SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

EDEB BAHSİ

<< 4841 >>

بَاب فِي الْخُطْبَةِ

19. Hutbe

 

حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ وَمُوسَى بْنُ إِسْمَعِيلَ قَالَا حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَاحِدِ بْنُ زَيِادٍ حَدَّثَنَا عَاصِمُ بْنُ كُلَيْبٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ كُلُّ خُطْبَةٍ لَيْسَ فِيهَا تَشَهُّدٌ فَهِيَ كَالْيَدِ الْجَذْمَاءِ

 

Hz. Ebu Hureyre'den demiştir ki: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "İçinde teşehhüd olmayan hutbe kesik el gibidir."

 

 

İzah:

Tirmizî nikah: Ahmed h. Hanbel, II, 302, 434.

 

Bilindiği gibi teşehhüd: "Eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Abdühû ve Rasûlühü" cümlesini okumaktan ibarettir. Turpuştî bu görüştedir.

 

Hadis-i şerifte içerisinde teşehhüd bulunmayan, yani teşehhüdle baş­lanmış olmayan bir hutbenin eli olmayan bir insanın, vücudundaki eksik­lik kadar eksik olduğu ifade edilmektedir.

 

Eli olmayan bir insan, yaşayıp hayatını devam ettirebildiği gibi içinde teşehhüd bulunmayan bir hutbe de sıhhatini kaybetmez. Şahinliğini korur, fasit olmaz. Fakat faziletini ve kemalini kaybeder.

 

Bu sebeble Hanefi uleması teşehhüdü cuma hutbesinin sıhhatinin şart­larından değil, sünnetlerinden saymışlardır.

 

Hanefi ulemâsından Aliyyü'l-Kari'ye göre hadis-i şerifte "teşehhüd" kelimesiyle kasd edilen Allah'a hamd-ü senadan ibarettir.

 

Sindî ise bu hadisi açıklarken şöyle diyor:

 

Bazı âlimler hadisteki hamdetmeyi, Allah'ın adını anmakla yorumla­mışlardır. Çünkü bazı rivayetlerde "besmele ile başlanmayan işlerin nok­san veya bereketsiz" olduğu bildirilirken bir kısım rivayetlerde de "Allah adı" ile başlanmayan her şeyin noksan veya bereketsiz olduğu bildirilmiş­tir. Bütün bu rivayetlerin arasını bulmak için "Allah tealayı" anmadan başlanan her iş noksan ve bereketsiz kalmaya mahkumdur" şeklinde bir yorum yapmak en uygun olanıdır.

 

Bu babdaki hadisler, nikâh akdinin ve diğer önemli işlerin başında hut­be okumanın müstehablığına delâlet ederler. Çünkü yukarıdaki metin ve meali verilen hutbede Allah'a hamdetmek, O'ndan yardım ve mağfiret di­lemek, serlerden ona sığınmak, kelime-i şehadet ve daha başka meziyet­ler ve hayırlar toplanmış durumdadır. Böyle meziyetleri içine alan bir zi­kir manzumesi ile başlanılan işler bereketli ve tam olur. Bunsuz yapılan işler, ise bereketsiz ve noksan olur. Zira Nebi (s.a.v.)'in tavsiyesine riayet edilmemiş olur.

 

Tirmizî'de bildirildiği gibi hutbesiz kıyılan nikâh akdi, bazı âlimlerce caiz sayılmıştır. Süfyan-i Sevri ve başka âlimler böyle demişlerdir. Çün­kü Ebu Davud ve Beyhakî'nin rivayet ettiklerine göre, Beni Süleym ka­bilesinden (Abbâd isimli) bir adam (r.a.) şöyle demiştir:

 

"Ben Abdulmuttalibin kızı Ümame (r.anha) ile evlenmek istediğimi Nebi (s.a.v.)'e arz ettim. O da hutbe olmaksızın nikâhımızı akdetti."

 

Zahiriyye mezhebine mensup âlimler nikah akdi için hutbe okumanın vacibliğine hükmetmişlerdir.

 

Cumhura göre nikâh akdinde hutbe okumak, müstehabtir.

 

Besmele hakkında gelen hadisler, dört kısımdır:

 

1. Besmelenin; "Bismillarirrahmanirrahim" şeklinde çekileceğini ifade eden hadisler;

 

a. “Bir tehlikeye düştüğün zaman Bismillahirrahmanirrahim de" mealindeki İbn Sinnî'nin Amelü'I Yevmi ve'Heyleti" isimli eserinde merfıı olarak zikrettiği Ali (r.a.) hadisi.

