SAHİH-İ MÜSLİM |
İMAN |
باب بيان
كون الإيمان
بالله تعالى
أفضل الأعمال
36- ALLAH TEALA'YA İMAN
ETMENİN AMELLERİN EN FAZİLETLİSİ OLDUĞUNU BEYAN BABI
135 - (83) وحدثنا
منصور بن أبي
مزاحم. حدثنا
إبراهيم بن سعد.
ح وحدثني محمد
بن جعفر بن
زياد. أخبرنا
إبراهيم (يعني
ابن سعد) عن
ابن شهاب، عن
سعيد بن المسيب،
عن أبي هريرة؛
قال: سئل
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: أي
الأعمال
أفضل؟ قال
"إيمان
بالله" قال: ثم
ماذا؟ قال "الجهاد
في سبيل الله"
قال: ثم ماذا؟
قال "حج مبرور".
وفي رواية
محمد بن جعفر
قال "إيمان
بالله ورسوله".
244- Bize Mansur b. Ebu
Muzahim de tahdis etti. Bize İbrahim b. Sa'd tahdis etti. (H) Bize Muhammed b.
Ca'fer b. Ziyad da tahdis etti. Bize İbrahim -yani İbn Sa'd-, İbn Şihab'dan
haber verdi. O, Said b. el-Müseyyeb'den, o Ebu
Hureyre dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e: Amellerin hangisi
daha faziletlidir diye soruldu, O: "Allah'a iman'dır" buyurdu. Sonra
hangisidir, soruldu. O: ''Allah yolunda cihad'dır" buyurdu. Sonra
hangisidir, soruldu. o: "Mebrur bir hacdır" buyurdu.
Muhammed b. Cafer'in
rivayetinde: ''Allah'a ve Rasulüne imandır" buyurdu şeklindedir.
Diğer tahric: Buhari,
26, 1447; Nesai, 5000; Tuhfetu'l-Eşraf, 13101
وحدثنيه
محمد بن رافع
وعبد بن حميد
عن عبدالرزاق.
أخبرنا معمر
عن الزهري،
بهذا
الإسناد، مثله.
245- Bunu bana Muhammed b.
Rafi' ve Abd b. Humeyd de, Abdurrezzak'tan tahdis etti. Bize Ma'mer, ez-Zührl'den bu isnad ile hadisi aynen haber verdi.
Diğer tahric: Nesai,
2623, 3130; Tuhfetu'l-Eşraf, 13280
136 - (84) حدثني
أبو الربيع
الزهراني.
حدثنا حماد بن
زيد. حدثنا
هشام بن عروة.
ح وحدثنا خلف
بن هشام (واللفظ
له) حدثنا
حماد بن زيد،
عن هشام بن
عروة، عن
أبيه، عن أبي
مرواح
الليثي، عن
أبي ذر؛ قال: قلت:
يا رسول الله!
أي الأعمال
أفضل؟ قال:
"الإيمان
بالله،
والجهاد في
سبيله" قال
قلت: أي الرقاب
أفضل؟ قال:
"أنفسها عند
أهلها،
وأكثرها ثمنا"
قال قلت: فإن
لم أفعل؟ قال:
تعين صانعا أو
تصنع لأخرق"
قال قلت: يا
رسول الله!
أرأيت إن ضعفت
عن بعض العمل؟
قال: "تكف شرك
عن الناس، فإنها
صدقة منك على
نفسك".
246- Bana Ebu'r-Rabi'
ez-Zehrani tahdis etti. Bize Hammad b. Zeyd tahdis etti, bize Hişam b. Urve
tahdis etti. (H) Bize Halef b. Hişam da -lafız onun olmak üzere- tahdis etti.
Bize Hammad b. Zeyd, Hişam b. Urve'den tahdis etti. O babasından, o Ebu Muravih
el-Leysl'den, o Ebu Zerr'den şöyle
dediğini nakletti: - Ey Allah'ın Rasulü, amellerin en faziletlisi hangisidir,
dedim. O: ''Allah'a iman ve onun yolunda cihaddır" buyurdu. (Hürriyetine
kavuşturmak için) köle ve cariyelerin hangisi daha faziletlidir, dedim. O:
"Sahiplerine göre daha nefis ve daha değerli olanlarıdır" buyurdu.
Ben: Eğer (bunu) yapamayacak olursam, dedim. O: "(Herhangi) bir iş yapan
birisine yardım edersin ya da yapamayan için sen yaparsın" buyurdu. Ben:
Ey Allah'ın Resulü, eğer bazı amelleri yapamayacak kadar güçsüz olursam (ne
yapabilirim), dedim. O: "İnsanlara
kötülük yapmaktan kendini alıkoyarsın. Bu senin kendine bir sadakandır"
buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
2518; Nesai, 3129 .. muhtasar olarak ..; İbn Mace, 2523; Tuhfetu'l-Eşraf, 12004
(84) حدثنا
محمد بن رافع
وعبد بن حميد
(قال عبد: أخبرنا.
