DEVAM: 12. Hırsızın
Elinin Kesildiği Mal (Mikdarı)
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
وَمُحَمَّدُ
بْنُ أَبِي
السَّرِيِّ
الْعَسْقَلَانِيُّ
وَهَذَا
لَفْظُهُ
وَهُوَ أَتَمُّ
قَالَا
حَدَّثَنَا
ابْنُ
نُمَيْرٍ عَنْ
مُحَمَّدِ
بْنِ
إِسْحَقَ
عَنْ
أَيُّوبَ
بْنِ مُوسَى
عَنْ عَطَاءٍ
عَنْ ابْنِ
عَبَّاسٍ
قَالَ قَطَعَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَدَ رَجُلٍ
فِي مِجَنٍّ قِيمَتُهُ
دِينَارٌ
أَوْ
عَشَرَةُ
دَرَاهِمَ
قَالَ
أَبُو دَاوُد
رَوَاهُ
مُحَمَّدُ
بْنُ سَلَمَةَ
وَسَعْدَانُ
بْنُ يَحْيَى
عَنْ ابْنِ إِسْحَقَ
بِإِسْنَادِهِ
İbn Abbas (r.a) demiştir
ki: "Rasulullah (s.a.v.) kıymeti bir dinar (altın) veya on dirhem (gümüş)
olan bir kalkan (çalan) adamı (n elini) kesti"
Ebû Davûd der ki: Bu
hadisi Muhammed b. Seleme ve Sa'dân b. Yahya ibni İshak'tan aynı isnadla
rivayet etmiştir.
İzah:
Müslim, hudûd; İbn
Mâce. hudûd
Bu bab, hırsızlık
haddinin nisabı yani bir hırsızın kolunun kesilebilmesi için çaldığı malın
olması gereken asgari değeri ile ilgilidir. Babda geçen hadislerde Hz. Nebi
(s.a.v.)'in; çeyrek dinar altın, fiatı üç dirhem gümüş olan kalkan ve kıymeti
on dirhem gümüş veya bir dinar altın olan kalkan çalan hırsızın elini kestiği
görülmektedir. Bu babta, Müslim ve İbn Mace'nin rivayet ettikleri bir hadiste
Rasulullah (s.a.v.) efendimiz: "Allah hırsıza lanet etsin, bir yumurta
(veya miğfer) çalar da eli kesilir, bir ip çalar da eli kesilir."[87]
buyurmuştur.
Müslim, hudûd; İbn
Mâce. hudûd
Bu hadisteki yumurta ve
ipten muradın ne olduğu konusuna ilende işaret edilecektir.
Hırsıza verilecek ceza
hususunda, Mâide süresindeki âyet mutlaktır. Hırsızlık yapan erkek ve kadının
elinin kesilmesi emredilmiş ama çaldığı malın mikdarı konusuna değinilmemiştir.
Gerek bu ayetin mutlak oluşu, gerekse hadislerdeki farklı rivayetler el kesme
nisabında ulemanın ihtilafına sebep olmuştur. Bu ihtilafları önce "nisap
yoktur" diyenler ve "nisap vardır" diyenler şeklinde ayırdıktan
sonra da nisap vardır diyenlerin kendi aralarında ihtilaf ettikleri mikdarları
ele alalım:
1) Zahiriler ve
Haricilere göre; el kesmek için çalman malda nisap aranmaz. Yani çalınan mal az
veya çok olsun hırsızın eli kesilir. Bu görüş Hasenü'l-Basri'den de rivayet
edilmiştir. Delilleri: "Allah'tan ibret verici bir ceza olarak,
işledikleri fiilden dolayı erkek ve kadın hırsızın ellerini kesiniz. Allah aziz
ve hakimdir."[Maide 38] ayet-i kerimesinin mutlak oluşudur. Bu ayette
cenab-ı Hak, hırsızın elinin kesileceğini beyan etmiş ama mikdar belirmemiştir.
Bu, çalınan malın az veya çokluğuna bakılmadan hırsızın elinin kesilmesi
gerektiğine delalet eder." derler.
Ayrıca yukarıda Müslim
ve İbn Mâce'den naklettiğimiz yumurta ve ip çalmanın, el kesmeyi
gerektireceğine işaret eden hadis de bu görüş sahipleri için delildir. Yumurta
ve ip değersiz şeyler olduğu halde, bunları çalanın elinin kesilmesi gereğine
el kesmede nisabın olmayışına delil sayarlar.
