SAHİH-İ MÜSLİM |
İMAN |
باب بيان
غلظ تحريم
إسبال الإزار
والمن بالعطية
وتنفيق
السلعة
بالحلف. وبيان
الثلاثة الذين
لا يكلمهم
الله يوم
القيامة ولا
ينظر إليهم
ولا يزكيهم
ولهم عذاب
أليم
46- ELBİSENİN ETEKLERİNİ
YERE KADAR SARKITMANIN, YAPILAN BİR İYİLİĞİ BAŞA KAKMANIN, YEMİN ETMEK
SURETİYLE MALI SATMAYA ÇALIŞMANIN AĞIR BİR HARAM OLDUĞUNUN VE KIYAMET GÜNÜNDE
ALLAH'IN KENDİLERİ İLE KONUŞMAYACAĞI, KENDİLERİNE BAKMAYACAĞI, KENDİLERİNİ
TEMİZE ÇlKARMAYIP, KENDİLERİ İÇİN ACIKLI BİR AZABIN BULUNDUĞU Üç KİŞİ'NİN
BEYANI BABI
171 - (106) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة،
ومحمد بن
المثنى، وابن
بشار، قالوا:
حدثنا محمد بن
جعفر، عن شعبة،
عن علي ابن
مدرك، عن أبي
زرعة، عن خرشة
بن الحر، عن
أبي ذر، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال"
ثلاثة لا
يكلمهم الله
يوم القيامة،
ولا ينظر
إليهم، ولا
يزكيهم، ولهم
عذاب أليم"
قال فقرأها رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
ثلاث مرار.
قال أبو ذر:
خابوا وخسروا.
من هم يا رسول
الله؟ قال" المسبل
والمنان
والمنفق
سلعته بالحلف
الكاذب".
289- Bize Ebu Bekr b. Ebî
Şeybe ile Muhammed b. el-Müsennâ ve İbni Beşşâr rivayet ettiler. Dedilerid:
Bize Muhammed b. Ca'fer, Şu'be’den, o da Aliy b. Müdrik'den, o da Ebu
Zur'a'dan, o da Hareşetü'bnü'l-Hurr'den, o da
Ebu Zerr'den, o da Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti. Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem): "Kıyamet gününde Allah üç kişi ile konuşmayacak, onlara
bakmayacak, onları temize çıkarmayacak ve onlar için can yakıcı bir azap
vardır." (Ebu Zerr) dedi ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sözleri üç defa tekrar etti. Ebu
Zerr: Bunlar zarara uğradılar, hüsrana uğradılar. Bunlar kimdir ey Allah'ın
Resulü, dedi.
Allah Resulü:
"Elbisesini yere kadar sarkıtan, yaptığı iyiliği başa kakan ve yalan yemin
ile malını satmaya çalışan" buyurdu.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 4087, 4088; Tirmizi, 1211; Nesai, 2562, 2563. Ayrıca 4470,4471,5348; İbn
Mace, 2208; Tuhfetu'l-Eşraf, 11909
(106) حدثني
أبو بكر بن
خلاد الباهلي
. حدثنا يحيى (وهو
القطان) حدثنا
سفيان. حدثنا
سليمان
الأعمش، عن
سليمان ابن
مسهر، عن خرشة
بن الحر، عن
أبي ذر، عن
النبي صلى اله
عليه وسلم قال: "ثلاثة
لا يكلمهم
الله يوم
القيامة:
المنان الذي
لا يعطي شيئا
إلا منة.
والمنفق
سلعته بالحلف
الفاجر.
والمسبل
إزاره".
290- Bana Ebu Bekr b.
Hallâd-i Bahili rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya —ki el-Kattandır— rivayet
etti. (Dediki): Bize Süyfân rivayet etti. (Dediki): Bize Süleyman El-A'meş,
Süleyman b. Müshir'den, o da Hareşetü'bnü'I-Hurr'dan, o da Ebu Zerr'den , o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den
naklen rivayet eyledi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Kıyamet
gününde Allah üç kişi ile konuşmayacaktır: Her ne verirse mutlaka verdiğini
başa kakan, yalan yemin ile malını satmaya çalışan ve elbisesini yerlere kadar
sarkıtan. " dedi.
وحدثنيه بشر
بن خالد.