وقال ابن
رافع: حدثنا
عبدالرزاق)
أخبرنا معمر
عن الزهري، عن
حبيب مولى
عروة بن
الزبير، عن
عروة بن
الزبير، عن
أبي مراوح، عن
أبي ذر عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم. بنحوه.
غير أنه قال: "فتعين
الصانع أو
تصنع لأخرق".
247- Bana Muhammed b. Rafi'
ve Abd b. Humeyd tahdis etti. -Bize Abdurrezzak -Abd haber verdi, dedi, İbn
Rafi' tahdis etti, dedi-, bize Ma'mer, ez-Zührl'den haber verdi. O Urve b.
Zubeyr'in azatlısı Habib'den, o Urve b. Zübeyr'den, o Ebu Muravih'den, o Ebu Zerr'den, O Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
hadisi buna yakın olarak nakletti. Ancak bu rivayetinde O: "(İş yapan
anlamındaki lafzın başına elif lam getirerek): İş yapan birisine yardımcı
olursun, yahut yapamayan adına sen yaparsın" buyurdu (diye nakletti).
137 - (85) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا علي بن
مسهر عن
الشيباني، عن
الوليد بن
العيزار، عن
سعد بن إياس
أبي عمرو
الشيباني، عن
عبدالله بن
مسعود؛ قال: سألت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم أي العمل
أفضل؟ قال
"الصلاة
لوقتها" قال
قلت: ثم أي؟
قال "بر الوالدين"
قال قلت: ثم
أي؟ قال
"الجهاد في
سبيل الله"
فما تركت
أستزيده إلا
إرعاء عليه.
248- Bize Ebu Bekir b. Ebî
Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Aliy b. Müshir, Şeybâni'den, o da el-Velid
b. el-Ayzar'dau o da Sa'd b. İyâs Ebu Amr Şeybâni'den, o da Abdullah b.
Mes'ud'dan naklen rivayet etti. İbn-i Mes'ud şöyle
demiş: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e: En faziletli amel
hangisidir, dedim. O: "Vaktinde kılınan namazdır" buyurdu. Sonra
hangisidir, dedim. O: ''Anne babaya iyilik yapmaktır" buyurdu. Sonra
hangisidir, dedim. O: ''Allah yolunda cihaddır" buyurdu. Ona daha
fazlasını sormayı ancak ona acıdığım için bıraktım.
Diğer tahric: Buhari, 504,
2630, 5625, 7096; Tirmizi, 173; Nesai, 609, 610; Tuhfetu'l-Eşraf, 9232
138 - (85) حدثنا
محمد بن أبي
عمر المكي.
حدثنا مروان
الفزاري.
حدثنا أبو
يعفور، عن
الوليد بن
العيزار، عن
أبي عمرو
الشيباني، عن
عبدالله بن
مسعود، قال
قلت: يا
نبي الله! أي
الأعمال أقرب
إلى الجنة؟
قال "الصلاة
على
مواقيتها" قلت:
وماذا يا نبي
الله؟ قال "بر
الوالدين" قلت:
وماذا يا نبي
الله؟ قال
"الجهاد في
سبيل الله".
249- Bize Muhammed b. Ebî
Ömer el-Mekki rivayet etti. (Dedi ki): Bize Mervân el-Fezân rivayet etti.
(Dediki): Bize Ebu Ya'fur, el-Velid b. el-Ayzâr'dan, o da Ebu Amr Şeybânî'den,
o da Abdullah b. Mes'ud'dan naklen rivayet
etti. Şöyle demiş: Ey Allah'ın Nebisi hangi amel cennete daha
yakın(laştırıcı)dır dedim. O: "Vakitlerinde kılınan namazdır"
buyurdu. Ben:
Başka hangisidir ey
Allah'ın Nebisi, dedim. O: ''Anne babaya iyiliktir" buyurdu. Ben: Başka
hangisidir ey Allah'ın Nebisi, dedim. O: ''Allah yolunda cihaddır"
buyurdu.595
Diğer tahric: Buhari,
504, 2630, 5625, 7096; Tirmizi, 173; Nesai, 609, 610; Tuhfetu'l-Eşraf, 9232
139 - (85) وحدثنا
عبيدالله بن
معاذ العنبري.
حدثنا أبي. حدثنا
شعبة، عن
الوليد بن
العيزار؛ أنه
سمع أبا عمرو
الشيباني قال:
حدثني صاحب
هذه الدار (وأشار
إلى دار
عبدالله) قال: سألت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: أي
الأعمال أحب
إلى الله؟ قال
"الصلاة على
وقتها" قلت: ثم
أي؟ قال "ثم بر
الوالدين"
قلت: ثم أي؟ قال
"ثم الجهاد في
سبيل الله"
قال: حدثني
بهن، ولو
استزدته
لزادني.
