SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SUNNE BAHSİ

<< 4756 >>

بَاب فِي الدَّجَّالِ

25, 26 Deccal (Konusunda Gelen Hadisler)

 

حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَعِيلَ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ عَنْ خَالِدٍ الْحَذَّاءِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ شَقِيقٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ سُرَاقَةَ عَنْ أَبِي عُبَيْدَةَ بْنِ الْجَرَّاحِ قَالَ سَمِعْتُ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ إِنَّهُ لَمْ يَكُنْ نَبِيٌّ بَعْدَ نُوحٍ إِلَّا وَقَدْ أَنْذَرَ الدَّجَّالَ قَوْمَهُ وَإِنِّي أُنْذِرُكُمُوهُ فَوَصَفَهُ لَنَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَقَالَ لَعَلَّهُ سَيُدْرِكُهُ مَنْ قَدْ رَآنِي وَسَمِعَ كَلَامِي قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ كَيْفَ قُلُوبُنَا يَوْمَئِذٍ أَمِثْلُهَا الْيَوْمَ قَالَ أَوْ خَيْرٌ

 

Ebu Ubeyde İbn el-Cerrah'dan demiştir ki: Ben Rasûlullah (s.a.v.)'ı şöyle buyururken işittim: "Nuh (a.s.)'dan sonra ümmetine Deccal'in tehlikesini haber vermeyen bir Nebi yoktur. Ben size onun tehlikesini haber veriyorum." Sonra Rasûlullah (s.a.v.) bize Deccal'in niteliklerini anlattı ve: "Belki beni görüp dinleyen (bazı) kimse (ler) de ona yetişebilir" buyurdu. (Bunun üzerine orada bulunanlar): "Ey Allah'ın rasulü, o gün kalplerimiz nasıl olacak, bugünkü gibi mi (olacak)?" dediler. (Hz. Nebi de): "Yahut da daha hayırlı (olacak)" buyurdu.

 

 

İzah:

Buhari enbiya; Meğâzi; edeb, fiten; Müslim, fiten; Ebu Davud, melahim; Tirmîzî, fiten; Nüzur; Ahmed b Hanbel, I, 195; II, 135, 149; III, 103, 173.276,290.

 

ed-Dâcil: Karıştırıcı ve yalancı demektir. Bu isim, Deccal'a da bu manadan hareketle verilmiştir, ki bunun Deccaîliği sihri ve yalanıdır. İbn Haleveyh, Deccal kelimesini, Ebu Amr'dan daha güzel tefsir eden olmadı, demiştir. Dedi ki: Deccal yaldızlayıcı demektir. "Decceltü's-seyf' gibi ki parlatmak ve altın suyuna batırmak manasını ifade eder. Deccal de bâtılı yaldızlayıp hak gibi göstermek ister. el-Ezherî her yalancının Deccal olduğunu söyler. Altın suyuna "ed-Dücal" denir. Deccal de gizlediği şeyin aksini beyan edip izhar ettiği için ona benzetilmiştir. Ebü'l-Abbas da Deccal olarak isimlendirilişi, haberleri halka tahrif ederek söylemesi, gerçeği gizleyip batılı süslemesindendir, demiştir.[Bk. Kiiçükkakıy Dr. Hüseyin. Din İle Maddecilik Arasında Ezeli Savaş, sh. 10.]

 

Deccal, kıyamet günü yaklaştığında, Mehdi'den önce zuhur edecek ve yeryüzünde fesat çıkartacaktır. Hristiyanlar, ona "yalancı mesih" derler. İslam'da Müseyleme gibi Nebilik iddia eden otuz kadar Deccal'den bahsedilmiş, en büyük fitneye sebep olacak Deccalin ise, ahir zamanda çı­kacağı haber verilmiştir. Hadis-i şeriflere göre Deccal, doğuda çıkacaktır.[Tirmîzî. Fiten] Mesih'ten önce otuz tane yalancı Deccal çıkacaktır.[Ahmed İbn Hanbel, II, 104.] Deccal çık­tığı zaman yanında su ve ateş bulunacaktır.[Buharı. Enbiya] İnsanlar Deccal'den korkarak dağlara kaçacaklardır.[Müslim, fiten] Sonunda Hz. İsa, Deccaî'i öldürecektir.[Tirmîzî Filen; Bk. Debbaoğlu. Ansiklopedik Büyük İslam İlmihali, 122.]

