بَاب
فِي
الدَّجَّالِ
25, 26 Deccal
(Konusunda Gelen Hadisler)
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
عَنْ خَالِدٍ
الْحَذَّاءِ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
شَقِيقٍ عَنْ
عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
سُرَاقَةَ
عَنْ أَبِي
عُبَيْدَةَ
بْنِ
الْجَرَّاحِ
قَالَ
سَمِعْتُ
النَّبِيَّ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَقُولُ
إِنَّهُ لَمْ
يَكُنْ
نَبِيٌّ
بَعْدَ نُوحٍ
إِلَّا
وَقَدْ
أَنْذَرَ
الدَّجَّالَ
قَوْمَهُ
وَإِنِّي
أُنْذِرُكُمُوهُ
فَوَصَفَهُ
لَنَا رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
وَقَالَ
لَعَلَّهُ
سَيُدْرِكُهُ
مَنْ قَدْ
رَآنِي
وَسَمِعَ
كَلَامِي
قَالُوا يَا
رَسُولَ
اللَّهِ
كَيْفَ
قُلُوبُنَا
يَوْمَئِذٍ
أَمِثْلُهَا
الْيَوْمَ
قَالَ أَوْ خَيْرٌ
Ebu Ubeyde İbn
el-Cerrah'dan demiştir ki: Ben Rasûlullah (s.a.v.)'ı şöyle buyururken işittim:
"Nuh (a.s.)'dan sonra ümmetine Deccal'in tehlikesini haber vermeyen bir
Nebi yoktur. Ben size onun tehlikesini haber veriyorum." Sonra Rasûlullah
(s.a.v.) bize Deccal'in niteliklerini anlattı ve: "Belki beni görüp
dinleyen (bazı) kimse (ler) de ona yetişebilir" buyurdu. (Bunun üzerine
orada bulunanlar): "Ey Allah'ın rasulü, o gün kalplerimiz nasıl olacak,
bugünkü gibi mi (olacak)?" dediler. (Hz. Nebi de): "Yahut da daha
hayırlı (olacak)" buyurdu.
İzah:
Buhari enbiya; Meğâzi;
edeb, fiten; Müslim, fiten; Ebu Davud, melahim; Tirmîzî, fiten; Nüzur; Ahmed b
Hanbel, I, 195; II, 135, 149; III, 103, 173.276,290.
ed-Dâcil: Karıştırıcı
ve yalancı demektir. Bu isim, Deccal'a da bu manadan hareketle verilmiştir, ki
bunun Deccaîliği sihri ve yalanıdır. İbn Haleveyh, Deccal kelimesini, Ebu
Amr'dan daha güzel tefsir eden olmadı, demiştir. Dedi ki: Deccal yaldızlayıcı
demektir. "Decceltü's-seyf' gibi ki parlatmak ve altın suyuna batırmak
manasını ifade eder. Deccal de bâtılı yaldızlayıp hak gibi göstermek ister.
el-Ezherî her yalancının Deccal olduğunu söyler. Altın suyuna
"ed-Dücal" denir. Deccal de gizlediği şeyin aksini beyan edip izhar
ettiği için ona benzetilmiştir. Ebü'l-Abbas da Deccal olarak isimlendirilişi,
haberleri halka tahrif ederek söylemesi, gerçeği gizleyip batılı
süslemesindendir, demiştir.[Bk. Kiiçükkakıy Dr. Hüseyin. Din İle Maddecilik
Arasında Ezeli Savaş, sh. 10.]
Deccal, kıyamet günü
yaklaştığında, Mehdi'den önce zuhur edecek ve yeryüzünde fesat çıkartacaktır.
Hristiyanlar, ona "yalancı mesih" derler. İslam'da Müseyleme gibi
Nebilik iddia eden otuz kadar Deccal'den bahsedilmiş, en büyük fitneye sebep
olacak Deccalin ise, ahir zamanda çıkacağı haber verilmiştir. Hadis-i
şeriflere göre Deccal, doğuda çıkacaktır.[Tirmîzî. Fiten] Mesih'ten önce otuz
tane yalancı Deccal çıkacaktır.[Ahmed İbn Hanbel, II, 104.] Deccal çıktığı
zaman yanında su ve ateş bulunacaktır.[Buharı. Enbiya] İnsanlar Deccal'den
korkarak dağlara kaçacaklardır.[Müslim, fiten] Sonunda Hz. İsa, Deccaî'i
öldürecektir.[Tirmîzî Filen; Bk. Debbaoğlu. Ansiklopedik Büyük İslam İlmihali,
122.]
