SAHİH-İ MÜSLİM |
MUKADDİME |
باب
النهي عن
الحديث بكل ما
سمع.
3- HER İŞİTTİĞİNİ
SÖYLEMENİN NEHİY BABI
5 - (5) وحدثنا
عبيدالله بن
معاذ العنبري.
حدثنا أبي. ح
وحدثنا محمد
بن المثنى.
حدثنا
عبدالرحمن بن مهدي.
قالا: حدثنا
شعبة، عن خبيب
بن عبدالرحمن،
عن حفص بن
عاصم، عن أبي
هريرة؛ قال:
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم: "كفى
بالمرء كذبا
أن يحدث بكل ما
سمع".
7- Bize Ubeydullah b.
Muaz el-Anberî rivayet etti. (Dediki) Bize babam rivayet etti H. Bize Muhammed b. el-Müsenna da rivayet
etti. (Dediki:) Bize Abdurrahman b. Mehdi rivayet etti. (Anberî'nin babasıyla
îbni Mehdî) demişlerki: Bize Şu'be, Hubeyb b. Abdirrahman'dan o da Hafs b.
Asım'dan o da Ebu Hureyre'den naklen
rivayet etti. Şöyle demiş: Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
"Duyduğu her şeyi nakletmesi yalan olarak kişiye yeter" buyurdu.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 4992; Tuhfetu'l-Eşraf, 12268
AÇIKLAMA: Hadisin senedinde "Hubeyb b.
Abdurrahman, Hafs b. Asım'dan şöyle dediğini nakletti" ibaresi vardır. Bu
rivayete göre Rasulullah (s.a.v.): "Duyduğu her bir şeyi anlatması kişiye
yalan olarak yeter" buyurmaktadır. Yine Hubeyb'den, o Hafs'dan, o Ebu
Hureyre'den, o Nebi (s.a.v.)'den diye gelen diğer rivayet (aşağıdaki hadis'in)
yolunda da aynen bunun gibi rivayet edildiği bildirilmiştir.
وحدثنا
بن أبي بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا علي بن
حفص. حدثنا
شعبة، عن خبيب
بن
عبدالرحمن،
عن حفص بن
عاصم. عن أبي
هريرة، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم بمثل ذلك.
8- Bize Ebu Bekr b. Ebi
Şeybe de rivayet etti. (Dediki:) Ali b. Hafs rivayet etti. (Dedi ki) Bize
Şu'be, Hubeyb b. Abdirrahman'dan o da Hafs b. Asım'dan, o da Ebu Hureyre'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) den
bunun mislini (aynını) rivayet etti.
AÇIKLAMA: İkinci rivayet yolunda: "Bunun
gibi" demesi ise sahih bir rivayettir. Daha önceki fasıllarda bu hususa
dair açıklamalar ve bu şekilde rivayetin nasılolacağına dair bilgiler geçmiş
bulunmaktadır.
وحدثنا
يحيى بن يحيى.
أخبرنا هشيم،
عن سليمان التيمي،
عن أبي عثمان
النهدي؛ قال:
قال عمر بن
الخطاب رضي
الله تعالى
عنه: بحسب
المرء من الكذب
أن يحدث بكل
ما سمع.
9- Bize Yahya b. Yahya dahi rivayet etti. (Dediki;) Bize
Hüşeym Süleyman et-Teymî'den, o da Ebu Osman en-Nehdi'den naklen haber verdi.
Şunu söyledi: Ömerü'bnü'l-Hattab
(Radiyallahu anh) : « Her işitimini
söylemek, kişiye yalan namına kafidir.» dedi.
Bu hadis'i sadece
Müslim tahric etti.
SENED AÇIKLAMASI: Ömer b. el-Hattab ile Abdullah b. Mes'ud
(r.a.)'dan da: "Duyduğu her bir şeyi anlatmak yalan olarak kişiye
yeter" rivayeti nakledilmiştir ki, buna yakın daha başka rivayetler de
vardır.