 

b. Yine İbn Sinnî'nin Osman b. Affan'dan rivayet ettiği: "Ben (birgün) hastalanmıştım, Rasûlullah (s.a.v.) bana rukye yapardı. Bir defa rukiye ya­parken;

 

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla! Yakalanmış olduğun hasta­lığın şerrinden tek ve ihtiyaçsız olan, doğurmayan doğmayan ve hiçbir dengi bulunmayan Allah'ın seni korumasını dilerim; diye dua etti ve git­mek üzere ayağa kalktığı zaman da

 

Ey Osman! Bu kelimelerle Allah'a sığın. Sığınmak için bunun bir benzerini daha bulamazsın, buyurdu." mealindeki Osman İbn Affan hadisi.

 

c. Ebu Hüreyre (r.a.)nin arkasında namaz kıldım. Önce - Bismillahirrahmanirrahim- dedi. Sonra Fatiha'yı veîeddalîne kadar okudu.

 

Sonra âmin, dedi (arkasında bulunan) cemaat de -âmin- dedi"[Nesaî, iftitah] me­alindeki hadis gibi.

 

2. Besmelenin sadece "Bismillah" sözünü söylemekle yerine getirilmiş olacağını ifade eden hadisler:

 

a. Yemeğini Önüne koyduğum zaman, Rasûlullah (s.a.v.)'in: "Bismillah" dediğini ve yemekten sonra da: "Allahım, yedirdin, içirdin, zengin et­tin, razı ettin, hidâyet ettin ve iyilik ettin. Verdiklerin üzerine sana hamd olsun" dediğini işitiyordum"[250] hadis-i şerifi. İmam Nevevî bu hadisin hasen bir isnad ile rivayet edilmiş olduğunu söylüyor.

 

Ahmed b. Hanbel. IV, 62, 337, V, 375.

 

b. "Bismillah de ve sağınla ye!"[Sünen-i Ebu Davud, et'ime]

 

c. Hz. Nebi, Usame b. Umeyr'e şöyle dedi:

 

Böyle deme çünkü (böyle dediğin zaman) şeytan büyür, büyür dev kadar olur. Fakat "Bismillah" de (böyle dediğin zaman şeytan) küçü­lür küçülür de sinek gibi kalır."[Nesaî, amelü'l yevmi ve'n-nar, hadis no:555]

 

3. Besmelenin "bismillah" kelimesiyle birlikte ona ilave edilen bazı kelimeleri de okumakla yerine getirilmiş olabileceğini ifade eden hadis­ler:

 

a. "Ölülerinizi kabre koyduğunuz zaman :bismillahi ve alâ milleti ResûHIlahi' deyiniz." mealindeki Hz. îbn Ömer Hadisi.

 

Ahmed b. Hanbel, II, 27, 40, 59, 69, I28.

 

b. "Her kim, her günün sabahında ve her gecenin akşamında; "BismillahiIIezi lâ yedurru mea ismihi şey'ün fi'I-erdı velâ fissemâi ve hüvvessemiü'Iralîm, derse..."[Sünen-i Ebu Davud, 5088 nolu hadis.] mealindeki Osman (r.a.) hadisi.

 

c. "Bir kimse ailesine yaklaşacağı zaman "Bismillahi Allahümme cennibneşşeytane ve cennibişşeytane mâ rezektane" derse..." mealindeki İbn Abbâs (r.a.) hadisi.

 

d. "Nebi (s.a.v.) iki beyaz ve boynuzlu koçu kendi eliyle kesti. Besmele çekti ve tekbir getirdi. (Onu bu koçu keserken) ayağını (koçun) boynuzlan üzerine koyup, "bismillahi vellahü ekber," derken gördüm" mealindeki Hz. Enes hadisi.

 

Buhari Edahi;,Tevhid; Müslim, Edahi

 

4. "Bismillahirrahmanirrahim" kelimelerini söylemeden sadece "Allah" ismini zikirle besmelenin getirilmiş olacağına delalet eden hadis­ler:

 

a. "Biriniz yemek, yiyeceği zaman yemeğe başlamadan önce Al­lah'ın ismini ansın.[Ebu Davud, 3767 nolu hadis.]