حدثنا محمد
(يعني ابن جعفر)
عن شعبة، قال :
سمعت سليمان،
بهذا الإسناد.
وقال" ثلاثة
لا يكلمهم
الله ولا ينظر
إليهم ولا
يزكيهم ولهم عذاب
أليم".
291- Bunu bana Bişr b. Halid
de tahdis etti. Bize Muhammed -yani b. Cafer- Şube'den tahdis etti. Ben
Süleyman'! bu isnad ile rivayeti naklederken dinledim ve o şöyle dedi: ''Allah
üç kişi ile konuşmayacak, onlara bakmayacak onları temize çıkarmayacak ve onlar
için acıklı bir azap vardır. "
Diğer tahric: Ebu
Davud, 4087, 4088; Tirmizi, 1211; Nesai, 2562, 2563. Ayrıca 4470,4471,5348; İbn
Mace, 2208; Tuhfetu'l-Eşraf, 11909
172 - (107) وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا وكيع
وأبو معاوية،
عن الأعمش، عن
أبي حازم، عن
أبي هريرة،
قال: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم" ثلاثة
لا يكلمهم
الله يوم
القيامة ولا
يزكيهم (قال
أبو معاوية:
ولا ينظر
إليهم) ولهم
عذاب أليم:
شيخ زان. وملك
كذاب. وعائل
مستكبر".
292- Bize Ebu Bekr b. Ebi
Şeybe de tahdis etti. Bize Vekl' ve Ebu Muaviye, A'meş'ten tahdis etti. O Ebu
Hazim'den, o Ebu Hureyre'den şöyle
dediğini nakletti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
''Allah kıyamet gününde üç kişi ile konuşmayacak ve onları temize
çıkarmayacaktır. -Ebu Muaviye: "Ve onlara bakmayacaktır" dedi.-
Üstelik onlar için can yakıcı bir azap da vardır: Zina eden ihtiyar, yalan
söyleyen yönetici ve büyüklük taslayan fakir.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir; Tuhfetu'I-Eşraf, 13406
173 - (108) وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة وأبو
كريب، قالا: حدثنا
أبو معاوية،
عن الأعمش، عن
أبي صالح، عن
أبي هريرة؛
وهذا حديث أبي
بكر. قال: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم " ثلاث لا
يكلمهم الله
يوم القيامة
ولا ينظر
إليهم ولا
يزكيهم ولهم
عذاب أليم:
رجل على فضل
ماء بالفلاة
يمنعه من ابن
السبيل. ورجل
بايع رجلا
بسلعة بعد
العصر فحلف له
بالله لأخذها بكذا
وكذا فصدقه،
وهو على غير
ذلك. ورجل
بايع إماما لا
يبايعه إلا
لدنيا، فإن
أعطاه منها وفى،
وإن لم يعطه
منها لم يف".
293- Bize Ebu Bekr İbni Ebî
Şeybe ile Ebu Kureyb rivayet ettiler. Dedilerki: Bize Ebu Muaviye, A'meş'den, o
da Ebu Salih'den, o da Ebu Hureyre'den naklen
rivayet etti. Bu hadis Ebu Bekr'indir. Dediki. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu: "Allah kıyamet gününde üç kişi ile konuşmayacak,
onlara bakmayacak, onları temize çıkarmayacak ve onlar için can yakıcı bir azap
olacaktır. Kırsal bir alanda fazla suyu bulunduğu halde onu yolcudan esirgeyen
bir kimse, ikindiden sonra bir adama bir mal satıp -gerçekte böyle olmadığı
halde- ona Allah adına şu kadar fiyata satın aldığına dair yemin edip
(müşterisinin) kendisine inandığı kimse, bir imama (devlet başkanına) ancak
dünyalık için bey'at eden, ona dünyalıktan bir şeyler verirse bey'atine bağlı
kalan fakat ona dünyalıktan bir şey vermeyecek olursa bey'atine bağlı kalmayan
kimse."
Diğer tahric: İbn
Mace, 2207, 2870; Tuhfetu'l-Eşraf, 12522
(108) وحدثني
زهير بن حرب.
حدثنا جرير. ح
وحدثنا سعيد
بن عمرو
الأشعثي.
أخبرنا عبثر
كلاهما عن الأعمش،
بهذا
الإسناد، مثله.
غير أن في
حديث جرير"
ورجل ساوم
رجلا بسلعة".
