DEVAM: 3. İmam
(İdareci) Kanı Affetmeyi Tavsiye Eder
حَدَّثَنَا
سُلَيْمَانُ
بْنُ حَرْبٍ
حَدَّثَنَا
حَمَّادُ
بْنُ زَيْدٍ
عَنْ يَحْيَى ابْنِ
سَعِيدٍ عَنْ
أَبِي
أُمَامَةَ
بْنِ سَهْلٍ
قَالَ كُنَّا
مَعَ
عُثْمَانَ
وَهُوَ مَحْصُورٌ
فِي الدَّارِ
وَكَانَ فِي
الدَّارِ
مَدْخَلٌ
مَنْ
دَخَلَهُ
سَمِعَ
كَلَامَ مَنْ
عَلَى
الْبَلَاطِ
فَدَخَلَهُ
عُثْمَانُ
فَخَرَجَ
إِلَيْنَا
وَهُوَ
مُتَغَيِّرٌ
لَوْنُهُ
فَقَالَ
إِنَّهُمْ
لَيَتَوَاعَدُونَنِي
بِالْقَتْلِ
آنِفًا قَالَ
قُلْنَا يَكْفِيكَهُمُ
اللَّهُ يَا
أَمِيرَ
الْمُؤْمِنِينَ
قَالَ وَلِمَ يَقْتُلُونَنِي
سَمِعْتُ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَقُولُ لَا
يَحِلُّ دَمُ
امْرِئٍ
مُسْلِمٍ إِلَّا
بِإِحْدَى
ثَلَاثٍ
كُفْرٌ
بَعْدَ إِسْلَامٍ
أَوْ زِنًا
بَعْدَ
إِحْصَانٍ
أَوْ قَتْلُ
نَفْسٍ بِغَيْرِ
نَفْسٍ
فَوَاللَّهِ
مَا زَنَيْتُ
فِي
جَاهِلِيَّةٍ
وَلَا فِي
إِسْلَامٍ
قَطُّ وَلَا
أَحْبَبْتُ
أَنَّ لِي
بِدِينِي
بَدَلًا
مُنْذُ
هَدَانِي
اللَّهُ
وَلَا قَتَلْتُ
نَفْسًا
فَبِمَ
يَقْتُلُونَنِي
قَالَ أَبُو
دَاوُد
عُثْمَانُ
وَأَبُو
بَكْرٍ رَضِيَ
اللَّهُ عَنْهُمَا
تَرَكَا
الْخَمْرَ
فِي
الْجَاهِلِيَّةِ
Ebû Ümâme b. Sehl (r.a)
den; şöyle demiştir: Osman (r.a) evde mahsur iken, biz onunla birlikte idik.
Evde bir giriş vardı. Oradan giren Belattakilerin sözünü işitirdi. Osman (r.a)
oraya girdi ve rengi değişmiş bir vaziyette yanımıza çıkıp şöyle dedi:
"Onlar az önce beni, öldürmekle tehdid ediyorlardı." Biz; "Yâ
emire'l-mu'minin onlara karşı Allah sana yeter" dedik. "Beni niçin
öldür(mek ist)iyorlar?! Rasûlullah (s.a.v)i: "Bir müslüman'ın kanı şu üç
şeyden birisi dışında helâl değildir: Müslüman olduktan sonra küfre düşmek,
İhsandan sonra zina ve bir can mukabili olmadan birisini öldürmek" diye
buyururken dinledim.
(Hz. Osman devamla şöyle
dedi): ''Vallahi ben Câhiliyyc devrinde de İslâm döneminde de hiç zina etmedim,
Allah beni hidâyete erdireli beri, onun yerine benim için başka bir din
olmasını istemedim ve hiçbir kimseyi öldürmedim. Beni ne sebeple
öldürecekler?!.."
Ebû Davüd şöyle der:
Ebûbekir ve Osman (r. anhüma) şarab'ı cahiliye devrinde terkettiler.
Diğer tahric: Belât:
Sözlükle bir çeşit taştır. Ancak, Medinedeki bir mevkiye ad olmuştur. Burada
maksat orasıdır.
AÇIKLAMA:
Bu Hadis-i şerif, Eb
Sünen-i Ebû Dâvûd ravilerinden Lüjûrnin rivayetinden değildir.
Tercemeye
"ev" diye geçtiğimiz "dâr" kelimesi, etrafı bahçe ile çevrili
ev manasınadır. Haberde konu edilen hâdise, Hz. Osman (r.a) in şehid edilmesine
tekaddüm eden günlerle ilgilidir. Anlaşıldığına göre, Hz. Osman (r.a) in evi
kendisine karşı olanlar tarafından kuşatılmış, Hz. Osman evinde hapsedilmişti.
Kuşatmayı yapanlar Mısırlılardı. Sebep de Hz. Osman'ın Abdullah b. Sa'd b. Ebî
Serh'i Mısır valiliğine tâyin etmiş olması idi.
Haberde görüldüğü
üzere, Hz. Osman'ın evi Belât denilen yere yakındı. Evini kuşatan düşmanları
orada toplanmışlar ve aralarında Hz. Osman'ı öldürmeyi kararlaştırıyorlardı.
Hz. Osman, evinden Belât tarafına doğru olan girişe girince onların kendisi
hakkındaki konuşmalarını duymuş ve rengi atık bir vaziyette içlerinde haberin
râvisinin de bulunduğu topluluğun yanına dönmüştü. Oradakilere, evini
kuşatanların kendisini öldürmek istediklerini ama buna haklarının olmadığını,
çünkü bir müslümanın ancak metinde sayılan üç şeyden birisi sebebiyle
Öldürülebileceğini oysa kendisinin bunlardan hiçbirisini yapmadığını
söylemiştir.
Avnü'l-Ma'bûd müellifi
hadisin konu ile ilgisine temas ederken: "Osman (r.a) mazlum idi. Onlara:
Niçin beni öldürmek istediniz?! Ben ölümü gerektirecek hiçbir şeyi asla
yapmadım... dedi. Bu kelimelerle onlardan özür diledi ve affetmelerini
istedi" demektedir. Ancak bu bence pek yerinde bir izah değildir. Çünkü
bir defa, metinde Hz. Osman'ın evini kuşatan eşkıya ile konuştuğuna işaret
eden bir nokta yoktur. Konuştuğu muhatabı onlar değil, râvi ve arkadaşlarıdır.
Ayrıca Hz. Osman'ın özür dileyip, af dilemesi söz konusu olamaz. Çünkü bir suç
işlememiştir ki istesin.
Haberden, bir
müslümanın, ancak üç hareketten birisi sebebiyle öldü-rülebileceği
bildirilmektedir. Bunlar:
a- Sahih bir nikâhla evlenip,
eşi ile cinsi ilişki kurmuş olan bir müslümanın zina etmesi
b- Bir kimsenin
Müslüman olduktan sonra irtidâd etmesi yâni müslümanlıktan çıkması,
c- Haksız yere bir
müslümanı öldürmesi
Bu konu, hudûd
kitabında 4352 numarada geçmişti.