Hadisin senedlerine
gelince, Hubeyb ile ilgili açıklama daha önce bölümün sonlarında geçmiş ve
Buhari ve Müslim'in Sahihlerinde bundan Hubeyb b. Adiyy'den ve İbnu'z-Zubeyr'in
künyesi olan Ebu Hubeyb'den ibaret üç ismin dışında (noktalı h ile) ismin
geçmediği de kaydedilmiş idi.
Yine senette he harfi
ötreli olarak geçen Huşeym b. Beşir es-Sülemi el-Aasın olup, Ebu Muaviye
künyelidir. Asrının alimleri ve onlardan sonra gelenler pek üstün, hıfzı pek
çok, rivayeti pek sağlam birisi olduğunu ittifakla kabul etmişlerdir. Bununla
birlikte tedlis yapan bir ravi idi. Buradaki rivayetinde de "Süleyman
et-Teymi'den" diye rivayette bulunmuştur. Bundan önceki fasıllarda da
tedlis yapan bir ravinin "an
(...den, ...dan)" diyecek olursa rivayetinin bir başka cihetten onu
dinlediği sabit olmadıkça delil gösterilmeyeceği de geçmiş bulunmaktadır.
Buhari ve Müslim'in Sahihlerinde bu türden bulunan rivayetlerin ise bu şekilde
rivayet nakleden kişinin bu rivayeti bir başka cihetten işittiğinin sabit
olduğu şeklinde açıklanır. İşte bu da onlardan birisidir.
Yine onun senedinde Ebu
Osman en-Nehdi vardır ki, o atalarından birisine nispet edilmiştir. Bu kişi de
Nehd b. Zeyd b. Leys'dir. Ebu Osman tabiinin büyüklerinden ve
faziletlilerindendi. Adı da Abdurrahman b. Mull idi. Muli isminin mim'i fethalı
(Meli), ötreli (Muli) ve kesreli (Mili) de okunur. Bu üç halde de sondaki lam
şeddelidir. Kesreli mim, sakin lam ve sonrasından gelen bir hemze ile
"Mill" de söylenir.
Ebu Osman, Nebi (s.a.v.)
döneminde Müslüman olmuş olmakla birlikte onunla karşılaşmamıştır. Ashab-ı
kiram'dan çok kimseden hadis dinlemiştir. Tabiinden de büyük topluluklar ondan
rivayette bulunmuştur.
Kendisi Kufeli olup
sonra Basra' da yerleşmiştir. Önceleri Kufe'yi yurt edinmişken, Huseyn (r.a.)
şehit edildikten sonra oradan ayrılıp Basra'da yerleşti ve Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in kızının oğlunun öldürüldüğü bir şehirde
oturmam, demişti.
İmam Ahmed b. Hanbel'den
-yüce Allah'ın rahmeti üzerine olsun-
rivayet ettiğimize göre o şöyle demiştir: Ben tabiin arasında Ebu Osman
en-Nehdi ile Kays b. Ebi Hazim gibisini bilmiyorum, demiştir.
Ona dair haberlerden
birisi de bizim ondan gelen senedle rivayet ettiğimiz söylediği şu sözüdür: 130
yıl'a yakın yaşım oldu, değiştiğini görmediğim hiçbir şey kalmadı. Emelim müstesna,
onun olduğu gibi durduğunu görüyorum. 95 yılında vefat etti, 100 yılında vefat
ettiği de söylenmiştir. Allah en iyi bilendir.
METİN AÇIKLAMASI:
"Yalan olarak
kişiye yeter" yani, bu kadar yalan onun için yeterlidir. Çünkü, ondan yeteri kadar çok pay almış
bulunmaktadır.
Bu husustaki hadisin ve
diğer eserlerin anlamına gelince, bunlar insanın duyduğu her şeyi anlatmasını
yasaklamayı ihtiva etmektedir. Çünkü adeten insan doğruyu da, yalanı da duyar.
Her duyduğunu anlatacak olursa olmayan şeyleri haber verdiği için yalan
söylemiş olur. Hak ehli kimselerin benimsediği kanaate göre yalanın bir şey
hakkında gerçek durumuna muhalif bir şekilde haber vermekten ibaret olduğu ve
kasten söylenmesinin bunda şart olmadığı geçmiş bulunmaktadır. Ancak böyle bir
yalanın günah olması için kasten söylenmesinin şart olduğu da ifade edilmiştir.
