SAHİH-İ MÜSLİM

İMAN

 

باب الإسراء برسول الله صلى الله عليه وسلم إلى السماوات، وفرض الصلوات

74- RESULULLAH (S.A.V.)'İN (GECELEYİN) GÖKLERE YÜRÜTÜLMESİ (İSRA) VE NAMAZLARIN FARZ KILINMASI BABI

 

259 - (162) حدثنا شيبان بن فروخ. حدثنا حماد بن سلمة. حدثنا ثابت البناني عن أنس بن مالك؛ أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال "أتيت بالبراق (وهو دابة أبيض طويل فوق الحمار ودون البغل. يضع حافره عند منتهى طرفه) قال، فركبته حتى أتيت بيت المقدس. قال، فربطته بالحلقة التي يربط به الأنبياء. قال، ثم دخلت المسجد فصليت فيه ركعتين. ثم خرجت. فجاءني جبريل عليه السلام بإناء من خمر وإناء من لبن. فاخترت اللبن. فقال جبريل صلى الله عليه وسلم: اخترت الفطرة. ثم عرج بنا إلى السماء. فاستفتح جبريل فقيل: من أنت؟ قال: جبريل. قيل: ومن معك؟ قال: محمد. قيل: وقد بعث إليه؟ قال: قد بعث إليه. ففتح لنا. فإذا أنا بآدم. فرحب بي ودعا لي بخير. ثم عرج بنا إلى السماء الثانية. فاستفتح جبريل عليه السلام. فقيل : من أنت؟ قال: جبريل. قيل: ومن معك؟ قال. محمد. قيل: وقد بعث إليه؟ قال: قد بعث إليه؟ ففتح لنا. فإذا أنا بابني الخالة عيسى بن مريم ويحيى بن زكريا صلوات الله عليهما. فرحبا ودعوا لي بخير. ثم عرج بي إلى السماء الثالثة. فاستفتح جبريل. فقيل: من أنت. قال: جبريل. قيل. ومن معك؟ قال: محمد صلى الله عليه وسلم. قيل: وقد بعث إليه؟ قال: قد بعث إليه. ففتح لنا. فإذا أنا بيوسف صلى الله عليه وسلم. إذا هو قد أعطي شطر الحسن. فرحب ودعا لي بخير. ثم عرج بنا إلى السماء الرابعة. فاستفتح جبريل عليه السلام. قيل: من هذا؟ قال: جبريل. قيل: ومن معك؟ قال: محمد. قال: وقد بعث إليه؟ قال: قد بعث إليه. ففتح لنا فإذا أنا بإدريس. فرحب ودعا لي بخير. قال الله عز وجل: {ورفعناه مكانا عليا} [19/مريم/ آية 57] ثم عرج بنا إلى السماء الخامسة. فاستفتح جبريل. قيل من هذا؟ قال: جبريل. قيل : ومن معك؟ قال: محمد. قيل: وقد بعث إليه؟ قال: وقد بعث إليه. ففتح لنا. فإذا أنا بهارون صلى الله عليه وسلم. فرحب ودعا لي بخير. ثم عرج إلى السماء السادسة. فاستفتح جبريل عليه السلام. قيل: من هذا؟ قال: جبريل. قيل: ومن معك؟ قال: محمد. قيل : وقد بعث إليه؟ قال: قد بعث إليه. ففتح لنا فإذا أنا بموسى صلى الله عليه وسلم. فرحب ودعا لي بخير. ثم عرج إلى السماء السابعة. فاستفتح جبريل. فقيل: من هذا؟ قال: جبريل. قيل : ومن معك؟ قال: محمد. قيل. وقد بعث إليه؟ قال: قد بعث إليه. ففتح لنا. فإذا أنا بإبراهيم صلى الله عليه وسلم، مسندا ظهره إلى البيت المعمور. وإذا هو يدخله كل يوم سبعون ألف ملك لا يعودون إليه. ثم ذهب بي إلى السدرة المنتهى. وإن ورقها كآذان الفيلة. وإذا  ثمرها كالقلال. قال، فلما غشيها من أمر الله ما غشي تغيرت. فما أحد من خلق الله يستطيع أن ينعتها من حسنها. فأوحى الله إليّ ما أوحى. ففرض علي خمسين صلاة في كل يوم وليلة. فنزلت إلى موسى صلى الله عليه وسلم. فقال: ما فرض ربك على أمتك؟ قلت خمسين صلاة. قال: ارجع إلى ربك. فاسأله التخفيف. فإن أمتك لا يطيقون ذلك. فإني قد بلوت بني إسرائيل وخبرتهم. قال، فرجعت إلى ربي فقلت: يا رب! خفف على أمتي. فحَطّ عني خمسا. فرجعت إلى موسى فقلت: حَطَّ عني خمسا. قال: إن أمتك لا يطيقون ذلك فارجع إلى ربك فاسأله التخفيف. قال، فلم أزل أرجع بين ربي تبارك وتعالى وبين موسى عليه السلام حتى قال: يا محمد! إنهن خمس صلوات كل يوم وليلة. لكل صلاة عشر. فذلك خمسون صلاة. ومن هم بحسنة فلم يعملها كتبت له حسنة. فإن عملها كتبت له عشرا ومن هم بسيئة فلم يعملها لم تكتب شيئا. فإن عملها كتبت سيئة واحدة. قال: فنزلت حتى انتهيت إلى موسى صلى الله عليه وسلم فأخبرته. فقال: ارجع إلى ربك فاسأله التخفيف. فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم فقلت: قد رجعت إلى ربي حتى استحييت منه".

 

409- Bize Şeyban b. Ferruh tahdis etti. Bize Hammad b. Seleme tahdis etti. Bize Sabit b. Bunani'nin Enes b. Malik'ten rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Bana beyaz renkli uzun, eşek'ten yüksek, katırdan alçak, gözünün değdiği son noktada ayağını koyan bir binek olan Burak getirildi. Ben buna binerek Beytu'l-Malkdis'e geldim. O'nu Nebilerin bağladığı halka'ya bağladım.

