SAHİH-İ MÜSLİM

TAHARE

 

باب فضل الوضوء والصلاة عقبه

4- ABDEST ALMANIN VE ARDINDAN NAMAZ KILMANIN FAZiLETİ BABI

 

5 - (227) حدثنا قتيبة بن سعيد، وعثمان بن محمد بن أبي شيبة، وإسحاق بن إبراهيم الحنظلي (واللفظ لقتيبة) قال إسحاق: أخبرنا. وقال الآخران: حدثنا. جرير عن هشام بن عروة، عن أبيه، عن حمران، مولى عثمان قال: سمعت عثمان بن عفان وهو بفناء المسجد. فجاءه المؤذن عند العصر. فدعا بوضوء فتوضأ. ثم قال: والله! لأحدثنكم حديثا. لولا آية في كتاب الله ما حدثتكم. إني سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول: "لا يتوضأ رجل مسلم فيحسن الوضوء. فيصلي صلاة. إلا غفر الله له ما بينه وبين الصلاة التي تليها".

 

539- Bize Kuteybetü'bnü Sa'id ile Osman b. Muhammed b. Ebi Şeybe ve İshâk b. İbrahim El-Hanzalî rivayet ettiler. Lâfız kuteybe'nindir. İshâk (Ahberena) tabirini, Ötekiler (Haddesena) kullandılar. Dediler ki: Bize Cerir, Hişâm b. Urveden, o da Babasından, o da Osman'ın azadlısı Humran'dan naklen rivayet etti. Humran şöyle demiş: Osman b. Affan'ı mescidin yakınında iken -müezzin de ikindi vaktinde onun yanına gelmişken- su getirilmesini istediğini işittim.Abdest aldıktan sonra dedi ki: Yemin ederim ki size bir hadis nakledeceğim. Şayet Allah'ın kitabındaki bir ayet olmasaydı size bu hadisi nakletmeyecektim. Ben Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim: "Bir Müslüman güzel bir şekilde abdest alıp da arkasından bir namaz kılacak olursa, mutlaka o namaz ile ondan sonraki namaz arası (günahları) Allah ona bağışlar. "

 

Diğer tahric: Buhari, 160 -uzun olarak-; Nesai, 146; Tuhfetu'l-Eşraf, 9793

 

 

(227) وحدثناه أبو كريب. حدثنا أبو أسامة. ح وحدثنا زهير بن حرب وأبو كريب. قالا: حدثنا وكيع. ح وحدثنا ابن أبي عمر. حدثنا سفيان، جميعا عن هشام، بهذا الإسناد. وفي حديث أبي أسامة "فيحسن وضوءه ثم يصلي المكتوبة".

 

540- Bunu bize Ebu Kureyb de tahdis etti. Bize Ebu Üsame tahdis etti. (H) Bize Zuheyr b. Harb ve Ebu Kureyb de tahdis edip dediler ki: Bize Veki' tahdis etti. (H) Bize İbn Ebi. Ömer de tahdis etti. Bize Süfyan tahdis etti. Hepsi Hişam'dan bu isnad ile rivayet ettiler. Ebu Üsame'nin hadisi rivayetinde: "Güzel bir şekilde abdestini aldıktan sonra farz olan namazı kılarsa" demiştir.

 

 

6 - (227) وحدثنا زهير بن حرب. حدثنا يعقوب بن إبراهيم. حدثنا أبي عن صالح. قال ابن شهاب: ولكن عروة يحدث عن حمران؛ أنه قال: فلما توضأ عثمان قال: والله! لأحدثنكم حديثا. والله! لولا آية في كتاب الله ما حدثتكموه. إني سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول "لا يتوضأ رجل فيحسن وضوءه. ثم يصلي الصلاة. إلا غفر له ما بينه وبين الصلاة التي تليها". قال عروة: الآية: {إن الذين يكتمون ما أنزلنا من البينات والهدى}، إلى قوله: {اللاعنون} [2/البقرة/ الآية-159].

