DEVAM: 23,24. Kabir Ve
Kabir Azabı
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
سُلَيْمَانَ
الْأَنْبَارِيُّ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ الْوَهَّابِ
بْنُ عَطَاءٍ
الْخَفَّافُ
أَبُو نَصْرٍ
عَنْ سَعِيدٍ
عَنْ
قَتَادَةَ
عَنْ أَنَسِ
بْنِ مَالِكٍ
قَالَ إِنَّ
نَبِيَّ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
دَخَلَ
نَخْلًا
لِبَنِي
النَّجَّارِ
فَسَمِعَ
صَوْتًا
فَفَزِعَ
فَقَالَ مَنْ
أَصْحَابُ
هَذِهِ
الْقُبُورِ
قَالُوا يَا
رَسُولَ اللَّهِ
نَاسٌ
مَاتُوا فِي
الْجَاهِلِيَّةِ
فَقَالَ
تَعَوَّذُوا
بِاللَّهِ
مِنْ عَذَابِ
النَّارِ وَمِنْ
فِتْنَةِ
الدَّجَّالِ
قَالُوا
وَمِمَّ
ذَاكَ يَا
رَسُولَ
اللَّهِ
قَالَ إِنَّ الْمُؤْمِنَ
إِذَا وُضِعَ
فِي قَبْرِهِ
أَتَاهُ
مَلَكٌ
فَيَقُولُ
لَهُ مَا
كُنْتَ تَعْبُدُ
فَإِنْ
اللَّهُ
هَدَاهُ
قَالَ كُنْتُ
أَعْبُدُ اللَّهَ
فَيُقَالُ
لَهُ مَا
كُنْتَ
تَقُولُ فِي
هَذَا
الرَّجُلِ
فَيَقُولُ
هُوَ عَبْدُ اللَّهِ
وَرَسُولُهُ
فَمَا
يُسْأَلُ
عَنْ شَيْءٍ
غَيْرِهَا
فَيُنْطَلَقُ
بِهِ إِلَى بَيْتٍ
كَانَ لَهُ
فِي النَّارِ
فَيُقَالُ لَهُ
هَذَا
بَيْتُكَ
كَانَ لَكَ
فِي النَّارِ
وَلَكِنَّ
اللَّهَ
عَصَمَكَ
وَرَحِمَكَ
فَأَبْدَلَكَ
بِهِ بَيْتًا
فِي
الْجَنَّةِ
فَيَقُولُ دَعُونِي
حَتَّى
أَذْهَبَ
فَأُبَشِّرَ
أَهْلِي
فَيُقَالُ
لَهُ اسْكُنْ
وَإِنَّ الْكَافِرَ
إِذَا وُضِعَ
فِي قَبْرِهِ
أَتَاهُ
مَلَكٌ
فَيَنْتَهِرُهُ
فَيَقُولُ
لَهُ مَا
كُنْتَ
تَعْبُدُ
فَيَقُولُ
لَا أَدْرِي
فَيُقَالُ
لَهُ لَا
دَرَيْتَ
وَلَا
تَلَيْتَ
فَيُقَالُ
لَهُ فَمَا
كُنْتَ
تَقُولُ فِي
هَذَا
الرَّجُلِ فَيَقُولُ
كُنْتُ
أَقُولُ مَا
يَقُولُ النَّاسُ
فَيَضْرِبُهُ
بِمِطْرَاقٍ
مِنْ حَدِيدٍ
بَيْنَ
أُذُنَيْهِ
فَيَصِيحُ
صَيْحَةً
يَسْمَعُهَا الْخَلْقُ
غَيْرُ
الثَّقَلَيْنِ
Enes İbn Malik'den
demiştir ki: "Allah'ın Nebii bir gün Neccar oğullarının hurmalığına
girmişti (orada bulunan kabirlerden korkunç) bir ses işitti de korktu. Bunun
üzerine: "Bu kabirlerde yatanlar kimlerdir?" dedi. "Ey Allah'ın
Rasulü, (onlar) cahiliyye döneminde ölen bir takım insanlardır" dediler
(Nebi efendimiz de): «Cehennem azabından ve Deccal'in Fitnesinden Allah'a
sığınınız" buyurdu. Bunun üzerine '"Bu da niçin (oluyor), Ey Allah'ın
rasulü?" dediler. (Hz. Nebi de şöyle) buyurdu: Muhakkak ki bir mu'min
kabrine konduğu zaman ona bir melek gelir ve ona: Sen (dünyada iken) kime
ibadet ediyordun? diye sorar.
Eğer Yüce Allah o
mu'min'e hidayet vermişse; "Allah'a ibadet ediyordum" der, bunun
üzerine kendisine: "Sen şu (Nebi olarak gönderildiği söylenen) kimse
hakkında ne dersin?" diye sorarlar. (O mu'min de): "O Allah'ın kulu
ve rasulüdür" cevabını verir. Artık bundan sonra kendisine başka bir soru
sorulmaz. (Ruhen) Cehennemde bulunan evine götürülür ve: "Bu (ev) senin
evindir, cehennemde senin için (hazırlanmış) idi. Fakat Allah seni korudu ve
sana acıdı da onu sana cennette bir evle değiştiriverdi." denir. (O mu'min
de): "Beni bırakınız gideyim de ailemi müjdeleyeyim" der. Kendisine:
"Hayır olmaz, sen burada kabrinde otur." cevabını verirler.
