SAHİH-İ MÜSLİM |
İMAN |
باب بيان
خصال المنافق
25- MÜNAFIĞIN
HASLETLERİNİ BEYAN BABI
حدثنا أبو
بكر بن أبي
شيبة. حدثنا
عبدالله بن نمير.
ح وحدثنا ابن
نمير. حدثنا
أبي. حدثنا
الأعمش. ح
وحدثني زهير
بن حرب. حدثنا
وكيع. حدثنا سفيان.
عن الأعمش، عن
عبدالله بن مرة،
عن مسروق، عن
عبدالله بن
عمرو قال: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: "أربع
من كن فيه كان
منافق خالصا.
ومن كانت فيه خلة
منهن كانت فيه
خلة من نفاق.
حتى يدعها:
إذا حدث كذب.
وإذا عاهد
غدر. وإذا وعد
أخلف. وإذا خاصم
فجر" غير أن في
حديث سفيان
"وإن كانت فيه
خصلة منهن
كانت فيه خصلة
من النفاق".
207- Bize Ebu Bekr b. Ebi
Şeybe tahdis etti. Bize Abdullah b. Numeyr tahdis etti. (H) Bize İbn Numeyr de
tahdis etti. Bize babam tahdis etti. Bize A'meş tahdis etti. (H) Bana Zuheyr b.
Harb da tahdis etti, bize Vekl' tahdis etti, bize Süfyan, A'meş'ten tahdis
etti. O Abdullah b. Murre'den, o Mesruk'dan, o Abdullah
b. Amr'dan şöyle dediğini nakletti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu: "Dört haslet vardır ki, bunlar kimde bulunursa katıksız bir
münafık olur. Kendisinde bu hasletlerden birisi bulunan kişide de, -onu terk
edinceye kadar- münafıklıktan bir haslet bulunur: Konuşursa yalan söyler,
ahitleşirse (antlaşırsa) antlaşmasını bozar, söz verirse sözünde durmaz, kavga
ederse haktan uzaklaşır."
Ancak Süfyan'ın
hadisinde: "Eğer onda bu hasletlerden bir tanesi bulunursa, o kimsede
münafıklıktan bir haslet bulunur" demiştir.
Diğer tahric: Buhari,
34, 2327, 3007; Ebu Davud, 4688; Tirmizi, 2632; Tuhfetu'l-Eşraf, 8931
107 - (59) حدثنا
يحيى بن أيوب
وقتيبة بن
سعيد، واللفظ
ليحيى. قالا:
حدثنا
إسماعيل بن
جعفر. قال:
أخبرني أبو
سهيل نافع بن
مالك بن أبي
عامر، عن أبيه،
عن أبي هريرة؛
أن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم قال: "آية
المنافق ثلاث:
إذا حدث كذب.
وإذا وعد
أخلف. وإذا
ائتمن خان".
208- Bize Yahya b. Eyyub
ile Kuteybü'bnü Saîd rivayet ettiler; lafız Yahya'nındır. Dediler ki: Bize
İsmail b. Ca'fer rivayet etti. Dedi ki: Bana Ebu Süheyl, Nafi b. Malik b. Ebî
Amir'den o da babasından, o da Ebu Hüreyre'den naklen
haber verdi ki, Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Münafığın alametleri üçtür: Konuşursa yalan söyler, söz verirse sözünde
durmaz, ona emanet verilirse (emanete) hainlik eder. "
Diğer tahric: Buhari,
33, 2536, 2598, 5744; Tirmizi, 2631; Nesai, 5036; Tuhfetu'l-Eşraf, 14341
108 - (59) حدثنا
أبو بكر بن
إسحاق. أخبرنا
ابن أبي مريم. أخبرنا
محمد بن جعفر.
قال: أخبرني
العلاء بن عبدالرحمن
بن يعقوب،
مولى الحرقة،
عن أبيه، عن
أبي هريرة؛
قال: قال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم: "من
علامات
المنافق
ثلاثة: إذا
حدث كذب. وإذا
وعد أخلف.
وإذا ائتمن
خان".
209- Bize Ebu Bekir b.
İshak rivayet etti. (Dedi ki): Bize İbni Ebî Meryem [Said b. el-Hakem b.
Muhammed.] haber verdi. (Dedi ki): Bize Muhammed b. Ca'fer haber verdi. Dedi ki:
Bana el-Huraka'nın azatlısı el-Ala b. Abdurrahman b. Yakub babasından haber
verdi. O Ebu Hureyre' den şöyle
dediğini nakletti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Şu üç husus münafığın alametlerindendir: Konuşursa yalan söyler, söz verirse
sözünde durmaz, ona emanet bırakılırsa (ona) hainlik eder."
