SAHİH-İ MÜSLİM |
İMAN |
باب
الدليل على
صحة إسلام من
حضرة الموت،
ما لم يشرع في
النزع، وهو
الغرغرة. ونسخ
جواز الاستغفار
للمشركين.
والدليل على
أن من مات على
الشرك، فهو في
أصحاب الجحيم.
ولا ينقذه من
ذلك شيء من
الوسائل
9- [ÖLÜMÜ YAKLAŞAN KİMSENİN
GARGARA HALİ OLAN RUHUN ALINMA (NEZ') HALİNE BAŞLAMADAN MÜSLÜMAN OLMASININ
SAHİH OLDUĞUNUN DELİLİ, MÜŞRİKLERE MAĞFİRET DİLEMENİN CAİZ OLUŞUNUN NESH
EDİLMESi, ŞİRK ÜZERE ÖLEN KİMSENİN CEHENNEMLİKLERDEN OLACAĞININ VE ONU BUNDAN
HİÇBİR ŞEYİN KURTARAMAYACAĞININ DELİLİ] BABI
39 - (24) وحدثني
حرملة بن يحيى
التجيبي.
أخبرنا عبدالله
بن وهب. قال:
أخبرني يونس
عن ابن شهاب.
قال: أخبرني
سعيد بن
المسيب، عن
أبيه؛ قال:
لما حضرت أبا
طالب الوفاة.
جاءه رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
فوجد عنده أبا
جهل،
وعبدالله بن
أبي أمية بن
المغيرة. فقال
رسول
الله صلى
الله عليه
وسلم
"يا
عم! قل: لا إله
إلا الله.
كلمة أشهد لك
بها عند الله"
فقال أبو جهل
وعبدالله بن
أبي أمية: يا أبا
طالب! أترغب
عن ملة
عبدالمطلب؟
فلم يزل رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
يعرضها عليه،
ويعيد له تلك
المقالة، حتى
قال أبو طالب
آخر ما كلمهم:
هو على ملة
عبدالمطلب.
وأبي أن يقول:
لا إله إلا
الله. فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: "أما
والله!
لأستغفرن لك
ما لم أنه عنك"
فأنزل الله عز
وجل: {ما كان
للنبي والذين
آمنوا أن
يستغفروا
للمشركين ولو
كانوا أولى
قربى من بعد
ما تبين لهم
أنهم أصحاب
الجحيم} [9 /
التوبة /
الآية 113]. وأنزل الله
تعالى في أبي
طالب، فقال
لرسول الله
صلى الله عليه
وسلم: {إنك لا
تهدي من أحببت
ولكن الله
يهدي من يشاء
وهو أعلم
بالمهتدين}. [28
/القصص/ آية 56].
131- Bana Harmele b. Yahya
et-Tudbi de tahdis etti. (1/53b) Said b.
el-Müseyyeb babasından şöyle dediğini haber verdi: Ebu Talib'in vefatı
yaklaşınca Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'de yanına geldi. Yanında Ebu Cehil'i ve Abdullah b. Ebu Umeyye b.
el-Muğire'yi buldu. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem):''Amcacığzm! Kendisi ile Allah'm nezdinde senin
lehine şahitlik edeceğim bir söz olmak üzere Ia ilahe illaIlah de"
buyurdu.
Ebu Cehil ve Abdullah b.
Umeyye: Ey Ebu Talib, Abdulmuttalib'in dininden yüz mü çevireceksin, dediler.
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) O sözü ona arzedip, durdu ve o söylediklerini ona tekrar
etti. Nihayet son olarak onlara: O Abdulmuttalib'in dini üzere olduğunu söyledi
ve la ilahe illallah demedi.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Selleml'de: ''Amca Allah'a yemin ederim ki senin için (mağfiret
dilemek) bana yasaklanmadığı sürece sana mağfiret dileyeceğim" buyurdu.
Aziz ve Celil Allah da
bunun üzerine: "O çılgın ateşlikler oldukları açıkça ortaya çıktıktan
sonra akrabaları dahi olsalar müşriklere nebinin de, müminlerin de mağfiret
dilemeleri olur şey değildir. " (Tevbe, 113) buyruğunu indirdi.
