SAHİH-İ MÜSLİM

TAHARE

 

باب صفة الوضوء وكماله

3- ABDESTİN ŞEKLİ VE KEMALİ BABI

 

3 - (226) حدثني أبو الطاهر أحمد بن عمرو بن عبدالله بن عمرو بن سرح، وحرملة بن يحيى التجيبي. قالا: أخبرنا ابن وهب عن يونس، عن ابن شهاب؛ أن عطاء بن يزيد الليثي أخبره؛ أن حمران مولى عثمان أخبره؛ أن عثمان بن عفان رضي الله عنه دعا بوضوء. فتوضأ. فغسل كفيه ثلاث مرات. ثم مضمض واستنثر. ثم غسل وجهه ثلاث مرات. ثم غسل يده اليمنى إلى المرفق ثلاث مرات. ثم غسل يده اليسرى مثل ذلك. ثم مسح رأسه. ثم غسل رجله اليمنى إلى الكعبين ثلاث مرات. ثم غسل اليسرى مثل ذلك. ثم قال: رأيت رسول الله صلى الله عليه وسلم توضأ نحو وضوئي هذا. ثم قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "من توضأ نحو وضوئي هذا، ثم قام فركع ركعتين، لا يحدث فيهما نفسه، غفر له ما تقدم من ذنبه". قال ابن شهاب: وكان علماؤنا يقولون: هذا الوضوء أسبغ ما يتوضأ به أحد للصلاة.

 

537- Bana Ebu't-Tahir Ahmed b. Amr b. Abdullah b. Amr b. Serh ve Harmele b. Yahya et-Tucibi tahdis edip dediler ki: Bize İbn Vehb, Yunus'tan tahdis etti. Onun İbn Şihab'dan rivayetine göre Ata b. Yezid Leysi kendisine şunu haber vermiştir: Osman'ın azatlısı Humran'ın kendisine haber verdiğine göre Osman b. Aftan (r.a.) kendisine abdest için su getirilmesini istedi. Sonra abdest aldı. Ellerini üç defa yıkadıktan sonra mazmaza yapıp, burnuna su verip çıkardı. Sonra yüzünü üç defa yıkadı. Sonra sağ elini (kolunu) dirseğe kadar üç defa yıkadı. Sonra sol elini aynı şekilde (dirseğe kadar) yıkadı. Sonra başına mesh etti. Sonra sağ ayağını üç defa topuklara kadar yıkadı. Sonra sol ayağını da aynı şekilde yıkadı. Sonra: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i benim bu abdestim gibi abdest aldığını gördüm dedi. Sonra da O (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim benim bu abdestim gibi abdest aldıktan sonra kalkıp iki rekat namaz kılar ve içinden namaz dışında bir şey geçirmezse geçmiş günahları ona bağışlanır" buyurdu, dedi.

 

İbn Şihab dedi ki: Bizim ilim adamlarımız: Bu abdest, bir kimsenin namaz için alacağı en mükemmel abdesttir, derlerdi.

 

Diğer tahric: Buhari, 159, 164, 1934; Ebu Davud, 106; Nesai, 84, 85, 116; Tuhfetu'l-Eşraf, 9734

 

 

4 - (226) وحدثني زهير بن حرب. حدثنا يعقوب بن إبراهيم. حدثنا أبي عن ابن شهاب، عن عطاء بن يزيد الليثي، عن حمران مولى عثمان؛ أنه رأي عثمان دعا بإناء. فأفرغ على كفيه ثلاث مرار. فغسلهما. ثم أدخل يمينه في الإناء. فمضمض واستنثر. ثم غسل وجهه ثلاث مرات. ويديه إلى المرفقين ثلاث مرات. ثم مسح برأسه. ثم غسل رجليه ثلاث مرات. ثم قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "من توضأ نحو وضوئي هذا. ثم صلى ركعتين، لا يحدث فيهما نفسه، غفر له ما تقدم من ذنبه".

