SAHİH-İ MÜSLİM |
İMAN |
باب
الدليل على أن
حب الأنصار
وعلى رضي الله
عنهم من
الإيمان
وعلاماته.
وبغضهم من
علامات النفاق
33- ENSARI VE ALİ
(r.a.)'I SEVMENİN İMAN'DAN OLDUĞUNA, ONLARA BUĞZ ETMENİN DE MÜNAFIKLIĞIN
ALAMETLERİNDEN OLDUĞUNA DELİL BABI
حدثنا محمد
بن المثنى.
حدثنا
عبدالرحمن بن
مهدي، عن شعبة،
عن عبدالله بن
عبدالله بن
جبر، قال:
سمعت أنسا قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: "آية
المنافق بغض
الأنصار. وآية
المؤمن حب
الأنصار".
232- Bize
Muhammedü'bnü'l-Müsennâ rivayet etti. (Dediki): Bize Abdurrahman b. Mehdi,
Şu'beden, o da Abdullah b. Abdillâh b. Cebr'-den naklen rivayet etti. Abdullah
demiş ki; Enes'i şöyle derken
dinledim: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Münafığın a/dmeti Ensar'a buğz etmek, müminin a/dmeti ise Ensar'ı
sevmektir. "
Diğer tahric: Buhari,
17, 3573; Nesai, 5034; Tuhfetu'I-Eşraf, 962
حدثنا يحيى
بن حبيب
الحارثي.
حدثنا خالد
(يعني ابن
الحارث) حدثنا
شعبة عن
عبدالله بن
عبدالله، عن
أنس، عن النبي
صلى الله عليه
وسلم أنه قال:
"حب
الأنصار آية
الإيمان. وبغضهم
آية النفاق".
233- Bize Yahya b. Habîb
el-Hârisi rivayet etti. (Dediki): Bize Hâîid yâni İbnü'l-Hâris rivayet etti.
(Dediki): Bize Şu'be, Abdullah b. Abdillâh'dan, o da Enes'den, o da Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den şöyle
buyurduğunu nakletti: "Ensarı sevmek iman'ın alameti, onlara buğz etmek
münafıklığın aıametidir."
129 - (75) وحدثني
زهير بن حرب.
قال: حدثني
معاذ بن معاذ.
ح وحدثنا
عبيدالله بن
معاذ (واللفظ
له) حدثنا أبي.
حدثنا شعبة عن
عدي بن ثابت،
قال: سمعت
البراء يحدث
عن النبي صلى
الله عليه وسلم
أنه قال، في
الأنصار "لا
يحبهم إلا
مؤمن ولا
يبغضهم إلا
منافق. من
أحبهم أحبه
الله. ومن أبغضهم
أبغضه الله".
قال شعبة: قلت
لعدي: سمعته
من البراء؟
قال: إياي حدث.
234- Bana Zuheyr b. Harb da
tahdis etti. Bana Muaz b. Muaz tahdis etti (H) Bize Ubeydullah b. Muaz -lafız
ona ait olmak üzere- da tahdis etti. Bize babam tahdis etti. Bize Şube, Adiyy
b. Sabit'ten şöyle dediğini tahdis etti:
Bera'yı Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'den Ensar hakkında şöyle dedi diye tahdis ederken dinledim:
"Onları ancak mümin kişi sever, onlara ancak münafık olan buğz eder.
Onları seveni Allah da sever, onlara buğzedene Allah da buğzeder. "
Şube dedi ki: Ben
Adiyy'e: Bunu Bera'dan (bizzat) dinledin mi, dedim. O: (Bunu) bana o tahdis
etti, dedi.
Diğer tahric: Buhari,
2572; Tirmizi, 3900; İbn Mace, 163; Tuhfetu'l-Eşraf, 1792
حدثنا قتيبة
بن سعيد.
حدثنا يعقوب
(يعني ابن عبدالرحمن
القاري) عن
سهيل، عن
أبيه، عن أبي
هريرة؛ أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال:
"لا
يبغض الأنصار
رجل يؤمن
بالله واليوم
الآخر".
235- Bize Kuteybe b. Said
rivayet etti. (Dediki): Bize Yâkub (yani İbni Abdirrahmân el-Kaarî),
Süheyl'den, o da babasından, o da Ebu
Hureyre'nin rivayetine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu: ''Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kimse Ensar'a buğz etmez.
"
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 12773
(77) وحدثنا
عثمان بن محمد
بن أبي شيبة.
حدثنا جرير. ح
وحدثنا أبو
بكر بن أبي
شيبة. حدثنا
أبو أسامة.
كلاهما عن
الأعمش، عن
أبي صالح، عن
أبي سعيد؛ قال: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: "لا يبغض
الأنصار رجل
يؤمن بالله
واليوم الآخر".
236- Bize Osman b. Muhammed
b. Ebu Şeybe de tahdis etti. Bize Cerir tahdis etti (H) Bize Ebu Bekr b. Ebi
Şeybe de tahdis etti, bize Ebu Usame tahdis etti. Her ikisi A'meş'den, o Ebu
Salih'ten, o Ebu Said'den şöyle
dediğini nakletti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'a ve
ahiret gününe iman eden bir kimse Ensar'a buğz etmez" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 4007
حدثنا أبو
بكر بن أبي
شيبة. حدثنا
وكيع وأبو معاوية،
عن الأعمش. ح
وحدثنا يحيى
بن يحيى
(واللفظ له)
أخبرنا أبو معاوية،
عن الأعمش، عن
عدي بن ثابت،
عن زر، قال:
قال علي:
والذي
فلق الحبة
وبرأ النسمة!
