DEVAM: 58. Merhamet
4291
حَدَّثَنَا
حَفْصُ بْنُ
عُمَرَ قَالَ
حَدَّثَنَا ح
و حَدَّثَنَا
ابْنُ
كَثِيرٍ قَالَ
أَخْبَرَنَا
شُعْبَةُ
قَالَ كَتَبَ
إِلَيَّ
مَنْصُورٌ
قَالَ ابْنُ
كَثِيرٍ فِي
حَدِيثِهِ
وَقَرَأْتُهُ
عَلَيْهِ
وَقُلْتُ
أَقُولُ
حَدَّثَنِي
مَنْصُورٌ
فَقَالَ
إِذَا قَرَأْتَهُ
عَلَيَّ
فَقَدْ
حَدَّثْتُكَ
بِهِ ثُمَّ
اتَّفَقَا
عَنْ أَبِي
عُثْمَانَ مَوْلَى
الْمُغِيرَةِ
بْنِ
شُعْبَةَ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
قَالَ
سَمِعْتُ
أَبَا الْقَاسِمِ
الصَّادِقَ
الْمَصْدُوقَ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
صَاحِبَ
هَذِهِ
الْحُجْرَةِ
يَقُولُ لَا
تُنْزَعُ
الرَّحْمَةُ
إِلَّا مِنْ شَقِيٍّ
Ebû Hureyre'den (şöyle
dediği rivayet) edilmiştir "Ben, Şu oda'nın sahibi, doğru sözlü,
doğruluğuna şahitlik edilmiş olan Ebu'l-Kasım'j şöyle derken işittim: "Merhamet ancak şakî birisin(in kalbin)
den kaldırılır."
İzah:
Tirmizî, Birr
Sâdık: işinde ve
sözünde doğru olan demektir ki; "Sözünde duran (tarafımızdan gönderilmiş)
bir Nebidir."[Meryem 54.] âyet-i kerimesinde de bu manada kullanılmıştır.
Masdûk ise işinde ve
sözünde doğruluğuna şahitlik edilen dernektir. Nitekim şu âyet-i kerimede yüce
Allah Hz. Nebi'in doğruluğuna şehâdet etmektedir: "O havadan konuşmaz,
O'(na inen Kur'an) kendisine vahyedilenden başka birşey değildir,"[Necm
3-4]
Allah'ın yaratıklarına
karşı duyulan merhamet hissinden yoksun olan kişiler, talihsiz kişilerden
başkaları değildir. Bir başka ifadeyle yaratıklara karşı merhamet duygusunu
kaybeden kimseler en bedbaht, en talihsiz kimselerdir. Başkalarına karşı
merhamet duygusunu kaybeden kimseler, çoğu zaman kendilerine karşı da
merhametsiz ve acımasızdırlar.
Esasen
"Başkalarına iyilik edersiniz, kendinize iyilik etmiş
olursunuz."[İsrâ 7] âyet-i kerimesi mucibince başkalarına merhamet
kapısını kapayan kimse başkalarından gelecek olan merhamet kapılarını da
kendine kapamış demektir. Bu durumun ise ne büyük bir mahrumiyet ne korkunç
bir talihsizlik olduğu ortadadır.
Hakiki müslümanm kalbi,
şefkat ve merhamet duygularıyla dopdolu-dur. Merhamet duygusundan yoksunluk,
facirlik ve kafirlik sıfatıdır, bedbahtlık alametidir. Böyle kimselerin
âkibeti dünyada yorgunluk, âhirette ise azab ve mahrumiyettir.