250- Bize Ubeydullah b.
Muâz el-Anberi rivayet etti. (Dedi ki): Bize babam rivayet etti. (Dedi ki):
Bize Şu'be, El-Velid b. el-Ayzâr'dan rivayet etti kî, el-Velid, Ebu Amr
Eş-Şeybânîden dinlemiş. Ebu Amr: Bana şu evin sahibi rivayet etti; (diyerek
Abdullahın hanesine işaret etmiş') Abdullah
şöyle demiş: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e: Allah'ın en sevdiği
amel hangisidir, dedim. O: "Vaktinde kılınan namazdır" buyurdu. Sonra
hangisidir dedim. O: "Sonra anne babaya iyiliktir" buyurdu. Sonra
hangisidir dedim. O: ''Allah yolunda cihaddır" buyurdu.
(Abdullah b. Mes'ud):
Bunları bana tahdis etti. Eğer ona daha fazlasını sorsaydım, o da bana daha
fazlasını da söyleyecekti, dedi.
(85) حدثنا
محمد بن بشار.
حدثنا محمد بن
جعفر. حدثنا
شعبة بهذا
الإسناد،
مثله. وزاد:
وأشار إلى دار
عبدالله، وما
سماه لنا.
251- Bize Muhammed b. Beşşâr
rivayet etti. (Dedi ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet eyledi. (Dedi ki):
Bize Şu'be bu isnadla bu hadisin mislini rivayet etti; ve «Abdullahın evine
işaret etti amma onun adını bize söylemedi.» cümlesini ziyade eyledi.
140 - (85) حدثنا
عثمان بن أبي
شيبة. حدثنا
جرير عن الحسن
بن عبيدالله،
عن أبي عمرو
الشيباني، عن
عبدالله، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال: "أفضل
الأعمال (أو
العمل) الصلاة
لوقتها، وبر الوالدين".
252- Bize Osman b. Ebu
Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Cerir, el-Hasen b. Ubeydillâh'dan, o da Ebu
Amr eş-Şeybânî'den, o da Abdullah'dan, o da Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen onun: "Amellerin -yahut amel
türünün- en faziletIisi vaktinde kılınan namaz ve anne babaya iyiliktir. "
AÇIKLAMA: (244-252 numaralı hadisler): Bu baptaki
hadisler: "Ebu Hureyre (224, 245), Ebu Zerr (246, 247) ve Abdullah b.
Mesud (248-252) (r.a.um)'dan rivayet edilmiştir. (Sahabi) dedi ki: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)' e: "Amellerin en faziletlisi
hangisidir" diye soruldu. O: ''Allah'a imandır" buyurdu. Sonra
hangisidir diye soruldu. O: ''Allah yolunda cihaddır" buyurdu. Sonra
hangisidir soruldu. O: "Mebrur bir hacdır" buyurdu.
Bir başka rivayette,
Nlah'a ve Resulüne imandır. Bir diğer rivayette, Nlah'a iman ve onun yolunda
cihaddır, şeklindedir. "(Hürriyetine kavuşturmak için) en faziletli köle
hangisidir, dedim. O: "Sahiplerine göre daha nefis olanları ve daha pahalı
olanları" buyurdu. Ben: Yapamayacak olursam dedim. O: "Bir iş yapan
bir kimseye yardımcı olursun ya da yapamayan yerine sen yaparsın" buyurdu
... "Çünkü bu senin kendine bir sadakandır" buyurdu. ez-Zührl'nin
rivayetinde ise (elif, lam ile) "iş yapana yardım edersin yahut yapamayan
adına yaparsın" şeklindedir.
Bir başka rivayette: En
faziletli am el hangisidir, sorusuna: "Vaktinde kılınan namazdır"
buyurdu. Sonra hangisidir, dedim. O: ''Anne babaya iyiliktir" buyurdu.
Sonra hangisidir dedim. O: "Allah yolunda cihaddır" dedi. Ona daha
fazla soru sormayı ona acıdığım için bıraktım. Diğer rivayette: Ona daha
fazlasını sorsaydım, o da bana daha fazlasını söyleyecekti, denilmektedir.
Bir başka rivayette:
Cennete daha çok yakın{laştırıcı) amel hangisidir. Allah Rasulü: Vakitlerinde
kılınan namazdır buyurdu. Sonra hangisidir dedim. O, anne babaya iyiliktir
buyurdu. Sonra hangisidir dedim. O, Allah yolunda cihaddır buyurdu. Diğer
rivayette de: Amellerin en faziletlisi vaktinde kılınan namaz ve anne babaya
iyilik yapmaktır, şeklindedir. Bunlar hadis metinlerinin lafızlarıdır.