Allah en iyi bilendir.
وحدثني
أبو الطاهر
أحمد بن عمرو
بن عبدالله بن
عمرو بن سرح
قال: أخبرنا
ابن وهب؛ قال:
قال لي مالك:
اعلم أنه ليس
يسلم رجل حدث
بكل ما سمع.
ولا يكون
إماما أبدا،
وهو يحدث بكل
ما سمع
10- Bana Ebu-Tahir Ahmed b. Amr b. Abdillah b. Amr
b. Şerh rivayet etti. Dediki: Bize ibni Vehb haber verdi. Dediki: Bana Malik şunu söyledi: Bilmiş ol ki, her işittiğini söyleyen
kimse selamete eremez. Her işittiğini söyleyip dururken o ebediyyen imam da
olamaz.»
Sadece Müslim rivayet
etmiştir. Tuhfetu'l-Eşraf, 9508
AÇIKLAMA: "Duyduğu her şeyi söyleyen bir
kimsenin imam olamayacağı" sözünün anlamı da şudur: Kişi duyduğu her şeyi
söyleyecek olursa rivayetinde de çokça hata olur, buna bağlı olarak da ona
güvenilmez ve ondan rivayet alınmaz.
Diğer isnatta geçen İbn Vehb de Abdullah b. Vehb b. Müslim b. Muhammed
el-Kuraşi el-Fihri'dir. Onların mevlası (azatlısı) olup, Basrahdır. Hıfzı,
rivayetinin sağlamlığı ve üstün değeri ittifakla kabul edilmiş imamdır
(radıyallahu anh)
حدثنا
محمد بن
المثنى. قال:
حدثنا
عبدالرحمن. قال:
حدثنا سفيان،
عن أبي إسحاق،
عن أبي الأحوص،
عن عبدالله؛
قال: بحسب
المرء من
الكذب أن يحدث
بكل ما سمع.
11- Bize Muhammed b. el-Müsenna rivayet etti. Dedi
ki: Bize Abdurrahman rivayet etti ki: Bize Süfyan Ebû İshak'dan o da Ebu'
Ahvas'dan o da Abdullah'dan naklen rivayet etti. Şöyle demiş: «İşittiği
herbir şeyi anlatmak yalan olarak kişiye yeter.»
Sadece Müslim rivayet
etmiştir. Tuhfetu'l-Eşraf, 19247
AÇIKLAMA: Diğer senette ise
"Abdurrahman: Bize Süfyan, Ebu İshak'tan tahdis etti. O Ebu'I-Ahvas'tan, o
Abdullah'tan" geçen Abdurrahman, Abdurrahman b. Mehdi olup, meşhur imam
Ebu Said el-Basri' dir. Süfyan ise meşhur
imam Ebu Abdullah künyeli Kufi nispetli es-Sevri'dir. Ebu İshak'a gelince,
üstün bir tabii olup, es-Sebli nispetlidir, adı Amr b. Abdullah el-Hemdani
el-Kufi'dir. Ahmed b. Abdullah el-Icli dedi ki: Nebi (s.a.v.)'in ashabından
otuz sekiz sahabiden hadis dinlemiştir. Ali b. el-Medini de şöyle demektedir:
Ebu İshak yetmiş ya da seksen sahabiden rivayet nakletmiştir ki onlardan ondan
başka rivayet nakleden yoktur. Dedelerinden birisine nispet edilmiştir, onun da
adı es-Sebi' b. Sa'd b. Muaviye idi.
Ebu'l-Ahvas'ın adı ise Avf b. Malik el-Cuşemi el-Kufi'dir. Babasının
sahabilerden olduğu bilinen tabiinden birisidir. Abdullah ise oldukça değerli, üstün sahabi
Ebu Abdurrahman künyeli Abdullah b. Mesud'dur. Kufe'de yerleşmiştir.
وحدثنا
محمد بن
المثنى. قال:
سمعت
عبدالرحمن بن
مهدي يقول: لا
يكون الرجل
إماما يقتدى
به حتى يمسك
عن بعض ما سمع.
