SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

HUDUD BAHSİ

<< 4481 >>

DEVAM: 35. Şarap İçenlere Uygulanan Had

 

حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ ابْنِ أَبِي عَرُوبَةَ عَنْ الدَّانَاجِ عَنْ حُضَيْنِ بْنِ الْمُنْذِرِ عَنْ عَلِيٍّ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ جَلَدَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي الْخَمْرِ وَأَبُو بَكْرٍ أَرْبَعِينَ وَكَمَّلَهَا عُمَرُ ثَمَانِينَ وَكُلٌّ سُنَّةٌ قَالَ أَبُو دَاوُد و قَالَ الْأَصْمَعِيُّ وَلِّ حَارَّهَا مَنْ تَوَلَّيْ قَارَّهَا وَلِّ شَدِيدَهَا مَنْ تَوَلَّى هَيِّنَهَا قَالَ أَبُو دَاوُد هَذَا كَانَ سَيِّدَ قَوْمِهِ حُضَيْنُ بْنُ الْمُنْذِرِ أَبُو سَاسَانَ

 

Ali (r.a) şöyle demiştir: İçki (haddin)'de Rasulullah (s.a.v.) ve Ebu Bekir (r.a) kırk değnek vurdular. Ömer ise bunu seksene çıkardı. Bunların hepsi sünnettir.

 

Ebu Davud der ki: Esmaî: "Velli hârrahâ men tevellâ kaarrahâ"[323] Cümlesinin manası, onun (ha­lifeliğin) sıkıntısını, nimetlerine nail olana yükle, demektir." der.

 

Ebu Davûd şöyle demiştir: "Hudayn h. Münıir Ebu Sasan[324]  kavminin seyyididîr.

 

 

AÇIKLAMA:

 

Bu bab, içki içene uygulanan had konusunda çeşit hadisleri ihtiva etmektedir. Bu hadislerdeki hü­kümler konusuna girmeden önce, hadislerin daha iyi anlaşılması için ihti­yaç duyulan bazı açıklamalarda bulunmak ve bazı hadislerin diğer hadis kitaplarındaki rivayetlerine göz atmak istiyoruz:

 

Babın ilk hadisinde (4476) İbn Abbas (r.a) yolda sallanarak yürüyen birisinin, Rasulullah'a getirilirken, ellerinden kurtulup Hz. Abbas'a sığın­dığını ve Hz. Nebiin adamın yaptığına gülüp hiç bir ceza vermedi­ğini söylemiştir. Adamın Abbas'a sığınmasından maksat, onun evine gir­mesi, ellerine sarılması yada onu kucaklayarak kendisine şefaatta bulun­masını istemesidir. Rasulullah'm adam için bir ceza emretmeyişi de dipnotta Hattabi'den de naklettiğimiz gibi adamın suçunun ikrar veya şa­hitlerle sabit olmayışıdır.

 

Babın ikinci hadisinde (4453) Ebû Hureyre, içki içen birisini Rasûlul­lah'm emri ile dövdüklerini, kimisinin eli ile kimisinin ayakkabısı ile ki­misinin de elbisesi ile vurduğunu söylemiştir. Elbise ile vurmaktan mak­sat, elbisenin bir parçasını büküp kırbaç haline getirerek vurmaktır. Yine bu hadiste bazı mü s Ki mani arın içki içen şahsa, "Allah seni rezil etsin, al-çaltsm" diye beddua etmeleri üzerine, Rasulullah bunu men etmiş ve bu hareketin şeytana yardım olduğunu söylemiştir. Çünkü şeytan, adamın al­çalarak günahları iyi görmesini ister. Dolayısıyla insanlar onun alçalması için dua edince şeytanın isteğine yardımcı olmuş olurlar. Ya da adam, müslümanların kendisi hakkındaki beddualarını işitince buna öfkelenir. Cemaattan uzaklaşır, yalnızlığa itilir ve iyice günaha dalar.

 

4478 numaralı hadiste belirtildiğine göre ise, Hz. Nebi (s.a.v.) içki içen kişi için dayaktan sonra bir de kınama cezası öngörmüş, sahabeleri içki içeni ayıplar mahiyette sözler söylemeye sevketmiştir. Sonunda da o zat için dua etmelerini emretmiştir.

