بَاب
فِي الْحَدِّ
يُشْفَعُ
فِيهِ
4. Hadde Şefaat Edilir
(Mi)?
حَدَّثَنَا
يَزِيدُ بْنُ
خَالِدِ بْنِ
عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
مَوْهَبٍ
الْهَمْدَانِيُّ
قَالَ
حَدَّثَنِي ح
و حَدَّثَنَا
قُتَيْبَةُ
بْنُ سَعِيدٍ
الثَّقَفِيُّ
حَدَّثَنَا
اللَّيْثُ
عَنْ ابْنِ
شِهَابٍ عَنْ
عُرْوَةَ عَنْ
عَائِشَةَ
رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهَا أَنَّ
قُرَيْشًا
أَهَمَّهُمْ
شَأْنُ
الْمَرْأَةِ
الْمَخْزُومِيَّةِ
الَّتِي
سَرَقَتْ
فَقَالُوا
مَنْ
يُكَلِّمُ
فِيهَا
يَعْنِي
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالُوا
وَمَنْ
يَجْتَرِئُ
إِلَّا
أُسَامَةُ
بْنُ زَيْدٍ
حِبُّ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَكَلَّمَهُ
أُسَامَةُ
فَقَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَا
أُسَامَةُ أَتَشْفَعُ
فِي حَدٍّ
مِنْ حُدُودِ
اللَّهِ ثُمَّ
قَامَ فَاخْتَطَبَ
فَقَالَ
إِنَّمَا
هَلَكَ
الَّذِينَ
مِنْ
قَبْلِكُمْ
أَنَّهُمْ
كَانُوا إِذَا
سَرَقَ
فِيهِمْ
الشَّرِيفُ
تَرَكُوهُ وَإِذَا
سَرَقَ
فِيهِمْ
الضَّعِيفُ
أَقَامُوا
عَلَيْهِ
الْحَدَّ
وَايْمُ
اللَّهِ لَوْ
أَنَّ
فَاطِمَةَ
بِنْتَ
مُحَمَّدٍ
سَرَقَتْ
لَقَطَعْتُ يَدَهَا
Aişe radıyallahu anha
şöyle; demiştir Mahzume kabilesine mensup, hırsızlık yapan bir kadının durumu
Kureyş'i üzdü. "Onun hakkında Resulullah ile kim konuşur" denildi.
"Buna Rasûlullah'ın çok sevdiği Usâme b. Zeyd'den başka kim cesaret edebilir?"
dediler. Usâme Rasulullah (s.a.v.) ile konuştu. Bunun üzerine Rasulullah
(s.a.v.); "Ya Üsame! Allah'ın hadlerinden bir hadde şefaat mı
ediyorsun?" buyurdu. Sonra kalkıp halk'a hitaben şöyle dedi:
"Şüphesiz sizden öncekiler, içlerinde itibarlı birisi hırsızlık yaptığı
zaman bırakıverdikleri, zayıf birisi hırsızlık yaptığında ise kendisine had
uyguladıkları için helak oldular. Allah'a yemin ederim ki eğer Muhammed'in kızı
Fatima (bile) hırsızlık yapsa elini keserim."
Tahric edenler: Buhârî,
hudud; enbiya; Müslim, hudud; Tirmizi, hudûd; İbn Mâce, hudud; Nesâi, sarik;
Darimi. hudûd