بَاب
فِي
الْخُطْبَةِ
19. Hutbe
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
وَمُوسَى
بْنُ إِسْمَعِيلَ
قَالَا
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْوَاحِدِ
بْنُ زَيِادٍ
حَدَّثَنَا
عَاصِمُ بْنُ
كُلَيْبٍ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ كُلُّ
خُطْبَةٍ
لَيْسَ
فِيهَا
تَشَهُّدٌ
فَهِيَ
كَالْيَدِ
الْجَذْمَاءِ
Hz. Ebu Hureyre'den
demiştir ki: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "İçinde teşehhüd olmayan
hutbe kesik el gibidir."
İzah:
Tirmizî nikah: Ahmed h.
Hanbel, II, 302, 434.
Bilindiği gibi
teşehhüd: "Eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Abdühû ve
Rasûlühü" cümlesini okumaktan ibarettir. Turpuştî bu görüştedir.
Hadis-i şerifte
içerisinde teşehhüd bulunmayan, yani teşehhüdle başlanmış olmayan bir hutbenin
eli olmayan bir insanın, vücudundaki eksiklik kadar eksik olduğu ifade
edilmektedir.
Eli olmayan bir insan,
yaşayıp hayatını devam ettirebildiği gibi içinde teşehhüd bulunmayan bir hutbe
de sıhhatini kaybetmez. Şahinliğini korur, fasit olmaz. Fakat faziletini ve
kemalini kaybeder.
Bu sebeble Hanefi
uleması teşehhüdü cuma hutbesinin sıhhatinin şartlarından değil,
sünnetlerinden saymışlardır.
Hanefi ulemâsından
Aliyyü'l-Kari'ye göre hadis-i şerifte "teşehhüd" kelimesiyle kasd
edilen Allah'a hamd-ü senadan ibarettir.
Sindî ise bu hadisi
açıklarken şöyle diyor:
Bazı âlimler hadisteki
hamdetmeyi, Allah'ın adını anmakla yorumlamışlardır. Çünkü bazı rivayetlerde
"besmele ile başlanmayan işlerin noksan veya bereketsiz" olduğu
bildirilirken bir kısım rivayetlerde de "Allah adı" ile başlanmayan
her şeyin noksan veya bereketsiz olduğu bildirilmiştir. Bütün bu rivayetlerin
arasını bulmak için "Allah tealayı" anmadan başlanan her iş noksan ve
bereketsiz kalmaya mahkumdur" şeklinde bir yorum yapmak en uygun olanıdır.
Bu babdaki hadisler,
nikâh akdinin ve diğer önemli işlerin başında hutbe okumanın müstehablığına
delâlet ederler. Çünkü yukarıdaki metin ve meali verilen hutbede Allah'a
hamdetmek, O'ndan yardım ve mağfiret dilemek, serlerden ona sığınmak, kelime-i
şehadet ve daha başka meziyetler ve hayırlar toplanmış durumdadır. Böyle
meziyetleri içine alan bir zikir manzumesi ile başlanılan işler bereketli ve
tam olur. Bunsuz yapılan işler, ise bereketsiz ve noksan olur. Zira Nebi
(s.a.v.)'in tavsiyesine riayet edilmemiş olur.
Tirmizî'de bildirildiği
gibi hutbesiz kıyılan nikâh akdi, bazı âlimlerce caiz sayılmıştır. Süfyan-i
Sevri ve başka âlimler böyle demişlerdir. Çünkü Ebu Davud ve Beyhakî'nin
rivayet ettiklerine göre, Beni Süleym kabilesinden (Abbâd isimli) bir adam
(r.a.) şöyle demiştir:
"Ben
Abdulmuttalibin kızı Ümame (r.anha) ile evlenmek istediğimi Nebi (s.a.v.)'e arz
ettim. O da hutbe olmaksızın nikâhımızı akdetti."
Zahiriyye mezhebine
mensup âlimler nikah akdi için hutbe okumanın vacibliğine hükmetmişlerdir.
Cumhura göre nikâh
akdinde hutbe okumak, müstehabtir.