 

538- Bana Züheyr b. Harb da rivayet etti. (Dedi ki): Bize Yakub b. İbrahim rivayet etti. (Dedi ki): Bize babam İbni Şihâp'tan, onunda Ata b. Yezid el-Leysi'nin rivayetine göre Osman (r.a.)'ın azatlısı Humran, Osman'ın bir su kabı getirilmesini istediğini, ellerine üç defa su döküp, ellerini yıkadığını sonra sağ elini kaba daldırıp, ağzına su alıp çalkaladığını, burnuna su verip çıkardığını sonra yüzünü üç defa, ellerini (kollarını) da dirseklerine kadar üçer defa yıkadığını, sonra başına mesh ettiğini, sonra ayaklarını üç defa yıkadığını, sonra da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim benim bu abdestim gibi abdest alır sonra da içinden namaz ile ilgisi olmayan şeyler geçirmeksizin iki rekdt namaz kılarsa onun geçmiş günahları ona bağışlanır" buyurduğunu naklettiğini görmüştür.312

 

 

 

AÇIKLAMA:              (537) Senette geçen Harmele et-Tucibi ile ilgili açıklamalar kitabın baş taraflarında değişik yerlerde geçti. Allah en iyi bilendir.

Yine senette rivayeti birbirlerinden nakleden İbn Şihab, Ata b. Yezid ve Humran'ın üçü de tabiinden olup, birbirlerinden rivayet nakletmişlerdir.

"Ellerini üç defa yıkadı." Bu da ellerin abdestin başında yıkanmasının sünnet olduğuna delildir. Nitekim ilim adamlarının ittifakıyla da bu böyledir.

Mazmaza ve İstinşak (Abdest Alırken Ağıza ve Buruna Su Vermek)

"Sonra mazmaza yapıp, bumuna su alıp çıkardı." Dilbilginleri, fukaha ve muhaddislerin çoğunluğuna göre istinsdr, suyu burna çektikten (istinşak) sonra çıkarmaktır. İbnu'l-.A:rabl ve İbn Kuteybe de istinsar, istinşakın aynısıdır demiş olmakla birlikte doğrusu birincisidir. Buna bir diğer rivayetteki "istinşak ve istinsar yaptı" deyip, her ikisini bir arada zikretmiş olması delildir.

 

Dilbilginleri der ki: (İstinsar) "en-nesre"den alınmıştır ki bu da burnun yan tarafı demektir. Hattabı ve başkaları ise burnun kendisidir demekle birlikte birincisi meşhur olandır. Ezherı dedi ki: Seleme'nin, Ferra'dan rivayet ettiğine göre adam nesretti, intisar ve istinsar yaptı, ifadeleri abdest alırken burnunun yan tarafını hareket ettirmesini anlatmak için kullanılır. Allah en iyi bilendir.

 

Mazmazanın gerçek mahiyeti ile ilgili olarak mezhep alimlerimiz şöyle demiştir: Mazmazanın mükemmel şekli ağzına su alıp onu çalkaladıktan sonra suyu ağzından dışarıya atmasıdır. Asgarisi ise ağzına su almasıdır. Cumhurun söylediği meşhur kanaate göre ise, ağzında suyu çalkalaması şart değildir. Mezhep alimlerimizden bir topluluk ise şart olduğunu söylemişlerdir.

Bu husustaki görüş ayrılığı başın mesh edilme keyfiyeti ile ilgili görüş ayrılığı gibidir. Eğer ıslak elini başına koyup, onu başı üzerinde gezdirmezse mesh gerçekleşmiş olur mu? Daha sahih olan gerçekleşmiş olacağıdır. Tıpkı başka organlarda suyun organlara ulaştırılmasının yeterli olması gibi.

 

İstinşak ise suyun burna ulaştırılıp, nefes alarak suyu yukarıya doğru çekmektir. Mazmaza ve istinşakın ileri derecede yapılması müstehaptır. Oruçlu olması halinde ise bu mekruh olur. Çünkü Lakıt'in rivayet ettiği hadise göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Oruçlu olman hali dışında ileri derecede istinşak yap" buyurmuştur. Bu da sahih bir hadis olup, bunu Ebu Davud, Tirmizi ve başkaları sahih senetlerle rivayet etmiş, Tirmizi de: Hasen, sahih bir hadistir demiştir.

Mezhep alimlerimiz der ki: Su ağza ve burna hangi şekilde ulaştırılırsa mazmaza ve istinşak da gerçekleşmiş olur. Hangi şeklin daha faziletli olduğuna gelince, bunun beş şekli vardır:

 

1- Üç avuç su ile mazmaza ve istinşak yapar. Her bir avuçtan ağzına su alıp mazmaza yapar, sonra yine onun diğer kısmından istinşak yapar.

2- Mazmaza ve istinşakı bir avuç ile yapar. (3/105) O sudan önce üç defa mazmaza yapar, sonra yine o sudan üç defa istinşak yapar.