Muhakkak ki kafir
kabrine konduğu zaman kendisine bir melek gelip sertçe çıkışır da: "Sen
(dünyada) neye tapıyordun?" diye sorar. O da: "Bilmiyorum"
cevabını verir. (Melek de ona) "Bilmez ve hakka uymaz ol" der, sonra
ona: "Şu (Nebi olduğunu söylenen) kimse hakkında ne dersiniz?" denir.
(O kafir de onun hakkında onu yalanlayan) "Halkın dediğini derim"
cevabını verir. Bunun üzerine (o melek) onun kulakları arasına demirden bir
tokmak vurur; (o adam) öyle bir bağırış bağırır ki, insan ve cinnilerden başka
onu bütün yaratıklar işitir."
İzah:
Tirmîzi. cenaiz
Bazı hadis-i şeriflerde
bir cenaze kabre konduğu zaman kendisine soru sormak üzere iki melek geldiği
ifade edilirken[Bk. Tirmîzi, cenaiz] mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerifte
bir meleğin geldiğinden bahsedilmesi, bu hadis-i şerifler arasında bir çelişki
olduğu; anlamına gelmez. Çünkü bu durum şahıslara göre değişir.
Allah, kabir sualinin
çetin geçmesini istediği kimselere defnedenler gittikten ve ölü yalnız başına
kaldıktan sonra, soru sormak üzere iki melek birden gelir ve ikisi birden soru
sorar. Allah'ın kabir sualinin biraz daha kolay geçmesini murad ettiği
kimseler, bu iki melek cenazeyi demeden kimseler, daha kabrin başından
ayrılmadan Önce gelirler. Daha da kolay geçmesini istediği kullara da som
sormak; üzere sadece bir melek gelir.
Meleğin ölüye, Hz.
Nebie iman edip etmediğini sorarken açıkça:
Allah'ın rasulü
Muhammed (s.a.v.) hakkında ne diyorsun? demeyip de;
Şu adam hakkında ne
diyorsun? demesi imtihanın kuralına riayet etmek, Hz. Muhammed'in gerçekten
Nebi olduğunu ona sezdirmemek, bir başka ifadeyle soru içerisinde cevabı da
vermekten kaçınarak imtihandaki cevabın gizli kalması esasına uymak içindir.
Metinde kabir sualini
muvaffakiyetle atlatan bir mü'minin kabrinde kıyamete kadar kalacağı ifade
edilmektedir. Nitekim Tirmîzî'nin rivayetinde de: "... Sonra o iki melek
gelir güveği gibi uyu ki; onu (gelin ve güveyi) ailesinden elbet en çok sevdiği
kişi uyandırır, derler. O kişi Allah onu mahşerde yatağında uyandırıncaya kadar
(orada uyur)"[Tirmîzî, cenâiz] Duyuruluyor.
Diğer bir hadis-i
şerifte ise; "Hiç şüphe yok ki sizden biriniz öldüğü vakit kendisine sabah
akşam varacağı yer gösterilir. Cennetlikler -dense cennetlik olacak,
cehennenıliklerdense cehennemlik olacaktır. Kendisine: İşte senin yerin
burasıdır... denilecektir."[Bk. Buhari, cenâiz;; rikâk; Müslim, cenne;
Nesâi, cenâiz; İbn Mâce, zühd; Muvatta, cenâiz; Ahmed b. Hanbel, II, 51, 11.3,
123.]
Muhammed Zekeriyya İbn
Yahya el-Kandehlevî'nin Bezi üzerine yazdığı tahkikte ve Bezi yazarının
Bezl'de ifade ettikleri gibi bütün bu hadis-i şeriflerden anlaşılan şudur: Ölü
kabrinde kıyamete kadar uyur. Orada kaldığı sürece, cennet ve cehennemde
bulunan makamı kendisine sabah akşam arz edilir.[Bk. Halil Ahmed,
Bezlu'l-Mechûd, XVIII. 292.]
İmam-i Kurtubi'nin bu
mevzudaki açıklaması da şöyledir:
"Ölülerce cennet
ve cehennemin arz edilmesi, ruhendir. Bedenden bir cüzün de buna iştirak etmesi
mümkündür. Aslında kabirde kabir hayatında gündüz yoktur. Sadece geceden
ibarettir, ancak buradaki sabah ve akşamdan maksat, dünyadaki sabah ve akşam
vakitleridir.
Ancak şehidlerin
ruhları için kabir hayatı sözkonusu değildir. Onlar doğrudan doğruya cennete
giderler."[Bk. el-Mübarekfûri, Tuhfetü'l-Ahvezî, IV. 184.]
Bu mevzuda Buharı
şârihi Kamil Miras (r.a.) de şöyle diyor: "Sual melekleri meyyite
suallerini sorup gittikten sonra meyyitin vazifesi ne olur?
Cevap: Eğer Said kişi
ise onun ruhu cennete gider. Eğer şakî ve günahkar bir kişi ise onun ruhu da
cehennemin kenarında büyük bir taş üzerine gider. İbn Abbas'dan rivayet
edildiğine göre bir kısım insanlar da Berzah-'ta bulunurlar ki burası, ne
cennettir ne de cehennem. Ashab-ı A'raf kıssası da buna delalet eder.
Bazı ulemanın beyanına
göre ervah-ı suadâ cennette olmakla beraber kabirleriyle olan alakaları bile
kesilmez. Bu alaka, bilhassa cuma gece ve gündüzü ile cumartesi gecesi güneş
doğuncaya kadar pek canlı bir surette vuku bulur."[Bk. Miras Kamil,
Tecrid-i Sarih, IV, 644-645, I. Baskı.]