إنه لعهد
النبي الأمي
صلى الله عليه
وسلم إلى "أن
لا يحبني إلا
مؤمن، ولا
يبغضني إلا
منافق".
237- Bize Ebu Bekir İbni
Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Veki' ile Ebu Muaviye, A'meş'den rivayet
ettiler. H.
Bize Yalıya b. Yahya
dahî rivayet etti. Bu lafız onundur. (Dediki): Bize Ebu Muaviye, A'meş'den, o
da Adiy b. Sabit'den, o da Zırr'den naklen haber verdi. Zirr demiş ki: Ali dedi ki: Taneyi yaran ve canı yaratan hakkı için yemin
ederim. Şüphesiz ki bu söyleyeceğim) ümmi Nebi'nin bana olan ahdidir:
"Beni ancak mümin kişi sever ve ancak münafık olan bana buğzeder."
Diğer tahric: Tirmizi,
2736; Nesai, 5033, 5037; İbn Mace, 114; Tuhfetu'l-Eşraf, 10092
AÇIKLAMA: (232, 233,
234, 235, 236 ve 237):
Bu babta, (232)
"Münajığın alameti Ensar'a buğz etmek, mumının alameti Ensar'ı
sevmektir." Diğer rivayette (233): "Ensarı sevmek imanın alameti,
onlara buğzetmek münafıklığın alametidir." Diğerinde (234): "Onları
ancak mümin kişi sever ... buğzeder." Öbür rivayette (235 ve 236):
''Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kimse Ensar'a buğz etmez"
buyurmaktadır. Ali (r.a.)'ın rivayet ettiği hadiste (237) de: "Taneyi
yaran, canı yaratan hakkı için bu ümmi Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
bana olan ahdidir. Beni ancak mümin bir kimse sever ve bana ancak münafık bir
kimse buğzeder." Hadisleri yer almaktadır.
Daha önceden de geçtiği
gibi "ayet" alamet demektir. Bu hadisler, Ensar'ın konumunu bilip,
onların İslam dinine yardımlarını, İslam'ın güçlenmesi için çaba ve
gayretlerini, Müslümanları barındırmalarını, İslam dininin görevlerini hakkıyla
yerine getirdiklerini, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i ne kadar sevip onun
da kendilerine olan sevgisini, mallarını, canlarını onun uğrunda feda
etmelerini, İslam'ı üstün tutarak diğer insanlarla savaşıp, onlara düşmanlık
etmelerini bilen, aynı şekilde Ali b. Ebu Talib (r.a.)'ın Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ne kadar yakın olduğunu, Allah Rasulünün onu ne
kadar sevdiğini, onun İslam'a yardımını, desteğini ve bu hususta ileri geçen
hal ve hareketlerini bilen ve ayrıca Ensar'ı da, Ali'yi de bu sebepler
dolayısıyla seven bir kimsenin, bu sevgisinin imanının sahih, İslam'ının da
doğru olduğunun delillerindendir, demektir. Çünkü o böylelikle İslam'ın üstün
gelip, yükselişinden ötürü sevinmiş olur, şanı yüce Allah'ın ve Rasulünün razı
olduğu bir işi de yerine getirmiş olur.
Onlara buğz eden kişi
ise bu halin tam zıttı bir konumdadır. Bu buğzu da onun münafıklığına ve içinin
bozukluğuna delil görülür. Allah en iyi bilendir.
"Taneyi yaran"
sözü taneyi içinden bitkiyi yeşerterek yarıp çatlatan demektir. "Canı
yaratan" insanı yaratan demektir. Nefsi yaratan diye de açıklanmıştır.
el-Ezheri: Neseme (canl'nin nefis olduğunu ve ruh taşıyan her bir canlıya
neseme denileceğini nakletmektedir. Allah en iyi bilendir.
Baptaki senetlere
gelince, Abdullah b. Abdullah b. Cebr' deki "abd" adları küçültme
ismi değildir (Ubeyd diye okunmaz). "Cebr"in Cabir olduğu da
söylenir.
Bera b. kib isminde ise
bilinen Bera'daki a'sının uzatılarak okunacağıdır. Hadis alimleri, dil ve haber
bilginleri ve bütün ilim mensupları arasında meşhur olan 'budur. Şeyh Ebu Amr
b. es-Salah (rahimehullah) der ki: Ben bazı dilbilginlerinden bu ismin kasr ile
de, med ile de telaffuz edildiğini bellemiş bulunuyorum.
Senette geçen Yakub b.
Abdullah el-Kari'nin nispetinde ye harfi şeddelidir, bilinen bir kabile olan
"el-Kare"ye mensuptur. "Zirr" isminde re harfi şeddeli
olup, bu kişi Zirr b. Hubeyş'dir. Uzun bir hayat sürmüş olanlardan birisidir.
Cahiliye dönemine yetişmiş ve 82 yılında 120 yaşında vefat etmiştir. 122
yaşında, 127 yaşında vefat ettiği de söylenmiştir. Esedli ve Kufelidir.
Müslim (rahimehullah)'ın
(232 numaralı hadiste): "Bize Muhammed b. el-Müsenna tahdis etti: Enes'i
şöyle derken dinledim." Sonra da (233 numaralı hadiste): "Bize Yahya
b. Habib el-Harisı tahdis etti ... Abdullah b. Abdullah'tan, o Enes'ten"
şeklindeki her iki senedin de -İbn Cebr dışındakibütün ravileri Basralıdır. İbn
Cebr ise Ensari ve Medinelidir. Daha önce de Şube'nin Vasıtlı olmakla birlikte
Basra'yı yurt edindiğini söylemiştik. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: