DEVAM: 23. Recm Konusu
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
مُحَمَّدٍ
النُّفَيْلِيُّ
حَدَّثَنَا
هُشَيْمٌ حَدَّثَنَا
الزُّهْرِيُّ
عَنْ
عُبَيْدِ اللَّهِ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عُتْبَةَ عَنْ
عَبْدِ اللَّهِ
بْنِ
عَبَّاسٍ
أَنَّ عُمَرَ
يَعْنِي ابْنَ
الْخَطَّابِ
رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهُ خَطَبَ
فَقَالَ
إِنَّ
اللَّهَ
بَعَثَ مُحَمَّدًا
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ بِالْحَقِّ
وَأَنْزَلَ
عَلَيْهِ
الْكِتَابَ
فَكَانَ
فِيمَا
أُنْزِلَ
عَلَيْهِ آيَةُ
الرَّجْمِ
فَقَرَأْنَاهَا
وَوَعَيْنَاهَا
وَرَجَمَ رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
وَرَجَمْنَا
مِنْ
بَعْدِهِ
وَإِنِّي
خَشِيتُ إِنْ
طَالَ
بِالنَّاسِ
الزَّمَانُ
أَنْ يَقُولَ
قَائِلٌ مَا
نَجِدُ آيَةَ الرَّجْمِ
فِي كِتَابِ
اللَّهِ
فَيَضِلُّوا
بِتَرْكِ
فَرِيضَةٍ
أَنْزَلَهَا
اللَّهُ
تَعَالَى
فَالرَّجْمُ
حَقٌّ عَلَى
مَنْ زَنَى
مِنْ الرِّجَالِ
وَالنِّسَاءِ
إِذَا كَانَ
مُحْصَنًا إِذَا
قَامَتْ
الْبَيِّنَةُ
أَوْ كَانَ
حَمْلٌ أَوْ
اعْتِرَافٌ
وَايْمُ
اللَّهِ لَوْلَا
أَنْ يَقُولَ
النَّاسُ
زَادَ عُمَرُ
فِي كِتَابِ
اللَّهِ
عَزَّ
وَجَلَّ
لَكَتَبْتُهَا
Abdullah b. Abbas
radıyallahu anhuma şöyle demiştir: Ömer (b. el-Hattâb) (r.a) halk'a hitâb edip
şöyle dedi: "Şüphesiz Allah (C.C.) Muhammed (s.a.v.)'i hak ile gönderdi,
ona Kitabı indirdi. Recm âyeti ona indirilenler içindedir. Biz onu, okuduk ve
ezberledik. Rasulullah (s.a.v.) recmetti, ondan sonra biz de recmettik.
İnsanlar üzerinden uzun zaman geçerse, birisinin; biz Allah'ın Kitabında recm
âyetini bulamıyoruz, demesinden ve Allah'ın indirdiği bir farzı terketmek suretiyle
sapıtmalarından korkarım. Muhsan olduğu ve beyyine ya da hamilelik ve itiraf
bulunduğu zaman erkeklerden ve kadınlardan zina edene recm haktır (sabittir).
Allah'a yemin ederim ki eğer insanlar, Ömer Allah'ın kitabına ilâvede bulundu,
demeyecek olsalardı, recm âyetini yazardım."
İzah:
Buhâri; hudûd; Tirmizi;
hudûd; Müslim; hudûd; İbn Mâce, hudûd
Allah (c.c)'ün, Hz.
Muhammed (s.a.v.)'e gönderdiği âyetlerin bir kısmı neshedilmişdir. Neshedilen
âyetler de üç kısımdır.
a- Hem lâfz, hem de
hükmü neshedilenler,
b- Hükmü neshedilip,
lâfzı kalanlar,
c- Lâfzı neshedilip,
hükmü kalanlar.
İşte recm ayeti, bu
üçüncü kısımdandır. Yâni lâfzı neshedilip, hükmü baki olan ayetlerdendir. İbn
Mâce'nin rivayetine göre Hz. Ömer hutbe esnasında, lafzı mensuh olan recm
ayetini de okumuştur. Metnini daha önce de verdiğimiz bu ayet şöyledir:
"eş-şeyhu ve'şeyhatu izâ zeneyâ fe'rcum-ûhumâ: Yaşlı (muhsan) erkek ve
kadın zina ettiklerinde, onları recmediniz."
Lâfzı neshedilip de
hükmü kalan bu tür ayetler, Kur'ândan sayılmazlar. Dolayısıyla namazda
okunamazlar, abdestsiz olarak dokunulmalarında sakınca yoktur. Ashabı kiramın,
bu ayeti bilmelerine rağmen Kur'ân-da yer almaması, lâfzı mehsûh olan ayetlerin
Kur'âna yazılmayacağına delildir. Hz. Ömer'in, recmi uyguladıklarını bir sahabe
topluluğu huzurunda haber verdiği halde, itirazla karşılaşmaması, recmin
sübutunda icmâ kabul edilmiştir.
Zâten, Hâriciler ve
bazı Mütezilîler dışında tüm müslümanlar recm hükmünün varlığını ve
devamlılığını kabul etmektedirler
Ömer (r.a): Muhsan olan
bir erkek veya kadın zina ederse ve zina, beyyine (dört erkek şahidin
şehâdeti), zina edenin itirafı yâni ikrarı, yada kocası veya efendisi olmayan
kadının hamileliği ile sabit olursa recmedileceğini söylemiştir.
Alimler, beyyine ve
ikrarla recmin, sabit olacağı konusunda Hem fikir oldukları halde, hamileliğin
delil sayılıp sayılmayacağı konusunda ihtilâf etmişlerdir. İmâm Mâlik ve
ashabı, Hz. Ömer'in görüşüne tâbi olmuşlar ve: "Bir kadının kocası
olmadığı halde hamile olur ve kendisine zorla tecâvüz edildiğini iddia
etmezse, hamilelik zina için delil sayılır ve kadın (muhsansa) recmedilir. Ama
kadın yabancı olup çocuğunun kocasından ve ya efendisinden olduğunu iddia
ederse recmedilmez" demişlerdir.
Hanefi ve Şâfiilerin de
içlerinde olduğu cumhuru ulemâya göre, hamilelik zina suçunun sübutu için delil
değildir. Dolayısıyla kocası olmasa bile, başka bir yolla sabit olmadıkça, bir
kadın hamilelikten dolayı recmedilemez. Çünkü hadler şüphelerle düşer.
Şevkânî, hamileliğin
zina suçunun sübutu için delil sayılıp sayılmayacağı konusundaki görüşleri
naklettikten sonra şöyle demektedir:
"Hasılı bu Ömer
(r.a)'in görüşüdür. Bu gibi bir şeyle, canların helakini gerektiren şeyler
sabit olmaz. Hz. Ömer'in bunu bir sahabe toplumunun karşısında söyleyip de,
onların inkâr etmemesi, bu hükümde icmâ olduğunu gerektirmez. Çünkü içtihadı
konularda, muhalifin itiraz etmesi şart degıldır. Özellikle bunu söyleyen,
sahabe içerisinde mehabet timsali Ömer olursa...."
Hanefi ulemâsından
Tahâvî de şöyle demektedir:
"Maksat;
hamileliğin zinadan dolayı olduğu sabit olursa recmin vâcib oluşunu
bildirmekdir." Yâni hamileliğin zinadan dolayı olduğu beyyine ya da
ikrarla sabit olursa recm uygulanır.
Şahitler ve ikrarla
zinanın sübûtu için gerekli şartları 4416 ve 4417. hadislerin izahını yaparken
vermiştik. Tekrara gerek duymuyoruz.