3- Aynı şekilde her ikisi için bir avuç su alır. Ama önce ondan mazmaza yapar, sonra istinşak yapar, sonra yine ondan mazmaza yapar, sonra istinşak yapar, sonra kalanından bir daha mazmaza yapar, sonra da istinşak yapar.

4- Mazmaza ve istinşakı iki avuç su alarak birbirinden ayırır. Bunların birisinden üç defa mazmaza yapar, sonra da diğerinden üç defa istinşak yapar.

5- Ayrı ayrı allı avuç su alır, üçüyle mazmaza yapar, diğer üçü ile istinşak yapar.

Sahih olan da birinci şekildir. Buhari, Müslim ve başkalarından sahih hadisler de böyle gelmiştir.

 

Mazmaza ile istinşak'ın arasını ayırmak ile ilgili hadis ise zayıflır. Böylelikle bizim bu kitapta zikredilmiş Abdullah b. Zeyd'in rivayet ettiği hadiste belirttiğimiz üzere üç avuç su almak suretiyle mazmaza ve istinşakı yapmak muayyen olarak kabul edilmesi gereken şekilolur.

Ulemanın ittifakı ile mazmaza bütün görüşlere göre ve bütün şekillerde istinşaktan önce yapılır. Acaba bu öncelik müstehap mıdır yoksa şart mıdır? Bu hususta da iki görüş vardır. Kuvvetli olanı iki organ ın farklılığı sebebiyle (mazmazayı önce yapmanın) şart olduğudur. İkinci görüşe göre ise sağ elin yıkanmasının, sol elden önce oluşu gibi bir müstehaplıktır. Allah en iyi bilendir.

 

 

Abdest Alırken Yıkama ve Meshin Sayısı

 

"Sonra yüzünü üç defa yıkadı. .. Sonra da aynı şekilde sol ayağını yıkadı." Bu hadis abdestin nasıl alınacağı hususunda pek büyük aslı bir dayanaklır. Müslümanlar abdest organlarının yıkanmasında vacip (farz) olanın birer defa yıkamak olduğunu, üç defa yıkamanın ise sünnet olduğunu icma ile kabul etmişlerdir.

 

Sahih hadislerde ise birer defa yıkamak, üçer defa yıkamak, bazı azaların üçer defa, bazılarının ikişer, bazılarının da birer defa yıkanmasını ifade edecek şekilde gelmiştir.

İlim adamları der ki: Hadislerin bu şekildeki farklılığı bütün bunların caiz oluşuna, üç defa yıkamanın kemali, bir defa yıkamanın da yeterli oluşu ifade ettiğine delildir. İşte hadislerin bu şekilde gelişi buna göre yorumlanır, demişlerdir.

 

Aynı olayın aynı sahabiden rivayeti halinde ravilerin ihtilafına gelince, bu ravilerin bir kısmının hadisi bellediği, bir kısmının da unuttuğu şeklinde açıklanır ve zaplı sağlam, sika ravinin fazlalığının kabul edileceği şeklinde tespit edildiği üzere sikanın fazladan söyledikleri de delil olarak alınır.

 

İlim adamları başın mesh edilmesi hususunda ihtilaf etmişlerdir. Şafil bir grup ile birlikte diğer organlarda olduğu gibi başın da üç defa mesh edilmesinin müstehap olduğu kanaatindedir.

Ebu Hanife, Malik, Ahmed ve çoğunluk ise sünnet olanın bir defa mesh etmek olduğu ve bundan fazlasının da yapılmayacağı kanaatindedirler.

 

Ama sahih hadislerde bir defa mesh sözkonusu edildiği gibi, bazılarında da sadece "mesh etti" denilmiştir. Şafil ise Müslim'in sahihinde daha sonra gelecek Osman (r.a.)'ın Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "(Azalarını) üçer defa yıkayarak abdest aldı" hadisini ve Ebu Davud'un Sünen'inde rivayet etmiş olduğu "Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başını üç defa mesh etti" hadisini diğer organlara da başı kıyas etmeyi delil göstermiş, bir defa mesh etmeye dair hadisler ile ilgili olarak da bu caiz oluşu beyan etmek içindir ama Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) daha faziletli olana devam etmiştir, diye cevaplandırmışlır. Allah en iyi bilendir.