 

Sonra Mescid'e girdim, iki rek'at namaz kıldım sonra çıktım. Cebrail (a.s.) bana içinde şarab bulunan bir kap ile süt bulunan bir kap getirdi. Ben sütü seçtim. Bunun üzerine Cebrail: Fıtratı seçtin dedi.

 

Sonra bizi semaya çıkardı. Cebrail kapının açılmasını istedi. Sen kimsin diye soruldu, Cebrail dedi. Seninle birlikte kim var denildi. O: Muhammed, dedi. Ona (gelmesi için) gönderildi mi, denildi. O: Ona gönderildi, dedi. Bu sefer bize (kapı) açıldı. Adem'i karşımda buldum. Bana hoş geldin, merhaba dedi ve hayırla dua etti.

 

Sonra bizi ikinci semaya çıkardı. Cebrail (aleyhisselam) kapının açılmasını istedi. Sen kimsin denildi, O: Cebrail dedi. Seninle kim var denildi. O: Muhammed, dedi. Ona (gelmesi için haber) gönderildi mi, diye soruldu. O: Evet, ona gönderildi ,dedi. Bunun üzerine bize kapı açıldı, bu sefer iki teyze çocuğu Meryem oğlu İsa ile Zekeriya oğlu Yahya ile -Allah'ın salat ve selamları onlara olsun- karşılaşıverdim. İkisi de bana hoş geldin dedi, bana hayırla dua etti.

 

Sonra bizi üçüncü semaya çıkardı. Cebrail kapının açılmasını istedi, sen kimsin denildi. Cebrail, dedi. Seninle beraber kim var denildi, Muhammed dedi. Ona (gelmesi için) gönderildi mi denildi. O: Evet, ona gönderildi dedi. Bunun üzerine bize (kapı) açıldı. Orada da Yusuf {aleyhisselam} ile karşılaşıverdim. Bir de ne göreyim, güzelliğin yarısı ona verilmiş bulunuyor. O da beni güzel karşıladı ve bana hayırla dua etti.

 

Sonra beni dördüncü semaya çıkardı. Cebrail (aleyhisselam) kapının açılmasını istedi. Kim o denildi, Cebrail dedi. Seninle beraber kim var denildi. Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'dedi. Ona (gelmesi için) gönderildi mi dedi. Cebrail: Evet ona gönderildi dedi. Bize kapı açıldı. İdris (aleyhisselam) ile karşılaşıverdim. O da beni hoş karşıladı ve bana hayırla dua etti. Aziz ve Celil Allah da: "Ve biz onu yüksek bir yere kaldırdık." (Meryem, 57) buyurmaktadır.

 

Sonra bizi beşinci semaya çıkardı. Cebrail kapının açılmasını istedi. Kim o denildi, Cebrail dedi. Seninle birlikte kim var denildi. Muhammed, dedi. Ona (gelmesi için haber) gönderildi mi, denildi. O: Ona gönderildi dedi. Bunun üzerine bize (kapı) açıldı. Bu sefer Harun (aleyhisselam) ile karşılaşıverdim O da beni hoş karşıladı ve bana hayırla dua etti.

 

Sonra bizi altıncı semaya çıkardı. Cebrail (a.s.) kapının açılmasını istedi. Kim o denildi, Cebrail dedi. Seninle beraber kim var denildi. Muhammed {Sallallahu aleyhi ve Sellem}' dedi. Ona (gelmesi için haber) gönderildi mi denildi. O: Evet, ona gönderildi dedi. Bunun üzerine bize (kapı) açıldı. Musa (aleyhisselam) ile karşılaşıverdim. Beni hoş karşıladı ve bana hayırla dua etti.

 

Sonra yedinci semaya Çıktı. Cebrail kapının açılmasını istedi. Kim o denildi, o Cebrail dedi. Seninle beraber kim var denildi. Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dedi. Ona (gelmesi için haber) gönderildi mi denildi. O: Evet, ona gönderildi dedi. Bu sefer bize (kapı) açıldı. İbrahim (aleyhisselam) ile sırtını el-Beytu'I-Ma'mur'a dayamış olduğu halde karşılaşıverdim. Bir de baktım ki ona her gün yetmiş bin melek giriyor ve bir daha ona geri dönmüyorlar.

 

Sonra beni Sidretu'l-Münteha'ya kadar götürdü. Yapraklarının fillerin kulakları gibi olduğunu gördüm, meyveleri de küpler gibi idi. Allah'ın emrinden o ağacı bürüyen bürüyünce değişikliğe uğradı. Yüce Allah'ın yarattıklarından hiçbir kimse onun güzelliğini anlatamaz. Yüce Allah bana vahyettiklerini vahyetti. Bir gün bir gecede bana elli namazı farz kıldı. Musa'nın yanına indim.

- Rabbin ümmetine neyi farz kıldı, dedi. Ben: Elli namaz dedim. O: Rabbine dön, ondan hafifletmesini dile, çünkü senin ümmetinin buna gücü yetmez. Ben İsrailoğullarını sınadım ve onları iyice tanıdım, dedi.

 

(Allah Resulü devamla) buyurdu ki: Bunun üzerine Rabbime döndüm. Rabbim ümmetimin yükünü hafiflet, dedim. Benden beş vakit indirdi. Musa'nın yanına döndüm. Benden beş vakit indirdi, dedim. O: Ummetinin buna gücü yetmez. Rabbine dön ve ondan hafifletmesini dile, dedi. (Allah Resulü) buyurdu ki: Şanı yüce ve mübarek Rabbim ile Musa (aleyhisselam) arasında gidip gelmeye devam ettim. Nihayet: Ey Muhammed, bir gün ve bir gecede onlar beş namazdır, her bir namaz için de on (kat sevap) vardır. İşte böylece elli namaz oldular. Her kim bir iyilik yapmak ister de onu yapmazsa ona bir hasene olarak yazılır. Eğer onu yaparsa, bu sefer ona on hasene olarak yazılır. Kim bir kötülük yapmak ister de onu yapmazsa ona hiçbir şey yazılmaz. Şayet onu yaparsa ona bir günah olarak yazılır buyurdu.