 

541- Bize Zuheyr b. Harb da tahdis etti. Bize Yakub b. İbrahim tahdis etti. Bize babam Salih'ten tahdis etti. İbn Şihab dedi ki: Ama Urve, Humran'dan şöyle dediğini tahdis etmiştir: Osman abdest aldıktan sonra: Allah'a yemin ederim ki size bir hadis nakledeceğim. Allah'a yemin ederim ki şayet Allah'ın kitabındaki bir ayet olmasaydı o hadisi size nakletmeyecektim. Şüphesiz ben Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: "Bir adam güzel bir şekilde abdest aldıktan sonra namazı kılacak olursa, mutlaka onun kıldığı o namaz ile ondan sonraki namaz arası (günahları) ona mağfiret olunur" buyururken dinledim.

Urve dedi ki: Ayet: "Muhakkak indirdiğimiz apaçık ayetlerimizi ve hidayeti insanlara kitapta apaçık bir şekilde bildirdikten sonra gizleyenler var ya ... lanet edenler lanet eder" (Bakara, 159) ayetidir.

 

Diğer tahric: Buhari, 160 -uzun olarak-; Nesai, 146; Tuhfetu'l-Eşraf, 9793

 

 

7 - (228) حدثنا عبد بن حميد وحجاج بن الشاعر. كلاهما عن أبي الوليد. قال عبد: حدثني أبو الوليد. حدثنا إسحاق بن سعيد بن عمرو بن سعيد بن العاص. حدثني أبي عن أبيه؛ قال:  كنت عند عثمان. فدعا بطهور فقال: سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول "ما من امرئ مسلم تحضره صلاة مكتوبة. فيحسن وضوءها وخشوعها وركوعها. إلا كانت كفارة لما قبلها من الذنوب. ما لم. يؤت كبيرة. وذلك الدهر كله".

 

542- Bize Abd b. Humeyd ve Haccac b. eş-Şair tahdis etti. İkisi Ebu'l-Velid' den nakletti. Abd dedi ki: Bana Ebu'l-Velid tahdis etti. Bize İshak b. Said b. Amr b. Said b. As tahdis etti. Bana babam kendi babasından şöyle dediğini tahdis etti.

Osman'ın yanında idim. Su getirilmesini istedi ve şöyle dedi: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim: "Farz bir namaz vaktine yetişip de onun içine güzel bir şekilde abdest alan, huşu ve rükuunu güzel bir şekilde yerine getiren Müslüman her bir kimse için mutlaka kıldığı o namaz kendisinden önceki günahlar için -büyük bir günah işlenmemiş olduğu sürece- kefaret olur ve bu bütün zaman boyunca böyledir. "

 

Yalnız Müs!im rivayet etmiştir; Tuhfetu'I-Eşraf, 9833

 

 

8 - (229) حدثنا قتيبة بن سعيد، وأحمد بن عبدة الضبي. قالا: حدثنا عبدالعزيز، وهو الدراوردي، عن زيد بن أسلم، عن حمران مولى عثمان؛ قال: أتيت عثمان بن عفان بوضوء. فتوضأ ثم قال: إن ناسا يتحدثون عن رسول الله صلى الله عليه وسلم أحاديث. لا أدري ما هي؟ إلا أني رأيت رسول الله صلى الله عليه وسلم توضأ مثل وضوئي هذا. ثم قال "من توضأ هكذا غفر له ما تقدم من ذنبه. وكانت صلاته ومشيه إلى المسجد نافلة". وفي رواية ابن عبدة أتيت عثمان فتوضأ.

 

543- Bize Kuteybetü'bnü Sa'id ile Ahmed b. Abdete'd-Dabbî rivayet ettiler. Dedilerki: Bize Abdilaziz — ki DeraverdîdirZeyd b. Eslemden, o da Osman'ın azadlısı Humran'dan naklen rivayet etti. Humran şöyle demiş: Osman b. Affan'a abdest suyu getirdim. Abdest aldıktan sonra şöyle dedi: Birtakım insanlar Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den bazı hadisler rivayet ediyorlar. Onların mahiyetini bilmiyorum ancak ben Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i benim aldığım şu abdest gibi abdest alırken gördüm. Sonra da şöyle buyurdu: "Kim bu şekilde abdest alırsa onun geçmiş günahları bağışlanır, namazı ve mescide yürüyüşü de nafile (bir ibadet) olur."

