SAHİH-İ MÜSLİM |
İMAN |
باب بيان
نقصان
الإيمان
بالمعاصي،
ونفيه عن المتلبس
بالمعصية،
على إرادة نفي
كماله
24- MASİYETLERLE İMANIN
EKSİLMESİ, MASİYET İŞLEMEKTE OLANDAN İMANIN -KEMALİNİN OLMAYACAĞI KASTIYLA-
NEFYEDİLMESİNİ BEYAN BABI
100 - (57) حدثني
حرملة بن يحيى
بن عبدالله بن
عمران
التجيبي.
أنبأنا ابن
وهب. قال:
أخبرني يونس
عن ابن شهاب.
قال: سمعت أبا
سلمة بن
عبدالرحمن
وسعيد بن
المسيب يقولان:
قال أبو
هريرة: إن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال: "لا
يزني الزاني
حين يزني وهو
مؤمن. ولا
يسرق السارق
حين يسرق وهو
مؤمن. ولا
يشرب الخمر
حين يشربها
وهو مؤمن". قال
ابن شهاب:
فأخبرني
عبدالملك بن
أبي بكر بن عبدالرحمن؛
أن أبا بكر
كان يحدثهم
هؤلاء عن أبي
هريرة. ثم
يقول: وكان
أبو هريرة
يلحق معهن "ولا
ينهب نهبة ذات
شرف، يرفع
الناس إليه
فيها أبصارهم،
حين ينتهبها،
وهو مؤمن".
200- Bize Harmele b. Yahya
b. Abdullah b. İmran et-Tudbi tahdis etti, bize İbn Vehb bildirdi, bana Yunus,
İbn Şihab'dan şöyle dediğini haber verdi. Ebu Seleme b. Abdurrahman ve Said b.
el-Müseyyeb'i şöyle derken dinledim: Ebu
Hureyre dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Zina eden, zina ettiği zaman mümin olarak zina etmez. Hırsızlık yapan,
hırsızlık ettiğinde mümin olarak hırsızlık yapmaz. İçki içen, onu içerken mümin
olarak içmez. "
İbn Şihab
dedi ki: Bana Abdulmelik b. Ebi Bekr b. Abdurrahman'ın haber verdiğine göre Ebu
Bekr kendilerine bunları Ebu Hureyre'den diye tahdis ediyor sonra da şöyle
diyordu: Ebu Hureyre bunlarla birlikte şunları da ekliyordu:
"İnsanların
gözlerini kaldırıp, değer verdikleri kıymetli bir şeyi de yağmaladığı zaman,
mümin olarak herhangi bir şeyi de yağmalamaz. "
Diğer
tahric: Ebu Selemee ve Said b. el-Müseyyeb hadisini: Buhari, 5578;
Tuhfetu'l-Eşraf, 13329, 15320; Ebu Bekir'in hadisini: Buhari, 2475,6772; İbn
Mace, 3936; Tuhfetu'lEşraf, 13209, 14862, 15218
101 - (57) وحدثني
عبدالملك بن
شعيب الليث بن
سعد. قال: حدثني
أبي عن جدي،
قال: حدثني
عقيل بن خالد.
قال: قال ابن
شهاب: أخبرني
أبو بكر بن
عبدالرحمن بن
الحارث بن
هشام، عن أبي
هريرة؛ أنه
قال: إن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم قال: "لا
يزني الزاني"
واقتص الحديث
بمثله. يذكر
مع ذكر
النهبة. ولم
يذكر ذات شرف.قال
ابن شهاب:
حدثني سعيد بن
المسيب وأبو
سلمة بن
عبدالرحمن،
عن أبي هريرة،
عن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم. بمثل
حديث أبي بكر
هذا. إلا النهبة.
201- Bana Abdulmelik b.