 

(Allah Resulü devamla) dedi ki: Sonra indim ve nihayet Musa (aleyhisselam)'ın yanına varıp, ona (durumu) haber verdim. O: Rabbine dön, ondan hafifletmesini dile, dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: Bu sefer: Rabbime o kadar çok gidip geldim ki artık ondan haya ediyorum dedim. "

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir; Tuhfetu'I-Eşraf, 345

 

 

260 - (161) حدثني عبدالله بن هاشم العبدي. حدثنا بهز بن أسد. حدثنا سليمان بن المغيرة. حدثنا ثابت عن أنس بن مالك قال:  قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "أتيت فانطلقوا بي إلى زمزم. فشرح عن صدري. ثم غسل بماء زمزم ثم أنزلت".

 

410- Bana Abdullah b. Haşim El-Abdi rivayet etti. (Dedi ki): Bize Behz b. Esed rivayet etti. (Dediki): Bize Süleyman b. El-Mugira rivayet etti. (Dedi ki): Bize Sabit, Enes b. Malik'ten şöyle dediğini tahdis etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): Yanıma gelindi, (gelenler) beni Zemzeme götürdü, göğsüm açıldı, sonra Zemzem suyu ile yıkandı, sonra (yerime) indirildim.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir; Tuhfetu'l~Eşraf, 413

 

 

261 - (161) حدثنا شيبان بن فروخ. حدثنا حماد بن سلمة. حدثنا ثابت البناني عن أنس بن مالك؛ أن رسول الله صلى الله عليه وسلم أتاه جبريل صلى الله عليه وسلم وهو يلعب مع الغلمان. فأخذه فصرعه فشق عن قلبه. فاستخرج القلب. فاستخرج منه علقة. فقال: هذا حظ الشيطان منك. ثم غسله في طست من ذهب بماء زمزم. ثم لأمه. ثم أعاده في مكانه. وجاء الغلمان يسعون إلى أمه (يعني ظئره) فقالوا: إن محمدا قد قتل. فاستقبلوه وهو منتقع اللون. قال أنس: وقد كنت أرى أثر ذلك المخيط في صدره.

 

411- Bize Şeyban b. Ferruh rivayet etti. (Dediki): Bize Hammad b. Seleme rivayet etti. (Dedi ki): Bize Sabit el-Bunanî, Enes b. Malik'ten rivayete göre: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e küçük çocuklarla birlikte oynarken Cebrail (aleyhisselam) gelip onu tuttu, yere yatırdı, kalbinin üzerini yardı. Kalbini çıkardı ve ondan bir kan pıhtısı çıkarttıktan sonra işte bu şeytanın senden payıdır dedi. Sonra onu altından bir leğen içinde Zemzem suyu ile yıkadı. Sonra onu tekrar bir araya getirdi. Sonra onu yerine iade etti. Çocuklar annesinin -yani sütannesinin- yanına koşarak gittiler ve: Muhammed öldürüldü, dediler. Onunla rengi değişmiş olduğu halde karşılaştılar. Enes dedi ki: Ben onun göğsünde o iğnenin izini görüyordum.

 

Yalnız Müslim rivayet etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 346

 

 

262 - (162) حدثنا هارون بن سعيد الأيلي. حدثنا ابن وهب. قال: أخبرني سليمان وهو ابن بلال. قال: حدثني شريك بن عبدالله بن أبي نمر. قال :  سمعت أنس بن مالك يحدثنا عن ليلة أسري برسول الله صلى الله عليه وسلم من مسجد الكعبة؛ أنه جاءه ثلاثة نفر قبل أن يوحى إليه. وهو نائم في المسجد الحرام. وساق الحديث بقصته نحو حديث ثابت البناني. وقدم فيه شيئا وأخر. وزاد ونقص.

 

412- Bize Harun b. Saîd el Eyli rivayet etti. (Dedi ki): Bize, İbni Vehb rivüyet etti dedi ki: Bana Süleyman —ki İbni Bilal'dır— haber verdi dedi ki: Bana Şerik b. Abdullah b. Ebi Nemir tahdis etti: Enes b. Malik'i bize Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Kabe mescidinden yürütüldüğü (isra) gecesini anlatırken dinlemiştim. Anlattığına göre ona vahiy gelmeden önce o Mescid-i Haram'da uyuyorken yanına üç kişi gelmiş sonra hadisi kıssası ile birlikte (bundan önceki) Sabit el-Bunani'nin rivayet ettiği hadise yakın olarak zikretti. O rivayetinde bazı şeyleri öne aldı, bazı şeyleri sonraya bıraktı. Bazı fazlalıklar da zikretti, bazı yerleri de eksik söyledi.

 

Diğer tahric: Buhari, 3570, 7517; Tuhfetu'l-Eşraf, 909

 

 

263 - (163) وحدثني حرملة بن يحيى التجيبي. أخبرنا ابن وهب. قال: أخبرني يونس عن ابن شهاب، عن أنس بن مالك قال: كان أبو ذر يحدث؛

