SAHİH-İ MÜSLİM

İMAN

 

باب بيان الإيمان الذي يدخل به الجنة وأن من تمسك بما أمر به دخل الجنة

4- CENNETE GİRMEYE SEBEP İMAN VE EMROLUNDUKLARINA SIMSıKI SARILAN KİMSENİN CENNETE GİRECEĞİNİN BEYANI BABI

 

12 - (13) حدثنا محمد بن عبدالله بن نمير. حدثنا أبي. حدثنا عمرو بن عثمان. حدثنا موسى بن طلحة. قال: حدثني أبو أيوب؛ أن أعرابيا عرض لرسول الله صلى الله عليه وسلم وهو في سفر. فأخذ بخطام ناقته أو بزمامها. ثم قال: يا رسول الله! أو يا محمد! أخبرني بما يقربني من الجنة وما يباعدني من النار. قال: فكف النبي صلى الله عليه وسلم. ثم نظر في أصحابه. ثم قال: "لقد وفق أو لقد هدي" قال "كيف قلت؟" قال: فأعاد. فقالالنبي صلى الله عليه وسلم: "تعبد الله لا تشرك به شيئا. وتقيم الصلاة. وتؤتي الزكاة. وتصل الرحم. دع الناقة".

 

104- Bize Muhammed b. Abdullah b. Numeyr tahdis etti. Bize babam tahdis etti. Bize Amr b. Osman tahdis etti. Bize Musa b. Talha tahdis edip dedi ki: - Bana Ebu Eyyub'un tahdis ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir seferde iken önüne bir bedevi çıkarak devesinin yedeğini yahut yularını tuttu sonra da: Ey Allah'ın Rasulü -ya da: Ey Muhammed- bana beni cennet'e neyin yakınlaştıracağını, cehennem ateşinden de neyin uzaklaştıracağını haber ver, dedi.

(Ebu Eyyub) dedi ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona karşılık vermedi.

Sonra ashabı arasına bir göz gezdirdi, arkasından: ''Andolsun buna başarı ihsan edildi -yahut: ona hidayet gösterildi-" buyurdu. (Adama dönerek): "Nasıl demiştin" buyurdu.

 

(Ebu Eyyub) dedi ki: Adam sorusunu tekrar sordu. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah'a ona hiçbir şeyi ortak koşmaksızın ibadet eder, namazı dosdoğru kılar, zekatı verir, akrabalık bağını gözetirsin. Haydi deveyi bırak. "

 

Diğer tahric: Buhari, 1396 ve 5982; Nesai, 467; Tuhfetu'l-Eşraf, 3491

 

 

13 - (13) وحدثني محمد بن حاتم، وعبدالرحمن بن بشر؛ قالا: حدثنا بهز. حدثنا شعبة. حدثنا محمد بن عثمان بن عبدالله بن موهب، وأبوه عثمان؛ أنهما سمعا موسى بن طلحة يحدث عن أبي أيوب، عن النبي صلى الله عليه وسلم: بمثل هذا الحديث.

 

105- Bana Muhammed b. Hatim ve Abdurrahman b. Bişr de tahdis edip dediler ki: Bize Behz tahdis edip dedi ki: Bize Şu'be tahdis edip dedi ki:

Bize Muhammed b. Osman b. Abdullah b. Mevheb ve Ebu Osman'ın tahdis ettiğine göre her ikisi Musa b. Talha'yı Ebu Eyyub'dan tahdis ederken dinledi. O Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)' den deyip, bu hadisin aynısını nakletti.

 

Diğer tahric: Buhari, 1396 ve 5982; Nesai, 467; Tuhfetu'l-Eşraf, 3491

 

Bu hadîsin bütün asıl nüshalarında birinci tarikinde senedinde Amr b. Osman; ikinci tarikinde Muhammed b. Osman zikredilmiştir. Halbuki râvi ikisinde de ayni zst olup ismi Amr b. Osman'' dır. Ona Şu'be yanlışlıkla bir defa Muhammed demiş ve bu ismi bir daha böyle bellemiştir. Ş u ' b e 'nin bu vehmini bir çok hadis uleması beyan etmişlerdir. Hadîsi Buharı imam Ahmed b. Hanbel ve Nesai dahi rivayet etmişlerdir.