294- Bana Zuheyr b. Harb da
tahdis etti. Bize Cerir tahdis etti. (H) Bize Said b. Amr el-Eş'asi de tahdis
etti. Bize Abser haber verdi. Her ikisi A'meş'ten bu isnad ile hadisi aynen
rivayet etti. Ancak hadisin Cerir tarafından yapılan rivayetinde: "Bir
kimse ile bir malın pazarlığını yapan" demiştir.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 12413
174 - (108) وحدثني
عمرو الناقد.
حدثنا سفيان
عن عمرو، عن أبي
صالح، عن أبي
هريرة؛ قال
أراه مرفوعا.
قال:
"ثلاثة
لا يكلمهم
الله ولا ينظر
إليهم ولهم عذاب
أليم: رجل حلف
على يمين بعد
صلاة العصر
على مال مسلم
فاقتطعه"
وباقي حديثه
نحو حديث الأعمش.
295- Bana Amr en-Nakid de
tahdis etti. Bize Süfyan, Amr'dan tahdis etti. O Ebu Salih'ten, o Ebu Hureyre'den -(ravi) dedi ki: zannederim merfu olarak-
şöyle dediğini nakletti: "Allah üç kişi ile konuşmayacak, onlara
bakmayacak ve onlar için can yakıcı bir azap olacaktır: İkindi namazından sonra
haksızca kesip aldığı Müslüman bir kimsenin malı üzerine yemin eden bir
adam" hadisinin geri kalan kısmı da (bir önceki) A'meş'in hadisine
yakındır.
Diğer tahric: Buhari,
2240, 7008; Tuhfetu'l-Eşraf, 12855
AÇIKLAMA: (289-295 numaralı hadisler):
Hadisin Farklı
Rivayetleri
(289) Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kıyamet gününde Allah üç kişi ile
konuşmayacak ... Yalan yemin ile malını satan" (290): "Verdiği her
şeyi mutlaka başa kakan ve elbisesini yere kadar sarkıtan"; (292):
"Zina eden ihtiyar ve büyüklük taslayan fakir"; (293): "Kırsal
bir alanda fazla suyu bulunan ... bey'atine bağlı kalmaz" buyurmaktadır.
Bu bapta yer alan ravi
isimlerine gelince Ebu Zur'a'(nın babası} Amr b.
Cerir' dir. İsminin ne
olduğu hususundaki görüş ayrılıkları ve en meşhur olanın Herim olduğuna dair
açıklamalar daha önce birkaç defa geçti.
Ebu Hazim: Ebu
Hureyre'den isnadında geçen Ebu Hazim, Azze'nin azatlısı Selman el-Eğar' dır.
Ebu Salih'in adı
Zekvan'dır daha önceden geçti. Said b. Amr el-Eş'ası ise de des i el-Eş' as b.
Kays el-Kindi'ye nispetlidir. Soyu ve nispeti şöyledir:
Said b. Amr b. Sehl b.
İshak b. Muhammed b. el-Eş' as b. Kays el-Kindi'dir.
Hadisin rivayetlerindeki
lugavi lafızlara gelince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in:
"Allah onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize
çıkarmayacaktır" buyruğu ayet-i kerimede (bk. el-Bakara, 174) geçen
lafızlarla ifade edilmiştir. Denildiğine göre onlarla konuşmayacaktır yani
onlarla hayır sahibi kimseler ile konuştuğu gibi ve onlardan razı olduğunu
izhar ederek konuşmayacaktır. Aksine onlarla kızdığı ve gazap ettiği kimselerle
nasıl konuşacaksa öyle konuşacaktır, demektir.
Bir diğer açıklamaya
göre maksat onlardan yüz çevirmektir. Müfessirlerin cumhuru onlarla kendilerine
faydalı olacak ve kendilerini sevindirecek bir sözle konuşmayacaktır, diye
açıklamıştır. Onlara, melekleri onlara selam versinler diye göndermeyecektir,
diye de açıklanmıştır.
Onlara bakmayacak
olması, onlardan yüz çevirmesi anlamındadır. Şanı yüce Allah'ın kullarına
bakması ise, onlara rahmeti ve lütfudur.
Onları temize çıkarmayacaktır
yani günahlarının pisliklerinden onları temizlemeyecek, arındırmayacaktır.
ez-Zeccac ve başkaları, onları övmeye cektir demektir, diye açıklamıştır.