2) Cumhur ulemâya göre;
bir malı çalan hırsıza el kesme cezası verilmesi için çalınan malın asgari bir
değere sahip olması gerekir. Bu görüş sahiplerinin delilleri, bu babın
hadisleridir. Bu görüşte olanlar karşı görüş sahiplerinin delillerini şöyle
cevaplandırırlar:
İşaret edilen ayet-i
kerime mutlaktır. Hadisler bu ayet-i kerimeyi kayıtlamakta ve el kesme cezası
verilebilmesi için çalınan malın asgari bir değere varmış olmasını
gerektirmektedir. O halde kayıtlayan bu hadislerin hükmüne uymak gerekir.
Cumhurun, önceki görüş
sahiplerinin sarıldıkları yumurta ve ip çalmadan bahseden hadisle ilgili
istidlallerine cevapları da şu şekildedir:
a) Hadiste sözkonusu
edilen "beyda" kelimesi yumurta değil, miğfer manasınadır. Çünkü bu
kelime her iki anlama gelebilir. İp de lalettayin bir ip değil, değeri büyük
olan gemi halatıdır.
Nevevi, bu tevili
beğenmemiş "hadiste kıymetsiz mallara tenezzül edip de elini kestiren
hırsıza lanet edilmiştir. Halbuki miğfer ve gemi halatının kıymeti hayli
yüksektir. Bu şekildeki bir izah hadisin vürûdundaki ruha uygun düşmez."
demiştir.
b) Bu hadisten maksat,
hırsızın durumunu tahkirdir. Hırsız yumurta ve ip çalarak hırsızlığa başlayınca
bunu kendisine adet edinir ve elinin kesilmesini gerektirecek şeyleri çalar hale gelir. Bu izaha
göre; hadisteki "beyda" kelimesinden maksat yumurta, ipten
murat da alelade bir iptir.
c) Hadisten maksat
hırsızlıktan sakındırıp akta mübalağadır. Bu '"Bağırtlak kuşunun yuvası
gibi de olsa bir yuva yapan kimse..." hadisine benzer. Bağırtlak kuşunun
yuvasının mescid olması mümkün olmadığı halde efendimiz mescid yapanların
faziletine işaret için onu misal göstermiştir. Bu hadiste de hırsızlığın
kötülüğüne işaret için, yumurta ve ip çalmak el kesmeyi gerektirmediği halde
gerektirirmiş gibi bir ifade kullanmıştır.
d) Bu hadis, yukarıda
işaret edilen ayet (Maide 38) indiği zaman varid olmuş, daha sonra fahr-i
kainat efendimiz çalınan malın kıymetini tayin etmiştir.
Alimlerce, hadisin
izahında daha başka şeyler de söylenmiştir. Bizim kayda değer bulduklarımız
bunlardır.
Hırsıza el kesme
cezasının uygulanması için çalınan malın asgari bir kıymete baliğ olmasını şart
koşan cumhur, yukarıda da işaret ettiğimiz gibi bu mikdarm tayininde ihtilaf
etmişlerdir. Şimdi de bu konudaki görüşlere temas etmek istiyoruz:
1- Hz. Aişe, Ömer b.
Abdilaziz, Evzaî, Leys, Ebû Sevr, îshâk ve İmam Şafiî'ye göre, hırsızlıktan
dolayı el kesme nisabı çeyrek dinar altın veya onun kıymetidir. Çeyrek dinarın
kıymeti ister üç dirhem gümüşe denk olsun işer az veya çok farketmez. Bir
kimse çeyrek dinar altın veya onun kıymetinde bir mal çalar ve diğer şartlar
tahakkuk ederse eli kesilir.