Şuayb b. Leys b. Sa'd tahdis edip dedi ki: Bana babam dedemden tahdis etti dedi
ki: Bana Ukayl b. Halid tahdis edip dedi ki: İbn Şihab dedi ki: Bana Ebu Bekr
b. Abdurrahman b. Haris b. Hişam'dan Ebu
Hureyre' den şöyle dediğini haber verdi:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Zina eden, zina
etmez" buyurdu ve hadisi aynen nakletti. Yağmayı da zikretmekle birlikte
"değerli şey" ibaresini zikretmedi.
İbn Şihab
dedi ki: Bana Said b. el-Müseyyeb ve Ebu Selemee b. Abdurrahman, Ebu
Hureyre'den tahdis etti. O Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den Ebu Bekr'in rivayet ettiği bu hadisi aynen
-yağma dışında- rivayet etti.
102 - (57) وحدثني
محمد بن مهران
الرازي. قال:
أخبرني عيسى
بن يونس.
حدثنا
الأوزاعي، عن
الزهري، عن
ابن المسيب
وأبي بكر بن
عبدالرحمن بن
الحارث بن هشام،
عن أبي هريرة،
عن النبي صلى
الله عليه وسلم.
بمثل حديث
عقيل، عن
الزهري، عن
أبي بكر بن عبدالرحمن،
عن أبي هريرة. وذكر
النهبة. ولم
يقل: ذات شرف.
202- Bana Muhammed b.
Mihran er-Razi de tahdis edip dedi ki: Bana İsa b. Yunus haber verdi. Bize
el-Evzai, ez-Zührl'den tahdis etti. O İbnu'l-Müseyyeb, Ebu Selemee ve Ebu Bekr
b. Abdurrahman b. Haris b. Hişam'dan, o Ebu Hureyre'den, o Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'den, Ukayl'in ez-Zührl'den, onun Ebu Bekr b. Abdurrahman'dan,
onun Ebu Hureyre'den diye rivayet ettiği
hadisi aynen rivayet etti ve yağmayı sözkonusu etmekle birlikte
"değerli" ibaresini söylemedi.
Diğer
tahric: İbnu'l-Müseyyeb ve Ebu Selemee'nin rivayet ettikleri hadisi Müslim
yalnız başına rivayet etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 13191, 15202. Ebu Bekr'in
rivayet ettiği hadisin tahric bilgisi ise 200 ile aynı
103 - (57) وحدثني
حسن بن علي
الحلواني.
حدثنا يعقوب
بن إبراهيم.
حدثنا
عبدالعزيز بن
المطلب عن
صفوان بن
سليم، عن عطاء
بن يسار، مولى
ميمونة، وحميد
بن
عبدالرحمن،
عن أبي هريرة،
عن النبي صلى
الله عليه وسلم.
203- Bana Hasan b. Ali
el-Hulvani de tahdis etti. Bize Yakub b. İbrahim tahdis etti. Bize Abdulaziz b.
el-Muttalib, Safvan b. Suleym'den tahdis etti. O Meymune'nin azatlısı Ata b.
Yesar'dan ve Humeyd b. Abdurrahman'dan, o Ebu Hureyre'den, o Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'den diye rivayet etti.
Yalnız
Müslim rivayet etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 14740
حدثنا قتيبة
بن سعيد.
حدثنا
عبدالعزيز
(يعني الدراوردي؟؟)
عن العلاء بن
عبدالرحمن،
عن أبيه، عن
أبي هريرة، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم.
ح حدثنا
محمد ابن رافع.
حدثنا
عبدالرزاق.
أخبرنا معمر
عن همام بن
منبه، عن أبي
هريرة، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم. كل
هؤلاء بمثل
حديث الزهري.
غير أن العلاء
وصفوان بن
سليم ليس في
حديثهم "يرفع
الناس إليه
فيها
أبصارهم" وفي
حديث همام
"يرفع إليه
المؤمنون
أعينهم فيها
وهو حين ينتهبها
مؤمن" وزاد
"ولا يغل
أحدكم حين يغل
وهو مؤمن.
فإياكم إياكم".