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال "فرج سقف بيتي وأنا بمكة. فنزل جبريل صلى الله عليه وسلم. ففرج صدري. ثم غسله من ماء زمزم. ثم جاء بطست من ذهب ممتلئ حكمة وإيمانا. فأفرغها في صدري. ثم أطبقه. ثم أخذ بيدي فعرج بي إلى السماء. فلما جئنا السماء الدنيا قال جبريل عليه السلام لخازن السماء الدنيا: افتح. قال: من هذا؟ قال: هذا جبريل. قال: هل معك أحد؟ قال: نعم. معي محمد صلى الله عليه وسلم. قال: فأرسل إليه؟ قال: نعم. ففتح قال، فلما علونا السماء الدنيا فإذا رجل عن يمينه أسودة. وعن يساره أسودة. قال، فإذا نظر قبل يمينه ضحك. وإذا نظر قبل شماله بكى. قال فقال: مرحبا بالنبي الصالح والابن الصالح. قال قلت: يا جبريل! من هذا؟ قال: هذا آدم صلى الله عليه وسلم. وهذه الأسودة عن يمينه وعن شماله نسم بنيه. فأهل اليمين أهل الجنة. والأسودة التي عن شماله أهل النار. فإذا نظر قبل يمينه ضحك. وإذا نظر قبل شماله بكى. قال ثم عرج بي جبريل حتى أتى السماء الثانية. فقال لخازنها: افتح. قال فقال له خازنها مثل ما قال خازن السماء الدنيا. ففتح. فقال أنس بن مالك: فذكر أنه وجد في السماوات آدم وإدريس وعيسى وموسى وإبراهيم. صلوات الله عليهم أجمعين. ولم يثبت كيف منازلهم. غير أنه ذكر أنه قد وجد آدم عليه السلام في السماء الدنيا. وإبراهيم في السماء السادسة. قال فلما مر جبريل ورسول الله صلى الله عليه وسلم بإدريس صلوات الله عليه قال: مرحبا بالنبي الصالح والأخ الصالح. قال ثم مر فقلت: من هذا؟ فقال: هذا إدريس. قال ثم مررت بموسى عليه السلام. فقال: مرحبا بالنبي الصالح والأخ الصالح. قال قلت: من هذا؟ قال؟: هذا موسى. قال ثم مررت بعيسى. فقال: مرحبا بالنبي الصالح والأخ الصالح. قلت: من هذا؟ قال: هذا عيسى بن مريم. قال: ثم مررت بإبراهيم عليه السلام. فقال: مرحبا بالنبي الصالح والابن الصالح. قال قلت: من هذا؟ قال: هذا إبراهيم.

 

413- Bana Harmeletu'bnü Yahya et-Tücîbî de rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Vehb haber verdi dedi ki: Bana Yunus, İbni Şihaptan, o da Enes b. Malik'ten naklen haber verdi. Enes şöyle demiş: Ebu Zerr'in tahdis ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ben Mekke'de iken evimin tavanı açıldı. Cebrail (aleyhisselam) indi. Göğsümü açtı sonra onu Zemzem suyu ile yıkadı. Sonra içi hikmet ve iman ile dolu altından bir leğen getirdi. O iman ve hikmeti göğsüme boşalttıktan sonra onu kapattı. Sonra elimden tutup, beni semaya yükseltti.

 

Dünya semasına geldiğimizde Cebrail (aleyhisselam) dünya semasının bekçisine: Aç, dedi. O: Kim o dedi. Kendisi: Ben Cebrail'im dedi. Seninle birlikte kimse var mı, dedi. Cebrail: Evet, benimle beraber Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) var dedi. Bekçi: Ona (gelmesi için davet) gönderildi mi dedi. O: Evet deyince (kapıyı) açtı. 169

 

Dünya semasına çıktığımızda sağ tarafında karartılar, sol tarafında karartılar bulunan bir adam ile karşılaştık. Sağına baktı mı gülüyor, soluna doğru baktı mı ağlıyordu. O zat: Salih Nebi ve Salih oğluma merhaba, dedi. Ben: Ey Cebrail bu kimdir, dedim. O: Bu Adem'dir. Sağındaki ve solundaki bu karartılar ise onun çocuklarının ruhlarıdır. Sağdakiler cennetlik, sol tarafındaki karartılar ise cehhennemliktir. Bundan dolayı sağ tarafına baktı mı gülüyor, sol tarafına baktı mı ağlıyor, dedi.

 

Sonra Cebrail beni yukarı çıkardı, nihayet ikinci semaya geldi. Semanın bekçisine: Aç, dedi. Oranın bekçisi de ona dünya semasının bekçisinin dediklerinin aynısını söyledi ve kapıyı açtı. "

Enes b. Malik dedi ki: Ebu Zerr onun semalarda Adem'i, İdris'i, İsa'yı, Musa'yı ve İbrahim'i -Allah'ın salatları hepsine olsun- bulduğunu zikretti ama onların yerlerinin nasıl olduğunu söylemedi. Sadece Adem (aleyhisselam)'ı dünya semasında, İbrahim'i de altıncı semada bulduğunu zikretti. (Devamla) dedi ki:

 

Cebrail ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) İdris'in yanına geldiklerinde -Allah'ın salavatı ona- Salih Nebi'ye ve Salih Kardeş'e merhaba, dedi. Sonra geçip gitti, ben: "Bu kim" dedim. Cebrail: Bu İdris'tir dedi.

 

(Devamla) buyurdu ki: Sonra Musa (aleyhisselam)'ın yanından geçtim. O da: Salih Nebiye ve Salih Kardeşe merhaba dedi. Ben: Bu kim, dedim. Cebrail: Bu Musa'dır dedi. Sonra İsa'nın yanından geçtim. O da: Salih Nebiye ve Salih Kardeş'e merhaba dedi. Bu kim dedim, Cebrail: Bu Meryem oğlu İsa'dır dedi.

 

Sonra İbrahim (aleyhisselam)'ın yanından geçtim, o: Salih Nebiye ve Salih Oğluma merhaba dedi. Ben: Bu kim dedim. Cebrail: Bu İbrahim'dir dedi.

 

Diğer tahric: Buhari, 349, 3342 -muhtasar olarak-, 1646; Nesai, 448; İbn Mace, 1399; Tuhfetu'lEşraf, 1556, 11901

 

 

قال ابن شهاب: وأخبرني ابن حزم أن ابن عباس وأبا حبة الأنصاري كانا يقولان: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "ثم عرج بي حتى ظهرت لمستوى أسمع فيه صريف الأقلام".قال ابن حزم وأنس بن مالك: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "ففرض الله على أمتي خمسين صلاة. قال فرجعت بذلك حتى أمر بموسى فقال موسى عليه السلام: ماذا فرض ربك على أمتك؟ قال قلت: فرض عليهم خمسين صلاة. قال لي موسى عليه السلام: فراجع ربك. فإن أمتك لا تطيق ذلك. قال فراجعت ربي فوضع شطرها. قال فرجعت إلى موسى عليه السلام فأخبرته. قال: راجع ربك. فإن أمتك لا تطيق ذلك. قال فراجعت ربي. فقال: هي خمس وهي خمسون. لا يبدل القول لدي. قال فرجعت إلى موسى. فقال: راجع ربك. فقلت: قد استحييت من ربي. قال ثم انطلق بي جبريل حتى نأتي سدرة المنتهى. فغشيها ألوان لا أدري ما هي. قال: ثم أدخلت الجنة فإذا فيها جنابذ اللؤلؤ. وإذا ترابها المسك".