4757 numaralı hadiste
Nuh (a.s.)'tp da kavmini Deccal'in tehlikesinden sakındırdığı ifade
edildiğinden metinde geçen, "Nuh (a.s.) dan sonra" mealindeki cümleyi,
Nuh (a.s.)'dan itibaren şeklinde anlamak icabeder. Aslında Hz. Nebiden önceki
bütün Nebilerin kendi sağlıklarında ve Nebilik dönemlerinde Deccal’in
gelmeyeceğini bildikleri halde ümmetlerini onun tehlikesinden sakındırmaya
çalışmış olmaları, asıl sakındırmak istedikleri şeyin Deccal'in kendisi
olmayıp temsil ettiği batıl fikirler ve mü'minlerin saf akidelerini bozan
bozguncu görüş ve çabalar olduğuna delâlet eder.
Binaenaleyh, geçmiş
ümmetlerden olup da hak yoldan saparak dalâlet vadilerine düşen kimseler de
Deccal'in zamanına yetişememiş olsalar bile kabirlerinde yatarken yine
Deccal’in taraftarları olarak yatmaktadırlar ve onunla haşredileceklerdir.
Metinde geçen:
"Beni görüp dinleyen (bazı) kimseler de ona yetişebilir" cümlesine
gelince; Hz. Nebiin sözlerini rivayetler vasıtasıyla, daha sonraki asırlarda
ve dolayısıyla Deccal’in çıktığı asırda yaşayan kimselerin de okuyup
öğrenmeleri ya da dinleyip işitmeleri mümkün olduğundan bu cümlenin
anlaşılmasında bir müşkil yoksa da söz konusu cümlede geçen "beni
gören" cümlesini anlamak oldukça müşkildir. Bu bakımdan ulema bu sözü
açıklarken bazı görüşler ileri sürmüşlerdir. Bunlardan bazıları şöyledir: Hem
Hz. Nebiin zamanına hem de Deccalin zamanına yetişenler insanlara nisbetle çok
daha uzun Ömürlü olan cinniler olabilir. Yahut da bunlar Hz. Nebii gördükleri
halde Hz. Osman'ın öldürülmesine iştirak ederek İslam aleminde bitmez tükenmez
fitnelerin doğmasına sebep olanlarla bu fitneler içerisinde doğup gelişen ve
mü'minlerin saf inancını bozmaya yönelik olan "Kaderiyye" gibi akımlardır.
Meseleleri çoğu zaman materyalist bir yaklaşımla ele alan bu akım bir anlamda
kendi dönemlerinde materyalizmin de temsilcisi ve dolayısıyla Deccal’in temsil
ettiği fitnenin öncüsü olmuşlardır.
Öyleyse Hz. Nebiin
Deccal diye vasıflandırdığı şahıs böyle bir fitnenin temsilcisidir ve Hz. Nebii
görüp işitenlerden de daha sonraki dönemlerde bu fitneye karışanlar olmuştur
ve Hz. Nebiin verdiği haberler gerçekleşmiştir.
Musannif Ebu Davud'un
bu hadisi sünnet bölümüne yerleştirdiğine bakılırsa, onun da Deccalin belli bir
şahıs olmayıp fitne ve tefrikanın temsilciliğini yapan tüm batıl fikirler
olduğu görüşünü taşıdığı anlaşılmaktadır.
Cumhuru ulemaya göre
Deccal ile ilgili hadîslerin her biri mütevatir olmasa da manen mütevatir
hadislerle sabit olmuştur. Onun çıkacağını inkar etmek küfürdür. Yalnız Deccal
bir değil birkaç kişidir. Çıkış zamanlan belli değildir. Bir zamanda birkaç
Deccal bulunabileceği gibi ayrı ayrı zamanlarda da olabilirler. İlhad ve
zulmün durumuna göre Deccal küçük veya büyük olur.Nitekim; "Her biri
Allah'ın Rasulü olduğunu iddia eden otuza yakın Deccal çıkıncaya kadar kıyamet
kopmaz."buyuruhnuştur.
Hâsılı kelam, çeşitli
zamanlarda çeşitli Deccaller çıkarak mevzûmuzu teşkil eden hadis-i şerifte
kasdedilen ve kıyamete yakın çıkacak olan esas Deccalin çıkmasına zemin
hazırlayacaklardır. Her ne kadar metinde, Deccalin çıktığı günlerde bulunan
müslümanlann kalplerinin Hz. Nebi günündeki müslümanlann kalplerinden daha
hayırlı olacağı ifade ediliyorsa da, esas Deccal çıktığı zamana erişen
kimselerin kalplerinin Hz. Nebi devrinde yaşayan müslümanlann kalplerinden daha
hayırlı olması demek, her bakımdan temiz olması demek değil, mesela Deccalin
çıkışını görüp bu hususta daha da mutmain olmak gibi bazı cihetlerden daha
üstün olması demektir. Tirmîzî bu hadis hakkında "hasen-garib" tabirini
kullanmıştır.