 

 

14 - (13) حدثنا يحيى بن يحيى التيمي. أخبرنا أبو الأحوص. ح وحدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا أبو الأحوص، عن أبي إسحاق، عن موسى بن طلحة، عن أبي أيوب؛ قال:

 جاء رجل إلى النبي صلى الله عليه وسلم. فقال: دلني على عمل أعمله يدنيني من الجنة ويباعدني من النار. قال: "تعبد الله لا تشرك به شيئا. وتقيم الصلاة. وتؤتي الزكاة. وتصل رحمك" فلما أدبر، قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: "إن تمسك بما أمر به دخل الجنة" . وفي الرواية ابن أبي شيبة "إن تمسك به".

 

106- Bize Yahya b. Yahya et-Temimi tahdis etti. Bize Ebu'l-Ahvas haber verdi. (H) Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti. Bize Ebu'l-Ahvas, Ebu İshak'tan tahdis etti. O Musa b. Talha'dan, o Ebu Eyyub'dan şöyle dediğini nakletti: Bir adam Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelerek dedi ki: Bana beni cennete yakınlaştıracak ve ateşten uzaklaştıracak şekilde yapacağım bir ameli göster. Allah Rasulü şöyle buyurdu: "Allah'a ona hiçbir şeyi ortak koşmamak şartıyla ibadet edersin, namazı dosdoğru kılarsın, zekatı verirsin, akrabalarını gözetirsin. "  Adam dönüp gidince Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Eğer kendisine emrolunanlara sımsıkı sarılırsa cennete girer" buyurdu.

 

İbn Ebi Şeybe'nin rivayetinde ise: "Eğer bunlara sımsıkı sarılırsa" şeklindedir.

 

Diğer tahric: Buhari, 1396 ve 5982; Nesai, 467; Tuhfetu'l-Eşraf, 3491

 

 

15 - (14) وحدثني أبو بكر بن إسحاق. حدثنا عفان. حدثنا وهيب. حدثنا يحيى بن سعيد، عن أبي زرعة، عن أبي هريرة؛ أن أعرابيا جاء إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال : يا رسول الله! دلني على عمل إذا عملته دخلت الجنة. قال: "تعبد الله لا تشرك به شيئا. وتقيم الصلاة المكتوبة. وتؤدي الزكاة المفروضة. وتصوم رمضان" قال: والذي نفسي بيده! لا أزيد على هذا شيئا أبدا، ولا أنقض منه. فلما ولى، قال النبي صلى الله عليه وسلم: "من سره أن ينظر إلى رجل من أهل الجنة، فلينظر إلى هذا".

 

107- Bana Ebu Bekr b. İshak da tahdis etti. (Dedi ki): Bize Affan rivayet etti. (Dedi ki): Bize Vuheyb rivayet etti. (Dedi ki): Bize Yahya b. Saîd, Ebu Zur'a'dan, o Ebu Hureyre'den rivayet ettiğine göre; Bir bedevi Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelerek: Ey Allah'ın Rasulü bana yerine getirdiğim takdirde cennete gireceğim bir amel göster, dedi. Allah Rasulü (sallallahu aleyhi ve sellem): ''Allah'a ona hiçbir şeyi ortak koşmamak şartıyla ibadet edersin yazılmış namazı dosdoğru kılarsın, farz olan zekatı eda edersin, ramazan orucunu tutarsın" buyurdu.

 

Adam: Canım elinde olana yemin ederim ki, ebediyen bunlara bir şey katmayacağım ve bunlardan bir şey eksiltmeyeceğim, dedi.

 

Arkasını dönüp gidince, Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem): "Cennet ehlinden bir adamı görmekten memnun olacak bir kimse buna baksın" buyurdu.

 

Diğer tahric: Buhari, 1397; Tuhfetu'l-Eşraf, 14930

 

 

16 - (15) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة، وأبو كريب. واللفظ لأبي كريب. قالا: حدثنا أبو معاوية، عن الأعمش، عن أبي سفيان، عن جابر؛ قال:

 أتى النبي صلى الله عليه وسلم النعمان بن قوقل فقال: يا رسول الله! أرأيت إذا صليت المكتوبة. وحرمت الحرام. وأحللت الحلال. أأدخل الجنة؟ فقال النبي صلى الله عليه وسلم: "نعم".

 

108- Bize Ebu Bekir b. Ebi Şeybe ve Ebu Kureyb -lafız Ebu Kureyb'in olmak üzere- tahdis edip dediler ki: Bize Ebu Muaviye, A'meş'ten tahdis etti. O Ebu Süfyan'dan, o Cabir'den şöyle dediğini nakletti: Numan b. Kavkal, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelerek: Ey Allah'ın Rasulü, ne dersin yazılmış namazı kılsam, haramı haram bilip uysam, helali helal bilsem, cennete girer miyim, dedi. Allah Rasulü (sallallahu aleyhi ve sellem): "Evet" buyurdu.