İbn Abde'nin rivayetinde ise: Osman'a geldim de abdest aldı, şeklindedir.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 9791

 

 

9 - (230) حدثنا قتيبة بن سعيد وأبو بكر بن أبي شيبة وزهير بن حرب (واللفظ لقتيبة وأبي بكر) قالوا: حدثنا وكيع عن سفيان، عن أبي النضر، عن أبي أنس؛ أن عثمان توضأ بالمقاعد. فقال: ألا أريكم وضوء رسول الله صلى آلله عليه وسلم؟ ثم توضأ ثلاثا ثلاثا. وزاد قتيبة في روايته: قال سفيان: قال أبو النضر عن أبي أنس. قال: وعنده رجال من أصحاب رسول الله صلى الله عليه وسلم.

 

544- Bize Kuteybe b. Said, Ebu Bekr b. Ebi Şeybe ve Zuheyr b. Harb -lafız Kuteybe ve Ebu Bekir'e aittir - tahdis edip dediler ki: Bize Vekl', Süfyan'dan tahdis etti, o Ebu'n-Nadr'dan, o Enes'ten rivayet ettiğine göre Osman (mescidin yakınındaki) oturmak için ayrılmış yerlerde abdest aldı ve: Size Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in nasıl abdest aldığını göstereyim mi, dedikten sonra (abdest azalarını) üçer üçer yıkayarak abdest aldı.

Kuteybe rivayetinde şu fazlalığı eklemiştir: Süfyan dedi ki: Ebu'n-Nadr Ebu Enes'ten şöyle dediğini nakletti: Ebu Enes: Yanında da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabından bazı adamlar da vardı, dedi.

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 9835

 

AÇIKLAMA: 539 – 544 (539) "Mescidin yakınında iken" mescidin önünde, mescidin civarında demektir. Allah en iyi bilendir.

 

"Allah'a yemin ederim ki, size bir hadis nakledeceğim" ifadesinden yemin etme zorunluluğu olmadan yemin etmenin caiz olduğu anlaşılmaktadır.

"Allah'ın kitabında bir ayet olmasayd1. .. " Sonra (541 numaralı hadiste) Urve dedi ki: Bu ayet: "Muhakkak indirdiğimiz apaçık ayetlerimizi. .. gizleyenler" (Bakara, 2/159) ayetidir.

Bunun da anlamı şudur: Yani eğer yüce Allah bir bilgiyi bilen bir alime onu tebliğ etmeyi vacip kılmamış olsaydı (3/110) size bu hadisi nakletmek için özel bir gayretim olmazdı, size fazla hadis nakletmezdim, demektir.

 

Bütün bu açıklamalar bizim ülkemizdeki asıl nüshalarda ve onların dışında diğer kimselerin elindeki nüshaların birçoğunda "bir ayet olmasaydı" şeklindeki ifadeye göredir. Kadı İyaz der ki: Her iki hadiste de raviler "ayet" lafzını zikretmişlerdir. Ancak el-Bac! bunu birinci hadiste "ayet"teki ye harfi yerine "nun" ile "ennehu" şeklinde rivayet etmiştir. Malik'in ravileri de bu iki lafzın rivayetinde ihtilaf etmişlerdir. Müslim'de Urve'nin: "Bu ayet yüce Allah'ın: "Muhakkak indirdiğimiz apaçık ayetlerimizi. .. gizleyenler" (el-Bakara, 2/159) ayetidir, dediği yer almaktadır. Buna göre bunun nun harfi ile "ennehu" şeklindeki rivayeti sahih olamaz.

Muvatta' da ise şöyle denilmektedir: Malik dedi ki: Görüşüme göre o şu:

"Gündüzün iki tarafında, gecenin de birbirine yakın saatlerinde dosdoğru namazı kıl" (Hud, 114) ayetini kastetmektedir. Buna göre ise her iki rivayet de sahih olur ve nun ile rivayet: Eğer benim size nakledeceğim hadisin anlamı yüce Allah'ın kitabında da bulunmamış olsaydı gereksiz yere güvenip, bel bağlamamanız için size ben bunu tahdis etmeyecektim, demek olur.