 

4479 nolu hadiste görülüyor ki, Hz. Nebi (s.a.v.) ve Hz. Ebu Bekir dönemlerinde içki içenlere verilen ceza kırk değnekti. Fakat Hz. Ömer devrinde müslümanlar birtakım yeni yerler fethedip verimli topraklara, üzüm bağlarına sahip olunca içki içenler çoğaldı. Onun için Hz. Ömer (r.a) daha zecri tedbirlere başvurmayı düşündü. Bunun için sahabelerle is­tişare etti. Abdurrahman b. Avf içki içene Kur'an'daki en hafif haddi uy­gulamasını tavsiye etti. Hz. Ömer de bunu uygun buldu ve Kur'an-ı Ke­rim'de belirtilen en hafif had olan seksen değnek vurulmasını emretti. Ancak gerek bu rivayetin sonundaki ta'liktan gerekse 4477 nolu hadisten anladığımıza göre o zaman içki içene had uygulanırken belirli bir disipli­ne uyulmamış, herkes ayakkabı, kamçı (vs.) gibi eline geçirdiği şeyle vur­muştur. Şu'be, Katade, vasıtasıyla Enes'ten iki tane değneği alıp kırk ka­dar vurduğunu rivayet etmiştir. Nevevi; Şafii ulemasına göre bundan maksadın ayrı ayrı iki değnek olduğunu, her birisi ile birer mikdar vurdu­ğunu ve bunların toplamının kırka vardığını söyler. Diğer bazı alimlere göre iki değnek birlikte kırk kez vurulmuş ve bunun toplamı seksen et­miştir.

 

4480 nolu hadiste, Velid b. Ukbe'nin içki içtiği ve bu yüzden kendisi­ne had uygulandığı ifade edilmektedir. Sahih-i Müslim'in rivayetinde, Velid'in sabah namazını iki rek'at kıldıktan sonra cemaata: "Size bunu ar-tırayım mı?" dediği ve iki kişinin onun hakkında içki içtiğine (birisi içki içtiği öbürü içki kustuğuna) dair şahitlik ettikleri beyan edilmektedir.

 

Hadiste adı geçen Velid b. Ukbe, Kufe'de vali idi. İçki içerdi, kötü huylu idi. Kufe'de sabah namazını dört rek'at kıldırmış sonra da cemaata "size ziyade edeyim mi?" demiş, cemaat de: "Zaten sen bize vali olalı be­ri ziyade ediyoruz. Daha neyi ziyade edeceksin, Allah hayrını vermesin" demişler ve kendisini mescid'in çakılları ile taşlamışlar. Bu mes'ele Kü­fe'de yayılınca, Hz. Osman Velid'i yanına geri çağırmıştır. "Ey mü'nıinler, size bir fasik haber getirirse (gerçeği) araştırın..."[Hucûrat 6] mealinde­ki ayet bu şahıs hakkında nazil olmuştur.[Sahih-i Müslim, Terceme ve Şerhi, VIII, 387.]

 

Hz. Osman, Hz. Ali'ye Velide had vurmasını söylemiş, o da oğlu Ha-san'a emretmiş, onun vurmak istemeyişi üzerine Abdullah b. Ca'fer'e vurdurmuştur. İbn Mace'deki bir rivayete göre ise Hz. Osman, Hz. Ali'ye: "İşte amcanın oğlu önünde, ona haddi vur." demiş,

 

Hz. Ali'de haddi vurmuştur. Bundan maksadın, Hz. Ali'nin haddi uy­gulattığı olsa gerektir. Çünkü Ebu Davud'daki rivayete göre Hz. Ali had­di Abdullah b. Cafer'e vurdurmuştur. Zaten Arapçada bu tür tabirler çok görülür. Mesela bir padişah bir büyük eser yaptırdığında "Padişah şu ese­ri yaptırdı" denmez, "Padişah şu eseri yaptı" denilir.

 

Hz. Hasan, babasının Velid'e haddi uygulamasına dair emrine "halife­liğin sefasını kim sürerse cefasını da çeksin." cevabını vermiştir. Bundan maksadı, emre karşı durmak değil, Hz. Osman'ın uygulamalarına bir ta­rizdir.

 

Bu hadiste, Hz. Ali "Rasulullah (s.a.v.) ve Hz. Ebubekir kırk değnek Hz. Ömer ise seksen değnek vurdu. Bunların hepsi sünnettir..." demiştir.

 

Hattabi, bundan maksadın "Hz. Nebi (s.a.v.) kırk değnek vururdu, bu sünnettir. Hz. Ömer'de seksen değnek vurmuş ve bazı sahabeler - ki Hz. Ali'de onlardandır - buna muvafakat etmişlerdir. O da sünnet olmuş­tur" der ve "Benden sonra iki kişiye Ebu Bekir ve Ömer'e uyunuz" mealindeki bir hadise işaret eder.

 

Hz. Ali (r.a)'nın: ".....bunların hepsi sünnettir, bence makbul olan bu­dur" sözünün neye işaret olduğunda ihtilaf edilmiştir. Kimi alimler Hz. Ali'nin "bu" sözü ile kırk değneğe, kimi alimler de seksen değneğe işaret etmek istediğini söylerler. Kadı Iyaz, Hz. Ali'nin şarap haddi hakkındaki görüşünün seksen değnek olduğunu, binaenaleyh buradaki işaretten mak­sadının da seksen değnek olması gerektiğini ifade eder. Hz. Ali'nin Ve­lid'e had vurdururken kırka kadar sayıp durdurmasını da vurulan kamçı­nın iki başlı olup kırk defa vurulmuş da olsa bunun tamamının seksene

 

ulaştığı şeklinde değerlendirilir.