Rical isimlerine
gelince, bu başlıkta Ebu Hureyre, Ebu Zerr, Mansur b. Ebu Müzahim, İbn Şihab, Said
b. el-Müseyyeb, Ebu'r-Rabi' ez-Zehranı, Ebu Muravih ve eş-Şeybani'den, o Velid
b. el-Ayzar'dan, o Sa'd b. Iyas Ebu Amr eş-Şeybani'den ve ayrıca Ebu Ya'fur
geçmektedir.
Hadislerin Lafızları İle
İlgili Açıklamalar: "Mebrur hac" Kadı lyaz (rahimehullah) dedi ki:
Şemir dedi ki: Bu hiçbir günahın kendisine karışmadığı hacdır. Yeminini
bozmayacak olursa, aynı şekilde satışında aldatmayacak olursa da bu kök
kullanılır. Mebrurun kabul edilen anlamında olduğu da söylenmiştir. el-Harbi
dedi ki: Be harfi ötreli olarak: "Cr. ~) Haccın mebrur olsun"
denilir. Be harfi fethalı olarak da: "(~ .uı\..r.) Haccını Allah mebrur
kılsın" denilir. Haccın makbul ve ecir kazanmış olarak dönmüş olasın
(anlamında bir dua)dır.
Hadis-i şerifte de:
"Mebrur hac, yemek yedirmek ve güzel söz söylemektir" buyurulmuştur.
Buna göre bu da güzel iş yapmak demek olan am el türündendir. Anne babaya ve
müminlere bin ile (iyilikle) davranmak da buradan gelmektedir. Mebrurun yüce
Allah için ihlasla ve doğrulukla yapılan amel anlamında olması da mümkündür.
Kadı lyaz'ın açıklamaları burada sona ermektedir.
Mebrur Hac
Kabul edilen hacdır,
diyenlerin açıklamaları bir amelin kabul olduğu bilinemez gerekçesi ile
açıklanması zor görülebilir. Bunun cevabı da hacdan sonra daha çok hayır
yapması kabulün alametlerindendir, diye verilmiştir.
"Sahiplerine göre
en değerli olanları" daha üstün ve daha iyi kabul edilenleri demektir.
Esmaı "nefis bir mal" ifadesi beğenilen mal demektir.
Allah Rasulünün:
"Bir iş yapan kimseye yardım yapamayana sen yaparsın" buyruğunda
geçen "el-ahrak: bir iş beceremeyen, bir sanat sahibi olmayan, iş
yapamayan" demektir. Herhangi bir sanatı olmayan bir erkek için
"ahrak", kadın için de "harka" denilir. Eğer adam maharetli
bir sanatkar ise "raculün sana''', kadın için de "imraatun
sanna" denilir. Rivayetlerin birinde "bir iş yapan" anlamındaki
lafız elif, lam'sız geldiği halde diğerinde elif, lam'lı olarak "sa'na':
iş yapan" şeklinde gelmiştir. Her iki rivayette sanattan gelmek üzere sad
harfi ile rivayet edildiği gibi, kaybolmak demek olan (t..~I)'den gelen bir
kelime olarak "daı" olarak da rivayet edilmiştir. Ancak alimlere göre
sahih olan sad harfi ile rivayetidir fakat dat ile rivayet daha çoktur.
Kadı Iyaz (rahimehullah)
dedi ki: Bu lafızda bizim Hişam yoluyla rivayetimiz ilk olarak dat harfi
iledir. Dolayısıyla bu lafız muayyen olarak (WW) kaybolmuş lafzıdır. Diğer
rivayette de bu şekildedir. Buna göre bizim Müslim'den bize kadar ulaşan bütün
rivayet yollarımızda Hişam ve ez-Zührı yoluyla gelen hadis muayyen olarak bu lafızia
gelmiş bulunmaktadır. Ancak Ebu'l-Feth eşŞaşi'nin, Abdulgafir el-Farisi'den
rivayeti müstesnadır. Hocamız Ebu Bahr bize kendisinden her iki yerde de sad
harfi ile tahdis etmiştir. Bir iş yapamayan anlamındaki "el-ahrak"ın
karşıtı olması bakımından doğru ifade bu olmalıdır.
Anlam itibariyle
kaybolmuş birisine yardımcı olmak doğru olsa bile burada rivayet Hişam'dan sad
harfi ile (sani': iş yapan şeklinde) sahih olarak gelmiştir. Biz bunu
Buhari'nin Sahihinde de böylece rivayet etmişizdir.