 

Kadı İyaz (devamla) der ki: Urve'nin görüşüne göre değindiği ayet-i kerime ise her ne kadar kitap ehli hakkında nazil olmuş ise de onların işlerini yapıp, yollarını izleyen kimseler için bir uyarı ve bir sakındırmadır. Bununla birlikte Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'de meşhur olan hadiste: "Her kim bir ilmi gizleyecek olursa, Allah ona ateşten bir gem takar" buyurarak bunun genel bir hüküm olduğunu beyan etmiştir. Kadı İyaz'ın ifadeleri burada sona ermektedir.

Sahih olan Urve'nin tevilidir. Allah en iyi bilendir.

 

"Güzelce abdest alırsa" yani abdesti tam nitelik ve adabı ile eksiksiz alırsa. Bu hadis ile abdestin edeplerini, şartlarını öğrenmek için gerekli itinanın gösterilmesine, bunun ameli olarak uygulanıp, bu hususta ihtiyatlı olunmasına bütün ilim adamlarına göre sahih kabul edilecek şekilde bir abdest alıp, ihtilaflardan hareket ederek ruhsatları bulmaya çalışmamasına gayret göstermesi gerektiği teşvik edilmektedir. Bundan dolayı besmele çekmeye, niyet etmeye, mazmazaya, istinşaka, istinsara, başın tamamını mesh edip, kulakları mesh etmeye, abdest organlarını ovmaya, organları sırasıyla arka arkaya yıkamaya ve buna benzer hakkında ihtilaf edilmiş diğer hususlara oldukça dikkat göstermeli ve icma ile kabul edilmiş bulunan temiz suyu bunun için elde etmelidir. Şanı yüce Allah en iyi bilendir.

"Onun o namazı ile ondan sonraki namaz arası (günahları) ona bağışlanır." Muvatta'da ise  "ondan sonraki namazı da kılıncaya kadar" ifadesi yer almaktadır.

 

(541) "Salih'ten dedi ki: İbn Şihab dedi ki: Ama Urve ... " Bu biri diğerinden rivayet nakleden Medineli tabiinden dört kişinin bir arada bulunduğu bir isnadtır. Bunda bir diğer incelik daha vardır ki, bu da yaşça büyük olanların, yaşça küçüklerden rivayetidir; çünkü Salih b. Keysan, ez-Zühri'den yaşça daha büyüktür. Hadisteki "ama" ifadesi bundan önceki hadis ile ilgilidir.

(542) "Büyük günah işlemedikçe ondan önceki günahlar için kefaret olur ... " Yani bütün küçük günahları mağfiret olunur, büyük günahlar müstesnadır. Onlar mağfiret olunmaz. Maksat da büyük günah olmadıkça, küçük günah mağfiret olunur ama büyük günah işlenirse, küçük günahlardan hiçbirisinin de bağışlanmayacağını ifade etmek değildir. Bu anlam her ne kadar ihtimal dahilinde ise de hadisin siyakı böyle bir anlam çıkarmaya elverişli değildir.

Kadı lyaz der ki: Hadis-i şerifte sözkonusu edilen büyük günah işlenmediği sürece küçük günahların bağışlanacağı ehl-i sünnetin benimsediği kanaattir. Büyük günahlara ise ancak tövbe etmek yahut yüce Allah'ın rahmet ve lütfu kefaret olur. Allah en iyi bilendir.

 

"Bu bütün zaman böyle devam eder. " Yani bu bütün zamanlarda böyle sürüp gider. Ayrıca hadiste: "Bir Müslüman farz bir namazın vaktine erişip de abdestini, huşuunu ve rükuunu güzel bir şekilde yerine getirecek olursa ... " ifadesi yer almaktadır. Bundan önceki (538 numaralı) rivayette de "kim benim bu abdestim gibi abdest alırsa ... " diğer (541 numaralı) rivayette "o namaz ile ondan sonraki namaz arası. .. " öbür (543 numaralı) hadiste "kim bu şekilde abdest alırsa ... " (549 numara ile gelecek): "Beş vakit namaz aralarındakiler için bir kefarettir." (550 numaralı) öbür hadiste ise: "Beş vakit namaz ve iki Cuma arası ile ... " buyurulmaktadır.