Yüce Allah Ebu Talib
hakkında da, Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e hitaben: "Muhakkak ki sen sevdiğini hidayete
erdiremezsin fakat Allah dilediğine hidayet verir ve o hidayet bulanları daha
iyi bilir" (Kasas, 56) buyruğunu indirdi.
Diğer tahric: Buhari,
1360,3884,4675,4772,6681; Nesai, 2034; Tuhfetu'I-Eşraf, 11281
40 - (24) وحدثنا
إسحاق بن
إبراهيم وعبد
بن حميد. قالا: أخبرنا
عبدالرزاق. أخبرنا
معمر. ح
وحدثنا حسن
الحلواني
وعبد بن حميد.
قالا: حدثنا
يعقوب (وهو
ابن إبراهيم
بن سعد) قال:
حدثني أبي عن
صالح. كلاهما
عن الزهري بهذا
الإسناد.
مثله. غير أن
حديث صالح
انتهى عند قوله: فأنزل
الله عز وجل
فيه. ولم يذكر
الآيتين. وقال
في حديثه:
ويعودان في
تلك المقالة.
وفي حديث معمر
مكان هذه
الكلمة. فلم يزالا
به.
132- Bize İshak b. İbrahim ve Abd b. Humeyd tahdis edip dediler ki:
Bize Abdurrezzak tahdis etti. Bize Ma'mer haber verdi. (H) Bize Hasan el-Hulvani ve Abd b. Humeyd de
tahdis edip dediler ki: Bize Yakub -b. İbrahim b. Sa'd- tahdis etti. Bana babam
Salih'ten tahdis etti. Her ikisi (Salih ve Ma'mer) ez-Zühri'den bu isnatla
hadisi nakletti. Ancak Salih'in hadisi "hakkında Aziz ve celil Allah
buyruk indirdi" sözleri ile sona erdi ve iki ayeti zikretmedi. Hadisinde
de: Her ikisi bu sözleri ona tekrar edip durdu, dedi.
Ma'mer de hadisi rivayetinde bu ibare yerine: Sonuna kadar onun
yakasını bırakmadılar, dedi.
131 numaralı hadisin Tahric bilgisi ile aynı.
41 - (25) حدثنا
محمد بن عباد
وابن أبي عمر.
قالا: حدثنا
مروان عن يزيد
(وهو ابن
كيسان) عن أبي
حازم، عن أبي
هريرة؛ قال:
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم لعمه،
عند الموت: "قل:
لا إله إلا
الله، أشهد لك
بها يوم
القيامة"
فأبي. فأنزل
الله: إنك لا
تهدي من
أحببت. الآية. [28 /
القصص / آية 56].
133- Bize Muhammed b. Abbad
ile İbni Ebî Ömer rivayet ettiler. Dediler ki: Bize Mervan, Yezid'den — ki îbni
Keysân'dır— o da Ebu Hazim'den o da Ebu
Hureyre den, dedi ki: Rasulutlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) amcasına:
"La ilahe illailah de, kıyamet gününde senin lehine onunla şahitlik
edeyim" buyurdu. Ancak o bunu kabul etmedi. Aziz ve celil Allah da:
"Şüphesiz ki sen sevdiklerini hidayete erdiremezsin." (Kasas, 56)
ayetini indirdi.
Diğer tahric: Tirmizi,
3188; Tuhfetu'l-Eşraf, 13442
42 - (25) حدثنا
محمد بن حاتم
بن ميمون.
حدثنا يحيى بن
سعيد. حدثنا
يزيد بن كيسان،
عن أبي حازم
الأشجعي، عن
أبي هريرة؛
قال: قال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
لعمه: "قل:
لا إله إلا
الله، أشهد لك
بها يوم
القيامة" قال:
لولا أن
تعيرني قريش.
يقولون: إنما
حمله، على
ذلك، الجزع.
لأقررت بها
عينك. فأنزل
الله: {إنك لا
تهدي من أحببت
ولكن الله
يهدي من يشاء}. [28
/ القصص / آية 56].
134- Bize Muhammed b. Hatim
b. Meymun da tahdis etti (Dedi ki): Bize Yahya b. Said rivayet etti. (Dedi ki): Bize Yezid b.