12- Bize Muhammed b.
el-Müsenna dahî rivayet etti. Dedi kî: Abdurrahman
b. Mehdî'yi: «Bir adam işittiği şeylerin bazısından dilini tutmadıkça,
kendisine uyulacak bir imam olamaz» derken işittim.
Sadece Müslim rivayet
etmiştir. Tuhfetu'l-Eşraf, 18976
وحدثنا
يحيى بن يحيى
أخبرنا عمر بن
علي بن مقدم،
عن سفيان بن
حسين؛ قال:
سألني إياس بن
معاوية فقال:
إني أراك قد
كلفت بعلم
القرآن. فاقرأ
علي سورة.
وفسر حتى أنظر
فيما علمت.
قال ففعلت. فقال
لي: احفظ علي
ما أقول لك.
إياك
والشناعة في
الحديث فإنه
قلما حملها
أحد إلا ذل
في نفسه. وكذب
في حديثه.
13- Bize Yahya b. Yahya da rivayet etti. (Dedi
ki;) Bize Ömer b. Ali b. Mukaddem, Süfyan b. Hüseyin'den naklen haber verdi. Süfyan şöyle demiş: —
Bana İIyas b. Muaviye sordu. Dedi ki: Ben senin Kur'an ilmine oldukça
düşkün olduğunu görüyorum. Haydi bana bir sure oku ve tefsirini yap da senin
bilgini bir göreyim. (Süfyan) dedi ki: Ben de onun dediğini yaptım. Bana dedi
ki:
Sana söyleyeceklerimi
iyi belle. Sakın hadiste şenaete kaçma çünkü bunu yapıp da nefsi zelil olmayan
ve naklettiği hadiste yalancılıkla itham edilmeyen kişi pek azdır.334
Sadece Müs!im rivayet
etmiştir. Tuhfetu'l-Eşraf, 18442
AÇIKLAMA: "Kur'an ilmine düşkün olduğunu
görüyorum" ifadesinin anlamına gelince, buna pek düşkünlük gösterdiğini ve
bunu sürdürüp devam ettirdiğini görüyorum demektir. İbn Faris ve daha başka dil
bilginleri bir şeye düşkün olmak diye Ebu'l-Kasım ez-Zemahşeri ise kalbin
meşguliyeti ile birlikte zorlanarak düşkünlüğünü sürdürmek diye açıklamıştır.
"Hadiste şenaetten
sakın" ifadesine gelince, dilbilginleri şenaatin çirkinlik demek olduğunu
söylemişlerdir. Bir şeyi şeni' bulmak çirkin görmek demektir.
(İyas'ın) bu sözlerinin
anlamına gelince, onu ravisinin tenkit edilmesine ve rivayetinin çirkin
görünmesine sebep olacak münker hadisleri rivayet etmekten sakındırmaktır.
Böylelikle nakledeceği rivayetlerde yalancı olduğu söylenecek yahut rivayetleri
hakkında şüpheye düşülecek, buna bağlı olarak konumu ve değeri düşecek ve haddi
zatında kendisi küçük düşecek. Şanı yüce Allah en iyi bilendir.
وحدثني
أبو الطاهر
وحرملة بن
يحيى. قالا:
أخبرنا ابن
وهب. قال:
أخبرني يونس
عن أبي شهاب،
عن عبيدالله
بن عبدالله
ابن عتبة؛ أن
عبدالله بن مسعود
قال: ما أنت
بمحدث قوما
حديثا لا
تبلغه عقولهم،
إلا كان
لبعضهم فتنة.
14- Bana Ebu't-Tahir ile Harmeletü'bnü Yahya dahi
rivayet etliler Dediler ki: Bize İbni Vchb haber vererek şunu söyledi: Bana
Yunus İbni Şihab'dan o da Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe'den naklen haber verdi
ki, Abdullah b. Mes'ud dedi ki: Sen bir
topluluğa akıllarının ermeyeceği bir hadis nakledecek olursan mutlaka o onların
bazılarının bir fitneye düşmelerine sebep olur.