Bütün bu lafızları Müslim bu bapta zikretmiş bulunuyor. Şöyle denilebilir: Abdest küçük günahlara kefaret ise peki namaz neyin kefareti, cumalar ve ramazan neyin kefareti olacaktır? Aynı şekilde arafe günü orucu da iki yılın günahları için, aşure günü orucu da bir yılın günahı için kefarettir. Bu nasıl açıklanır? Yine imama uyan kimsenin amin demesi, meleklerin amin demesine denk düşerse geçmiş günahları da affedilir, denilmiştir.

 

Buna cevap ilim adamlarının cevaplandırdığı şekilde şöyledir: Sözü geçen bu amellerin her birisi günahlara kefaret olmaya elverişlidir. Eğer bu amelin kefaret olacağı herhangi bir küçük günah varsa ona kefaret olur. Eğer kefaret olacağı küçük büyük herhangi bir günah yoksa bu ameli dolayısıyla ona haseneler yazılır ve onun sebebiyle de dereceleri yükseltilir. Şayet bir ya da daha çok büyük günahları olup, küçük herhangi bir günahı yoksa büyük günahların vebalinin hafifletileceğini ümit ederiz. Allah en iyi bilendir.

 

(544) "Ebu'n-Nadr'dan, o Ebu Enes'ten rivayet ettiğine göre ... Ebu Kuteybe rivayetinde şunu eklemiştir ... " Senette geçen Ebu'n-Nadr'ın adı Salim b. Umeyye el-Medeni el-Kureşi et-Teymi olup, Ömer b. Abdullah et-Teyml'nin azatlısı ve katibidİr.

 

Ebu Yunus'un adı Malik b. Ebu Amir el-Asbah1 el-Medenl'dir. İmam Malik b. Enes'in dedesi Malik'in amcası Ebu Suheyl'in de babasıdır.

"el-Mekaid (otumlacakyerler)" denildiğine göre burası Osman b. Aftan'ın evinin yakınında birtakım dükkanlar (satış tezgahları) idi. Bazı merdivenlerdir diye söylendiği gibi, mescidin yakınında insanların ihtiyaçlarını görmek, abdest almak ve benzeri maksatlarla oturmak için yaptığı bir yer olduğu da söylenmiştir.

 

(544) "(Azalarını) üçer üçer yıkayarak abdest aldı." Bu abdestte sünnet olan sayının üçer defa olduğu hususunda pek büyük bir asıl dayanaktır. Bunun sünnet olduğu üzerinde icma bulunduğunu, farz olanın ise yalnız bir defa yıkamak olduğunu belirtmiştik. Bunda -aynı zamanda- İmam Şafil ile ona muvafakat edenlerin baş hakkında -diğer organlarda müstehap olduğu gibi- üç defa mesh edilmesidir, kanaatlerinin lehine bir delalet bulunmaktadır. Bu hadise yakın çok sayıda hadis de gelmiştir. Bunları el-Müzehheb Şerhinde açıklamaları ile birlikte bir araya getirdim ve bunların sahih olanlarını, zayıf olanlarından ayırt ederek ve hadislerin neresinin delil olduğuna dikkat çektim.

 

"Yanımda da Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabından bazı kimseler vardı." Yani Osman (r.a.) bu sözlerini ashabtan bazı kimseler onun yanında iken söylediği halde ona muhalefet etmediler. Beyhaki ve başkasının naklettiği bir rivayette de şöyle denilmektedir: Osman (r.a.) organlarını üçer defa yıkayarak abdest aldı, sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabına: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in böyle yaptığını gördünüz mü, sormuş, onlar da evet demişlerdir. Allah en iyi bilendir.