 

414- İbn Şihab dedi ki: Bana İbn Hazm'ın da huber verdiğine göre İbn Abbas ve Ebu Habbe el-Ensari şöyle derdi: Resu\ullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Sonra beni kalemlerin sesini işiteceğim bir yüksekliğe çıkıncaya kadar yükseltti. "

İbn Hazm ve Enes b. Malik dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah ümmetime elli vakit namaz farz kıldı. Ben bunlarla geri döndüm. Musa'nın yanından geçince Musa (aleyhisselam): Rabbin ümmetine neyi farz kıldı, dedi.

Ben: Onlara elli vakit namaz farz kıldı, dedim. Musa (aleyhisselam) bana:

Rabbine müracaat et çünkü senin ümmetinin buna gücü yetmez dedi. Ben de Rabbime müracaat ettim, O: Bunlar beştir fakat elli demektir. Bende söz asla değiştirilmez buyurdu.

 

Musa'nın yanına döndüm. Rabbine müracaat et dedi. Ben: Artık Rabbimden haya ediyorum, dedim.

(Allah Resulü devamla) buyurdu ki: Sonra Cebrail beni alıp götürdü sonunda Sidretu'l-Münteha'ya vardık. Onu mahiyetlerini bilemediğim renkler bürüdü. Sonra cennete konuldum, orada inciden kubbeler gördüm. Toprağı da misk idi. "

 

Diğer tahric: Buhari, 3 uzun olarak hadisin tamamı, 4955 -muhtasar olarak-; Tuhfetu'l-Eşraf, 16540

 

 

264 - (164) حدثنا محمد بن المثنى. حدثنا ابن أبي عدي عن سعيد، عن قتادة، عن أنس بن مالك. (لعله قال) عن مالك ابن صعصعة (رجل عن قومه) قال:

 قال نبي الله صلى الله عليه وسلم: "بينا أنا عند البيت بين النائم واليقظان. إذ سمعت قائلا يقول: أحد الثلاثة بين الرجلين. فأتيت فانطلق بي. فأتيت بطست من ذهب فيها من ماء زمزم. فشرح صدري إلى كذا وكذا. (قال قتادة: فقلت للذي معي: ما يعني؟ قال: إلى أسفل بطنه) فاستخرج قلبي. فغسل ماء زمزم. ثم أعيد مكانه. ثم حشي إيمانا وحكمة. ثم أتيت بدابة أبيض يقال له البراق. فوق الحمار ودون البغل. يقع خطوه عند أقصى طرفه. فحملت عليه. ثم انطلقنا حتى أتينا السماء الدنيا. فاستفتح جبريل صلى الله عليه وسلم. فقيل: من هذا؟ قال: جبريل. قيل: ومن معك؟ قال: محمد صلى الله عليه وسلم. قيل: وقد بعث إليه؟ قال: نعم. قال ففتح لنا. وقال: مرحبا به. ولنعم المجيء جاء. قال: فأتينا على آدم صلى الله عليه وسلم. وساق الحديث بقصته. وذكر أنه لقي في السماء الثانية عيسى ويحيى عليهما السلام. وفي الثالثة يوسف. وفي الرابعة إدريس. وفي الخامسة هارون صلى الله عليهم وسلم قال: ثم انطلقنا حتى انتهينا إلى السماء السادسة. فأتيت على موسى عليه السلام فسلمت عليه. فقال: مرحبا بالأخ صالح والنبي الصالح. فلما جاوزته بكى. فنودي: ما يبكيك؟ قال: رب! هذا غلام بعثته بعدي. يدخل من أمته الجنة أكثر مما يدخل من أمتي. قال: ثم انطلقنا حتى انتهينا إلى السماء السابعة. فأتيت على إبراهيم" وقال في الحديث: وحدث نبي الله صلى الله عليه وسلم أنه رأى أربعة أنهار يخرج من أصلها نهران ظاهران ونهران باطنان "فقلت: يا جبريل! ما هذه الأنهار؟ قال: أما النهران الباطنان فنهران في الجنة. وأما الظاهران فالنيل والفرات. ثم رفع لي البيت المعمور. فقلت: يا جبريل! ما هذا؟ قال: هذا البيت المعمور. يدخله كل يوم سبعون ألف ملك. إذا خرجوا منه لم يعودوا فيه آخر ما عليهم. ثم أتيت بإناءين أحدهما خمر والآخر لبن. فعرضا علي. فاخترت اللبن. فقيل: أصبت. أصاب الله بك. أمتك على الفطرة. ثم فرضت على كل يوم خمسون صلاة" ثم ذكر قصتها إلى آخر الحديث.

 

415- Bize Muhammed b, el-Müsenna tahdis etti. Bize İbn Adiy, Said'den tahdis etti. O Katade'den, o Enes b. Malik'ten -muhtemelen o kendi kavminden bir adam olan- Malik b. Sa'saa'dan şöyle dediğini nakletti -dedi-: Allah'ın Nebisi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: "Ben Beyt'in yanında uyku ile uyanıklık arasında iken birisinin: İki adam arasında bulunan üç kişiden biridir, dediğini duydum. Yanıma gelindi ve beni alıp götürdüler. Sonra bana içinde Zemzem suyu bulunan altından bir leğen getirildi. Göğsüm buraya ve buraya kadar yarıldı. -Katade dedi ki: Benimle beraber bulunana:

Ne demek istiyor dedim. O: Karnının altına kadar dedi.- Kalbim çıkarıldı, Zemzem suyu ile yıkandı sonra yerine konuldu. Sonra da iman ve hikmet ile dolduruldu sonra yanıma eşekten yüksek, katırdan alçak Burak denilen beyaz bir binek getirildi. Adımını gözünün gördüğü en uzak yere atıyordu. Ona bindirildim. Sonra yola koyulduk nihayet dünya semasına geldik. Cebrail (a.s.) kapının açılmasını istedi. Kim o, denildi. O: Cebrail, dedi.