Yüzün, Ellerin ve Ayaklarm Yıkanması

 

İlim adamları yüzün, ellerin ve ayakların organların tamamını kapsayacak şekilde yıkanmasının farz olduğunu icma ile kabul etmişlerdir. Ancak Rafıziler ilim adamlarından farklı bir kanaat belirterek ayaklar hakkında farz olan meshtir, demişlerdir. Bu ise onların bir yanlışıdır. Çünkü naslar ayakların yıkanmasının kap ettiği hususunda birbirini destekler durumdadır. Aynı şekilde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Selleml'in abdest alışını nakleden bütün raviler de onun ayaklarını yıkadığını ittifakla ifade etmişlerdir.

 

İlim adamları başın mesh edilmesinin vücubu (farziyeti) üzerinde de icma etmiş olmakla birlikte vacip olan miktarının ne kadar olduğu hakkında ihtilaf etmişlerdir. Şafil bir topluluk ile birlikte bir saç telini dahi olsa mesh etmek suretiyle mutlak olarak mesh adının verileceği miktardır, demiştir.

 

Malik, Ahmed ve bir topluluk ise başın tamamının mesh edilmesinin vacip olduğu kanaatindedir. Ebu Hanife (rahimehullah) ise bir rivayette, vacip olan dörtte birini mesh etmektir, demiştir.

 

Mazmaza ve istinşak'ın vücubu hakkında da ilim adamlarının dört farklı görüşü vardır:

 

1- Malik ve Şafil ile onların mezhebinde olanların kanaatine göre, mazmaza ve istinşak abdest alırken de, guslederken de sünnettir. Seleften Hasan-ı Basrl, Zührl, Hakem, Katade, Rabia, Yahya b. Said el-Ensari, Evzai ve Leys b. Sa'd da bu kanaattedir. Aynı zamanda bu Ata ve Ahmed'den de bir rivayet olarak gelmiştir.

 

2- Abdestte de, gusülde de vacip(farz)dirler. Bunlar olmadan abdest de, gusül de sahih olmaz. Ahmed b. Hanbel'den meşhur olan görüş budur. Bu aynı zamanda İbn Ebi Leyla, Hammad, İshak b. Rahuye'nin de görüşüdür. Ata'dan gelen bir rivayet de böyledir.

 

3- Mazmaza ve istinşak gusülde farz, abdestte değildir. Ebu Hanife, onun mezhebine mensup ilim adamları ve Süfyan Sevrl'nin kanaati budur.

 

4- İstinşak abdestte de, gusülde de farzdır. Mazmaza ise her ikisinde de sünnettir. Ebu Sevr, Ebu Ubeyd, Davud ez-Zahiri ile Ebu Bekr b. Münzir'in görüşü budur. Ahmed' den gelen bir rivayet de böyledir. Allah en iyi bilendir.

 

Cumhurun ittifakına göre, abdestte ve gusü1de organların yıkanmasında suyun organların üzerinde akıtılması yeterlidir. Ayrıca ovalamak şart değildir. Malik ve Müzeni tek başlarına şart olduğunu söylemişlerdir. Allah en iyi bilendir.

 

Büyük çoğunluğun ittifakı na göre de ayak topuklarını ve dirsekleri yıkamak farzdır. Bunun farz olmadığını söyleyen Zufer ve Davud ez-Zahiri bu kanaatlerinde yalnızdırlar. Allah en iyi bilendir.

İlim adamlarının ittifakı ile "topuklar" dan maksat bacak ile ayak arasındaki çıkıntı şeklindeki iki kemiktir. Her bir ayağın iki topuğu vardır. RaflZiler oldukça bir istisna olarak her bir ayağın bir topuğu vardır. Bu da ayağın üst tarafındaki kemiktir demişlerdir. Bu görüş Muhammed b. Hasen' den nakledilmiş ise de ondan sahih olarak gelmiş değildir.

 

Bu hususta alimlerin delili ise dil ve iştikak bilginlerinin nakilleri ile üzerinde durmakta olduğumuz bu sahih hadistir. Bu hadiste de: "Sağ ayağını iki topuğuna kadar yıkadı, sol ayağını da aynı şekilde yıkadı" denilmektedir. (3/107) Böylelikle her bir ayağın iki topuğu olduğunu hadis tespit etmektedir. Bu meselede deliller ise pek çoktur. Ben bunları tanıklarıyla ve asıl dayanakları ile "el-Mecmu' fi Şerhi'l-Mühezzeb" adlı eserimde açıklamış bulunmaktayım. Aynı şekilde orada bu meseleleri n delillerini de, mezhepler arasındaki ihtilafları bütün fırkaların delilleri ve bunlara verilecek cevapları da bu husustaki ihtilaflı nasların birbirleriyle nasıl telif edileceğini de geniş bir şekilde açıkladım ve bu açıklamaları oldukça etraflı yaptım. Burada ise maksadım sadece hadis ile ilgili olan hususlara işaret etmekten ibarettir. Allah en iyi bilendir.