Can yakıcı azap ise acı
veren, ızdırap veren azap demektir.
el-Vahidi: Bu, acısı
kalplerine kadar ulaşan azaptır, diye açıklamıştır.
Azap ise insanı yoran ve
ona ağır gelen herbir şeydir, demiştir. Arap dilinde azap kelimesi asıl
itibariyle men etmek, alıkoymak anlamındaki "el-azb"den gelmektedir.
Tatlı suya azb denilmesi ise susuzluğu engellemesinden dolayıdır. Azaba azap
deniliş sebebi ise cezalandırılan kimsenin daha önce işlemiş olduğu günahının
benzerine dönmesine engelolması ve başkasının da onun yaptığı işin benzerini
yapmasına mani olmasından dolayıdır.
Resulullah (sallall€ıhu
aleyhi ve sellerol'in: "Elbisesini yere kadar sarkıtan" buyruğunun
anlamı ise büyüklenmek kastı ile elbisesini sarkıtıp, ucunu sürükleyen kişi
demektir. Nitekim başka bir hadiste bu "Allah büyüklenerek elbisesini
çeken kimseye bakmaz" buyruğunda müfesser olarak zikredilmiştir. Burada
"büyüklenerek çeken, sürükleyen" kaydı "elbisesini
sarkıtan" şeklindeki umumi ifadeyi tahsis etmekte (özelleştirmekte) ve
tehdidin, elbisesini büyüklenerek çeken, sürükleyen kişi hakkında
kastedildiğine delildir. Çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu hususta
Ebu Bekr es-Sıddık (radıyall€ıhu anh)'a ruhsat vermiş ve: "Sen onlardan
değilsin" buyurmuştur. Çünkü onun elbisesini sürüklemesi, büyüklenmekten
ileri gelmiyordu.
İmam Ebu Cafer Muhammed
İbn Cerir et-Taberi ve başkası şöyle demektedir: Hadiste (elbise olarak)
yalnızca izarın (belden aşağısını örten peştamalin) sarkıtılmasının sözkonusu
edilmesi, o zaman için genellikle giydiklerinin o oluşundan dolayıdır. İzarın
dışında entari ve başka elbiselerin de hükmü onunla aynıdır.
Derim ki: Zaten bu husus
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in sözü olarak açıkça ifade edilip
açıklanmıştır. Salim b. Abdullah babası (radıyall€ıhu anh)'dan, o Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurduğunu nakletmektedir:
"Sarkıtmak izarda, entaride ve sarıkta sözkonusudur. Kim herhangi
birilerini büyüklenerek çekecek olursa, yüce Allah kıyamet gününde ona
bakmayacaktır." Bunu Ebu Davud, Nesai ve İbn Mace hasen bir isnad ile
rivayet etmişlerdir. Allah en iyi bilendir.
(290) Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Facir yemin ile malını satan" ibaresi öbür
rivayetteki "yalan yemin" ile aynı anlamdadır.
(293) "el-Felat:
kırsal" lafzı kimsenin bulunmadığı tehlikeli geçit ve kurak yer demektir.
(292) Diğer rivayette
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Zina eden ihtiyar, yalancı
yönetici ve büyüklük taslayan fakir"i sözü geçen tehdit ile özellikle
sözkonusu etmesine gelince; Kadı Iyaz şunları söylemektedir: Buna sebep
bunların her biri sözü geçen masiyeti kendisine uzak olmasına, böyle bir
masiyete zorunluluk hissetmemesine, kendisinde bu masiyeti işlemeye iten
sebeplerin zayıf olmasına rağmen -hiç kimse herhangi bir günahı işlemekte mazur
görülmemekle birlikte- işlemiş olmalarıdır. İşte bu kimseler bu masiyetleri
kendilerine hakim alamayacak kadar işlemek durumunda bulunmadıkları ve
alışılmış sebepleri kendilerindE. olmadığı için onların bu masiyetleri işlemeye
kalkışmaları adeta yüce Allah'a karşı inatlaşmak ve onun hükmünü hafife almak
gibi bir hal almıştır. Başka herhangi bir ihtiyaç sebebiyle değil de ona
masiyet kastıyla işlemiş gibi olur. Çünkü yaşlının, aklının kemale ermiş
olması, geçirdiği bunca zaman sebebiyle tam bir irfan sahibi bulunması, cima ve
kadınlara karşı şehvet sebeplerinin onda zayıflamış bulunması, onu bir ihtiyaç
olarak hissettirecek sebeplerin yerinde bulunmaması, bununla birlikte bu
hususta helal yoldan kendisini rahatlatacak ve böylelikle iç dünyasında buna
yer bırakmayacak bir halde bulunması sözkonusudur. (Helal için durum bu halde
iken) ya haram olan zinayı yapması ne demek olur? Çünkü zinaya iten sebepler
gençlik, arzunun galeyana gelmesi, marifetin azlığı, şehvetin baskın gelmesi
gibi sebeplerdir. Bunların böyle olmasının sebebi ise aklın zayıflığı ve yaş
küçüklüğüdür.