      

Seninle beraber kim var denildi. O, Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) var dedi. Ona (gelmesi için davet) gönderildi mi, denildi. O, evet dedi. Bize kapıyı açtı ve: Merhaba ona, bu gelen ne iyi birisidir, dedi.

 

Sonra (Malik b. Sa'saa) hadisi kıssası ile anlattı, ayrıca ikinci semada İsa ve Yahya -ikisine de selam olsun- ile, üçüncü semada Yusuf ile, dördüncüsünde İdris ile, beşincisinde Harun ile -Allah'ın salat ve selamları onlara- karşılaştığını zikretti.

 

(Devamla) buyurdu ki: Sonra yola devam ettik. Nihayet altıncı semaya geldik. Musa (aleyhisselam)'ın yanından geçtim, ona selam verdim. O: Salih kardeşe ve salih Nebiye merhaba, dedi. Onun yanından geçince ağladı. Ona, neden ağlıyorsun, diye nida edildi. O, Rabbim bu benden sonra peygamber olarak gönderdiğin bir gençtir. Onun ümmetinden cennete girecekler, benim ümmetimden gireceklerden daha fazladır, dedi.

 

(Allah Resulü devamla) buyurdu ki: Sonra yolumuza devam ettik. Nihayet yedinci semaya geldik. İbrahim'in yanından geçtim. "

Malik hadisi rivayetinde şunları da söyledi: Ayrıca Allah'ın Nebisi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dört tane ırmak gördüğünü ve bunların asıllarından ikisi zahir, ikisi de gizli (dört ırmak) çıktığını gördüğünü de anlattı.

"Ben: Ey Cebrail, bu ırmaklar nedir, dedim. Şöyle dedi: Batın (gizli akan) iki ırmak cennetteki iki ırmaktır. Görünen iki ırmak ise Nil ve Fırat'tır. Sonra bana el-Beytu'l-Ma'mur arz edildi. Ey Cebrail bu nedir dedim. O: Bu Beytu'l-Ma'mur'dur. Buna günde yetmişbin melek girer. Oradan çıktıktan sonra da bir daha ona geri dönmezler. Bu onların (ilk ve) son girişleri olur.

Sonra biri şarap, diğeri süt iki kap getirildi, bana takdim edildiler. Ben de sütü seçtim. İsabet ettin, Allah senin ile ümmetinin de fıtrat üzere kalmasını sağlamış oldu, denildi. Sonra bana her gün elli vakit namaz farz kılındı. "

Sonra namazların kıssasını hadisin sonuna kadar anlattı.

 

Diğer tahric: Buhari, 3207, 3887, 3393, 3430; Tirmizi, 3346; Nesai, 447; Tuhfetu'l-Eşraf, 11202

 

 

265 - (164) حدثني محمد بن المثنى. حدثنا معاذ بن هشام. قال: حدثني أبي عن قتادة. حدثنا أنس بن مالك عن مالك بن صعصعة؛ أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: فذكر نحوه. وزاد فيه "فأتيت بطست من ذهب ممتلئ حكمة وإيمانا. فشق من النحر إلى مراق البطن. فغسل بماء زمزم. ثم ملئ حكمة وإيمانا.

 

416- Bana Muhammed b. el-Müsenna tahdis etti. Bize Muaz b. Hişam tahdis etti. Bana babam Katade'den tahdis etti. Bize Enes b. Malik, Malik b. Sa'saa'dan tahdis ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu dedi ve hadisi buna yakın olarak zikretti. Bu rivayetinde şunları da ekledi: "İçi hikmet ve iman ile dolu altından bir leğen yanıma getirildi, boğazımdan karın altına kadar açıldı, Zemzem suyu ile yıkandı sonra hikmet ve iman ile dolduruldu. "

 

Tahric bilgisi 415 ile aynı.

 

 

266 - (165) حدثني محمد بن المثنى وابن بشار. قال ابن المثنى: حدثنا محمد بن جعفر. حدثنا شعبة عن قتادة قال:

 سمعت أبا العالية يقول: حدثني ابن عم نبيكم صلى الله عليه وسلم (يعني ابن عباس) قال: ذكر رسول الله صلى الله عليه وسلم حين أسري به فقال: "موسى آدم طوال. كأنه من رجال شنوءة". وقال: "عيسى جعد مربوع" وذكر مالكا خازن جهنم وذكر الدجال.

 

417- Bana Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar tahdis etti. İbnu'l-Müsenna dedi ki: Bize Muhammed b. Cafer tahdis etti. Bize Şube, Katade'den tahdis etti. Ebu'l-Niye'yi şöyle derken dinledim: Bana Nebinizin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) amcasının oğlu -İbn Abbas'ı kastediyor- tahdis edip dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) isra'ya götürüldüğü zamanı sözkonusu ederek "Musa buğday tenli, uzun boylu sanki Şenuelilerden bir adamı andıran birisi idi" dedi. Ayrıca: "İsa da derli toplu vücutlu ve orta boylu birisi idi" dedi. Ayrıca cehennem'in bekçisi Malik'i ve Deccal'i de zikretti. "

 

Diğer tahric: Buhari, 3239, 3396; Tuhfetu'l-Eşraf, 5423

 

 

267 - (165) وحدثنا عبد بن حميد. أخبرنا يونس بن محمد. حدثنا شيبان بن عبدالرحمن عن قتادة، عن أبي العالية. حدثنا ابن عم نبيكم صلى الله عليه وسلم (ابن عباس) قال:  قال رسول الله صلى الله عليه وسلم "مررت ليلة أسري بي على موسى بن عمران عليه السلام. رجل آدم طوال جعد. كأنه من رجال شنوءة. ورأيت عيسى بن مريم مربوع الخلق. إلى الحمرة والبياض. سبط الرأس". وأري مالكا خازن النار، والدجال. في آيات أراهن الله إياه. {فلا تكن في مرية من لقائه} [32/ السجدة/آية 23].قال: كان قتادة يفسرها أن نبي الله صلى الله عليه وسلم قد لقي موسى عليه السلام.

 

418- Bize Abd b. Humeyd de tahdis etti. Bize Yunus b. Muhammed haber verdi. Bize Şeyban b. Abdurrahman, Katade'den tahdis etti. O Ebu'l-Niye'den nakletti: Bize Nebinizin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) amcasının oğlu -İbn Abbas- tahdis etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "İsra'ya götürüldüğüm gece İmran oğlu Musa (aleyhisselam)'ın yanından geçtim. O buğday tenli, uzun, derli toplu, Şenuelilerin adamlarından birisi gibi bir adamdı. Meryem oğlu İsa (aleyhisselam)'ı da orta boylu, kırmızı'dan beyaza tenli, saçları düz bir hilkate sahip olarak gördüm."

Ona ayrıca cehennemin bekçisi Malik ve Deccal, Allah'ın kendisine gösterdiği daha başka ayetlerle birlikte gösterildi. "O halde ona kavuşacağından asla şüphe etme." (Secde, 23) (Şeyban) dedi ki: Katade bu ayeti Allah'ın Nebisi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Musa (aleyhisselam) ile karşılaşmıştır, diye tefsir ediyordu.

 

 

68 - (166) حدثنا أحمد بن حنبل وسريج بن يونس قالا: حدثنا هشيم. أخبرنا داود بن أبي هند عن أبي العالية، عن ابن عباس؛

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم مر بوادي الأزرق فقال "أي واد هذا؟" فقالوا: هذا وادي الأزرق. قال "كأني أنظر إلى موسى عليه السلام هابطا من الثنية وله جؤار إلى الله بالتلبية" ثم أتي على ثنية هرشى. فقال "أي ثنية هذا؟" قالوا: ثنية هرشى. قال "كأني أنظر إلى يونس بن متى عليه السلام على ناقة حمراء جعدة عليه جبة من صوف. خطام ناقته خلبة. وهو يلبي". قال ابن حنبل في حديثه: يعني ليفا.

 

419- Bize Ahmed b. Hambel ile Süreye b. Yunus rivayet ettiler dediler ki: Bize Huşeym rivayet etti (dediki): Bize Davud b. Ebu Hind Ebul Âliyye'den, o da İbn Abbas'tan rivayetine göre: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Vadi'l-Ezrak'tan geçerken: "Bu hangi vadidir" dedi. Ashab: Bu Vadi'l-Ezrak'tır, dediler. Allah Resulü: "Ben Musa (aleyhisselam)'ı Allah'a yüksek ve gür sesiyle telbiye getirerek tepeden inerken görüyor gibiyim" buyurdu.

      

Sonra Herşa tepesinden geçerken: "Bu hangi tepedir" diye sordu. Ashab: Herşa tepesidir, dediler. Allah Resulü: "Ben Yunus b. Metta (aleyhisselam)'a etine dolgun bir dişi deve üzerinde, üzerinde kırmızı bir cübbe bulunduğu halde devesinin yuları liften ve onu telbiye getirirken bakıyor gibiyim" buyurdu.

İbn Hanbel hadisi rivayetinde dedi ki: Huşeym dedi ki: (Hulbe), lif demektir, dedi.

 

Diğer tahric: İbn Mace, 2891; Tuhfetu'l-Eşraf, 5424

 

 

269 - (166)  وحدثني محمد بن المثنى. حدثنا ابن أبي عدي عن داود عن أبي العالية، عن ابن عباس؛ قال:

 سرنا مع رسول الله صلى الله عليه وسلم بين مكة والمدينة. فمررنا بواد. فقال "أي واد هذا؟" فقالوا وادي الأزرق. فقال "كأني أنظر إلى موسى صلى الله عليه وسلم (فذكر من لونه وشعره شيئا لم يحفظه داود) واضعا إصبعيه في أذنيه. له جؤار إلى الله بالتلبية. مارا بهذا الوادي" قال "ثم سرنا حتى أتينا على ثنية. فقال "أي ثنية هذه ؟" قالوا: هرشى أو لفت. فقال "كأني أنظر إلى يونس على ناقة حمراء. عليه جبة صوف. خطام ناقته ليف خلبة. مارا بهذا الوادي ملبيا".

 

420- Bana Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti. Bize İbn Ebi Adiy, Davud'dan tahdis etti. O Ebu'I-Niye'den, o İbn Abbas'tan şöyle dediğini nakletti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Mekke ile Medine arasında yolculuk yaptık. Bir vadiden geçtik, O: "Bu hangi vadidir" diye sordu. Ashab: el-Ezrak vadisidir dediler.

Allah Resulü şöyle buyurdu: "Ben Musa (aleyhisselam)'ı ---teninin rengi ve saçı ile ilgili Davud'un bellemediği bazı şeyleri sözkonusu etti--- bu vadiden geçerken parmaklarını kulaklarına koymuş, yüksek ve gür sesiyle Allah'ı telbiye ettiğini görüyor gibiyim" buyurdu.

(İbn Abbas devamla) dedi ki: Sonra bir tepenin yanına gelinceye kadar yolumuza devam ettik. Allah Resulü: "Bu hangi tepedir" buyurdu. Ashab: Bu Herşa -yahut Lut (tepesidir)- dediler.

Allah Resulü: "Yunus'u üzerinde yünden bir cübbe bulunduğu halde devesinin yuları hulbe /ifinden ve bu vadiden telbiye getirerek geçerken kırmızı bir deve üzerinde görüyor gibiyim" buyurdu.