204- Bize Kuteybe b. Said
de tahdis etti. Bize Abdulaziz -yani ed-Deraverd'i- Ala b. Abdurrahman'dan
tahdis etti. O babasından, o Ebu Hureyre'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'den (H) Bize Muhammed b. Rafi' de tahdis etti, bize Abdurrezzak tahdis
etti, bize Ma'mer, Hemmam b. Münebbih'ten bildirdi. (l/77a) O Ebu Hureyre'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
(diye rivayet etti). Bunların hepsi de ez-Zühr'i'nin hadisinin aynısını nakletti.
Ancak Ala ve Safvan b. Suleym'in hadisi rivayetlerinde "insanların
gözlerini kaldırıp baktıkları bir şeyi o yağmalarken mümin olarak" ibaresi
yer almakla birlikte "sizden herhangi bir kimse ganimetten bir şey çalınca
mümin olarak çalmaz. Bundan sakınabildikçe sakının" ibarelerini de ekledi.
Yalnız
Müslim rivayet etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 14056
104 - (57) حدثني
محمد بن
المثنى. حدثنا
ابن أبي عدي،
عن شعبة، عن
سليمان، عن
ذكوان، عن أبي
هريرة؛ أن النبي
صلى الله عليه
وسلم قال: "لا
يزني الزاني
حين يزني وهو
مؤمن. ولا
يسرق حين يسرق
وهو مؤمن. ولا
يشرب الخمر
حين يشربها
وهو مؤمن.
والتوبة
معروضة بعد".
205- Bana Muhammed b.
el-Müsenna tahdis etti. Bize İbn Adiyy, Şube' den tahdis etti. O Süleyman' dan,
o Zekvan'dan, o Ebu Hureyre' den rivayet
ettiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Zina eden
kimse, zina ettiği zaman mümin olarak zina etmez. Hırsızlık yapan bir kimse,
bir şey çaldığı zaman mümin olarak çalmaz. İçki içtiği zaman, mümin olarak onu
içmez. (1/77b) Bununla beraber tövbe etmek imkanı da vardır. "
Diğer
tahric: Buhari, 6425; Nesai, 4886; Tuhfetu'l-Eşraf, 12395
105 - (57) حدثني
محمد بن رافع.
حدثنا
عبدالرزاق.
أخبرنا سفيان
عن الأعمش، عن
ذكوان، عن أبي
هريرة، رفعه،
قال "لا يزني
الزاني" ثم
ذكر بمثل حديث
شعبة.
206- Bana Muhammed b. Rafi
de tahdis etti. Bize Abdurrezzak tahdis etti. Bize Süfyan, A'meş'den bildirdi.
O Zekvan'dan, o Ebu Hureyre'den hadisi
merfu olarak rivayet etti ve: "Zina eden zina etmez" diyerek sonra da
hadisi Şube'nin hadisi rivayet ettiği şekilde aynen zikretti.
Yalnız
Müslim rivayet etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 12383
AÇIKLAMA:
(200-206): Bu bapta (200) "Zina
eden zina ettiği zaman mümin olarak zina etmez ... " hadisi yer
almaktadır. (204) öbür rivayette ise: "Sizden herhangi bir kimse
ganimetten çalarken mümin olarak çalmaz." (205) diğer rivayette:
"Tevbe etmek imkanı da vardır" buyurulmaktadır.
Mümin
Olarak Haram İşleyenin Durumu
Bu hadis,
ilim adamlarının anlamı hususunda ihtilaf ettikleri hadislerdendir.
Muhakkiklerin söyledikleri sahih görüşe göre anlamı da şudur: Mümin bu gibi
masiyetleri imanı kamil olduğu halde işlemez. Bu hadis bir şeyin nefy edilmesi
(yokluğu) maksadıyla kullanılmakla birlikte, onun kemalinin ve seçkin halinin
nefyedilmesinin kastedildiği lafızlardandır. Nitekim faydalı olandan başka ilim
yoktur, devenin dışında mal yoktur. Ahiret hayatı dışında yaşamak yoktur demek
de bunun gibidir.