Besmele hakkında gelen
hadisler, dört kısımdır:
1. Besmelenin;
"Bismillarirrahmanirrahim" şeklinde çekileceğini ifade eden hadisler;
a. “Bir tehlikeye
düştüğün zaman Bismillahirrahmanirrahim de" mealindeki İbn Sinnî'nin
Amelü'I Yevmi ve'Heyleti" isimli eserinde merfıı olarak zikrettiği Ali
(r.a.) hadisi.
b. Yine İbn Sinnî'nin
Osman b. Affan'dan rivayet ettiği: "Ben (birgün) hastalanmıştım,
Rasûlullah (s.a.v.) bana rukye yapardı. Bir defa rukiye yaparken;
Rahman ve Rahim olan
Allah'ın adıyla! Yakalanmış olduğun hastalığın şerrinden tek ve ihtiyaçsız
olan, doğurmayan doğmayan ve hiçbir dengi bulunmayan Allah'ın seni korumasını
dilerim; diye dua etti ve gitmek üzere ayağa kalktığı zaman da
Ey Osman! Bu
kelimelerle Allah'a sığın. Sığınmak için bunun bir benzerini daha bulamazsın,
buyurdu." mealindeki Osman İbn Affan hadisi.
c. Ebu Hüreyre
(r.a.)nin arkasında namaz kıldım. Önce - Bismillahirrahmanirrahim- dedi. Sonra
Fatiha'yı veîeddalîne kadar okudu.
Sonra âmin, dedi
(arkasında bulunan) cemaat de -âmin- dedi"[Nesaî, iftitah] mealindeki
hadis gibi.
2. Besmelenin sadece
"Bismillah" sözünü söylemekle yerine getirilmiş olacağını ifade eden
hadisler:
a. Yemeğini Önüne
koyduğum zaman, Rasûlullah (s.a.v.)'in: "Bismillah" dediğini ve
yemekten sonra da: "Allahım, yedirdin, içirdin, zengin ettin, razı ettin,
hidâyet ettin ve iyilik ettin. Verdiklerin üzerine sana hamd olsun" dediğini
işitiyordum"[250] hadis-i şerifi. İmam Nevevî bu hadisin hasen bir isnad
ile rivayet edilmiş olduğunu söylüyor.
Ahmed b. Hanbel. IV,
62, 337, V, 375.
b. "Bismillah de
ve sağınla ye!"[Sünen-i Ebu Davud, et'ime]
c. Hz. Nebi, Usame b.
Umeyr'e şöyle dedi:
Böyle deme çünkü (böyle
dediğin zaman) şeytan büyür, büyür dev kadar olur. Fakat "Bismillah"
de (böyle dediğin zaman şeytan) küçülür küçülür de sinek gibi
kalır."[Nesaî, amelü'l yevmi ve'n-nar, hadis no:555]
3. Besmelenin
"bismillah" kelimesiyle birlikte ona ilave edilen bazı kelimeleri de
okumakla yerine getirilmiş olabileceğini ifade eden hadisler:
a. "Ölülerinizi
kabre koyduğunuz zaman :bismillahi ve alâ milleti ResûHIlahi' deyiniz."
mealindeki Hz. îbn Ömer Hadisi.
Ahmed b. Hanbel, II, 27,
40, 59, 69, I28.
b. "Her kim, her
günün sabahında ve her gecenin akşamında; "BismillahiIIezi lâ yedurru mea
ismihi şey'ün fi'I-erdı velâ fissemâi ve hüvvessemiü'Iralîm,
derse..."[Sünen-i Ebu Davud, 5088 nolu hadis.] mealindeki Osman (r.a.)
hadisi.
c. "Bir kimse
ailesine yaklaşacağı zaman "Bismillahi Allahümme cennibneşşeytane ve
cennibişşeytane mâ rezektane" derse..." mealindeki İbn Abbâs (r.a.)
hadisi.
d. "Nebi (s.a.v.)
iki beyaz ve boynuzlu koçu kendi eliyle kesti. Besmele çekti ve tekbir getirdi.
(Onu bu koçu keserken) ayağını (koçun) boynuzlan üzerine koyup,
"bismillahi vellahü ekber," derken gördüm" mealindeki Hz. Enes
hadisi.
Buhari Edahi;,Tevhid;
Müslim, Edahi
4.