Keysan, Ebu Hazini el-Eşcai'den, o da Ebu Hüreyre'den naklen rivayet etti. Ebu Hureyre dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) amcasına: "La ilahe illallah de senin lehine onunla kıyamet
gününde şahitlik edeyim" buyurdu. Amcası: Şayet Kureyş beni ayıplayarak
ölüm halinin zorlukları onu bu sözü söylemeye itti diyerek beni ayıplamayacak
olsalardı o sözle senin gözlerinin aydınlanmasını sağlardım, dedi.
Bunun üzerine yüce
Allah: "Şüphesiz ki sen sevdiğini hidayete erdiremezsin ama Allah
dilediğine hidayet verir." (Kasas, 56) buyruğunu indirdi.
Diğer tahric: Tirmizi,
3188; Tuhfetu'l-Eşraf, 13442
AÇIKLAMA: Bu bapta Ebu Talib'in vefat hadisi
yer almaktadır. Bu da Buhari ve Müslim'in Sahihlerinde ittifakla tahriç
ettikleri bir rivayet olup, bu rivayet Said b. el-Müseyyeb'in babasından, onun
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Selleml'den diye naklettiği bir hadistir. Bunu
el-Müseyyeb 'den oğlu Said'den başka rivayet eden olmamıştır. Hadis hafızları
böyle demişlerdir. Bu ise Hafız Hakim Ebu Abdullah b. el-Beyyi'
(rahimehullah)'ın Buhari de, Müslim de kendisinden yalnızca bir ravinin rivayet
ettiği kimselerden hiçbirisinden rivayet tahriç etmemişlerdir, şeklindeki
sözünü reddetmektedir. Muhtemelen bu sözleriyle sahabeden başka kimseleri
kastetmiştir. Allah en iyi bilendir.
Başlıkta yer alan
ravilerin isimlerine gelince, et-Tudbı ile ilgili açıklama ve bunda meşhur
olanın te harfinin ötreli olduğu, fethalı olduğunu söyleyenlerin de bulunduğu
ve bazılarının da bunu tercih ettiğine dair açıklamalar mukaddimede geçti. Yine
Mukaddime' de Yunus isminde altı söyleyiş olduğu da geçtiği gibi Said'in babası
"el-Müseyyeb"in özelolarak ye harfinin fethalı ve kesreli okunacağı
hususunda görüş ayrılığı bulunduğu, fethalı okuyuşun daha meşhur olduğu da
geçti.
Ebu Talib'in adı Abdu
Menaf, Ebu Cehil'in adı Amr b. Hişam'dır. Hadisin senetlerinde Salih,
ez-Zühri'den, o İbnu'l-Müseyyeb'den diye rivayet de yer almıştır ki bu, Salih
b. Keysan'dı. Yaşça Zühri'den büyüktü. Zührı' den öğrenmeye başladığında Salih
doksan yaşında idi. yüz kırktan sonra vefat etmiştir.
İsnatta bir arada iki
incelik vardır. Birincisi yaşça büyüklerin küçüklerden rivayet nakletmiş
olması, diğeri ise tabiinden üç ravinin birbirinden rivayet nakletmiş
olmalarıdır.
Senette Ebu Hazim, Sehl'
den, o Ebu Hureyre' den rivayeti de vardır.
Ebu Hureyre'den rivayet
nakleden Ebu Hazim'in adının Aile'nin azatlısı Selman olduğu daha önceden
geçti. Ebu Hazim'in, Sehl b. Sa'd'dan rivayetine gelince, bu Ebu Hazim'in adı
ise Seleme b. Dinar'dır. (11213)
"Ebu Talib'in ölümü
yaklaştığında" maksat ölümünün yaklaşıp, ölüm belirtilerinin ortaya
çıkmasıdır. Bu ise ölenin yerini görmesi ve ruhunun alınması halinden öncedir.
Eğer yerini görmesi ve ruhunun alınması halinde olsa imanın ona faydası olmaz
çünkü yüce Allah'ın: "Yoksa tövbe kötülükleri işleyip durup da nihayet
onlardan birine ölüm gelip çattığında: "Ben şimdi gerçekten tövbe ettim
diyenlerin ve kafir olarak ölenlerinki değildir. İşte biz onlar için çok acık/ı
bir azap hazırlamışızdır." (Nisa, IS) buyruğu bunu ifade etmektedir.
