بَاب
فِي حَقِّ
الْجِوَارِ
122-123. Komşu Hakkı
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
عَنْ يَحْيَى
بْنِ سَعِيدٍ
عَنْ أَبِي بَكْرِ
بْنِ
مُحَمَّدٍ
عَنْ
عَمْرَةَ
عَنْ عَائِشَةَ
رَضِيَ
اللَّهُ عَنْهَا
أَنَّ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ مَا
زَالَ
جِبْرِيلُ
يُوصِينِي
بِالْجَارِ
حَتَّى
قُلْتُ لَيُوَرِّثَنَّهُ
Âişe (r.anha)'dan
(rivayet edildiğine göre); Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Cibril, komşu
hakkında o kadar tavsiyede bulundu ki sonunda (kendi kendine) onu mirasçı
kılacak, dedim."
İzah:
Buhari, edeb, Müslim
birr; Tirmizî, birr; İbn Mace. edeb; Ahmed b. Hanbel, 11,85, 160, 259, 305,
445,458, 514. V, 32, 365. VI, 52.91, 125, 187,238.
Metinde geçen
"kesinlikle onu bana mirasçı yapacak sandım" sözünden murad
"Bana bu hususta yakında Allah Man bir emir gelecek sandım"
demektir. Bu cümle komşu hakkının şiddetle riayet ve muhafazasını ifade için
mübalağa mevkiine çıkmıştır. Komşu ismi, müslüman, kâfir, âbid, fâsık, dost, düşman,
yabancı, hemşehri, faydalı zararlı, akraba ve ecnebi bütün çevre halkına şamildir.
Bunların hukuku en yakından başlamak üzere sırayla uzaklara doğru gider.
Komşuluğun hududu hakkında ihtilaf vardır. Hz. Ali'den bir rivayete göre;
birbirlerinin seslerini duyanlar komşudurlar. Bazıları sabah namazını mescidde
birlikte kılanlar komşudur, demişlerdir.
Bir rivayete göre
[Heytemî, Mecmeuzzevaid, V1Iİ, 168; el Münziri, et-Tergib, XIII, 353.] komşuluk
hakkı evin her tarafından kırk haneye kadar devam eder. Evzaaî'den de Öyle bir
kavil rivayet edilmiştir.
Komşuların hakkı her
birine, haline göre muamele yapmak, hayır dilemek, zarar vermemek, nasihat
etmek, gibi şeylerdir. Buradaki emir güzel ahlâka irşad ve nedb içindir.
Hafız İbn Hacer el
Askalanî'nin açıklamasına göre sahâbiler: "Ey Allah'ın Resulü, komşunun
komşu üzerindeki hakkı nedir?" diye sormuşlar da Hz. Nebi şöyle cevap
vermiş:
Komşu senden birşeyi
ödünç olarak isterse onu vereceksin. Senden yardım dilerse, yardım edeceksin.
Hastalanmışa ziyaret edeceksin. İhtiyacı olursa yardım edersin. Hayırlı bir
işi olursa tebrik edersin. Başına bir musibet gelirse taziyet ve tesellide
bulunursun. Öldüğü zaman cenazesine iştirak edersin. Evinin önüne izin almadan
hava almasına engel olacak şekilde evinden yüksek ev yapmazsın. Tencerenin
yayacağı yemek kokusuyla onu rahatsız etmezsin. Pişirdiğin yemekten ona da
gönderirsen o başka. Meyve alırsan ona da hediye edersin. Şayet hediye
etmeyeceksen meyveyi dışarı çıkarmazsın. Komşunun çocuğu da görmez."