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 14091
109 - (59) حدثنا
عقبة بن مكرم
العمى. حدثنا
يحيى بن محمد
بن قيس أبو
زكير. قال:
سمعت العلاء
بن عبدالرحمن
يحدث بهذا
الإسناد. وقال "آية
المنافق ثلاث.
وإن صام وصلى
وزعم أنه مسلم".
210- Bize Ukbe b. Mukrem
el-Ammi tahdis etti. Bize Yahya b. Muhammed b. Kays Ebu Zukeyr tahdis edip dedi
ki: Ala b. Abdurrahman'ı bu isnad ile tahdis ederken dinledim ve o şöyle dedi: "Münafığın alameti üçtür. İsterse oruç tutsun, namaz
kılsın, Müslüman olduğunu iddia etsin. "
Diğer tahric: Tirmizi,
2631; Tuhfetu'l-Eşraf, 14096
110 - (59) وحدثني
أبو نصر
التمار
وعبدالأعلى
بن حماد، قالا:
حدثنا حماد بن
سلمة، عن داود
بن أبي هند،
عن سعيد بن
المسيب، عن
أبي هريرة؛
قال: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم بمثل
حديث يحيى بن
محمد عن
العلاء. ذكر
فيه "وإن صام
وصلى وزعم أنه
مسلم".
211- Bana Ebu Nasr
et-Temmar ile Abdül'A'la b. Hammad rivayet etti. Dediler ki: Bize Hammad b.
Seleme, Davud b. Ebî Hindden, o da Said b. el-Müseyyeb'den, o da Ebu Hureyre'den naklen rivayet etti Ebu Hureyre: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu (deyip) Yahya b. Muhammed'in
Ala'dan diye naklettiği hadisin aynısını rivayet etti ve bu hadiste
"İsterse oruç tutsun, namaz kılsın ve Müslüman olduğunu iddia etsin"
ibaresini de zikretti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 13092
AÇIKLAMA:
(207,208,209,210 ve 211): "Dört
haslet vardır ki. .. Kavga ederse haktan uzaklaşır. " Bir rivayette de;
"Münafığın aıameti üçtür ... Hainlik eder. "
Bu hadis ilim
adamlarından bir topluluğun müşkil (açıklaması zor) saydığı hadislerdendir.
Çünkü sözü geçen bu hasletler tasdikinde hiçbir şüphe bulunmayan, tasdik eden
(mümin) müslümanda da bulunan hasletlerdir. İlim adamlarının icma ettikleri
üzere kalbi ve diliyle tasdik edip, bu hasletleri işleyen bir kimse aleyhine
kafir olduğu hükmü verilmez, o aynı zamanda cehennemde ebediyen kalacak bir
münafık da değildir. Çünkü Yusuf'un (aleyhisselam) kardeşlerinde bütün bu
hasletler toplanmıştı. Aynı şekilde bunların bir kısmı ya da tamamı seleften ve
alimlerden bazı kimselerde de bulunmuştur.
Diğer taraftan -yüce
Allah'a hamdolsun ki- bu hadisin anlaşılmayacak (müşkil) bir tarafı da yoktur
ama ilim adamları anlamı hususunda ihtilaf etmişlerdir. Muhakkiklerin ve
çoğunluğun yaptığı açıklama, aynı zamanda sahih ve tercih edilen kanaattir,
buna göre hadisin anlamı şudur: Bu hasletler münafıklığın hasletleridir.
Bunlara sahip olan bir kimse bu hasletler bakımından münafıklara benzer,
onların ahlakı ile ahlaklanmış olur çünkü münafıklık, içinde gizlediğinin
aksini açığa vurmaktır. Bu anlam ise bu hasletlere sahip olan kişide bulunur.
Buna göre onun münafıklığı kendisi ile konuşan, kendisine söz verdiği,
kendisine emanet bırakan, kendisi ile tartışan ve ahitleşen insanlar hakkında
sözkonusu olur yoksa o İslam' da Müslüman olduğunu açığa vururken içinde küfrü
gizleyen bir münafık değildir. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'de bununla
böyle bir kimsenin cehennemin en alt basamağında ebedi kalacak kafirlerin
münafıklığı türünden bir münafık olduğunu da kastetmiş değildir.
Resulullah (s.a.v.)'in:
"Katıksız bir münafık o/ur" buyruğu da bu hasletler sebebiyle
münafıklara ileri derecede benzer demektir. Kimi ilim adamı şöyle demektedir:
Bu hüküm bu hasletlerin kendisinde yoğun ve baskın bir şekilde bulunduğu kişi
hakkındadır. Bu hasletler kendisinde nadiren görülen kimse ise bunun kapsamına
girmez. İşte hadisin anlamı ile ilgili olarak tercih edilen kanaat budur.