 

 

270 - (166) حدثني محمد بن المثنى. حدثنا ابن أبي عدي عن ابن عون، عن مجاهد قال: كنا عند ابن عباس. فذكروا الدجال. فقال: إنه مكتوب بين عينيه كافر. قال، فقال ابن عباس: لم أسمعه قال ذاك. ولكنه قال "أما إبراهيم، فانظروا إلى صاحبكم. وأما موسى، فرجل آدم جعد على جمل أحمر مخطوم بخلبة. كأني أنظر إليه إذا انحدر في الوادي يلبي".

 

421- Bana Muhammed b. el-Müsenna tahdis etti. Bize İbn Adiy, İbn Avn'dan tahdis etti. O Mücahid'den şöyle dediğini nakletti: İbn Abbas'ın yanında idik. Ona Deccal'den söz ettiler. (Aralarından biri): Gözleri arasında kafir yazar dedi. (Mücahid) dedi ki: Bunun üzerine İbn Abbas: Ben onun (Allah Resulünün) bunu söylediğini kendisinden dinlemedim ama o şöyle buyurdu, dedi: "İbrahim'e gelince, arkadaşınıza (yani bana) bakın. Musa'ya gelince, o buğday tenli, etine dolgun, liften yuları bulunan kırmızı bir deve üzerinde bir adamdır. Onu vadiden aşağı inerken telbiye ediyor halde görür gibiyim. "

 

Diğer tahric: Buhari, 1555,3355,5913; Tuhfetu'l-Eşraf, 6400

 

 

271- (167) حدثنا قتيبة بن سعيد. حدثنا ليث. ح وحدثنا محمد بن رمح. أخبرنا الليث عن أبي الزبير، عن جابر؛ أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال:

 عرض على الأنبياء. فإذا موسى ضرب من الرجال. كأنه من رجال شنوءة. ورأيت عيسى بن مريم عليه السلام. فإذا أقرب من رأيت به شبها عروة بن مسعود. ورأيت إبراهيم صلوات الله عليه. فإذا أقرب من رأيت به شبها صاحبكم (يعني نفسه) ورأيت جبريل عليه السلام. فإذا أقرب من رأيت به شبها دحية". (وفي رواية ابن رمح) "دحية بن خليفة".

 

422- Bize Kuteybe b. Said tahdis etti. Bize Leys tahdis etti (H). Bize Muhammed b. Rumh da tahdis etti. Bize el-Leys, Ebu'z-Zubeyr'den haber verdi. Onun Cabir'den rivayetine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Bana Nebiler arzedildi. Musa'nın uzun boylu, adeta Şenue adamlarından birisi gibi olduğunu gördüm. Meryem oğlu İsa (aleyhisselam)'ı da gördüm. Onun kendisine en çok benzeyen bir kişi olarak Urve b. Mesud olduğunu gördüm. İbrahim'i de -Allah'ın salavatı ona olsun gördüm. Ona en çok benzeyen kişinin -kendisini kastederek- arkadaşınız olduğunu gördüm. Cebrail (aleyhisselam)'ı da gördüm. Ona en çok benzeyen kişinin Dihye olduğunu gördüm."

- İbn Rumh'un rivayetinde: "Dihye b. Halife" dedi.

 

Diğer tahric: Tirmizi, 3649; Tuhfetu'l-Eşraf, 2920

 

 

وحدثني محمد بن رافع وعبد بن حميد (وتقاربا في اللفظ. قال ابن رافع: حدثنا. وقال عبد: أخبرنا) عبدالرزاق. أخبرنا معمر عن الزهري؛ قال:

 أخبرني سعيد بن المسيب، عن أبي هريرة؛ قال: قال النبي صلى الله عليه وسلم "حين أسري بي لقيت موسى عليه السلام (فنعته النبي صلى الله عليه وسلم) فإذا رجل (حسبته قال) مضطرب. رجل الرأس. كأنه من رجال شنوءة. قال، ولقيت عيسى (فنعته النبي صلى الله عليه وسلم) فإذا ربعة أحمر كأنما خرج من ديماس" (يعني حماما) قال، ورأيت إبراهيم صلوات الله عليه. وأنا أشبه ولده به. قال، فأتيت بإناءين في أحدهما لبن وفي الآخر خمر. فقيل لي: خذ أيهما شئت. فأخذت اللبن فشربته. فقال: هديت الفطرة. أو أصبت الفطرة. أما إنك لو أخذت الخمر غوت أمتك".

 

423- Bana Muhammed b. Rafi' ve Abd b. Humeyd -lafızları birbirine yakındır- tahdis etti. İbn Rafi': Bize Abdurrezzak tahdis etti, Abd: Haber verdi, dedi. Bize Ma'mer, ez-Zührl'den haber verdi. Bana Said b. el-Museyyeb, Ebu Hureyre' den şöyle dediğini haber verdi: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "İsra'ya götürüldüğüm zaman Musa (a.s.) ile karşılaştım. -Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu niteliklerini de (şöyle) anlatlı. Onun -zannederim şöyle buyurdu:- Uzun boylu (muztarib), saçlarını taramış, Şenuelilerin adamlarından birisi gibi olduğunu gördüm. İsa ile de karşılaştım. -Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun da niteliklerini (şöylece) anlatlı:- Onun orta boylu, kırmızıya çalan tenli, sanki dimas'dan -yani hamamdan- çıkmış gibi olduğunu gördüm. İbrahim'i gördüm -Allah'ın salavatı ona olsun-. Çocukları arasında ona en çok benzeyen kişi benim. (Allah Resulü devamla) buyurdu ki: Sonra bana birisinde süt, diğerinde şarap bulunan iki kap getirildi. Bana:

Hangisini dilersen onu al, denildi. Ben süt'ü aldım ve onu içtim. O: Fıtrata hidayet olundun yahut fıtratı isabet ettirdin. Şayet sen şarabı almış olsaydın ümmetin azmış olacaktı, dedi. "

 

Diğer tahric: Buhari, 3394, 3437, 5546; Tirmizi, 3130; Tuhfetu'l-Eşraf, 13270

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

75- MERYEM OĞLU MESİH VE MESİH DECCAL'E DAİR ZİKREDİLENLER BABI