İbnu'l-Medini dedi ki:
ez-Zühri de bunu sanat sahibi anlamında sad harfi ile "es- sani'"
diye rivayet etmektedir. Alimlerin görüşlerine göre bu kelimeyi dat harfi ile
kaybolmuş anlamında tashif yapıp değiştiren Hişam'dır. Darakutni de Ma'mer'den
naklen dedi ki: ez-Zührı, Hişam tashif yapmıştır, derdi. Darakutni dedi ki:
Hişam'ın rivayetinde: "Bir iş yapana yardım edersin" lafzı sad ve nun
iledir. İki hafız Ebu Amir el-Abderi ile Ebu'l-Kasım b. Asakir' in asıllarında
da böyledir. Esasında sahih olan da budur fakat Hişam b. Urve'nin rivayetinde
böyle değildir. Onun rivayetinde bu kelime (iş yapan anlamındaki sani'
kelimesi) dat iledir. Müslim'in bundan başka yoldan gelen rivayetinde Hişam'ın
bu rivayeti bu şekilde kaydedilmiştir. ez-Zührl'den gelen diğer rivayette ise "iş
yapana yardım edersin" rivayeti ise sad iledir, bu da aynı şekilde
ez-Zühri'den mahfuz olarak gelmiştir. Hişam'ın da tashif yaptığını ifade
ederdi. (İbnu's-Salah devamla) dedi ki: Kadı Iyaz da bunun Müslim'in kitabını
rivayet edenlerin naklettiği üzere ez-Zührl'nin rivayetinde dat ile olduğunu,
bundan tek istisnanın Ebu'l-Feth es-Semerkandi'nin ki olduğunu zikretmektedir.
(İbnu's-Salah) dedi ki: Fakat durum bizim Müslim'in kitabı ile ilgili
asıllarımızın rivayetinde onun naklettiği şekilde değildir. Hepsinde
ez-Zühd'nin rivayetinde sad ile kayıtlı bulunmaktadır. Allah en iyi bilendir.
''Ana babaya
iyilik" onlara iyilikte bulunmak, onlara güzel davranmak, onları memnun
edecek işler yapmak demektir. Sahih hadiste belirtildiği üzer~ onların arkadaşlarına
iyilik yapmak da bunun kapsamı içerisindedir: "Şüphesiz ki bir kimsenin
babasının sevdiği kimseleri gözetmesi, iyiliğin en iyilerindendir. " Birr
(iyilik)in zıttı ise 'ukuk (kötü davranmak) dur. Yüce Allah'ın izniyle biraz
sonra bunun da açıklaması gelecektir. Dilciler der ki: Birr ile davranan iyi
kimseye "berr ve barr" denilir. Berr'in çoğulu da ebrar, barr'ın
çoğulu ise berere diye gelir.
"Ona acıdığım için
daha fazla sormayı bıraktım." Onu daha çok yormamak için, ona ağır
gelmemesi için, ona şefkatimden böyle yaptım, demektir. Allah en iyi bilendir.
Ricalinin isimlerine
gelince, Ebu Hureyre'nin adı sahih olan görüşe göre Abdurrahman b. Sahr'dır.
Açıklaması daha önce geçti. Ebu Zerr'in adı hakkında ihtilaf edilmiştir, daha
meşhur olan Cündüb (Cündeb de söylenebilir) b. Cunade olduğudur. Adının Bureyr
olduğu da söylenmiştir.
Mansur b. Ebu Muzahim'in
isminde "Muzahim" ze ve ha iledir. Buhari ve Müslim'in Sahihlerinde
bu surette bulunan bütün isimler bu şekilde za ve ha ile "Muzahim"
şeklindedir. İsim olarak re ve cim ile "Muracim" ismi de geçmektedir
ki el-Avvam b. Muracim bunlardan birisidir. Burada geçen Mansur'un babasının
künyesi olan Ebu Muzahim'in adı ise Beşir'dir.
İbn Şihab daha önce
birkaç defa geçmişti. Adı Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b.
Şihab'dır.
İbnu'l-Museyyeb de aynı
şekilde birkaç defa geçmişti. Meşhur olanın Müseyyeb'in ye harfinin fethalı
olduğudur. Kesreli okunduğu da söylenmiştir. Ebu'r-Rabi ez-Zehranl'nin adı daha
önce geçtiği gibi Süleyman b. Davud'dur.
Ebu Muravih' e gelince,
İbn Abdilberr dedi ki: Sika olduğunu icma ile kabul etmişlerdir ama ismine
vakıf olunmamıştır. İsmi künyesidir. Şu kadar var ki Müslim b. el-Haccac onu
et-Tabakat'ında sözkonusu etmiş ve adı Sad'dır demiştir. Künyeler arasında onu
sözkonusu ettiğinde ise adını zikretmemiştir. Nispeti itibariyle el-Gıfari
olduğu söylendiği gibi, el-leysi olduğu da söylenir. Ebu Ali el-Gass2mi ise
el-Gıfari sonra el-leysi nispetlidir.
Velid b. el-Ayzar'dan
rivayet nakleden eş-Şeybani'ye gelince, bu da Ebu İshak Süleyman b. FeyrCız
el-KCui'dir.
Ebu Ya'fur'un adı
Abdurrahman b. Ubeyd b. Nistas es-Sa'lebi eı-Amiri elBekkari' dir. el-Bikari
diye de söylenir. el- Bekkari el-KCıf! de söylenir. "Nistas" ismi
munsarıf değildir.