Bu görüşün delilleri
Hz. Aişe fr.anhâ) rivayet edilen (4383 ve 4384 no'daki) hadislerdir. Hz. Nebi
(s.a.v.) bu hadislerde el kesme nisabının çeyrek dinar altın olduğunu lafız
olarak ve açıkça beyan etmiştir. Peygamber (s.a.v.)in, bir hırsızın elini üç
dirhem gümüş kıymetindeki bir kalkan çaldığı için kestiğini bildiren
hadisleri, üç dirhem gümüşün çeyrek dinar altına denk olduğuna hamlederek
açıklamışlardır. Hz. Nebiin on dirhem gümüş kıymetindeki bir kalkanı çalan
hırsızın elini kestiğini bildiren hadisin (hadis no: 4387) ise zayıf olduğunu
söylerler. Hadisin sıhhati halinde de bu haberin el kesme nisabını tayin için
değil, o olaydaki kalkanın kıymetinin on dirhem gümüş veya bir dinar altın
olduğuna hamlederler. Bu izahlar Şafii alimlerinin büyüklerinden İmam Nevevi'ye
aittir.
2- İmam Malik ve Ahmed
b. Hanbel'e göre; hırsızlıktaki el kesme nisabı, çeyrek dinar altın veya üç
dirhem gümüş ya da üç dirhem gümüş kıymetine denk olan mal'dır. Çalınan mal
altınsa çeyrek dinar, gümüş ise üç dirhem, başka bir şey ise üç dirhem gümüş
kıymeti kadarı el kesmek için yeterlidir. Ahmed b. Hanbel'in bir görüşüne göre
bu ikisinden, daha ucuz olanı ile değerlendirilir. [İbn Kudâme el-Muğnî
(Beyrut (1984). X, 238.]
Bazı Bağdatlı alimler İmam
Malik'ten, çalınan malın altın veya gümüş dışında bir mal olması halinde, o
memleketin örfü esas alınarak altından ya da gümüşten değerlendirileceği
görüşünü nakletmişlerdir. Ama önceki görüş daha sahihtir.
Bu görüş sahiplerinin
delilleri Rasulullah'ın üç dirhem gümüş değerindeki kalkanı çalan hırsızın
elini kestiğini bildiren haberlerdir. 12 dirhem gümüş bir dinar altın
kıymetindedir. O halde üç dirhem gümüşün altın karşılığı da çeyrek dinardır.
3- İmam Azam Ebu hanife
ve arkadaşlarına göre el kesmek için hırsızlıkta nisab, on dirhem gümüş veya
onun kıymetidir. Çalınan mal altın bile olsa gümüşle değerlendirilir. Muteber
olan külçe halindeki değil, dar-bedilmiş olan gümüştür.[Mergınânî, el-Hidaye
Şerhu bidayeti’l-Mübtedi, II, 118, 119.]
Hanelilerin delili, bu
babın son hadisiyle birlikte Beyhaki ve Taha-vi'nin İbn Abbas radıyallahü
anhuma'dan rivayet ettikleri hadis ile Rasû-lullah (s.a.v.) devrinde kalkanın
kıymetinin on dirhem olduğunu bildiren haber, Tahavî'nin Şerhu Meâni'l-Âsar'da
rivayet ettiği: "Ancak bir dinar (altın) veya on dirhem (gümüş) de el
kesilir" mealindeki hadis [Şerhu Meâni'l-Âsar II. 93.] ve Ta-beranî'nin
Mu'cemu'I-Evsât'ında İbn Mes'ud vasıtasıyla Rasulullah'dan rivayet ettiği:
"Ancak on dirhemde (el) kesilir"[Zeylaî. Nasbûrraye, III. 359.]
hadisi ve benzeri hadislerdir.
Ayrıca Hanefiler
"Şüphelerle hadleri düşürün" hadisini de delilleri arasında sayarlar.
Çünkü el kesmek için, çalınan malın kıymeti konusunda rivayet edilen haberler
muhteliftirler. Mümkün mertebe haddi düşürebilmek için bu mikdarîardan en
üstününü almak ihtiyata daha muvafıktır. O da on dirhemdir.
Hanefi alimlerinden
Tahavî, Şafiilerin dayandıkları Hz, Aişe hadislerinin kiminin mevkuf, kiminin
de muttasıl olduklarını söyleyerek Şafiiîere itiraz etmektedir.
4- İki dirhem gümüşden
dolayı hırsızın eli kesilir. İbnu'l-Münzir bu görüşü Hasentri-Basri'den
nakletmiştir.
5- Dört dirhem
gümüştür. İbnü'l-münzir bunu Ebu Hureyre ve Ebu Sâ-id'den. Kadı lyaz da bazı
sahabelerden nakletmiştir.
