SAHİH-İ MÜSLİM

İMAN

 

باب إثبات رؤية المؤمنين في الآخرة ربهم سبحانه وتعالى

80- MÜMİNLERİN AHİRETTE ŞANI YÜCE RABLERİNİ GÖRECEKLERİNİN İSPATI BABI

 

Müminlerin Ahirette Rablerini Görmeleri

 

Bilelim ki ehl-i sünnetin tamamının kanaatine göre yüce Allah'ın görülmesi aklen mümkündür, imkansız değildir. Aynı şekilde ehl-i sünnet ahirette Allah'ın görülmesinin gerçekleşeceği, müminlerin de -kafirler dışarıda kalmak üzere- yüce Allah'ı göreceklerini icma ile kabul etmişlerdir.

 

Mutezile, Hariciler ve bazı Mürcieciler gibi bid'at ehlinden bir kesim ise yüce Allah'ın yarattıklarından hiçbir kimsenin onu görmeyeceğini ve onun görülmesinin aklen imkansız olduğunu iddia etmişlerdir.

 

Ancak onların bu söyledikleri apaçık bir yanlışlık ve çirkin bir bilgisizliktir.

Çünkü ahirette yüce Allah'ın müminler tarafından görülmesinin sabit olduğu hususunda kitap ve sünnetin delilleri ile ashab-ı kiramın ve onlardan sonra gelen bu ümmetin salih selefinin icmaı birbirini pekiştirmektedir. Buna dair rivayetleri yaklaşık yirmi kadar sahabi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)' den rivayet etmiştir. Bu husustaki Kur'an ayetleri de meşhurdur. Bid'atçilerin Allah'ın görülmesine dair itirazlarının ise ehl-i sünnet kelamcılarının kitaplarında meşhur cevapları vardır. Aynı şekilde diğer şüphe ve tereddütlerine de gerekli cevaplar verilmiş olup, bütün bunlar etraflı bir şekilde kelam kitaplarında zikredilmiştir. Bizim burada bu cevapları ayrıca sözkonusu etme zorunluluğumuz yoktur.

 

Yüce Allah'ın dünyada görülmesine gelince, daha önce bunun mümkün olduğunu belirtmiştik. Ama selefin ve kelamcı olsun olmasın halefin çoğunluğu dünyada bunun olmayacağı kanaatindedirler. İmam Ebu'l-Kasım el-Kuşeyri de tanınmış risalesinde İmam Ebu Bekr b. Furek'den, onun İmam Ebu'l-Hasen el-Eş'arı'nin bu hususta iki görüşünün bulunduğunu naklettiği hükmüne varmışlır. Bir görüşe göre bu olur, ikinci görüşe göre olmaz.

 

Diğer taraftan hak ehlinin mezhebine göre ru'yet (görmek) Yüce Allah'ın yarathklarında var ettiği bir güçtür. Bunun gerçekleşmesi için ışıkların birleşip, bulunması şartı olmadığı gibi, görülenin karşıda bulunması ve daha başka şartlar da sözkonusu değildir, ama bizim birbirimizi görmemiz böyle olduğu için bu şartların varlığı ile cereyan etmektedir, ama esas itibariyle bunlar şart değildir.

 

Bizim kelamcı imamlarımız bu hususları apaçık delilleriyle açıklamış bulunmaktadır. Ayrıca Yüce Allah'ın görülmesi için O'nun bir cihette olduğunu tespit etmeye gerek yoktur, O bundan münezzehtir. Aksine müminler O'nu tıpkı O'nun herhangi bir cihette olduğunu söylemedikleri gibi belli bir cihette bulunması sözkonusu olmaksızın göreceklerdir. Allah en iyi bilendir

 

296- (180) حدثنا نصر بن علي الجهضمي، وأبو غسان المسمعي، وإسحاق بن إبراهيم. جميعا عن عبدالعزيز بن عبدالصمد. واللفظ لأبي غسان. قال: حدثنا أبو عبدالصمد. حدثنا أبو عمران الجوني عن أبي بكر بن عبدالله بن قيس، عن أبيه، عن النبي صلى الله عليه وسلم؛  قال "جنتان من فضة. آنيتهما وما فيهما. وجنتان من ذهب آنيتهما وما فيهما. وما بين القوم وبين أن ينظروا إلى ربهم إلا رداء الكبرياء على وجهه. في جنة عدن".

 

447- Bize Nasr b. Ali el-Cehdami, Ebu Gassan el-Mismai ve İshak b. İbrahim -hepsi- Abdulaziz b. Abdussamed'den -lafız Ebu Gassan'a ait olmak üzere- şöyle dediğini tahdis ettiler: Bize Abdussamed tahdis etti. Bize Ebu İmran el-Cevni,

Ebu Bekr b. Abdullah b. Kays'dan tahdis etti. O babasından, o Nebi {Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurduğunu nakletti: "Kapları ve içindekileri gümüşten olan iki cennet, kapları ve içindekileri altından olan iki cennet vardır. Adn cennetinde cennetlikler ile Rablerine bakmaları arasında ancak onun yüzü üzerindeki kibriya ridası vardır. "

 

 

Diğer tahric: Buhari, 4878, 4880, 7444; Tirmizi, 2528; İbn Mace, 186; Tuhferu'I-Eşraf, 9135

 

AÇIKLAMA:              Senette: "el-Cehdami ve Ebu Gassan el-Mismai"nin adları geçmektedir ki, Mukaddimenin Şerhinin baş taraflarında bu isimlerin nasıl okunacağı geçmiş bulunmaktadır. Aynı şekilde Ebu Gassan'a dair açıklama da geçmiş olup, bunun (Gassan adının) munsarıf ve gayr-ı munsarıf olmasının mümkün olduğu, adının da Malik b. Abdulvahid olduğu el-Mismai nispetinin de Misma' b. Rabia'ya nispet olduğu belirtilmiş idi. Misma' ise kabilenin büyük atasıdır.