Burada geçen Ebu Ya'fur,
"el-Asğar" vasıflıdır. Yine Müslim bunu aynı şekilde RükCıda tatbik
babında da zikretmiş bulunmaktadır. Diğer kaynakların ravileri arasında ise Ebu
Ya'fur el-Ekber el-Abdi el-KCıfi vardır. Tabiindendir, adı Vakid'dir. Vakdan
olduğu da söylenmiştir. Müslim de bunu aynı zamanda Vitir namazı babında
zikretmiş, isminin Vakid, lakabının da Vakdan olduğunu belirtmiştir. Yine
kaynaklarda Ebu Ya'fur diye anılan üçüncü bir şahıs daha vardır ki bunun da adı
Abdurrahman b. Ya'fur el-Cu'f! el-Basri' dir. Kendisinden Kuteybe, Yahya b.
Yahya ve daha başkaları rivayet nakleder. Burada Ya'fur'un adı geçen üç babası
da sikadır.
Velid b. el-Ayzar'ın adı
ise ayn harfi elif'ten önce ze sonrasında da re iledir.
Müslim (rahimehullah)'ın
(247): "Bize Ma'mer, ez-Zühri'den haber verdi...
Ebu Muravih'den, o Ebu
Zerr'den" senedinde isnad inceliklerinden bir incelik bulunmaktadır. O da
bu senette tabiinden biri diğerinden rivayet nakleden dört tabiinin bir arada
bulunmasıdır. Bu dört kişi de ez-Zühri, Habib, Urve ve Ebu Muravih' dir.
Bunlardan ez-Zühri, Urve ve Ebu Muravih tanınan tabiin şahsiyetlerdir. Urve'nin
azatlısı Habib'e gelince o da Ebu Bekr es-Sıddık (r.a.)'ın kızı Esma
(r.anha)'dan rivayet nakletmiştir. Muhammed b. Sa'd dedi ki: Urve'nin azatlısı
olan bu Habib Umeyye oğulları yönetiminin son zamanlarında vefat etmiştir.
Dolayısıyla bununla birlikte Esma' dan da rivayet nakletmiş olmasının
zahirinden anlaşıldığı üzere o hem Esma'ya yetişmiştir, hem de ondan başka
diğer sahabilere de yetişmiştir. Böylelikle tabiinden olur. Allah en iyi
bilendir.
Hadislerin Anlamları ve
Fıkhi Hükümleri
Bu hadislerin bu anlamda
gelmiş diğer hadislerle birlikte anlaşılmaları zor gelebilir çünkü Ebu
Hureyre'nin rivayet ettiği hadiste en faziletli amelin, Allah'a iman sonra
cihad sonra hac; Ebu Zerr'in rivayetinde iman ve Cihad, İbn Mesud'un
rivayetinde namaz sonra anne babaya iyilik sonra cihad olduğunu sözkonusu
etmiştir. Daha önce Abdullah b. Amr'ın rivayet ettiği hadiste de:
"İslam'ın hangi ameli hayırlıdır" sorusuna Allah Rasulü: "Yemeği
yedirmen, tanıdığın ve tanımadığın herkese selam vermendir" buyurduğu
geçmişti. Ebu Musa ve Abdullah b. Amr'ın rivayet ettikleri hadiste:
Müslümanların hangisi hayırlıdır sorusuna da: "Müslümanlann dilinden ve
elinden esen kaldığı kimsedir" buyurmuştur.
Osman (r.a.)'dan rivayet
edilen sahih hadiste de: "En hayırlınız Kur'an'ı öğrenen ve onu
öğretendir" ve buna benzer sahihte pek çok hadis daha vardır.
İlim adamları bu
hadislerin bir arada nasıl anlaşılacağı hususunda ihtilaf etmişlerdir. Pek
büyük imam Ebu Abdullah el-Halim! eş-Şafii, hocası imam ve büyük ilim adamı
sağlam dirayetli Ebu Bekr el-Kaffal el-Şaşi el-Kebir' den -ki bu bizim
mezhebimize mensup Horasanlı müteahhir alimlerimizin kitaplarında adı geçen
el-Kaffal es-Sağir el-Mervezi'den başka birisidir- naklederek el-Halimi şunları
söylemektedir: el-Kaffal benim çağının alimleri arasında karşılaştığım en alim
kişidir. O bu gibi hadisleri iki şekilde anlamıştır:
1- Bu durumların ve
kişilerin farklılıklarına göre verilen farklı cevaplardan ibarettir. Çünkü
eşyanın en hayırlı olanı budur, denilmekle birlikte bütün yönlerden, bütün
durumlarda ve şahıslar için her şeyin en hayırlısının o olduğu
kastedilmeyebilir. Aksine bu hayırlılık kimi halde ve durumda böyle olsa da
başkalarında böyle değildir. Buna da çeşitli rivayetleri tanık olarak
göstermiştir. Bunlardan birisi İbn Abbas (r.a.)'ın rivayet ettiği Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şu buyruğudur: "Hac etmemiş kimse için
bir defa hac etmek kırk gazaya katılmaktan üstündür. Hac etmiş kimse için de
bir gazaya katılmak kırk defa hac etmekten üstündür."