 

4757 numaralı hadiste Nuh (a.s.)'tp da kavmini Deccal'in tehlikesin­den sakındırdığı ifade edildiğinden metinde geçen, "Nuh (a.s.) dan son­ra" mealindeki cümleyi, Nuh (a.s.)'dan itibaren şeklinde anlamak icabeder. Aslında Hz. Nebiden önceki bütün Nebilerin kendi sağlıklarında ve Nebilik dönemlerinde Deccal’in gelmeyeceğini bil­dikleri halde ümmetlerini onun tehlikesinden sakındırmaya çalışmış ol­maları, asıl sakındırmak istedikleri şeyin Deccal'in kendisi olmayıp tem­sil ettiği batıl fikirler ve mü'minlerin saf akidelerini bozan bozguncu gö­rüş ve çabalar olduğuna delâlet eder.

 

Binaenaleyh, geçmiş ümmetlerden olup da hak yoldan saparak dalâlet vadilerine düşen kimseler de Deccal'in zamanına yetişememiş olsalar bi­le kabirlerinde yatarken yine Deccal’in taraftarları olarak yatmaktadırlar ve onunla haşredileceklerdir.

 

Metinde geçen: "Beni görüp dinleyen (bazı) kimseler de ona yetişe­bilir" cümlesine gelince; Hz. Nebiin sözlerini rivayetler vasıtasıy­la, daha sonraki asırlarda ve dolayısıyla Deccal’in çıktığı asırda yaşayan kimselerin de okuyup öğrenmeleri ya da dinleyip işitmeleri mümkün ol­duğundan bu cümlenin anlaşılmasında bir müşkil yoksa da söz konusu cümlede geçen "beni gören" cümlesini anlamak oldukça müşkildir. Bu bakımdan ulema bu sözü açıklarken bazı görüşler ileri sürmüşlerdir. Bun­lardan bazıları şöyledir: Hem Hz. Nebiin zamanına hem de Deccalin zamanına yetişenler insanlara nisbetle çok daha uzun Ömürlü olan cinniler olabilir. Yahut da bunlar Hz. Nebii gördükleri halde Hz. Os­man'ın öldürülmesine iştirak ederek İslam aleminde bitmez tükenmez fit­nelerin doğmasına sebep olanlarla bu fitneler içerisinde doğup gelişen ve mü'minlerin saf inancını bozmaya yönelik olan "Kaderiyye" gibi akım­lardır. Meseleleri çoğu zaman materyalist bir yaklaşımla ele alan bu akım bir anlamda kendi dönemlerinde materyalizmin de temsilcisi ve dolayı­sıyla Deccal’in temsil ettiği fitnenin öncüsü olmuşlardır.

 

Öyleyse Hz. Nebiin Deccal diye vasıflandırdığı şahıs böyle bir fitnenin temsilcisidir ve Hz. Nebii görüp işitenlerden de daha son­raki dönemlerde bu fitneye karışanlar olmuştur ve Hz. Nebiin ver­diği haberler gerçekleşmiştir.

 

Musannif Ebu Davud'un bu hadisi sünnet bölümüne yerleştirdiğine bakılırsa, onun da Deccalin belli bir şahıs olmayıp fitne ve tefrikanın tem­silciliğini yapan tüm batıl fikirler olduğu görüşünü taşıdığı anlaşılmaktadır.

 

Cumhuru ulemaya göre Deccal ile ilgili hadîslerin her biri mütevatir olmasa da manen mütevatir hadislerle sabit olmuştur. Onun çıkacağını in­kar etmek küfürdür. Yalnız Deccal bir değil birkaç kişidir. Çıkış zaman­lan belli değildir. Bir zamanda birkaç Deccal bulunabileceği gibi ayrı ay­rı zamanlarda da olabilirler. İlhad ve zulmün durumuna göre Deccal kü­çük veya büyük olur.Nitekim; "Her biri Allah'ın Rasulü olduğunu iddia eden otuza yakın Deccal çıkıncaya kadar kıyamet kopmaz."buyuruhnuştur.

 

Hâsılı kelam, çeşitli zamanlarda çeşitli Deccaller çıkarak mevzûmuzu teşkil eden hadis-i şerifte kasdedilen ve kıyamete yakın çıkacak olan esas Deccalin çıkmasına zemin hazırlayacaklardır. Her ne kadar metinde, Dec­calin çıktığı günlerde bulunan müslümanlann kalplerinin Hz. Nebi günündeki müslümanlann kalplerinden daha hayırlı olacağı ifade edili­yorsa da, esas Deccal çıktığı zamana erişen kimselerin kalplerinin Hz. Nebi devrinde yaşayan müslümanlann kalplerinden daha hayırlı ol­ması demek, her bakımdan temiz olması demek değil, mesela Deccalin çıkışını görüp bu hususta daha da mutmain olmak gibi bazı cihetlerden daha üstün olması demektir. Tirmîzî bu hadis hakkında "hasen-garib" ta­birini kullanmıştır.