Ayrıca bunun ölüm sonrası varacağı yeri görmeden önce gerçekleştiğinin bir
delili de hem Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile hem de Kureyş kafirleri
ile konuşmasıdır.
Kadı Iyaz (rahimehullah)
dedi ki: Ben bu hadis hakkında açıklamalarda bulunan bazı kimselerin buradaki
ölüm halini gerçek manasıyla ihtizar olarak anladığını ve Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in O zaman söylediği o sözleriyle kendi bereketiyle ilahi
rahmetin ona ulaşacağını ümit ettiğini ifade ettiklerini gördüm. Kadı Iyaz
(rahimehullah) dedi ki: Halbuki bu, yaptığımız açıklamalar dolayısıyla doğru
değildir.
"Rasulullah (s.a.v.)
bu sözü ona teklif etmeye ve o sözü ona tekrar edip durmaya devam ett!."
Bütün asıl nüshalarda bu şekildedir. "Ona tekrar etti" ifadesi ile
kastettiği Ebu Talib'tir. Kadı Iyaz (rahimehullah) bütün asıl nüshalardan ve
üstatlardan bunu böylece nakletmiştir. Kadı dedi ki:
Bir nüshada ise Ebu
Cehil ve İbn Ebu Umeyye kastı ile tesniye olarak "ona tekrar edip
durdular" şeklindedir. Kadı Iyaz: Bunun doğru olma ihtimali daha yüksektir,
demektedir.
"Ebu Talib'in
onlara son söylediği söz: O Abdulmuttalib'in dini üzeredir" sözü oldu. Bu
en güzel edeplerden ve uygulamalardan birisidir. O da bir kimse başkasının
güzelolmayan sözünü aktaracak olursa üçüncü şahıs zamirini (gaib zamir) kullanır.
Buna sebep ise söylediği sözün şeklen çirkin olmasıdır.
'Ama Allah'a yemin
ederim ki senin için mağfiret dileyeceğim" buyruğunu biz bu şekilde
"ama" lafzını mim'den sonra elif'siz olarak tespit ettik. (11214)
Fakat pek çok asıl nüshada ya da çoğunda mim'den sonra elif ile yazılmıştır.
Her ikisi de sahihtir.
İbnu'ş-Şeceri diye
bilinen İmam Ebu's-Saadat Hibetullah b. Ali b. Muhammed el-Alevi el-Haseni,
el-Emali adlı eserinde şöyle demiştir: Elif ziyadeli olan tekid içindir. Bunu
soru edatı olan hemze ile birlikte bir araya getirmişler ve bu şekilde bir
araya gelmiş olan bu lafzı iki anlamda kullanmışlardır. Birincisi mesela
onların, ama Allah'a yemin ederim ki, mutlaka yapacağım, sözlerinde olduğu gibi
"gerçekten" anlamının kastedilerek kullanılmasıdır, diğeri ise
"ela: dikkat et, haberin olsun" gibi söze başlangıç olmasıdır. Ama
şüphesiz Zeyd gitmektedir, demek de böyledir. Eğer ondan sonra yemin gelirse
çoğunlukla mim'den sonraki elif'i hazfedilir. Böylelikle ikincisinin birincisi
ile ilişkisinin ileri derecede olduğunu göstermek isterler çünkü bir kelime tek
bir harf ile kalacak olursa tek başına kaim olamaz. Böylelikle elif'in
hazfedilmesi suretiyle onun hemze ile bitişik olma ihtiyacı anlaşılmış
olmaktadır. Allah en iyi bilendir.
Buradan yemin teklif
edilmeksizin yemin etmenin caiz olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Burada yemin Ebu
Talib' e mağfiret dilemekteki kararlılığını pekiştirmek ve onun gönlünü hoş
etmek için yapılmıştır.
Ebu Talib, hicretten az
önce Mekke'de vefat etmiştir. İbn Faris dedi ki: Ebu Talib öldüğünde Rasulullah
(s.a.v.) 49 yaşında idi. 50 yaşından sekiz ayan bir gün almıştı. Müminlerin
annesi Hatice (r.anha) ise Ebu Talib'in ölümünden üç gün sonra vefat etmişti.
