SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

DİYAT BAHSİ

<< 4502 >>

DEVAM: 3. İmam (İdareci) Kanı Affetmeyi Tavsiye Eder

 

حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ يَحْيَى ابْنِ سَعِيدٍ عَنْ أَبِي أُمَامَةَ بْنِ سَهْلٍ قَالَ كُنَّا مَعَ عُثْمَانَ وَهُوَ مَحْصُورٌ فِي الدَّارِ وَكَانَ فِي الدَّارِ مَدْخَلٌ مَنْ دَخَلَهُ سَمِعَ كَلَامَ مَنْ عَلَى الْبَلَاطِ فَدَخَلَهُ عُثْمَانُ فَخَرَجَ إِلَيْنَا وَهُوَ مُتَغَيِّرٌ لَوْنُهُ فَقَالَ إِنَّهُمْ لَيَتَوَاعَدُونَنِي بِالْقَتْلِ آنِفًا قَالَ قُلْنَا يَكْفِيكَهُمُ اللَّهُ يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ قَالَ وَلِمَ يَقْتُلُونَنِي سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ لَا يَحِلُّ دَمُ امْرِئٍ مُسْلِمٍ إِلَّا بِإِحْدَى ثَلَاثٍ كُفْرٌ بَعْدَ إِسْلَامٍ أَوْ زِنًا بَعْدَ إِحْصَانٍ أَوْ قَتْلُ نَفْسٍ بِغَيْرِ نَفْسٍ فَوَاللَّهِ مَا زَنَيْتُ فِي جَاهِلِيَّةٍ وَلَا فِي إِسْلَامٍ قَطُّ وَلَا أَحْبَبْتُ أَنَّ لِي بِدِينِي بَدَلًا مُنْذُ هَدَانِي اللَّهُ وَلَا قَتَلْتُ نَفْسًا فَبِمَ يَقْتُلُونَنِي قَالَ أَبُو دَاوُد عُثْمَانُ وَأَبُو بَكْرٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا تَرَكَا الْخَمْرَ فِي الْجَاهِلِيَّةِ

 

Ebû Ümâme b. Sehl (r.a) den; şöyle demiştir: Osman (r.a) evde mahsur iken, biz onunla birlikte idik. Evde bir giriş vardı. Oradan giren Belattakilerin sözünü işitirdi. Osman (r.a) oraya girdi ve rengi değişmiş bir vaziyette yanımıza çıkıp şöyle dedi: "Onlar az önce beni, öldürmekle tehdid ediyorlardı." Biz; "Yâ emire'l-mu'minin onlara karşı Allah sana yeter" dedik. "Beni niçin öldür(mek ist)iyorlar?! Rasûlullah (s.a.v)i: "Bir müslüman'ın kanı şu üç şeyden birisi dışında helâl değildir: Müslüman olduktan sonra küfre düşmek, İhsandan sonra zina ve bir can mukabili olmadan birisini öldürmek" diye buyururken dinledim.

 

(Hz. Osman devamla şöyle dedi): ''Vallahi ben Câhiliyyc devrinde de İslâm dönemin­de de hiç zina etmedim, Allah beni hidâyete erdireli beri, onun yerine benim için başka bir din olmasını istemedim ve hiçbir kimseyi öldürmedim. Beni ne sebeple öldürecekler?!.."

 

Ebû Davüd şöyle der: Ebûbekir ve Osman (r. anhüma) şarab'ı cahiliye devrinde terkettiler.

 

 

Diğer tahric: Belât: Sözlükle bir çeşit taştır. Ancak, Medinedeki bir mevkiye ad olmuştur. Burada mak­sat orasıdır.

 

AÇIKLAMA:

 

Bu Hadis-i şerif, Eb Sünen-i Ebû Dâvûd ravilerinden Lüjûrnin rivayetinden değildir.

 

Tercemeye "ev" diye geçtiğimiz "dâr" kelimesi, etrafı bahçe ile çevri­li ev manasınadır. Haberde konu edilen hâdise, Hz. Osman (r.a) in şehid edilmesine tekaddüm eden günlerle ilgilidir. Anlaşıldığına göre, Hz. Os­man (r.a) in evi kendisine karşı olanlar tarafından kuşatılmış, Hz. Osman evinde hapsedilmişti. Kuşatmayı yapanlar Mısırlılardı. Sebep de Hz. Os­man'ın Abdullah b. Sa'd b. Ebî Serh'i Mısır valiliğine tâyin etmiş olması idi.

 

Haberde görüldüğü üzere, Hz. Osman'ın evi Belât denilen yere yakın­dı. Evini kuşatan düşmanları orada toplanmışlar ve aralarında Hz. Osman'ı öldürmeyi kararlaştırıyorlardı. Hz. Osman, evinden Belât tarafına doğru olan girişe girince onların kendisi hakkındaki konuşmalarını duymuş ve rengi atık bir vaziyette içlerinde haberin râvisinin de bulunduğu toplulu­ğun yanına dönmüştü. Oradakilere, evini kuşatanların kendisini öldürmek istediklerini ama buna haklarının olmadığını, çünkü bir müslümanın an­cak metinde sayılan üç şeyden birisi sebebiyle Öldürülebileceğini oysa kendisinin bunlardan hiçbirisini yapmadığını söylemiştir.

 

Avnü'l-Ma'bûd müellifi hadisin konu ile ilgisine temas ederken: "Os­man (r.a) mazlum idi. Onlara: Niçin beni öldürmek istediniz?! Ben ölü­mü gerektirecek hiçbir şeyi asla yapmadım... dedi. Bu kelimelerle onlar­dan özür diledi ve affetmelerini istedi" demektedir. Ancak bu bence pek yerinde bir izah değildir. Çünkü bir defa, metinde Hz. Osman'ın evini ku­şatan eşkıya ile konuştuğuna işaret eden bir nokta yoktur. Konuştuğu mu­hatabı onlar değil, râvi ve arkadaşlarıdır. Ayrıca Hz. Osman'ın özür dile­yip, af dilemesi söz konusu olamaz. Çünkü bir suç işlememiştir ki istesin.

 

Haberden, bir müslümanın, ancak üç hareketten birisi sebebiyle öldü-rülebileceği bildirilmektedir. Bunlar:

 

a- Sahih bir nikâhla evlenip, eşi ile cinsi ilişki kurmuş olan bir müslü­manın zina etmesi

 

b- Bir kimsenin Müslüman olduktan sonra irtidâd etmesi yâni müslümanlıktan çıkması,

 

c- Haksız yere bir müslümanı öldürmesi

 

Bu konu, hudûd kitabında 4352 numarada geçmişti.