6- Bu miktar üçte bir
dinardır. Bu görüş Muhammed Bâkır'dan nakledilmiştir.
7- Bu miktar beş dirhem
gümüştür. Bu görüş; Nasır, Nehai, İbn Şübrü-me, İbn Ebi Leyla ve
HaseniTl-Basri'den, rivayet edilmiştir. Hz. Ömer (r.a)'den rivayet edilen:
"Beş (parmak) ancak beş dirhemden dolayı kesilir" haberine
dayanırlar.
8- Bu miktar bir dinar
veya onun kıymetidir. İbnü'l-Münzir bu görüşü Nehaî'den nakletmiştir.
9- Altın olarak, çeyrek
dinardır. Altın dışındaki maddelerin azı ve çoğu eşittir. Nisap sözkonusu
değildir. İbn Hazm bu görüştedir. Aynısı İbn Abdilberr'den de rivayet
edilmiştir.
10- Bir dirhem ve daha
fazlasıdır. Bu görüş de Osmanü'l-Bettî ve Ra-bia'dan rivayet edilmiştir.
Buraya aktarmış
olduğumuz görüşler; nisabı gerekli görmeyenlerin görüşü ile birlikte onbir
etmektedir. Biz bu görüşleri Şevkânî'nin Ney-lu'1-Evtâr'ından [Şevkânî.
Neylu'l-Evtâr, VII, 141 ve dev.] naklettik. Askalanî bu görüşlerin sayısını
yirmiye çıkarmaktadır.
Nisap, hırsızın elinin
kesilmesi için gerekli olan şartlardan birisidir.
Hırsızın Elinin Kesilmesi
İçin Aranan Diğer Şartlar:
Yeri gelmişken diğer
şartlara da kısaca temas etmek istiyoruz. Buraya nakledeceğimiz şartların
Hanefilere ait olduğunu da hatırlatalım:
a) Çalman mal, en
azından on dirhem gümüş kıymetinde olmalıdır.
b) Çalman mal, ot, odun
kamış gibi değersiz mallardan olmamalı, itibar edilen mallardan olmalıdır.
c) Mal, süt yoğurt gibi
çabucak bozulan mallardan olmamalıdır.
d) Çalınan mal hırzdan
(koruma altından) çalınmış olmalıdır. Her malın koruma biçimi kendine hastır.
Hayvan için hirz ahır, altın için cep, kese, kasa vs. dir.
e) Malı çalan,
âkıl-baliğ, gören ve konuşan birisi olmalıdır.
f) Çalan, çalınan malın
sahibi ile ortak olmamalıdır.
g) Çalanla, malı çalman
arasında ana babalık, kardeşlik ve birisi kadın farzedilse kendisiyle
evlenemeyeceği derecede bir akrabalık olmamalıdır.
h) Çalan ile malı
çalınan arasında karı kocalık bulunmamalıdır.
ı) Çalınan mal,
mütekavvim yani dinen kıymeti olan bir mal olmalıdır. Mesela şarap çalan
birisinin kolu kesilmez.
i- Çalınan mal, mülk
olmalıdır. Madenindeki altın, gümüş gibi cevherleri çalanın eli kesilmez.
j- Çalınan malda,
hırsızın hakkı ve mülkiyet şüphesi bulunmamalıdır.
k- Çalınan mal, her
yönden tecüvüzden korunmuş olup hırsızın alma salahiyetinin bulunmaması
gerekir. Mesela darulharbte bir harbî'nin malını çalmak el kesmeyi
gerektirmez.
1- Hırsızlık dar-ı
adide gerçekleşmelidir.
m- Hırsızlık kıtlık
senesinde olmamalıdır.
Yukarıdaki şartlan haiz
bir çalma olayında hırsızın sağ eli bilekten kesilir ve kanının durması için
gereken muamele yapılır. Aynı şahıs ikinci defa hırsızlık yaparsa sol ayağı
topuktan kesilir. Üçüncü defa çalarsa Hanefilere göre artık el ve ayak
kesilmez. Tevbe edinceye kadar hapsedilir. Şafii, Maliki ve Hanbelilere göre
üçüncü hırsızlıkta sağ el, dördüncüsünde sağ ayak kesilir. Bundan sonra bir
daha hırsızlık yaparsa ta'zir edilir.