Aynı şekilde imam
(devlet başkanı) yönetimi altında bulunan hiçbir kimseden korkmaz, herhangi bir
kimseye şirin görünmek, onun karşısında yapmacık hareketlerde bulunmak
ihtiyacını duymaz. Çünkü insan ancak kendisinden çekindiği, eziyetinden ve
siteminden korktuğu kimselere karşı yağcılık yapar, yalan ve benzeri hallerle
yapmacık davranışlarda bulunur ya da bu yolla onun yanında bir makam sahibi
olmaya ya da bir menfaat elde etmeye çalışır. Oysa devlet yöneticisinin
kayıtsız ve şartsız yalan söylemeye ihtiyacı yoktur.
Malı bulunmayan fakirin
durumu da böyledir. Çünkü böbürlenmenin, kibirlenmenin, büyüklük taslamanın,
benzeri kimselere göre kendisini yüksekte görmesinin sebebi dünyada servet
sahibi olmaktır. Onun bu haline sebep ise bu hususta sahip olduğu görülen
üstünlük, dünya ehlinin ona ihtiyaç duymasıdır. Eğer (fakir kimsede) bunu
gerektiren sebepler yoksa ne diye büyüklük taslasın, başkasını küçük görsün. O
halde sözü geçen şekilde fakirin bu davranışı, zina eden ihtiyarın ve yalan
söyleyen imam'ın bu halleri ancak şanı yüce Allah'ın hakkını bir şekilde hafife
almalanndan ileri gelir. Allah en iyi bilendir.
Son rivayette sözü geçen
üç kişiye gelince, bunlardan birisi ihtiyacı olan yolcuya fazla su vermeyen
kimsedir. Böyle bir kimsenin bu yaptığının haramlığının ağırlığında ve oldukça
çirkin olduğunda hiçbir şüphe yoktur. Davarın artan suyunu engelleyen kimse bir
asi sayıldığına göre ya hayat hakkına saygı duyulan insandan bunu esirgeyen
kimsenin durumu ne- olur? Burada sözkonusu odur. Eğer yolcu harbi ve mürted
gibi hayatına saygı duyulan birisi değilse ona karşılıksız suyu vermek
gerekmez.
İkindiden sonra yalan
yere yemin eden kişi de böyle bir tehdidi hak eder.
Özellikle ikindi
sonrasının sözkonusu edilmesi bu vaktin şerefinden dolayıdır çünkü gece ve
gündüz melekleri bu vakitte bir araya gelir ve daha başka sebepleri de vardır.
İmama -hadiste sözü
edilen şekilde- bey'at eden kişi de Müslümanları ve onların imamlarım aldatan
ve bey' atine bağlı kalmamak suretiyle aralarında fitnenin ortaya çıkmasına
sebep teşkil eden birisi olması sebebiyle bu tehdidi hak eder. Özellikle de
kendisine uyulan kimselerden birisi ise. Allah en iyi bilendir.
Asılların birçoğunda Ebu
Hureyre'den gelen ikinci rivayette Allah'ın üç kişiyle konuşmayacağı beyan
edilirken "üç" anlamındaki lafzın sonunda he (yuvarlak te)
zikredilmemiştir. Ebu Zerr'den gelen ikinci rivayetteki bazı asıllarda da bu
şekildedir. Bu da üç nefis anlamı kastedilerek sahih bir şekildir.
"Onlarla konuşmaz" buyruğunda zam iri n müzekker gelmesi de mananın
dikkate alınmasına binaendir. Şam yüce Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: