بَاب
فِي
الْأُرْجُوحَةِ
55. Salıngaca Binmenin
Hükmü
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ ح و
حَدَّثَنَا
بِشْرُ بْنُ
خَالِدٍ
حَدَّثَنَا
أَبُو
أُسَامَةَ
قَالَا
حَدَّثَنَا
هِشَامُ بْنُ
عُرْوَةَ عَنْ
أَبِيهِ عَنْ
عَائِشَةَ
قَالَتْ
إِنَّ رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
تَزَوَّجَنِي
وَأَنَا
بِنْتُ
سَبْعٍ أَوْ
سِتٍّ
فَلَمَّا
قَدِمْنَا
الْمَدِينَةَ
أَتَيْنَ
نِسْوَةٌ
وَقَالَ
بِشْرٌ فَأَتَتْنِي
أُمُّ
رُومَانَ
وَأَنَا
عَلَى أُرْجُوحَةٍ
فَذَهَبْنَ
بِي
وَهَيَّأْنَنِي
وَصَنَعْنَنِي
فَأُتِيَ بِي
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَبَنَى بِي
وَأَنَا ابْنَةُ
تِسْعٍ
فَوَقَفَتْ
بِي عَلَى
الْبَابِ
فَقُلْتُ
هِيهْ هِيهْ
قَالَ
أَبُو دَاوُد
أَيْ
تَنَفَّسَتْ
فَأُدْخِلْتُ
بَيْتًا
فَإِذَا فِيهِ
نِسْوَةٌ
مِنْ
الْأَنْصَارِ
فَقُلْنَ عَلَى
الْخَيْرِ
وَالْبَرَكَةِ
دَخَلَ حَدِيثُ
أَحَدِهِمَا
فِي الْآخَرِ
Hz. Aişe'den dedi ki:
"Ben altı veya yedi yaşımda iken Rasûlullah (s.a.v.) benimle nikahlandı.
Medine'ye geldiğimiz zaman kadınlar (bana) geldiler (ravi) Bişr (hadisin bu
kısmını); Bana (annem) Ümmii Ruman geldi, ben saiınck üzerinde bulunuyordum;
beni kadınlara teslim etti; şeklinde rivayet etti. (Ve kadınlar) beni alıp
götürdüler. Rasûlullah (s.a.v.) benimle zifafa girdi. Ben o sırada dokuz yaşımda
idim. (Annem Ümmü Rûman beni salıncaktan indirdiği zaman) beni kapının yanına
durdurdu. (Bense salıncağa bine bine iyice nefesim kesildiğinden) hih, hih
(diye zorla nefes alı)yordum. (Nihayet bu yorgunluğum geçince beni tutup
kadınlara teslim etti.)
Ebu Davud der ki: (Hih,
hih sözü) zorla nefes aldı, anlamına gelir. Bu hiih hiih sözünden sonra hadisin
devamı): "Ben bir eve sokuldum -yahutta- (annem) beni (bir eve) soktu. Bir
de baktım ki (evde) ensârdan bir takım kadınlar var. (Bana): Hayırlı ve mübarek
olsun dediler. Sonra da götürüp Rasûlullah (s.a.v.)'e teslim ettiler şeklinde
olması gerekir. Fakat (ravi Musa îbn İsmail le Bişr îbn Halid'in)
rivayetlerinin biri diğerine karışmıştır.
İzah:
Buhari,
menakibü'l-enşar; Müslim, nikah; İbn Mace, nikah; Dârimi. nikah; Ahmed b.
Hanbel, VI, 211; 280.
Hadis-i şerif,
çocukların vücuuannın gelişmesine ve sıhhatlerine yardımcı olacak hareketli
oyunların caiz olduğuna delâlet etmektedir. Bu bakımdan spor tarafı ağır basan
oyunların oynanmasında, beraberinde bir haram bulunmaması kaydiyle, hiç bir
sakınca yoktur.
Ayrıca bu hadis-i
şerif, Hz. Aişe'nin Hz. Nebile altı yada yedi yaşında nişanlanıp dokuz yaşında
zifafa girdiğini ifade etmektedir.
Ancak merhum Ömer Rıza
Doğrul'un tahkikine göre, Hz. Aişe hicret esnasında 17 yaşında idi. İslam alimleri arasında Hz.
Aişe'nin Hz. Peygamberle evlendiği zaman kaç yaşında olduğu mesi tartışılmıştır.
Bu konuda iki görüş vardır:
1. Hz. Aişe evlendiği,
zaman 8-9 yadlarında idi. Bu durumda doğum tarihi yaklaşık olarak 613 olmaktadır Bu görüşte olanlar Arabistan'ın iklim
şartlarını gözönüne alarak bu yaştaki bir kızın evlenmesinde bedeni olarak bir
mahzurun olmadığını savunmuşlardır. .