 

Abdest Organlarından Fazladan Yaratılmış Organlar Olursa Mezhep alimlerimiz şöyle demiştir: Mesela insanın iki yüzü yaratılmış olsa ikisinin de yıkanması icap eder. Üç eli yahut üç ayağı veya daha fazla yaratılmış ve bunlar birbirine eşit ise hepsinin yıkanması icap eder. Eğer fazladan yaratılmış olan el eksik olup, yıkanması farz olan elin yerinde bir çıkıntı şeklinde ise asıl el ile birlikte onun da yıkanması icap eder. Eğer dirseğin üst tarafında bir çıkıntı halinde olup yıkanması farz olan kısmın hizasında da değilse yıkanması gerekmez. Eğer yıkanması gereken kısmın hizasına düşüyorsa sahih ve tercih edilen kanaate göre, yalnızca o hizaya gelen kısmın yıkanması icap eder.

 

Bazı mezhep alimlerimiz ise icap etmez, demişlerdir. Bir kimsenin eli dirseğinin üzerinden kopacak olursa, onun için bu farz sözkonusu değildir. Kalanı kısmen yıkamak ise herhangi bir abdest azasının taharetsiz kalmaması için müstehaptır, şayet dirseğin altından kolu kısmen kopmuş ise kalanını yıkaması icap eder. Allah en iyi bilendir.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Kim benim bu abdestim gibi abdest alırsa ... günahları bağışlanır" buyruğuna gelince: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) "gibi (nahve)" buyurmuş, ancak aynen (misle) dememiştir. Çünkü gerçek manada aynen onun gibi abdest almaya ondan başkasının gücü yetmez.

 

Günahların bağışlanmasından kasıt ise büyük günahlar dışındaki küçük günahlardır.

Hadisten ise her abdestten sonra iki reMt ve daha fazla namaz kılmanın müstehap olduğu hükmü anlaşılmaktadır ve bu, müekked bir sünnettir.

 

Mezhebimize mensup bir grup ilim adamı da bu (abdest sonrası) namazıarı namaz kılmanın yasaklandığı vakitlerde de, başkalarında da kılar. Çünkü bu namazın bir sebebi vardır demiş ve Bilal (r.a.)'ın Buhari'nin Sahihinde tahriç edilmiş bulunan ne zaman abdest alırsa namaz kıldığına dair hadisini delil göstermişlerdir. Bilal (r.a.) da bunun hakkında, benim en ümit bağladığım amelim budur, demiştir.

 

Şayet (bunu da) kastederek bir farz ya da bir nafile namaz kılacak olursa aynı yolla tahiyyetu'l-mescid namazı da kılınmış sayılacağı gibi bunun da fazileti kazanılmış olur.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "İçinden namazIa ilgisi olmayan şeyler geçirmezse" buyruğu ise, dünya işi ve namaz ile ilgisi olmayan herhangi bir şey geçirmezse demektir. Eğer içinden böyle bir şey geçecek olup da ondan yüz çevirip, iltifat etmeyecek olursa sadece bu yüz çevirmesi ile o hali affedilir ve yüce Allah'ın izniyle bu fazileti de elde etmiş olur; çünkü bu onun kendi isteğiyle yaphğı bir işi değildir. Ayrıca bu ümmetin gelip geçen ve yer etmeyen düşünceleri affedilip bağışlanmışhr. İman kitabında bu kurala dair açıklamalar geçmiş bulunmaktadır. Allah en iyi bilendir. (3/108)

 

Bu açıklamaları aynı anlamıyla İmam Ebu Abdullah el-Mazeri de dile getirmiş, Kadı İyaz da bu hususta onu takip ederek şunları söylemiştir: İçinden geçirdikleri (hadisunnefs)nden maksat, gelmesi istenen ve iktisap yolu ile içinden geçirdikleri şeylerdir. Çoğunlukla hahrdan kendiliğinden geçenler kastedilmemişlerdir. "İçinden geçirmek" ifadesinin hadiste kullanılması bu içten geçirilenierin kişinin kendisine izafe edilmesi sebebiyle kesb yoluyla elde edildiğine de bir işarettir.