 

Bu Hadisi Yalnız Müslim rivayet etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 2313

 

 

17 - (15) وحدثني حجاج بن الشاعر، والقاسم بن زكرياء. قالا: حدثنا عبيدالله بن موسى، عن شيبان، عن الأعمش، عن أبي صالح، وأبي سفيان، عن جابر؛ قال: قال النعمان بن قوقل: يا رسول الله! بمثله. وزادا فيه: ولم أزد على ذلك شيئا.

 

109- Bana Haccac b. eş-Şair ve el-Kasım b. Zekeriya da tahdis edip dediler ki. .. A'meş'den, o Ebu Salih ve Ebu Süfyan'dan, ikisi Cabir'den şöyle dediğini nakletti: Numan b. Kavkal: Ey Allah'ın Rasulü, dedi ve hadisi aynen zikretti. Yalnız rivayetinde: "Buna hiçbir şey eklemem" dedi, şeklindedir.

 

Bu Hadisi: Yalnız Müslim rivayet etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 2313 ve 2326

 

 

18 - (15) وحدثني سلمة بن شبيب. حدثنا الحسن بن أعين. حدثنا معقل (وهو ابن عبيدالله) عن أبي الزبير، عن جابر؛ أن رجلا سأل رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال : أرأيت إذا صليت الصلوات المكتوبات وصمت رمضان. وأحللت الحلال وحرمت الحرام. ولم أزد على ذلك شيئا. أأدخل الجنة؟ قال: "نعم" قال: والله! لا أزيد على ذلك شيئا.

 

110- Bana Seleme b. Şebib de tahdis etti. Bize Hasan b. A'yen tahdis etti. Bize Ma'kil -ki o, İbn Ubeydullah'tır- Ebu'z-Zubeyr'den tahdis etti. O Cabir'den rivayet ettiğine göre; Bir adam Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e bir soru sorup: Bana yazılmış namazları kılsam, ramazanı tutsam, helali helal, haramı haram bilsem ve buna hiçbir şey eklemesem -ne dersin- cennete girer miyim, dedi.  Allah Rasulü (sallallahu aleyhi ve sellem): "Elbette" buyurdu. Adam: Allah'a yemin ederim, bunlara hiçbir şey eklemem, dedi.

 

 

Bunu Yalnız Müslim rivayet etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 2950

 

AÇIKLAMA:              Bu bapta Ebu Eyyub, Ebu Hureyre ve Cabir (radıyallahu anhum)'un rivayet ettikleri hadisler yer almaktadır. Ebu Eyyub ve Ebu Hureyre'nin rivayet ettiği hadisleri aynı zamanda Buhari de rivayet etmiştir. Cabir'in hadisini de yalnızca Müslim rivayet etmiştir.

 

Bu baptaki lafızlar ile ilgili açıklamalara gelince, Ebu Eyyub'un adı Halid b. Zeyd el-Ensari'dir.

Ebu Hureyre'nin adı ise bu husustaki otuza yakın görüş arasından daha sahih olana göre Abdurrahman b. Sahr'dır. Kitabın mukaddimesinde bu husus daha fazla açıklamalarla geçmiş bulunmaktadır.

 

Müslim (rahimehullah)'ın: "Bize Muhammed b. Abdullah b. Numeyr tahdis etti. Bize babam tahdis etti, bize Amr b. Osman tahdis etti. Bize Musa b. Talha tahdis etti. Bana Eyyub tahdis etti" şeklindeki rivayet diğer rivayet yolunda (105): "Bana Muhammed b. Hatim ve Abdurrahman b. Bişr tahdis edip dediler ki: Bize Behz tahdis edip dedi ki: Bize Şube tahdis edip dedi ki: ... dinlemişlerdir" şeklindedir. Bütün asıl (yazma) nüshalarda birinci rivayet yolunda Amr b. Osman, ikincisinde ise Muhammed b. Osman şeklindedir. İkincisinin Şube'den kaynaklanan bir yanılma ve bir yanlışlık olduğu, doğrusunun ise birinci rivayet yolunda olduğu gibi Amr b. Osman olduğu üzerinde ittifak etmişlerdir.

 

el-Kelabazi ve bu alanın uzmanlarından sayılamayacak kadar çok topluluklar bu Şube' den gelen bir yanılmadır çünkü Şube ona "Muhammed" derdi. Halbuki kendisinin asıl adı Amr'dır demişlerdir. Buhari'nin zekat bölümünde Şube'nin rivayeti olarak yine bu şekildeki yanılması ile kaydedilmiştir. Allah en iyi bilendir.