"Bismillahirrahmanirrahim" kelimelerini söylemeden sadece
"Allah" ismini zikirle besmelenin getirilmiş olacağına delalet eden
hadisler:
a. "Biriniz yemek,
yiyeceği zaman yemeğe başlamadan önce Allah'ın ismini ansın.[Ebu Davud, 3767
nolu hadis.]
b. "Abdesti
olmayanın namazı yoktur. Abdest alırken Allah'ın ismini anmayanm da abdesti
yoktur."
c. "Geceleyin,
köpek havlaması ve eşek anırması işitecek olursanız, şeytandan Allah'a
sığınınız ve Allah'ın ismini anınız" mealindeki Hz. Cabir hadisi gibi.
Bütün bu rivayetlerden
anlaşılıyor ki Besmele'nin "Bismillahirrahmanirrahim" kelimelerini
söylemekle gerçekleşebileceğini ifade eden rivayetlerde söz konusu edilen
işlerde, sünnet ancak bu kelimeleri eksiksiz olarak okumakla yerine getirilmiş
olur. Sadece "bismillah" veya "Bismillahirrahman"
kelimeleriyle yetinmekle sünnet yerine getirilmiş olmaz.
Besmele'nin;
"bismillah" sözüyle gerçekleşebileceğini ifade eden rivayetlerde söz
konusu edilen işlerde ise, sünnetin sadece; "bismillah" kelimesini
söylemekle yerine getirilmiş olacağı gibi "bismillahirrahmanirrahim"
kelimelerini tam olarak okumakla da yerine getirilmiş olur. Çünkü söz konusu
işler de: "Bismillahirrahmanirrahim sözü ile başlanmayan her önemli işin
sonu kesiktir" mealindeki hadis-i şerifin genel hükmü içerisine girerler.
Binaenaleyh bu gibi
işlere "bismillahirrahmanirrahim" kelimelerini tam olarak okumanın
bid'ar olacağını söyleyen kimselerin bu iddialarının bir değeri yoktur.
El-İhtiyaratü'I İlmiyye
isimli eserde açıklandığı üzere, Şeyh İbn Teymiyye, yemeğe başlarken
"bismillahirrahmanirrahim" demenin sadece "bismillah"
demeden daha faziletli olduğunu, fakat kurban keserkenki durumun ise bunun
aksine olduğunu söylemiştir.
Besmelenin
"bismillah" lafzı ile "Errahmanirrahîm" sözlerinin dışında
ona ilave edilen lafızları okumakla gerçekleşebileceğini ifade eden rivayetlerde
söz konusu edilen işlerde ise sünnet olan "bismillah" sözüyle
"Errahmanirrahim" sözünün dışındaki bir ziyâdeyi beraberce okumaktır.
Çünkü bismillah sözüyle bu ziyâdenin toplamı bir duadır ve zikirdir. Hz.
Nebiden gelen bir duaya veya zikre kimsenin birşeyler ilâve etme yetkisi
yoktur. Binaenaleyh Kurban keserken "bismillahi Allahü ekber"
denileceği rivayet edilmişken hiçbir kimsenin "Bismillahirrahmanir-rahim
Allahü ekber" demeye salahiyeti yoktur.
Sadece Allah'ın ismini
anmakla besmelenin çekilmiş olacağını ifade eden rivayetlerde söz konusu edilen
işlerde ise "Bismillahirrahmanirrahim" demek daha faziletlidir.
Çünkü:
1. Bu gibi yerlerde
"bismillahirrahmanirrahim" diyen kimse Allah'ın ismini anmış olacağı
için Allah'ın ismini amnanın sevabını kazanmış olacağı ve bu görevi yerine
getirmiş sayılacağı gibi, aynı zamanda "Bismillahirrahmanirrahim"
sözünü söylemenin faziletini de eksiksiz olarak kazanmış olur.
2.
"Bismillahirrahmanirrahim" sözünü söyleyen kimsenin, Allah'ın ismini
anmış olacağında şüphe yoktur. Fakat eğer "Allah ismini anmak"
sözüyle kast edilen "Bismillahirrahmanirrahim" sözünü söylemek ise ve
kişi de sadece "Allah, Rabb, Hâlık" gibi Allah'ın isimlerinden sadece
birini anmakla yetinirse o zaman görevini eksiksiz olarak yerine getirmiş
olamaz.
3. Allah'ın ismini anma
emrinin: "Başında besmele çekilmeyen her önemli işin sonu kesiktir"
hadisinin genel hükmünün şümulü içerisine girdiği düşünülürse, söz konusu yerde
de "bismillahirrahmanirrahim" sözünü söylemenin daha faziletli ve
isabetli olacağı anlaşılır.