2- Bundan amellerin en
faziletlilerinden birisi yahut en hayırlılarından birisi yahut sizin en
hayırlılarınızdan birisi şunu yapandır demek olabilir. Burada kastedilmekle
birlikte "kişi" lafzı hazfedilmiştir. Nitekim filan kimse insanların
en akıllı ve en faziletli olanlarıdır. denilmekle birlikte en akıllılarından ve
en faziletlilerinden olan kimse kastedilir. İşte Rasulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'in: "En hayırlınız ailesine en hayırlı olanınızdır"
buyruğu da bu türdendir. Böyle bir kimsenin kayıtsız ve şartsız olarak
insanların en hayırlısı olamayacağı bilinen bir husustur. Alim bir kimseye
insanlar arasında en az rağbet gösterenler onun komşularıdır, sözleri de bu
türdendir. Halbuki başkaları arasında kendisine alimden daha da az rağbet
gösterenler de olabilir. el-Kaffal (rahimehullah)'ın sözleri burada sona
ermektedir.
Bu ikinci açıklamaya
göre iman kayıtsız ve şartsız olarak amellerin en faziletlisi olur, diğerleri
ise amellerin ve hallerin en faziletlileri arasında olmak bakımından
birbirlerine eşit olurlar. Bundan sonra ise birinin diğerine üstünlüğü buna
delil olan delaletlerle anlaşılır ve durumların ve şahısların farklılığına göre
de farklılık gösterir.
Soru: Bu rivayetlerin
bazılarında en faziletlileri şudur sonra şudur denilerek "sonra"
lafzı getirilmiştir. Bu laflZ ise sıralamayı bildirmek için kullanılır.
Cevap: Burada
"sonra" lafzı sözkonusu edilişIerindeki bir sıralama içindir. Yüce
Allah'ın: "O sarp yokuşun ne olduğunu sen nereden bileceksin? O kul azad
etmektir yahut açlığın çok olduğu bir günde yemek yedirmektir. Akrabalığı olan
bir yetime yahut topraklara düşmüş bir yoksula. Bundan sonra da iman edenlerden
... olmasıdır." (el-Beled, 12-17) Bilindiği gibi burada "sonra"
iman fiilinin sırasını anlatmak için değildir. Nitekim yüce Allah bir başka
yerde şöyle buyurmaktadır: "Deki: Gelin, Rabbinizin size neleri haram
kıldığını okuyayım: Ona hiçbir şeyi ortak koşmayın, anaya babaya iyilik edin,
yoksulluk endişesinden dolayı çocuklarınızı öldürmeyin ... " (En'am,
151-153) buyurduktan sonra: "Sonra biz Musa'ya kitabı verdik." (En'
am, 154) buyurmaktadır. Yüce Rabbimizin: '1\ndolsun ki sizi yarattık, sonra
size şekil verdik sonra da meleklere: Adem'e secde edin dedik." (!\raf,
11) buyruğu da böyledir. Bunun benzerleri pek çoktur. Yine bu hususta şu beyiti
de örnek gösterirler:
"Sen efendi ve baş
olana sonra babası baş olana Sonra bundan önce dedesi de baş olana deki:"
Kadı Iyaz da bu gibi hadislerin bir arada iki türlü anlaşılabileceğini
sözkonusu etmiştir:
1- Bunların biri az önce
naklettiğimiz iki yoldan birincisine yakın bir açıklamadır. Şöyle diyor:
Durumların değişmesi dolayısıyla verilen cevap da farklılık göstermiştir, diye açıklanmıştır.
Bu sebeple o her bir gruba kendileri için ihtiyaç olan şekilde cevap vermiştir
yahut henüz tamamlamadıkları ve ona dair bilginin kendilerine ulaşmadığı
hususları söylemiştir.
2- Cihadı haccın önüne
geçirmesinin sebebi İslam'ın ilk dönemlerinde İslam düşmanları ile savaşıldığı
ve İslam'ın üstün gelmesi için gayret gösterilmesi gerektiği bir zamanda
bulunulmasından dolayı idi. et-Tahrir sahibi bu ikinci açıklamayı sözkonusu
etmiş, ayrıca bir başka açıklama daha dile getirerek "sonra" bir sıralamayı
gerektirir fakat bu Arap dilbilginleri ve usul alimleri nezdinde şaz bir
görüştür, demiştir.
Sonra et-Tahrir sahibi
şunları söyler: Doğrusu bunun, savaşa mecbur eden bir halolan düşmanın
saldırması ve umumi seferberlik zamanındaki cihad hakkında yorumlanmasıdır.