 

"Bize Veki', Süfyan'dan tahdis etti. O Ebu'n-Nadr'dan, onun Enes'ten rivayetine göre Osman abdest aldı." Bu isnadta Darakutni ve başkalarının "bazı noktalarda dikkat çektiği bir isnadtır. Ebu Ali el-Gassaniel-Ceyyani dedi ki: Veki' b. Cerrah'ın bu hadisin isnadında "Ebu Enes" demekle yanıldığı zikredilmektedir; çünkü bu hadisi Ebu'n-Nadr, Busr b. Said'den, o Osman b. Affan'dan diye rivayet etmektedir. Biz bu hususu Ahmed b. Hanbel'den ve başkalarından rivayet etmiş bulunmaktayız. Nitekim Darakutni de böyle demiştir: Bu Veki" in, Sevri hakkında yanılgıya düştüğü hususlardandır. Sevri'nin hafız olan ravileri de ona muhalefet etmişlerdir. el-Eşcai, Abdullah ile Abdullah b. Velid ve Yezid b. Ebi Hakim, el-Firyabi, Muaviye b. Hişam, Ebu Huzeyfe ve başkaları bunlar arasındadır. Bunlar bu hadisi es-Sevri' den, o Ebu' n-Nadr'dan, o Busr b. Said'den, Osman ... diye rivayet etmişlerdir. Doğrusu da budur. Ebu Ali'nin ifadeleri burada sona ermektedir.

 

 

10 - (231) حدثنا أبو كريب محمد بن العلاء، وإسحاق بن إبراهيم. جميعا عن وكيع. قال أبو كريب: حدثنا وكيع عن مسعر، عن جامع بن شداد، أبي صخرة؛ قال: سمعت حمران بن أبان. قال: كنت أضع لعثمان طهوره. فما أتى عليه يوم إلا وهو يفيض عليه نطفة. وقال عثمان: حدثنا رسول الله صلى الله عليه وسلم عند انصرافنا من صلاتنا هذه (قال مسعر: أراها العصر) فقال "ما أدري. أحدثكم بشيء أو أسكت؟" فقلنا: يا رسول الله! إن كان خيرا فحدثنا. وإن كان غير ذلك فالله ورسوله أعلم. قال "ما من مسلم يتطهر، فيتم الطهور الذي كتب الله عليه، فيصلي هذه الصلوات الخمس، إلا كانت كفارات لما بينها".

 

545- Bize Ebu Küreyb Muhammed b. El-AIa', ile İshak b. İbrahim hep birlikte Veki'den rivayet ettiler. Ebu Kureyb dedi ki: Bize Veki', Mis'ar'dan, o da Ebu Sahra Cami' b. Şeddad'dan naklen rivayet etti. Demiş ki: Ben Humran b. Ebandan dinledim. Şöyle dedi: Osman'a abdest için su koyardım. Üzerine biraz su dökmeden bir gün dahi geçmezdi. Osman dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize bu namazımızdan ayrılırken -Mis'ar: Zannederim, o ikindi namazıdır, dedi- tahdis edip buyurdu ki: "Bilemiyorum bir şeyi size anlatayım mı yoksa susayım mı?" Biz: Ey Allah'ın Resulü, eğer bir hayırsa bize anlat, eğer böyle değilse Allah ve Resulü en iyi bilendir, dedik. O: "Müslüman bir kimse abdest alıp da Allah'ın kendisine farz kıldığı abdesti tam olarak yaparsa, sonra da bu beş vakit namazı kılarsa, mutlaka aralarındaki (günah) lara kefaret olurlar" buyurdu.

 

 

Diğer tahric: Nesai, 145; Ibn Mace, 459; Tuhfetu'I-Eşraf, 9789

 

AÇIKLAMA:        "Cami b. Şeddad Ebu Sahra" isminin nasıl okunacağına dair açıklama daha önceden geçmiş bulunmaktadır:

"Üzerine biraz su dökmeden bir gün geçmezdİ." Nutfe (nun harfi ötreli) az miktardaki su demektir. Maksadı mutlaka her gün o miktardaki bir su ile yıkanırdl. Onun yıkanmayı sürekli tekrar etmesinin sebebi, çokça temizlenmeyi sürdürmek ve böylelikle hadisinde sözünü ettiği pek büyük ecri kazanmak idi. -Allah en iyi bilendir.-