 

Kadı İyaz der ki: Bazıları da şöyle demiştir: Kasti olmayan bu hahrdan geçenlerle birlikte namazın kabul edileceği ümit edilir ve böyle bir kişinin namazı içinden hiçbir şey geçirmeyen kimsenin namazından daha aşağı mertebede olur. Çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ancak buna riayet eden kimseler için günahların bağışlanması teminahnı vermiştir. Çünkü içinden bir şey geçirmeksizin namaz kılarak namazı selamete eren kimseler oldukça azdır. Kişi ise bu mertebeye ancak şeytanın vesveselerine karşı nefsi ile mücadele edip, bu vesveseleri kendisinden uzaklaşhrması ve bunu korumaya çalışarak bir göz açıp kırpacak kadar bir süre dahi bunlarla meşgulolmaması ile kendi mücahede ve gayretiyle kalbini de vesveselerden uzak tutmasıyla şeytandan kurtulması neticesinde ulaşmışhr. Kadı İyaz'ın açıklamaları bunlardır, doğrusu benim daha önce kaydettiklerimdir. Allah en iyi bilendir.

 

"İbn Şihab dedi ki: Bizim alimlerimiz ... derlerdi" sözleri, işte en tam ve eksiksiz abdest budur, demektir. İlim adamları da azaları üç defadan fazla yıkamanın mekruh olduğunu icma ile kabul etmişlerdir. Üç defa yıkamaktan kasıt ise organı tamamen kapsayan üç yıkamadır. Şayet organı ancak iki avuç su ile tamamen yıkayabiliyorsa bu tek bir yıkayış sayılır. Organını üç ya da iki defa yıkadığı hususunda şüphe edecek olursa iki defa yıkadığını kabul eder ve üçüncü bir defa daha yıkar. Mezhep alimlerimizin büyük bir çoğunluğunun kabul ettiği doğru görüş budur.

Mezhep alimlerimizden Şeyh Ebu Muhammed el-Cuveynı de şöyle demektedir: Bunu üç defa yıkamış olarak kabul eder ve dördüncü defa yıkamak suretiyle bid'ati işlemek korkusundan ötürü daha fazla yıkamaz. Ancak birinci görüş konu ile ilgili kaidelere uygun olandır. Dördüncü defanın bid'at ve mekruh olması ise kasten dördüncü defa olsun diye yaphğı yıkamadır. Allah en iyi bilendir.

 

İbn Şihab'ın bu sözünü dirseklerin ve topukların yukansını yıkamayı mekruh görenler delil gösterebilir; ama bu bize göre mekruh değildir. Aksine bu ileride yüce Allah'ın izniyle ilgili babında açıklaması gelecek sevilen (müstehap) bir sünnettir. İbn Şihab'ın bu sözünde topuklarla dirseklerin yukarısını yıkamanın mekruh olduğuna delil bulunmamaktadır; çünkü maksat daha önce belirttiğimiz gibi sayıyı belirtmektir. Şayet İbn Şihab ya da bir başkası bunun mekruh olduğunu açıkça ifade etmiş olsa bile Nebi (Sallallahu aleyhi ve Selleml'in sahih sünneti onun bu görüşünün önüne geçer. Allah en iyi bilendir.

 

(538) "O, Osman (r.a.)'ın bir kap getirilmesini istediğini gördü ... Sonra yüzünü üç defa yıkadı." Bu hadisten (3/109) mazmaza ve istinşak yaparken sünnetin her ikisi için suyu sağ eliyle almak olduğunu göstermektedir. Aynı zamanda bu mazmaza ve istinşakın tek bir avuç su ile yapılacağına da delil gösterilebilir. Bu da daha önce sözünü ettiğim beş şekilden birisidir. Bunun bu hususa delil olma şekline gelince, elleri n ve yüzün yıkanmasının tekrarlandığını sözkonusu etmekle birlikte mazmaza için su almayı mutlak olarak sözkonusu etmiş olmasıdır. Allah en iyi bilendir.

 

Aynca bu, elinin necis olup, olmadığı hususunda şüphe ediyorsa uykudan uyanmamış olsa dahi ellerini kaba sokmadan önce yıkamanın müstehap olduğuna delil gösterilir. Bizim mezhebimiz de budur. Bu delilin nasıl buradan çıkarıldığı da açıkça ortadadır. Yine bu mesele ile ilgili açıklama yüce Allah'ın izniyle yakında ilgili babında gelecektir. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

4- ABDEST ALMANIN VE ARDINDAN NAMAZ KILMANIN FAZiLETİ BABI