İşte böyle bir zamanda cihad herkese farzdır. Durum böyle olduğuna göre elbette
hacca göre cihadın öne alınması ve daha çok teşvik edilmesi gerekir çünkü
cihadda Müslümanların genel masIahatı vardır. Ayrıca böyle bir durumda cihad
hacdan farklı olarak farz-ı ayndır ve yapılması gereken zamanı da sınırlıdır.
Allah en iyi bilendir.
(244) "Ona, hangi
am el daha faziletlidir, diye sorulunca, O: ''Allah'a ve Rasulüne imandır"
buyurdu." Bu cevapla amelin iman hakkında kullanılacağını ve amel ile
imanın kastedilebileceğini açıkça ifade etmektedir. Allah en iyi bilendir.
Burada sözü edilen iman kendisiyle İslam dinine girilen imandır. Bu ise
kalbiyle tasdik ve şaha.det kelimelerini söylemektir. Tasdik etmek kalbin
amelidir, söylemek ise dilin amelidir. Burada diğer organlarla yapılan ameller
imanın kapsamına girmez. Oruç, namaz, hac, cihad ve benzeri ameller gibi. Çünkü
cihadı ve haccı da ayrıca sözkonusu etmiş bulunmaktadır. Ayrıca Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'de: ''Allah'a ve Rasulüne imandır" diye
cevap vermiştir. Ameller ile ilgili olarak ise bu söylenemez. Bununla beraber
böyle olması sözü geçen am ellere iman adının verilmesine de engel değildir,
bunun delillerini de daha önceden açıklamış bulunmaktayız.
(246) Köleler ile ilgili
olarak "sahiplerine göre en değerlileri ve en pahalı olanları"
buyruğundan kasıt -Allah en iyi bilendir- şudur: Eğer tek bir köleyi
hürriyetine kavuşturmak istiyorsa bu böyledir fakat mesela bin dirhemi bulunup,
onunla daha az değerli iki köle de alabilir, değerli tek bir köle de alabilir.
Bu durumda iki köle -kurbanlıktakinin aksine- daha faziletlidir çünkü semiz bir
koyunu kurban etmek ondan daha az semiz iki koyun kurban etmekten daha
faziletlidir. Mezhep alimlerimizden Beğavi (rahimehullah) et-Tehzib'de bu iki
meseleyi benim de kaydettiğim şekilde zikrettikten sonra şöyle söylemektedir:
Şafii (r.a.) kurbanlık hakkında şöyle demiştir: Sayıca az olmakla birlikte,
değerin çokluğunu, değeri az olmakla birlikte, sayının çokluğundan daha çok
severim. Köleyi hürriyetine kavuşturmakta ise değerin azlığı ile birlikte
sayının çok olmasını, sayının azlığı ile birlikte değerin çokluğundan daha çok
severim çünkü kurbanlıkta kasıt ettir, semiz olanın eti daha bol ve daha
hoştur, köleyi hürriyetine kavuşturmaktan maksat ise kişinin durumunu,
eksikliğini giderip kemale erdirmek ve onu köleliğin zilletinden kurtarmaktır.
Bir topluluğu bu şekilde kurtarmak, tek bir kişiyi kurtarmaktan daha
faziletlidir. Allah en iyi bilendir.
Hadisten Anlaşılan
Hükümler Hadisten çıkartılacak hükümlere gelince:
1- Namazın vaktinde
kılınmasına dikkat ve özen gösterilmesine teşvik vardır.
2- Namaz adına ihtiyat
ve vaktinde kılınması için eli çabuk tutmak özelliğinden ötürü namazın ilk
vaktinde kılınmasının müstehap olduğu buradan çıkartılabilir.
3- Soru sorarken güzel
bir üslup kullanmak gerekir.
4- Müftü ve öğretmen
kendisinden fetva soran yahut öğrettiği kimseye karşı sabırlı olmalı, onun
çokça soru sormasına ve açıklama istemesine tahammül göstermelidir.
5- Öğrenci hocasına
yumuşak davranmalı, onun maslahatlarını göz önünde bulundurmalı, ona şefkat
göstermelidir çünkü (Abdullah b. Mesud):
Ona daha fazla
sormayışımın sebebi ona şefkat göstermemdi, demiştir.
6- "Lev: Eğer"
lafzını kullanmak caizdir çünkü "ona daha fazla sorsaydım, o da bana daha
fazlasını söyleyecekti" demiştir.
7 - Bir kimsenin meydana
gelmemiş bir olay hakkında eğer olsaydı şöyle olurdu diye haber vermesi caizdir
çünkü Abdullah b. Mesud: Ona daha fazlasını sorsaydım, o da bana daha fazlasını
söyleyecekti, demiştir. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
37- ŞİRK'İN,
GÜNAHLARIN EN ÇİRKİNİ OLDUĞU VE ONDAN SONRA GÜNAHLARIN EN BÜYÜKLERİNİ BEYAN
BABI