DEVAM: 19. (Ahirette
Allah'ı) Görmeye Dair
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ ح و
حَدَّثَنَا
عُبَيْدُ اللَّهِ
بْنُ مُعَاذٍ
حَدَّثَنَا
أَبِي حَدَّثَنَا
شُعْبَةُ
الْمَعْنَى
عَنْ يَعْلَى
بْنِ عَطَاءٍ
عَنْ وَكِيعٍ
قَالَ مُوسَى
ابْنِ عُدُسٍ
عَنْ أَبِي
رَزِينٍ
قَالَ مُوسَى
الْعُقَيْلِيِّ
قَالَ قُلْتُ
يَا رَسُولَ
اللَّهِ أَكُلُّنَا
يَرَى
رَبَّهُ
قَالَ ابْنُ
مُعَاذٍ
مُخْلِيًا
بِهِ يَوْمَ
الْقِيَامَةِ
وَمَا آيَةُ
ذَلِكَ فِي
خَلْقِهِ
قَالَ يَا أَبَا
رَزِينٍ
أَلَيْسَ
كُلُّكُمْ
يَرَى
الْقَمَرَ قَالَ
ابْنُ
مُعَاذٍ
لَيْلَةَ
الْبَدْرِ
مُخْلِيًا
بِهِ ثُمَّ
اتَّفَقَا
قُلْتُ بَلَى قَالَ
فَاللَّهُ
أَعْظَمُ
قَالَ ابْنُ
مُعَاذٍ
قَالَ
فَإِنَّمَا
هُوَ خَلْقٌ
مِنْ خَلْقِ
اللَّهِ
فَاللَّهُ
أَجَلُّ
وَأَعْظَمُ
Ebu Rezin el-Ukaylî'den
şöyle dediği rivayet edilmiştir: dedi ki: Ben (Hz. Nebi'e); "Ey Allah'ın
rasulü, hepimiz ayrı ayrı rabbini görecek mi?" diye sordum.
(Musannif Ebu Davud'un
diğer şeyhi Ubeydullah) İbn Muaz (bu cümleyi: "Ey Allah'ın Rasulü)!
Kıyamet gününde (hepimiz) Rabbini onunla tenhaca (başbaşa) kalarak görebilecek
mi? Bunun (bu şekilde olabileceğine dair) Allah'ın yaratıkları içerisinde bir
delili var mı?" şeklinde rivayet etti. (Musannifin şeyhi Musa îbn
İsmail'in naklettiğine göre Hz. Ebu Rezin rivayetine şöyle devam etmiştir: Hz.
Nebi de bana):
"Sizin hepiniz, ayı
teker teker (biriniz diğerine engel olmadan) görmüyor musunuz?" cevabını
verdi: (Diğer şeyhi Ubeydullah İbn Muaz da bu cümleyi Hz. Ebu Rezin'den şöyle
rivayet etti: Hz. Nebi de: "Kameri ayların ondördüncü gecesi olan dolunay
gecesinde (herbiriniz ayı izdiham olmadan) teker teker" (görmüyor
musunuz?" buyurdu).
(Ebu Davud der ki: Bu
hadisi bana rivayet eden Musa îbn İsmail ile Ubeydillah İbn Muaz hadisin bundan
sonraki kısmını) (Hz. Rezin dedi ki:) "Ben de evet öyledir" cevabını
verdim (şeklinde rivayet etmek suretiyle rivayetlerinde) birleştiler.
İbn Muaz (bu cümleye
ilave olarak Hz. Rezin'den şunları da nakletti: Hz. Nebi de):
"Ay Allah'ın
yaratıklarından biridir. Allah ise her şey'den daha ulu ve yücedir"
buyurdu.
İzah:
İbn Mâce, mukaddime
Bu hadisle ilgili
açıklama 1429 numaralı hadisin şerhinde geçtiğinden burada tekrara lüzum
görmüyoruz.