2. Hz. Aişe evlendiği
zaman 16-18 yaşlarında idi. Buna göre doğum tarihi de yaklaşık olarak 606
yıllarına tesadüf etmektedir.
Bu görüşe göre bazı
deliller ileri sürülmüştür.
Bu delilleri şöylece
özetleyebiliriz: İlk önce Hz. Hatice vefat ettiği zaman geriye çocukları kalmıştı.
Hz. Nebi’in alacağı hanımın bu çocuklara bakabilecek durumda olması lâzım idi.
Çocuk yaşta birisiyle evlenmesi bu bakımdan makul görülmemektedir.
İkinci olarak, Hz.
Aişe, Hz. Nebi vefat ettiği zaman hadis tefsir ve fıkıh ilimlerinde belirli bir
noktaya gelmişti. Dokuz yaşında evlendiği kabul edilirse, çocuk yaşta bir
hanımın dokuz sene gibi kısa bir zamanda bu ilimlerde belli bir noktaya
gelmesi imkansız görülmüştür.
Üçüncü olarak da
yukarıda işaret edildiği gibi Hz. Nebi istemeden önce Hz. Aişe'nin Cübeyr b.
Mut'ım'le sözlü olmasıdır. Yaklaşık olarak iki sene Hz. Nebile sözlü kaldıktan
sonra dokuz yaşında evlenen Hz. Aişe'nin 6-7 yaşlarında Cübeyr'le sözlü olması
aynı şekilde imkansız görülmüştür.
İkinci görüşü savunan
bilginler, bu görüşlerini kuvvetlendirmek için Hz. Aişe'nin rivayet ettiği
hadisleri de] delil olarak kullanmışlardır.
Bu hadislerden birisi
şu mealdedir: "... Kur'an'dan ilk inen uzun surelerden biridir ki cennet
ve cehennemi anlatır. İnsanlar müslümanlığı kabul ettikten sonra haram ve
helala dair âyetler indi. İlk evvel "içki içmeyiniz" tarzında âyet
inseydi "içkiyi terk edemeyiz" diyecek, yahut ilk evvel "zina
etmeyiniz" tarzında ayet inseydi herkes "zinayı terk edemeyiz"
diyecekti. Hz. Muhammed, Mekke'de iken ben henüz oynayan bir çocuk idim ki
"Onların va'dedilen kıyamettir. Kıyamet ne dehşetli ne acıdır" (Kamer
(54), 46) âyet-i kerimesi inmişti. Bakara ile Nas sureleri ise ben O'nun
yanında iken nazil olmuştur..." (81, Buhari, Telif ut-Kur'an 6)
Bu hadis-i şerif Hz. Aişe'nin
Hz. Muhammed'in Nebiliğinin dördüncü senesinde dünyaya geldiği iddiasını
kökünden çürütmektedir. Çünkü Hz. Aişe Kur'an'ın Mekkî ayetleri inerken oynayan
bir çocuk olduğunu Kamer suresinin 6. âyet-i kerimesinde kendisi sokakta
oynayacak yaşta iken indiğini söylüyor.
Buna göre Hz. Aişe'nin
Kamer suresi indiği sırada dört beş yaşında oiduğu farz edilirse, Hz. Nebi ile
evlendiği sırada en az ondöri, onbeş yaşında olması icab eder. Çünkü sözü geçen
âyet-i kerime Nebiliğin dördüncü senesinde inmiştir. Hz. Aişe, bu sıralarda
oynayan bir kız olduğuna göre en azından beş altı yaşında olması icab eder. O
sırada dört beş yaşında olduğunu kabul edersek onun Hz. Nebile evlendiği
sırada ondört-onbeş yaşında olması icabeder.yrıca Hz. Aişe'nin kız kardeşi
Esma, yüz yaşında ve hicretin 73. senesinde vefat ettiğine ve on yaş küçük
olduğuna göre 17 yaşında olması icab eder. Yukarıda Sahih-i Buhari'den
naklettiğimiz hadis-i şerife uygun düşer. (Ö. Rıza Doğrul, Asr-i Saadet, II,
147-479) İslâmî Bilgiler Ansiklopedisi,
Dergah Yayınları, Aişe, I, 135.
Bir kız çocuğunun kaç
yaşında zifafa girebileceği konumunda fıkıh ulemasının görüşlerini (2121)
numaralı hadisin şerhinde açıkladığımızdan okuyucularımıza sözü geçen hadisin
şerhine müracaat etmelerini tavsiye ederiz.