Bizim
sözünü ettiğimiz şekilde bu hadisi tevil edişimizin sebebi Ebu Zerr'in ve
başkalarının rivayet ettikleri: "La ilahe illal/ah diyen cennete girer.
Zina etse de, hırsızlık yapsa da" hadisi ile Ubade b. es-Samit (r.a.)'ın
sahih ve meşhur olan şu hadisidir: Ashab O'na (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
hırsızlık yapmamak, zina etmemek, emirlere karşı gelmemek (isyan etmemek) ...
üzere bey' at ettiler. Allah Rasulü daha sonra kendilerine şöyle buyurdu:
‘‘Aranızdan bu bey'atine eksiksiz riayet edenin mükdfatını vermek Allah'a
aittir. Ama kim bu yasaklardan herhangi birisini işleyip de dünyada
cezalandırılacak olursa, o, o günahına kefaret olur. Kim bunlardan birisini
yapmakla birlikte cezalandırılmayacak olursa, onun işi de yüce Allah'a kalır.
Dilerse onu affeder, dilerse onu cezalandırır."
İşte bu
iki hadis ve sahihteki diğer benzerleri ile birlikte aziz ve celil Allah'ın da:
"Doğrusu Allah kendisine şirk koşulmasını mağfiret etmez, ondan başkasını
da dilediğine bağışlar." (Nisa, 48) buyruğu ile birlikte bunların yanında
hak ehlinin zina edenin de, hırsızlık yapanın, katilin ve şirkin dışında diğer
büyük günah sahiplerinin bu sebeple kafir olmayacakları üzere iemaları da
vardır. Aksine bunlar imanı eksik müminlerdir. Tövbe ederlerse (uhrevi)
cezaları düşer. Şayet büyük günahları üzerinde ısrar ederek ölürlerse Allah'ın
meşieti a1tındadırlar. Yüce Allah dilerse onları affedip, doğrudan onları
cennete koyar, dilerse onları azaplandırdıktan sonra cennete koyar. İşte bütün
bu deliller bizim bu hadisi ve benzerlerini tevil etmeye bizi mecbur
etmektedir.
Diğer
taraftan bu tevil dilde gayet açık, uygun ve çokça kullanılan bir usuldür.
Zahiren birbirleriyle çelişen iki hadis gelmiş ise bu iki hadisin bir arada
telif edilmeleri gerekmektedir. İşte burada böyle iki hadis gelmiş bulunuyor. O
halde bunların telifi kap eder, biz de bunları telif etmiş bulunuyoruz.
Bazı ilim adamları
bu hadisi şeriatta haram kılındığının delilinin varid olduğunu bilmekle
birlikte onu helal kabul ederek bu işi yapan kimseler hakkında
yorumlamışlardır.
Hasan ve
Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi dedi ki: Hadisin anlamı Allah'ın
dostlarına ad olarak verilen ve övmek maksadıyla kullanılan mümin isminin ondan
alınacağı ve bunun yerine yerilme anlamındaki bir ismi hak edeceği şeklindedir.
(Mü'min yerine) hırsız, zani, günahkar ve fas ık denilir.
İbn Abbas
(r.a.)'dan nakledildiğine göre kendisinden imanın nuru çekilip alınır. Bu
hususta merfu bir hadis de bulunmaktadır.
Mühelleb
dedi ki: Yüce Allah'a itaat yolundaki basireti ondan alınır. ezZührı ise bu
hadise ve benzerlerine iman edileceğine ve geldikleri gibi kabul edileceklerine
anlamları hususunda dalınmaması gerektiğine ve bizim bunların anlamlarını
bilemeyeceğimize kanaat getirmiş ve: Bu hadisleri sizden öncekiler nasıl
geldikleri gibi kabul etmişlerse siz de öylece kabul ediniz, demiştir.
Hadisin
anlamı ile ilgili olarak sözünü ettiğim ve pek güçlü olmayan daha başka
açıklamalar da yapılmıştır. Hatta bunların bir kısmı yanlıştır. Bu sebeple
onları ele almadım. Hadisin tevili ile ilgili sözünü ettiğim bütün bu görüşler
ihtimal dahilindedir ama hadisin anlamı ile ilgili olarak doğru olan ilk olarak
aktardığımız açıklamadır. Allah en iyi bilendir.