 

b. "Abdesti olmayanın namazı yoktur. Abdest alırken Allah'ın is­mini anmayanm da abdesti yoktur."

 

c. "Geceleyin, köpek havlaması ve eşek anırması işitecek olursanız, şeytandan Allah'a sığınınız ve Allah'ın ismini anınız" mealindeki Hz. Cabir hadisi gibi.

 

Bütün bu rivayetlerden anlaşılıyor ki Besmele'nin "Bismillahirrahma­nirrahim" kelimelerini söylemekle gerçekleşebileceğini ifade eden riva­yetlerde söz konusu edilen işlerde, sünnet ancak bu kelimeleri eksiksiz olarak okumakla yerine getirilmiş olur. Sadece "bismillah" veya "Bismillahirrahman" kelimeleriyle yetinmekle sünnet yerine getirilmiş olmaz.

 

Besmele'nin; "bismillah" sözüyle gerçekleşebileceğini ifade eden ri­vayetlerde söz konusu edilen işlerde ise, sünnetin sadece; "bismillah" ke­limesini söylemekle yerine getirilmiş olacağı gibi "bismillahirrahma­nirrahim" kelimelerini tam olarak okumakla da yerine getirilmiş olur. Çünkü söz konusu işler de: "Bismillahirrahmanirrahim sözü ile baş­lanmayan her önemli işin sonu kesiktir" mealindeki hadis-i şerifin ge­nel hükmü içerisine girerler.

 

Binaenaleyh bu gibi işlere "bismillahirrahmanirrahim" kelimelerini tam olarak okumanın bid'ar olacağını söyleyen kimselerin bu iddialarının bir değeri yoktur.

 

El-İhtiyaratü'I İlmiyye isimli eserde açıklandığı üzere, Şeyh İbn Teymiyye, yemeğe başlarken "bismillahirrahmanirrahim" demenin sadece "bismillah" demeden daha faziletli olduğunu, fakat kurban keserkenki du­rumun ise bunun aksine olduğunu söylemiştir.

 

Besmelenin "bismillah" lafzı ile "Errahmanirrahîm" sözlerinin dı­şında ona ilave edilen lafızları okumakla gerçekleşebileceğini ifade eden rivayetlerde söz konusu edilen işlerde ise sünnet olan "bismillah" sözüy­le "Errahmanirrahim" sözünün dışındaki bir ziyâdeyi beraberce okumak­tır. Çünkü bismillah sözüyle bu ziyâdenin toplamı bir duadır ve zikirdir. Hz. Nebiden gelen bir duaya veya zikre kimsenin birşeyler ilâve et­me yetkisi yoktur. Binaenaleyh Kurban keserken "bismillahi Allahü ekber" denileceği rivayet edilmişken hiçbir kimsenin "Bismillahirrahmanir-rahim Allahü ekber" demeye salahiyeti yoktur.

 

Sadece Allah'ın ismini anmakla besmelenin çekilmiş olacağını ifade eden rivayetlerde söz konusu edilen işlerde ise "Bismillahirrahmanirra­him" demek daha faziletlidir. Çünkü:

 

1. Bu gibi yerlerde "bismillahirrahmanirrahim" diyen kimse Allah'ın ismini anmış olacağı için Allah'ın ismini amnanın sevabını kazanmış ola­cağı ve bu görevi yerine getirmiş sayılacağı gibi, aynı zamanda "Bismil­lahirrahmanirrahim" sözünü söylemenin faziletini de eksiksiz olarak ka­zanmış olur.

 

2. "Bismillahirrahmanirrahim" sözünü söyleyen kimsenin, Allah'ın is­mini anmış olacağında şüphe yoktur. Fakat eğer "Allah ismini anmak" sözüyle kast edilen "Bismillahirrahmanirrahim" sözünü söylemek ise ve kişi de sadece "Allah, Rabb, Hâlık" gibi Allah'ın isimlerinden sadece bi­rini anmakla yetinirse o zaman görevini eksiksiz olarak yerine getirmiş olamaz.

 

3. Allah'ın ismini anma emrinin: "Başında besmele çekilmeyen her önemli işin sonu kesiktir" hadisinin genel hükmünün şümulü içerisine girdiği düşünülürse, söz konusu yerde de "bismillahirrahmanirrahim" sö­zünü söylemenin daha faziletli ve isabetli olacağı anlaşılır.