Sadece Müslim rivayet
etmiştir. Tuhfetu'l-Eşraf, 9401
SENED AÇIKLAMASI: Diğer senette geçen "Yunus, İbn Şihab'dan,
o Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe'den" ismiyle geçen ravilere gelince,
Yunus b. Yezid, Ebu Yezid el-Kureşi el-Umevi olup onların azatlısıdır. el-İli
nispetlidir.
Yunus ismi altı türlü
söylenir. (Ye harfinden sonra) hemze getirmek ve getirmemek suretiyle nun harfi
ötreli, kesreli ve fethalı okunur. Yusuf isminde de aynı şekilde altı söyleyiş
ve sin harfinde üç hareke sözkonusudur. İbnu's-Sikkit, her iki isimdeki
söyleyişlerin çoğunluğunu zikretmiş, geri kalanlarını da Ebu'l-Beka sözkonusu
etmiştir.
İbn Şihab'a gelince, o
pek üstün, tabiinin meşhur imamıdır. Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b.
Abdullah b. Şihab b. Abdullah b. Haris b. Zuhre b. Kilab b. Murre b. Ka'b b.
Luey Ebu Bekr el-Kuraşi Zühri el-Medeni' dir. Şam'da yerleşmiş, ashab-ı kiramdan
on kadar sahabiye yetişmiştir. Tabiinden de çok rivayet naklettiği gibi onlar
da kendisinden çok rivayet almışlardır. Onun ilim, hıfz, koruyuculuk,
sağlamlık, ilim tahsil etmekte gayret, bu uğurdaki zorluklara katlanmak, ilim
tahsili için canı feda etmek, ibadet, vera, cömertlik, yanında dünyanın
değersizliği ve bunun dışında çeşitli hayırları sayılamayacak kadar çoktur ve
ayrıca şöhrete ihtiyacı olmayacak kadar da ünlüdür.
Pek üstün imam
Ubeydullah b. Abdullah'a gelince o da yedi fakihten (fukaha-i seb'a}'dan
birisidir. Allah hepsinden razı olsun.
İsnaddaki inceliklere
gelince, bu hadisin birinci rivayet yolu Hafs, Nebi (s.a.v.)'den diye mürsel
olarak gelmiştir çünkü Hafs tabiindendir. İkinci rivayet yolu ise muttasıl
olarak Hafs'dan, o Ebu Hureyre'den, o Nebi (s.a.v.) diye gelmiştir. Birinci
rivayet yolunu Müslim, Muaz ve Abdurrahman b. Mehdi'nin rivayeti olarak
almıştır. Her ikisi de bunu Şube'den rivayet etmişlerdir. Gunder de aynı
şekilde bunu Şube'den mürselolarak rivayet etmiştir.
İkinci rivayet yolu ise,
Ali b. Hafs'dan, o Şube'den diye gelmiştir. Darekutni dedi ki: Doğrusu Muaz,
İbn Mehdi ve Gunder'in rivayet ettiği gibi bunun Şube'den mürsel olarak gelen
rivayetidir.
(Nevevi:) Derim ki: Bunu
aynı şekilde Ebu Davud da Süneninde hem mürsel, hem muttasıl olarak rivayet
etmiştir. Bu hadisi Hafs b. Ömer en-Numeyri'den, o Şube'den diye rivayet ettiği
gibi Ali b. Hafs'ın rivayeti olarak muttasıl olarak da rivayet etmiştir.
Hadisin hem muttasıl, hem mürsel olarak rivayet edildiği sabit olursa onun muttasıl
oluşuna göre amel edilir. İşte fukaha'nın, usul alimlerinin ve hadis ehli bir
topluluğun benimsediği sahih görüş budur. Çoğunluğun bunu mürsel olarak rivayet
etmesinin de bir zararı yoktur çünkü-muttasıl rivayet sika birisinin bir
ziyadesidir, bu da kabul edilir. Bu mesele bundan önceki fasıllarda açıklanmış
bir şekilde geçmişti. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
4- ZAİF RAVİLERDEN
RİVAYETTE BULUNMAKTAN NEHİY VE RİVAYETLERİ ALIRKEN İHTİYAT GÖSTERİLMESİ