(200)
Vehb'in: Bana Yunus, İbn Şihab' dan haber verdi. .. "Mümin olarak zina
etmez" hadisi ile (daha sonra gelen) "İbn Şihab dedi ki: Bana
Abdulmelik b. Ebu Bekr b. Abdurrahman'ın haber verdiğine göre ... " Bu
sözlerinden açıkça anlaşılan "yağma yapmaz ... " sözleri peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in sözlerinden değildir. Bu Ebu Hureyre (r.a.)'a
mevkuf, ona ait bir sözüdür. Fakat bir başka rivayette ise bunun Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in sözünden olduğuna dair delil de gelmiş
bulunmaktadır.
Şeyh Ebu
Amr b. es-Salah (rahimehullah) bu hususta güzel açıklamaları bir araya
getirerek şöyle demiştir: Ebu Nuaym, el-Muharrac ala Kitabi Müslim
(rahimehullah) adlı eserinde Hemmam b. Münebbih yoluyla bu hadisi tahriç
etmiştir. Onda: "Nefsim elinde olana yemin ederim ki sizden biriniz bir
yağma yapacak olursa ... " ifadesi yer almaktadır ki, bu da bu ibarenin
açık bir şekilde Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)' e ref edildiğini ortaya koymaktadır.
İşaret edeceğimiz Buhari'nin rivayeti Ebu Nuaym'ın bu rivayetini gereksiz
kılmamaktadır. Buhari bu hadisi Leys yoluyla Müslim'in kendisinden zikretmiş
olduğu bu isnad ile rivayet etmiş olup, bu rivayette "yağma"
"Rasfılullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu" sözünden sonra
araya "Ebu Hureyre onlarla birlikte bunu da katardı" ifadesini
sokuşturmadan, doğrudan ona atfederek zikretmiş bulunmaktadır.
Esasen
Müslim (rahimehullah)'ın: "Sonra hadisi yağmayı sözkonusu ederek zikretti
ama "değerli" ibaresini zikretmedi" sözünden kastı da budur.
Yağma ile ilgili ifadelerin Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in sözü olduğuna
delil getirirken bu kadarıyla yetinmemiştir. Çünkü bu rivayet hadisin
ravilerinden birisinin sözü olarak müdrec olarak da sayılabilir. Bunun için de
araya "Ebu Hureyre bunlarla birlikte ... de katardı" ifadesini
koyarak rivayeti nakledenlerin sözlerini de delil gösterebilir. Ancak Ebu
Nuaym'in rivayeti hakkında böyle bir ihtimal sözkonusu olmamaktadır. İşte
bununla Ebu Bekr b. Abdurrahman'ın: "Ebu Hureyre onlarla birlikte ... de
katardı" sözlerinin anlamının kendiliğinden değil de Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)' den rivayetle sürdürdüğü anlamındadır. Ebu
Bekr'in bunu özellikle bu şekilde sözkonusu etmesi ise kendisinden başkalarının
bunu rivayet ettiğine dair ona bilgi ulaşmasından dolayıdır. Bunun delili de
Müslim (rahimehullah)'ın bu hadisi Yunus ve Ukayl'in İbn Şihab'dan, o Ebu
Selemee'den diye (200 ve 201) rivayeti ile İbnu'l-Müseyyeb'in, Ebu Hureyre'den
yağmayı sözkonusu etmeksizin rivayeti delil olmaktadır. Ayrıca Ukayl'in
rivayetinde İbn Şihab'ın yağmayı Ebu Bekr b. Abdurrahman'ın kendisinden
rivayetle zikrettiği gibi Yunus'un, Abdulmelik b. Ebu Bekr'den, onun Ebu
Hureyre'den rivayetinde de bunu zikretmektedir. Böylelikle o bunu kendi
oğlundan, o Ebu Hureyre' den işitmiş sonra da ondan bizzat işitmiş gibidir.
