sıra ile
güdüyorlardı. Birkaç bir araya gelir, develerini de birbirine katar ve her gün
onlardan birisi onların çobanlığını yapardı. (3/120) Bundan maksat ise bu işin
kendilerine daha kolay gelmesi ve diğerlerinin işlerini görmesidir.
"Akşam vakti onları
götürdüm." Yani develeri günün sonuna doğru ağıllarına götürdüm, işlerini
bitirdim sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in meclisine geldim.
"Kalbi ile ve yüzüyle
onlara yönelerek iki rekat kılarsa" Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bu iki lafızia huzu ve huşu türlerini bir arada zikretmiş olmaktadır.
Çünkü huzu, organlar hakkında huşu ise kalp ile -bir grup ilim adamının
dedikleri gibi- olur.
"Bu ne kadar
güzel" yani bu söz, bu fayda, bu müjde ya da bu ibadet ne kadar güzel
demektir. Güzelliği ise çeşitli bakımıardandır. Herkesin herhangi bir zorlukla
karşılaşmadan yapabilecek şekilde kolayolması ve ecrinin pek büyük olması bu
güzelliklerindendir. Allah en iyi bilendir.
"Abdestini iyice
alır, abdest organlarını iyice yıkarsa" yani abdestini tam ve eksiksiz
alıp, sünnete uygun olarak suyun ulaşması gereken yerlere kadar ulaştırırsa
anlamındadır.
Hadisin İhtiva Ettiği
Hükümlere Gelince:
Abdest alan kimsenin
abdestinden sonra eşhedu en la ilahe illallah vahdehu la şerike leh ve eşhedu
enne Muhammeden abduhu ve Resuluh: Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına, bir
ve tek ve ortaksız olduğuna şahadet ederim. Muhammed'in de onun kulu ve Resulü
olduğuna şahadet ederim demesi müstehaptır. Bu hususta ittifak edilmiştir.
Aynca buna Tirmizi'nin rivayetinde bu hadise bağlı olarak gelen:
"Allahummec'alni mine't-tewabıne vec'alni mine'l-mütetahhirin: Allah'ım
beni çokça tövbe edenlerden eyle, temizlenip, annanlardan kıl, demesi de
gerekir. Yine buna Nesai'nin Amelu'l Yevmi ve'l-Leyle adlı eserinde merfu
olarak rivayet ettiği: "Subhanekallahumme ve bi hamdik, eşhedu en la ilah
e illa ent vahdek la şerike lek estağfiruke ve etubu ileyk: Allah'ım seni
hamdinle her türlü eksiklikten tenzih ederim. Senden başka hiçbir ilah
olmadığına, bir ve tek ve ortaksız olduğuna şahitlik ederim. Senden mağfiret
diler, sana tövbe ederim tesbihini de eklemesi müstehaptır.
Bizim (ŞafiI)
mezhebimize mensup ilim adamları: Bu zikirler aynı zamanda gusleden için de
müstehaptır, demişlerdir. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
7- NEBİ
(S.A.V.)'İN ABDEST ALIŞI HAKKINDA BİR BAB