 

Bu babdaki hadisleri hüküm bakımından değerlendirirsek şu üç sonu­ca varırız:

 

1- İlk iki hadiste görüldüğü üzere Hz. Nebi (s.a.v.) içki haddi ola­rak herhangi bir ceza takdir etmemiştir. Bu, içki haddinin vacib olmadığı­nın bu cezanın bir ta'zirden ibaret olduğunu söyleyenler için delildir.

 

Şevkânî bu görüşe şöyle cevap vermiştir: Haddin vücubu konusunda sahabenin icmaı vardır. İbn Abbas'tan rivayet edilen hadis celd meşru kı­lınmadan Önceye aittir. Sonra celd meşru kılmmıştır.

 

Rasulullah'in bu adama, suçu ikrar etmediği ve şahitler de bulunmadı­ğı için had vurmadığını söylemek de mümkündür.

 

2- İçki haddi, kırk kamçıdır. İmam Şafii, Ahmed, İshak ve Zahiriler bu görüştedirler.  İbn Hazm:  Ebubekir,  Ömer, Osman, Ali ve Hasen b. Ali'nin de bu görüşte olduklarını söyler. Ancak Hz. Ömer ve Hz. Ali'nin seksen değnek vurulması görüşünde olduklarını daha önce söylemiştik.

 

3- İçki haddi seksen değnektir. İmam Azam Ebu Hanife, İmam Malik, Hasenü'I- Basri, Ebu Yusuf ve Muhammed de bu görüştedirler.

 

Feth de, içki içmenin sübutu halinde had gerektiğinde icma olduğu, ih­tilafın kırk sopa mı yoksa seksen sopa mı olduğu konusuna inhisar ettiği söylenmektedir.

 

Yukarıda belirttiğimiz gibi içki haddi Şafii ve Hanbelilere göre kırk değnek, Hanefi ve Malikilere göre ise seksen değnektir. Her iki görüşü takviye eden hadisler yukarıda geçmiştir.

 

Şimdi de, içki haddi ile ilgili olarak Hanefi mezhebine ait bazı teknik bilgileri özetleyelim:

 

İçki suçu ya iki şahidin şehadeti ya da içki içen kişinin bir defa ikrarı ile sabit olur.

 

İçki cezasının uygulanabilmesi için, içki içen yakalandığı ve şahitler şahitlik ettiği zaman ya kokusu ağzında mevcut olmalı ya da sarhoşluğu devam etmelidir.

 

Sarhoşluğun ölçüsü İmam Ebu Hanife'ye göre az çok konuşmaya gü­cünün yetmemesi veya erkekle kadını biribirinden ayırdedememesidir. Ebu yusuf ve Muhammed'e göre abuk-sabuk konuşması ve sözünün ka­rışık olmasıdır.

 

Hanefilere göre; şarap içen kişiye diğer şartlar mevcutsa ister sarhoş olsun ister olmasın had uygulanır. Şarabın dışındaki içkiler ise sarhoş edecek kadar içilmişse had uygulanır. Daha az içilmişse uygulanmaz. Di­ğer mezheplere göre ise adı ne olursa olsun sarhoşluk veren tüm içkilerin azından da çoğundan da had gerekir. "Her sorhuşluk verici şey hamr-dır, her hamr haramdır" hadisi ile "Çoğu sarhoşluk verenin azı da haramdır" hadisi diğer üç imamın görüşüne delildir.

 

Bunların dışında içki haddinin uygulanması için, içenin âkil ve baliğ, konuşabilen birisi olması, içkinin dar-ı İslam'da içilmesi, kişinin içtiğinin haram oluşunu hakikaten ve hükmen bilmesi, kendi isteği ile içmesi gibi şartlar vardır.

 

İçki haddinin uygulanması için iki erkek şahidin kişiyi içki içerken görmüş olmaları ve yakalandığında ağzındaki kokunun veya sarhoşluğun devam etmesi şarttır. İçki içerken görülmediği halde ağzında koku bulun­duğu için veya içki kustuğu için had uygulanamaz. Ancak İmam Malik'e

 

göre içki kusan kişiye had uygulanır.

 

Afyon, esrar (vs) gibi katı uyuşturucuları kullanmak da haramdır. An­cak bunları kullananlara had uygulanmaz, tazir cezası verilir.

 

İçki haddi zina haddinden daha hafif, kazif haddinden daha şiddetlice uygulanır ve değnekle vurulur. Şafiilere göre değnek ve kırbaçla uygula­nabileceği gibi ayakkabı ile el ile ve elbise ile de olabilir.