Müslim
(rahimehullah)'ın: "Ve hadisi nakletti. Yağmayı sözkonusu etmekle birlikte
zikretti." Bu şekilde "zikretti" fiili zamir kullanmaksızın
kaydedilmiştir. Bu durumda ya onu kastetmekle birlikte hazfetmiştir denilir
yahut "zikretmek" fiili meçhul (edilgen) bir fiil olarak halolmak
üzere okunur. Yani hadisi yağmayı zikretmekle birlikte sözkonusu ederek
anlattı, demek olur. Şeyh Ebu Amr İbnu's-Salah (rahimehullah)'ın sözleri burada
sona ermektedir. Allah en iyi bilendir.
"Zatu
Şeref: Değerli" ibaresi bilinen rivayetteki şekliyle ve elden ele dolaşan
meşhur asıllarda böyledir. Kadı Iyaz (rahimehullah) da Müslim'in bütün
ravilerinden bunu böylece nakletmiştir. Pek değerli, değeri büyük anlamındadır.
İnsanların başlarını kaldırarak (önemsedikleri için) kendisine bakıp göz
diktikleri mal anlamında olduğu da söylenmiştir. Kadı Iyaz ve başkaları
-Allah'ın rahmeti üzerine olsun- dedi ki: Bunu İbrahim el-Harbi (şeref
kelimesinde şın yerine) sin ile rivayet etmiştir. Şeyh Ebu Amr dedi ki: Bazıları
Müslim'in kitabında bunu böylece kaydetmiştir. Bu da pek değerli, değeri büyük
demektir. Allah en iyi bilendir.
Tövbe
Zamanı ve Şartları
"Bundan
sonra tövbe imkanı da vardır" buyruğunun anlamı açıktır. İlim adamları
(r.a.um) icma ile hadis-i şerifte geldiği gibi gargara hali (ruhun alınması
esnasındaki hırıltı)ne gelinmedikçe tövbenin kabul edileceğini ifade
etmişlerdir.
Tövbenin
üç temel şartı vardır. Masiyetten vazgeçmek, onu yaptığına pişman olmak ve bir
daha ona dönmemeyi kesin olarak kararlaştırmak. Bir günahtan tövbe ettikten
sonra tekrar o günaha dönecek olursa tövbesi geçersiz olmaz. Bir başka günah
işlemekle birlikte bir günahtan tövbe edecek olursa o tövbesi de sahih olur.
Hak ehlinin kanaati budur. Her iki meselede de Mutezile bu hususta farklı
kanaattedir. Allah en iyi bilendir.
Kadı Iyaz
(rahimehullah) dedi ki: Bazı ilim adamları bu hadiste sözü edilen masiyetlerle
bütün masiyet türlerine dikkat çekilip, onlardan sakındırdığına işaret
etmişlerdir. Zina ile bütün şehevi isteklere dikkat çekmiş, hırsızlık ile
dünyaya rağbet ve harama tutkuya, içki ile yüce Allah'ın yolundan alıkoyan ve
onun haklarından gafil olmayı gerektiren her bir şeye, belirtilen şekilde yağma
yapma ile yüce Allah'ın kullarını hafife alıp, onlara gereken değerin
verilmesinin terk edilmesine, onlardan utamlmamasına, dünyalık her bir şeyin
doğru olmayan yoldan elde edilmesine uzak kalınması gerektiğine dikkat
çekilmiştir. Allah en iyi bilendir.
İsnad ile
ilgili olarak söyleneceklere gelince, senette Harmele et-Tucibi, Ukayl, lbn
Şihab'dan ve ed-Deraverdi de geçmektedir. ed-Deraverdi ile ilgili açıklamalar
da "la ilahe illaIlah deyinceye kadar insanlarla savaşmanın
emrediidiği" ile ilgili babda geçmiş bulunmaktadır. Doğruyu en iyi bilen
şam yüce Allah'tır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
25- MÜNAFIĞIN
HASLETLERİNİ BEYAN BABI