 

"Mevheb" isminde mim ile he harfleri fethalı, aralarında vav harfi sakindir.

"Bir A'rabi" hemze fethalı olarak okunur. Çölde yaşayan bedevi demektir. Az önce bu açıklanmış bulunmaktadır.

 

"Devesinin yedeğini yahut yularını tuttu" ibaresindeki (yedek anlamını verdiğimiz) hitam ve (yular anlamını verdiğimiz zimam) kelimelerindeki hı ve ze harfleri kesrelidir. el-Herevi, Kitabu'l-Garibeyn'de şöyle der: el-Ezheri dedi ki: Hitam (yedek) devenin burnuna takılandır. Bu da şöyle yapılır: Liften, kıldan yahut ketenden yapılmış bir ipin uçlarından birisine bir halka konur. Diğer uç da (ipin hepsi) bir halka oluncaya kadar onun içinden geçirilir sonra da devenin boynuna takılır sonra da onun burnu üzerine büküıür. Eğer bu ip deriden örülerek yapılırsa ona cerir denilir. İnce bir halde burna takılana ise yular denilir. (11172) el-Ezheri'den naklen el-Herevi'nin sözleri bunlardır. el-Metali sahibi ise şöyle demiştir: Zimam develerin yönlendirilmesi ve çekilmesi için başlarının kendileriyle bağlandığı ip, ince deri ve benzeri şeylerdir. Allah en iyi bilendir.

 

Nebi {Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Buna tevfik ihsan edildi." Mezhebimiz mensubu kelamcılar, tevfik itaat gücünün yaratılmasıdır. Hizlan (ilahi yardımdan mahrumiyet) ise masiyet kudretinin yaratılmasıdır, demişlerdir.

 

"Allah'a ona hiçbir şeyi ortak koşmamak şartıyla ibadet edersin." Bu lafızların bir arada zikrediliş hikmetine dair açıklama daha önceden geçtiği gibi, namazın dosdoğru kılınmasından maksat ve ona farz olarak yazılmış adının veriliş sebebi zekat hakkında "farz kılınmış" denilmesi de açıklanmış bulunmaktadır. Aynı şekilde ne arttırırım, ne eksiltirim sözleri ile Ebu Hureyre'den rivayet nakleden Ebu Zur'a'nın adının Herim olduğu da Amr olduğu, Abdurrahman olduğu, Ubeydullah olduğunun söylendiği de geçmiş bulunmaktadır.

 

Allah Rasülünün (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Akrabalık bağını gözetirsin" yani akrabalarına durumuna ve onların haline uygun olarak kalayına gelen şekliyle iyilikte bulunursun. İnfakta bulunmak, selam vermek, ziyaret etmek, onlara itaat etmek ve benzeri hususlar gibi. Diğer rivayette ise: "Seninle akrabalığı olanı gözetirsin" şeklindedir ki (sahip ve aidiyet belirten bir takı olan) "zu"nin kelimelere izafe edilmesinin caiz olduğuna dair açıklamalar mukaddimenin sonlarında geçmişti.      (Bundan sonrası tercüme edilmemiş)

 

"Deveyi bırak. " Böyle demesinin sebebi zorlukla karşılaşmadan ona soru sorabilme imkanını elde etmek üzere devenin yedeğini yahut yularını tutmuş olması idi. Cevabı tamamlanınca ona: "Onu bırak" dedi.

 

"Bize Ebu'l-Ahvas, Ebu İshak'tan tahdis etti." Kitabın mukaddimesinde her ikisinin adının ne olduğu açıklanmış bulunmaktadır. Ebu'l-Ahvas'ın adı şeddeli olarak Sellam b. Suleym'dir. Ebu İshak ise Amr b. Abdullah es-Sebil'dir.

 

"Eğer emrolunduğuna sımsıkı sarılırsa cennete girer. " Tahkik edilmiş asıl nüshaların birçoğunda bu şekildedir. Biz de bu şekilde zapt ettik (harekeledik) yani emrolundu anlamındaki laflZdaki hemze ötreli, mim kesreli, sonrasında da be harfi cerri ile (edilgen kip şeklinde)dir. Bunu Hafız Ebu Amir el-Abderi ise hemze fethalı ve mütekellim zamiri (birinci tekil şahıs) te'si ile: "(....): Kendisine emrettiğimi" şeklindedir. Her ikisi de sahihtir. Allah en iyi bilendir.

