SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

DİYAT BAHSİ

<< 4496 >>

بَاب الْإِمَامِ يَأْمُرُ بِالْعَفْوِ فِي الدَّمِ

3. İmam (İdareci) Kanı Affetmeyi Tavsiye Eder

 

حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَعِيلَ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْحَقَ عَنْ الْحَارِثِ بْنِ فُضَيْلٍ عَنْ سُفْيَانَ بْنِ أَبِي الْعَوْجَاءِ عَنْ أَبِي شُرَيْحٍ الْخُزَاعِيِّ أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ مَنْ أُصِيبَ بِقَتْلٍ أَوْ خَبْلٍ فَإِنَّهُ يَخْتَارُ إِحْدَى ثَلَاثٍ إِمَّا أَنْ يَقْتَصَّ وَإِمَّا أَنْ يَعْفُوَ وَإِمَّا أَنْ يَأْخُذَ الدِّيَةَ فَإِنْ أَرَادَ الرَّابِعَةَ فَخُذُوا عَلَى يَدَيْهِ وَمَنْ اعْتَدَى بَعْدَ ذَلِكَ فَلَهُ عَذَابٌ أَلِيمٌ

 

Şüreyh el-Huzâi (r.a) den; Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Bir kimse öldürülme veya yaralanmaya maruz kalırsa o (ölen'in varisi) şu üç şeyden birisini seçer: Ya kısas yapar, ya affeder ya­da diyet alır. Eğer dördüncü bir şey isterse onu engelleyin. Kimde bundan (bu üç şeyden birini seçtikten) sonra haddi aşar (başka birşey isterse) onun için acı verici bir azâb vardır.”

 

 

İzah:

İbn Mace: diyet, Dârimi, diyât

 

Hadisin îbn Mâce'deki rivayetinde, muhayyer olduğu üç şeyden birisini seçtikten sonra başka bir şey isteyen kişinin ebediyyen Cehennemde kalacağı  ifade edilmektedir. Tabi bu, azabın şiddetine işaret içindir.

 

Çünkü ehl-i sünnet inancına göre, bir mü'min ebediyyen cehennem­de kalmaz. Hadis-i şerifte, öldürülen veya bir uzvu kesilen yada yarala­nan kişinin vârislerinin af, diyet ve kısas arasında muhayyer olduğu beyan edilmektedir. Yaralama olayında ise muhayyerlik yaralananındır. Yani bu kişinin intikam almak, caniyi öldürmek gibi bir yola sapması caiz değildir. Bu üç şeyden birisini seçtikten sonra da bir diğerine geçe­mez. Meselâ affetmişse bir daha diyet veya kısas isteme cihetine gide­meyeceği gibi, diyeti seçmişse kısas isteyemez. Şayet istese acı bir aza­bı hak etmiştir.

 

Cinayetlerde diyetle kısas arasında muhayyer olanın kim olduğu ko­nusunda ihtilâf edilmiştir. Fetlıu'l-Bâri'de cumhura nisbet edilen görüşe göre, kısas ile diyet almak arasında muhayyer olan, maktulün velisidir. İmam Mâlik, Sevrî ve Ebû Hanife'ye göre kısac ile diyet arasında mu­hayyerlik katile aittir. Şerhlerde böyle denilmektedir. Ama Hanefi fı­kıh kitaplarında aksi söylenir.[Bu mes'ele için bak. 4506 nolu hadisin izahı.] Tahâvi, İmam-ı Azam ve onun görüşünde olanların, delilinin Enes b. Mâlikten merfû olarak rivayet edilen şu ha­dis olduğunu söyler: Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

 

"Allah'ın yazdığı (farzı) kısastır." Şayet veli, kısas veya diyette mu­hayyer olsa idi, Rasulullah bunu bildirirdi. Ayrıca şu da bu görüş için bir delildir: Saye' veli diyet ister, katil buna razı olmazsa kendisinden zorla diyet alınamaz.

 

Bu ihtilâfın esası şudur: Hanefilere göre kasden adam öldürmenin ce­zası kısasın kendisidir. Kısas ayeti buna delâlet ettiği gibi, maktulün ve­lisinin katilden zorla diyet alamaması ve katilin ölmesi durumunda ce­zanın düşmesi de buna delâlet eder. İmâm Şafiî'den bir kavle göre ise Öldürmenin cezası kısas veya diyetten birisidir. Veli isterse kısas ister, isterse diyet alır. Diyet için katilin rızası şart değildir. Dolayısıyla ka­til ölürse diyet teayyün eder.

 

Şu kadar var ki Hanefilere göre maktulün varislerinden birisi kısası istemezse, kısas düşer. Varislerden birisi katille sulh yaparsa, diğer vâ­rislerin hissesi de kısasa inkılâb eder.