İmam Ebu İsa et-Tirmizi
(r.a.) bu anlamdaki açıklamaları mutlak olarak ilim adr.mlarından nakletmiş ve
şunları söylemiştir: Bunun ilim ehline göre anlamı amel münafıklığıdır. İlim
adamlarından bir topluluk da bundan maksat Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
zamanındaki münafıklardır. Onlar iman etmiş olduklarını söylediler ama bunu
yalan söylüyorlardı. Dinleri hususunda kendilerine güveniidi ama hainlik
ettiler. Din hususunda ve ona destek vermekte söz verdiler, sözlerinde
durmadılar, tartıştılar, tartışmalarında hakkın dışına çıktılar diye
açıklamışlardır. Bu Said b. Cubeyr ve Ata b. Ebu Rebah'ın görüşüdür. Hasan-ı
Basri de önceleri farklı bir kanaatte iken bu görüşü daha sonra benimsemiştir.
Aynı zamanda bu açıklama İbn Abbas ve İbn Ömer (r.a.uma)'dan da rivayet
edilmiştir. Her ikisi de bunu aynı zamanda Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den de rivayet etmişlerdir. Kadı lyaz (rahimehullah) dedi ki:
İmamlarımlZdan pek çoğu da buna eğilim göstermiştir.
Hattabi (rahimehullah)
başka bir görüş nakletmektedir. Buna göre hadisin anlamı müslümanın kişiyi
gerçek anlamda münafıklığa götürebileceğinden korkulan bu hasletleri alışkanlık
haline getirmemesi için müslümana bir sakındırmadır. Yine Hattabi
(rahimehullah) kimi ilim adamından naklettiğine göre hadis münafık olan muayyen
bir adam hakkında varid olmuştur. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise açıkça
yüzlerine filan kişi münafıktır demiyordu, sadece işarette bulunuyordu.
"Bir takım kimselere ne oluyor ki böyle yapıyorlar?" gibi sözlerle
değiniyordu. Allah en iyi bilendir.
Birinci rivayette
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Dört haslet vardır ki,
bunlar kimde bulunursa o münafık olur" buyruğu ile diğer rivayette:
"Münafığın alameti üçtür" buyruğu arasında bir aykırılık yoktur.
Çünkü aynı şeyin birtakım alametleri bulunabilir ve bu alametlerin her biri ile
o şeyin niteliği de ortaya çıkabilir. Sonra o alamet tek bir şeyolabildiği
gibi, pek çok şey de olabilir. Allah en iyi bilendir.
"Ahitleşirse
(antlaşırsa) ahdinde durmazlahdini bozar" buyruğu "ona bir emanet
bırakılırsa hainlik eder" buyruğunun kapsamı içerisindedir.
"Kavga ederse
haktan uzaklaşır." Haktan sapar, batı! ve yalan söyler.
Dilciler der ki: Hucr
(haktan uzaklaşmak), asıl anlamı itibariyle maksattan uzaklaşmak demektir.
"Münafığın
alametleri (ayeti)", alameti ve delaleti demektir.
Hadislerin Senetlerine
Dair
Bu hadisin senetlerine
gelince, raviler arasında el-Huraka'nın azatlısı Ala b. Abdurrahman vardır.
el-Huraka, Cuheyne'nin bir koludur. Ukbe b. Mukrem el-Ammi'nin isminde
"Mukrem" mim ötreli, kef sakin, re fethalıdır. "elAmmi"
nispeti ise Temimlilerden bir kololan Benu'l-amm (amca çocukları) na nispettir.
Yine senette Yahya b.
Muhammed b. Kays Ebu Zukeyr vardır. Hafız Ebu'l-Fadl el-Feleki: Ebu Zukeyr bir
lakaptır, künyesi Ebu Muhammed'dir demiştir.
Ebu Nasr et-Temmar'ın
adıysa Abdulmelik b. Abdulaziz b. Haris olup, zahid bir zat olan Bişr b. Haris
el-Hafi'nin kardeşinin oğludur. -Allah ikisinden de razı olsun- Muhammed b. Sa'
d dedi ki: O aslında Nesa ahalisinden Horasanlı birisidir. Bağdat'a yerleşmiş,
orada temr (kuru hurma) ticareti yapmıştır. (Bu sebeple ona hurmacı anlamında:
et-Temmar denilmiştir.) Faziletli, hayırlı ve vera sahibi birisi idi. Doğruyu
en iyi bilen Allah'tır.
Sonraki sayfa için aşağıdaki
link’i kullan:
26- MÜSLÜMAN
KARDEŞİNE: EY KAFİR DİYEN KİMSE'NİN İMANlNIN DURUMUNU BEYAN BABI