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Bilmiyorum, bir hususu size anlatayım mı yoksa susayım mı? .. " Bunun: Benim bu zamanda size bu hadisi söyleyişim bir masıahat mıdır değil midir bilmiyorum, demektir. Sonra o halde iken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunun maslahatını görünce onlara bu hadisi söyledi. Çünkü bu hadis onları taharete (abdest almaya vs. temizliğe) ve diğer çeşitli itaatlere teşvik eder bir mahiyette idi. Önce tereddüt göstermesinin sebebi ise, onların buna güvenerek bel bağlamalarının sebep olacağı olumsuzluktan korkması idi, sonra bu hususu onlara söylemekteki maslahatı gördü (ve onlara hadisi zikretti.)

 

Ashabın: "Eğer hayırsa bize söyle" sözlerinin şu anlamda olma ihtimali vardır: Eğer bu bizim için bir müjde ve bizim daha çok gayrete gelmem ize bir sebep, salih ameller işlemeye şevkimizi artıracak yahut masiyetlerden ve emidere aykırı davranmaktan bizi sakındırıp uzaklaştıracak bir hadis ise bize onu söyle, biz de hayır işlemeye, kötülükten de yüz çevirmeye gayretle devam edelim. Eğer ameller ile ilgisi olmayan bir teşvik ve bir korkutma da ihtiva etmeyen bir hadis ise Allah ve Resulü en iyi bilendir, demektir. Yani bu hususta sen nasıl uygun görüyorsan öyle yap. Allah en iyi bilendir.

 

"Bir Müslüman abdest alıp da Yüce Allah 'ın kendisine farz kıldığı abdesti eksiksiz tamamlayıp ... " Bu rivayette oldukça nefis, faydalı bir bilgi vardır. O da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: ''Allah'ın kendisine farz kıldığı abdest" ifadesidir. Bu da bir kimsenin abdest alışında yalnızca yıkanması farz olan organları yıkamakla yetinerek sünnet ve müstehapları terk edecek olsa bile bu fazileti elde edeceğine delildir. Sünnetleri de yerine getirerek abdest alanın abdesti daha mükemmel ve kefaret olması daha ileri derecede olsa dahi bu böyledir. Allah en iyi bilendir.

 

 

11 - (231) حدثنا عبيدالله بن معاذ. حدثنا أبي. ح. وحدثنا محمد بن المثنى وابن بشار. قالا: حدثنا محمد بن جعفر. قالا جميعا: حدثنا شعبة عن جامع بن شداد. قال:  سمعت حمران بن أبان يحدث أبا بردة في هذا المسجد. في إمارة بشر؛ أن عثمان بن عفان قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "من أتم الوضوء كما أمره الله تعالى. فالصلوات المكتوبات كفارات لما بينهن". هذا حديث ابن معاذ. وليس في حديث غندر: في إمارة بشر. ولا ذكر المكتوبات.

 

546- Bize Ubeydullah b. Muaz tahdis etti, bize babam tahdis etti. (H) Bize Muhammed b. Osman ve İbn Beşşar da tahdis edip dediler ki: Bize Muhammed b. Cafer tahdis etti. Hep birlikte (yani Muaz ve Muhammed) dediler ki: Bize Şu'be, Cami b. Şeddad'dan şöyle dediğini tahdis etti: Bu mescitte Ebu Burde ile Bişr'in emirliği zamanında tahdis ederken dinledim: Osman b. Affan dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kim yüce Allah'ın kendisine emrettiği şekilde tam olarak abdest alırsa, farz olan namazlar da aralarındakilere kefarettirler" buyurdu.

 

Bu, İbn Muaz'ın hadisi rivayet ettiği şekildir. Fakat Gunder'in hadisi rivayetinde "Bişr'in emidiği döneminde" ibaresi de yoktur, "farz (namaz) lar" dan da söz edilmemiştir.

 

Diğer tahric: Nesai, 145; Ibn Mace, 459; Tuhfetu'I-Eşraf, 9789

 

 

12 - (232) حدثنا هارون بن سعيد الأيلي. حدثنا ابن وهب. قال: وأخبرني مخرمة بن بكير عن أبيه، عن حمران مولى عثمان؛ قال: توضأ عثمان بن عفان يوما وضوءا حسنا. ثم قال: رأيت رسول الله صلى الله عليه وسلم توضأ فأحسن الوضوء. ثم قال "من توضأ هكذا. ثم خرج إلى المسجد لا ينهزه إلا الصلاة. غفر له ما خلا من ذنبه".

 

547- Bize Harun b. Sa'id el-Eyli rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İbni Vehb rivayet etti. Dedi ki: Bana Mahremetü'bnü Bükeyr, babasından, o da Osman'ın azadlısı Humran'dan naklen haber verdi. Humran dedi ki: Osman b. Affan bir gün güzel bir abdest aldıktan sonra: Ben Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i güzel bir şekilde abdest alırken gördüm, dedi. Sonra da: "Kim bu şekilde abdest alır sonra da namazın dışında başka bir şeyonu harekete geçirmeksizin mescide çıkıp giderse onun geçmiş günahları bağışlahır" buyurdu.

 

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 9787

 

AÇIKLAMA:        "Namazdan başka onu bir şey harekete geçirmezse" namazın dışında hiçbir şeyonu itmez, yerinden kaldırtmaz ve harekete geçmesine sebep olmazsa demektir. Dilciler der ki: "Neheze" fiili itmek demektir. "Neheze ra'seh: Başını hareket ettirdi" anlamındadır.

Hadis-i şerifte itaatlerde ihlaslı olmak ve itaatlerin katıksız Yüce Allah için yapılması teşvik edilmektedir. Allah en iyi bilendir. (3/116)

 

 

13 - (232) وحدثني أبو الطاهر ويونس بن عبدالأعلى. قالا: أخبرنا عبدالله بن وهب عن عمرو بن الحارث؛ أن الحكيم ابن عبدالله القرشي حدثه ؛ إن نافع بن جبير وعبدالله بن أبي سلمة حدثاه؛ إن معاذ بن عبدالرحمن حدثهما عن حمران مولى عثمان بن عفان، عن عثمان بن عفان؛ قال: سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول:  "من توضأ للصلاة فأسبغ الوضوء. ثم مشى إلى الصلاة المكتوبة. فصلاها مع الناس. أو مع الجماعة. أو في المسجد. غفر الله له ذنوبه".

 

548- Bana Ebu't-Tahir ve Yunus b. Abdula'la tahdis edip dediler ki: Bize Abdullah b. Vehb'in, Amr b. el-Haris'den bildirdiğine göre Hukeym b. Abdullah el-Kuraşı kendisine şunu tahdis etmiştir: Nafi' b. Cubeyr ile Abdullah b. Ebi Seleme'nin kendisine tahdis ettiklerine göre Muaz b. Abdurrahman her ikisine Osman b. Aftan'ın azatlısı Humran'dan tahdis etti. 0, Osman b. Aftan'dan şöyle dediğini nakletli: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim: "Kim namaz için abdest alıp da abdest organlarını iyice yıkadıktan sonra farz namaza (kılmak için) yürüyüp gider, onu insanlarla beraber -yahut cemaatle birlikte ya da mescitte- kılarsa Allah ona günahlarını bağışlar. "

 

 

Diğer tahric: Buhari, 6433; Nesai, 855; Tuhfetu'I-Eşraf, 9597

 

AÇIKLAMA:        "el-Hukeym b. Abdullah el-Kuraşi'nin kendisine tahdis ettiğine göre ... " Bu isnadta el-Hukeym, Nafi' b. Cubeyr, Muaz ve Umran bir arada yer almaktadır.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

5- BEŞ VAKİT NAMAZ, BiR SONRAKİ CUMA'YA KADAR CUMA NAMAZI, BiR SONRAKİ RAMAZAN'A KADAR RAMAZAN ORUCU -BÜYÜK GÜNAHLARDAN KAÇiNMAK ŞARTI iLE- ARALARINDAKiLER İÇİN KEFARETTİRLER BABI