Yüce Allah'ın:
"Müşriklere Nebinin de, müminlerin de mağfiret dilemeleri olur şey
değildir." (Tevbe, 113) buyruğuna gelince, müfessir ve Meani bilgileri
onların böyle bir şey yapmamaları gerekir anlamında olduğunu söylemişlerdir ve
bu bir yasaktır diye eklemişlerdir. Yüce Allah'ın: "Akrabaları dahi olsalar"
buyruğundaki vav hal vav' ıdır. Allah en iyi bilendir.
Aziz ve celil Allah'ın:
"Muhakkak ki sen sevdiğini hidayete erdiremezsin fakat Allah dilediğine
hidayet verir ve o hidayet bulanları daha iyi bilir." (Kasas, 56)
buyruğuna gelince, müfessirler ayetin Ebu Talib hakkında indiğine icma
etmişlerdir. Onların bu husustaki icmalarını ez-Zeccac ve başkaları da
nakletmiştir. Bununla birlikte ayetin hükmü geneldir çünkü hidayet veren de,
dalalete düşüren de yüce Allah'tan başkası değildir.
el-Ferra ve başkaları
der ki: Yüce Allah'ın: "Sevdiğini" buyruğu iki şekilde açıklanır.
Birincisine göre, sana yakın akraba olduğundan ötürü sevdiğin kimseler
demektir. İkincisi ise, hidayetbulmasını istediğin, sevdiğin kimse demektir.
(1/215) İbn Abbas, Mücahid, Mukatil ve başkaları şöyle demişlerdir: O hidayet
bulanları en iyi bilendir yani kendisi hakkında hidayet takdir etmiş olduğu
kimseleri en iyi O bilir. Allah en iyi
bilendir.
Ebu Talib'in
"ölümün dehşetli hallerine katlanamayışı onu bu işe itti demeyecek
olsalardı bu söz(ü söylemek) ile gözlerinin aydın olmasını sağlardım"
sözleri bütün asıl nüshalarda ve gerek Müslim' de, gerek başkalarında bütün
muhaddislerin rivayetinde bu şekilde: " (...): Dehşet,
tahammülsüzlük" şeklinde cim ve ze harfleriyle yer almıştır.
Kadı Iyaz ve başkaları
da muhaddislerin ve ahbar sahiplerinin yani tarih ve siyer bilginlerinin
rivayetlerinden böylece nakletmiştir. Ancak dilbilginlerinde n birtakım
kimseler bunun (trl) şeklinde olduğunu kabul etmişlerdir. Bu lafzın bu şekilde
olduğunu belirtenlerden birisi de Kitabu'l-Garibeyn isimli eserinde el-Herevi'
dir. Hattabi de Saleb' den tercih ederek bunu böylece naklettiği gibi Şemir de
böyle demiştir. Müteahhirlerden de Ebu'l-Kasım ezZemahşeri de bu kanaattedir.
Kadı Iyaz (rahimehullah)
der ki: Hocalarımızdan birden çok kişi doğrusunun bu olduğuna dair dikkatimizi
çekmiş ve: Bu lafız zayıflık ve bitmişlik, takatsizlik demektir, diye
açıklamışlardır.
el-Ezheri dedi ki: Bunun
dehşet anlamına geldiği de söylenmiştir. Şemir dedi ki: Her gevşek ve zayıf şey
hakkında kullanılır. Anlamı da dehşete düşmektir. (11216) Ebu Talib'in sözü de
bu anlamdadır. Allah en iyi bilendir.
"Onunla gözlerinin
aydın olmasını sağlardım" ifadesine gelince buna dair yapılacak en güzel
açıklama Ebu'l-Abbas Saleb'in şu sözleridir: "Allah onun gözlerini aydın
etti" ifadesinin anlamı Allah gönlü hoş oluncaya ve gözü aydınlanıncaya
kadar arzu ve isteğine onu ulaştırsın (ulaştırdı) ve artık o gözünü hiçbir şeye
dikmeyecek haldedir, demektir. Esmaı dedi ki: Allah onun serin gözyaşı
akıtmasını sağlasın, çünkü sevinç gözyaşı serindir. Allah ona sevindirici
şeyler göstersin, anlamında olduğu da söylenmiştir. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
10- TEVHİD ÜZERE ÖLEN
KİMSENİN KESİNLİKLE CENNETE GİRECEĞİNİN DELİLİ BABI