 

Bu hadiste akrabalık bağını sözkonusu etmesi, Abdulkayslılar heyeti ile ilgili (115 nolu) hadiste kap kacakların ve daha başka hadislerde başka hususların sözkonusu edilmesi ile ilgili olarak Kadı Iyaz ve başkaları (Allah'ın rahmeti onlara) şöyle demişlerdir: Bu gibi hususlar soru soranın özel durumu ve onu ilgilendiren hususlara göre değişiklik gösterir. Allah en iyi bilendir.

 

Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Cennet ehlinden bir adamı. .. buna baksm" buyruğuna gelince, bundan anlaşıldığı üzere Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun bu kabul edip, üstlendiği yükümlülükleri yerine getireceğini, bunları sürdüreceğini ve cennete gireceğini bilmiş idi.

 

Müslim'in, Cabir (radıyallahu anh)'ın rivayet ettiği hadisteki: "Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe tahdis etti ... O Cabir'den" isnadında Cabir ve Ebu Süfyan dışında hepsi Kufeli olan raviler yer almıştır çünkü Cabir Medeni, Ebu Süfyan ise Vasiti'dir. Mekki olduğu da söylenmiştir. Ebu Bekr b. Ebu Şeybe'nin adının (1/174) Abdullah b. Muhammed b. İbrahim olduğu, İbrahim'in de Ebu Şeybe'nin kendisi olduğu geçmiş bulunmaktadır.

 

Ebu Kureyb'in adı ise Muhammed b. el-Ala el-Hemdanl'dir.

Ebu Muaviye'nin adı Muhammed b. Hazim'dir. Xmeş'in adı ise Süleyman b. Mihran Ebu Muhammed'dir.

 

Ebu Süfyan'ın adı Talha b. Nafi el-Kuraşi olup onların azatlısıdır. Süfyan isminin sin harfinin üç türlü okunacağına dair bilgi daha önceden geçmişti. ÖtreIi, kesreli ve fethalı okunabilir.

 

Xmeş tedIis yapan bir ravi olup, tediis yapan bir ravi "an" lafzını kullandığı takdirde semaı başka bir cihetten sabit olmadığı sürece rivayeti delil gösterilememekle birlikte Xmeş'in, Ebu Süfyan'dan deyip "an" lafzını kullanarak rivayette bulunmasına gelince, baştaki fasıllarda olsun, mukaddimenin şerhinde olsun Buhari ve Müslim'in sahihlerinde tediis yapan ravilerden "an" lafzı ile gelen rivayetlerin o ravilerin başka bir cihetten rivayetleri sema yoluyla dinlediklerinin sabit olduğu şeklinde yorumlanacağı belirtilmiş idi. Allah en iyi bilendir.

 

"en-Numan b. Kavkal, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Selleml'e gelerek ... evet, buyurdu" ibarelerinde geçen "Kavkal" ismi aralarında sakin bir vav ve sonu lam ile biten fethalı iki kaf iledir.

 

"Haramı haram bilirsem" sözü ile ilgili olarak Şeyh Ebu Amr b. es-Salah (rahimehullah) şöyle demiştir: Göründüğü kadarıyla bu sözleriyle o haramın haram olduğuna inanmayı ve haramı işlememeyi kastetmiştir. Halbuki "helali helal bilmek"ten maksat farklıdır. Bunun için sadece onun helal olduğuna inanmak yeterlidir. "A'meş'den, o Ebu Salih'ten." Kitabın mukaddimesinin baş taraflarında Ebu Salih'in adının Zekvan olduğu geçmiş bulunmaktadır.

 

"el-Hasan b. A'yen"in: "Bize Ma' kil -ki o İbn Ubeyduilah'tır- Ebu'zZubeyr' den tahdis etti" ibaresine gelince "A'yen" isminde hemze fethalı ve son harfi de nun'dur. Adı ise el-Hasan b. Muhammed b. A'yen el-Kuraşi olup, onların azatlısıdır, Ebu Ali künyeli el-Harrani nispetlidir. "A'yen" ise iri geniş gözlü demektir. "Ma'kil" ismine gelince, mim harfi fethalı, ayn sakin ve kaf kesrelidir.

 

Ebu'z-Zubeyr'in adı ise Muhammed b. Müslim b. Tedrus'dur. "Ki o İbn Ubeydullah'tır." Bunun faydasına dair açıklama defalarca geçti. O da bu rivayette "İbn Ubeydullah" lafzının geçmemiş olmasından dolayı rivayete fazlalık katmayacak şekilde onu açıklamak istemiş olmasıdır.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

5- İSLAM'IN RÜKÜNLERİNİ VE PEK BÜYÜK TEMELLERİNİ AÇIKLAMA BABI