Bütün bu hususlar her ne kadar açık olup, daha önceden de geçmiş ise de bunların geçtiği yer ile burası arasında bir uzaklık bulunduğundan ötürü tekrar ettim. "Ebu Bekr b. Abdullah b. Kays" Ebu Musa el- Eş'ari'nin oğlu Ebu Bekr'dir. Ebu Bekr'in adı da Amr'dır, Amir olduğu da söylenmiştir.

 

Resulullah {Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Cennetlikler ile Rablerine bakmaları arasında ... vardır" buyruğuna gelince, ilim adamları şöyle demişlerdir: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Araplarla anlayacakları şekilde konuşur ve söylediği sözleri onların kavrayabilecekleri ifadelerle dile getirir, daha iyi anlaşılması için istiare ve çeşitli mecazları da kullanırdl. Bu sebeple "ridanın kaldırılacağı ifadesi" ile gözlerin onu görmesinin önündeki engelin ortadan kaldırılacağını anlatmak istemiştir. "Adn cennetinde" ibaresi Adn cennetinde yüce Allah'a bakacak olanlar anlamındadır.

 

 

297- (181) حدثنا عبيدالله بن عمر بن ميسرة. قال: حدثني عبدالرحمن بن مهدي. حدثنا حماد بن سلمة عن ثابت البناني، عن عبدالرحمن بن أبي ليلى، عن صهيب، عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: "إذا دخل أهل الجنة الجنة، قال يقول الله تبارك وتعالى: تريدون شيئا أزيدكم؟ فيقولون: ألم تبيض وجوهنا؟ ألم تدخلنا الجنة وتنجنا من النار. قال فيكشف الحجاب. فما أعطوا شيئا أحب إليهم من النظر إلى ربهم عز وجل".

 

448- Bize Ubeydullah b. Ömer b. Meysere rivayet etti. Dediki; Bana Abdurrahman b. Mehdi rivayet etti. (Dediki): Bize Hammad b. Seleme, Sabit el-Bunani'den, o da Abdurrahman b. Ebi Leyla'da» o da Suhayb’dan Suhayb, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurduğunu nakletti: "Cennet ehli cennete girdikten sonra Allah Tebareke ve Teala şöyle buyuracak: Size daha fazla bir şey vermemi istiyor musunuz? Onlar: Yüzlerimizi ak etmedin mi? Bizi cennete koyup, cehennemden korumadın mı (daha ne isteyelim), diyecekler. Bunun üzerine yüce Rabbimiz hicabı açacak. Aziz ve Celil Rablerine bakmaktan daha çok sevdikleri hiçbir şey onlara verilmiş olmayacaktır. "

 

 

Diğer tahric: Tirmizi, 2552; İbn Mace, 187; Tuhfetu'I-EşrM, 4968

 

AÇIKLAMA:              Bize Abdullah b. Ömer b. Meysere tahdis etti. .. Cennetlikler cennete girdiği zaman ... " Bu hadisi bu şekilde Tirmizi, Nesai, İbn Mace ve başkaları Hammad b. Seleme'nin, Sabit'ten, o İbn Ebu Leyla'dan, o Suhayb'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den diye rivayet etmişlerdir. Ebu İsa et-Tirmizi, Ebu Mesud edDımeşki ve başkaları da şöyle demişlerdir: Bu hadisi bu şekilde Sabit'ten merfu olarak Hammad b. Seleme'den başkası rivayet etmemiştir. Ayrıca bunu Süleyman b. el-Muğire, Hammad b. Zeyd ve Hammad b. Vakid, Sabit'ten, o İbn Ebi Leyla'dan onun sözü olarak rivayet etmiş olup, bu rivayette Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in adı da, Suhayb'in adı da geçmemektedir.

 

Bunların bu söyledikleri hadisin sıhhatini olumsuz olarak etkilemez. Çünkü bizler daha önceki fasıllarda fakihlerin, usul alimlerinin ve muhakkık muhaddislerin tercihen kabul ettikleri Hatib Bağdadi'nin de sahih olduğunu belirttiği doğru (sahih) kanaatin şu olduğunu belirtmiştik: Bir hadisi sika ravilerinin bazısı muttasıl, diğer bazısı mürsel yahut bazıları merfu, diğer bazısı mevkuf olarak rivayet edecek olurlarsa, hadisin muttasıl ve merfu olduğuna hükmedilir. Çünkü bu şekildeki rivayet sika bir ravinin ziyadesidir, böyle bir ziyade ise bütün mezhep ve fırkalarm çoğunluğu tarafmdan kabul edilmiştir. Allah en iyi bilendir.

 

 

298- (181) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا يزيد بن هارون عن حماد بن سلمة، بهذا الإسناد. وزاد: ثم تلا هذه الآية: {للذين أحسنوا الحسنى وزيادة} [10/يونس/ الآية-26].

 

449- Bunu bize Ebu Bekr b. Ebi Şeybe de tahdis etti. Bize Yezid b. Harun, Hammad b. Seleme'den bu isnad ile tahdis etti ve şunu ekledi: Sonra da şu: "İhsan da bulunanlara el-Hüsna ve daha fazlası vardır." (Yunus, 26) ayetini okudu.

 

Tahric bilgisi 448 ile aynı.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

81- ALLAH'IN GÖRÜLMESİNİ (ÖRNEKLE) BiLMENİN YOLU BABI