بَاب
قِيَامِ
السَّاعَةِ
18. Kıyametin Kopması
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
حَنْبَلٍ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الرَّزَّاقِ
أَخْبَرَنَا
مَعْمَرٌ
عَنْ
الزُّهْرِيِّ
قَالَ
أَخْبَرَنِي
سَالِمُ بْنُ
عَبْدِ
اللَّهِ
وَأَبُو
بَكْرِ بْنُ
سُلَيْمَانَ
أَنَّ عَبْدَ
اللَّهِ بْنَ
عُمَرَ قَالَ
صَلَّى بِنَا
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
ذَاتَ
لَيْلَةٍ
صَلَاةَ الْعِشَاءِ
فِي آخِرِ
حَيَاتِهِ
فَلَمَّا
سَلَّمَ
قَامَ
فَقَالَ
أَرَأَيْتُكُمْ
لَيْلَتَكُمْ
هَذِهِ فَإِنَّ
عَلَى رَأْسِ
مِائَةِ
سَنَةٍ مِنْهَا
لَا يَبْقَى
مِمَّنْ هُوَ
عَلَى ظَهْرِ
الْأَرْضِ
أَحَدٌ قَالَ
ابْنُ عُمَرَ
فَوَهِلَ
النَّاسُ فِي
مَقَالَةِ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
تِلْكَ
فِيمَا
يَتَحَدَّثُونَ
عَنْ هَذِهِ
الْأَحَادِيثِ
عَنْ مِائَةِ
سَنَةٍ
وَإِنَّمَا
قَالَ رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لَا يَبْقَى
مِمَّنْ هُوَ
الْيَوْمَ عَلَى
ظَهْرِ
الْأَرْضِ
يُرِيدُ
بِأَنْ يَنْخَرِمَ
ذَلِكَ
الْقَرْنُ
Abdullah b. Ömer (r.a.)
şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) ömrünün sonunda bir gece bize yatsı
namazını kıldırdı. Selam verince ayağa kalktı ve "Bu geceyi görüyorsunuz
ya, işte bu geceden itibaren yüz sene sonra (bu gün) yeryüzünde olanlardan hiç
kimse kalmayacaktır." buyurdu. İbn Ömer şöyle dedi: "İnsanlar
Rasûlullah (s.a.v.)'in bu sözünü (anlamakta) hataya düştüler. Halbuki
Rasûlullah (s.a.v.) Bu gün yeryüzünde olanlardan hiç kimse kalmayacaktır,
buyurmuş, bu müddetin bu asırda yaşayanları mahvedeceğini (haber vermek)
istemiştir”
İzah:
Buharî, ilim; Mevâkit
Salât; Muslim. fedâilu's-sahabe; Tirmizi, fiten; Ahmed b. Hanbel, II, 88.
Hadisin, Buhari'nin
kitabü'l-İIm'deki rivayetinde jkn Ömer'in izahı yer almamıştır.
Mevakitu'ssa-lat'daki rivayeti ise aynen buradaki gibidir.
Ibn Ömer'in izahından
da anlaşılacağı gibi onun zamanında bazı insanlar, üzerinde durduğumuz hadisi
yanlış anlamışlar korkuya kapılarak yüz yılın bitiminde kıyametin kopacağını
zannetmişlerdir. Nitekim Taberani ve daha başka bazı muhaddisler bunu Ebû
Mes'ûd el- Bedri (r.a)'den de rivayet etmişler ve Hz. Ali(r.a)'nin bu sözü
reddettiğini nakletmişlerdir. Yani hadiste kastedilen mana; yüzyılın bitiminde
kıyametin kopacağını bildirmek değil, o zaman hayatta olan neslin yüzyılın
bitimine kadar ölmüş olacaklarını haber vermektir.
Nitekim Rasûlullah'm bu
haberi bir mucize olarak gerçekleşmiş ve o zaman hayatta olan sahabilerin tümü
yüz sene içerisinde vefat etmişlerdir. Alimlerin araştırmasına göre bu hadisin
geçtiği sene hicretin onbirinci se-nesidir. En son ölen sahabi de, Ebu't-Tufeyl
Amir b. Vasîle (r.a)'dir, bu zatın vefat tarihi de H. 110'dur.
Bu hadisi şerif Hızır
aleyhisselam'ın hayatta mı yoksa ölmüş mü oldu-uğu konusundaki tartışmalara
önemli bir kaynak olmuştur. Rasûlullah'ın o dönemde yaşayanların hepsinin
yüzyıl içerisinde öleceğini haber vermesi, o zaman Hızır hayatta ise onun da
öleceğine delil kabul edilmiştir. Hızır aleyhisselamm hayatta olduğunu
söyleyenler ise "Bu hadis Hz. İsa, Hz. Hızır, melekler ve iblis'e Şamil
değildir. Yeryüzündekilerden maksat Rasûlullah'ın ümmetidir ki bunların bir
kısmı ümmeti icabet (müslüman-lar) bir kısmı da ümmeti davet (müslüman
olmayanlardır. Yukarıda saydıklarımız ise ümmet sınıfına dahil
değillerdir." derler.
Avnu'l-Ma'bûd müellifi
Azîmâbâdî, değişik kaynaklardan nakiller yaparak Hızır aleyhisselamın hayatta
mı yoksa ölü mü olduğu konusunda tartışmıştır. Şimdi bu tartışmayı özet olarak
vermek istiyoruz:
İmam Nevevî, ulemanın
çoğunluğunun Hızır'ın hayatta olduğu görüşünde olduklarını, ehli tasavvufun
ise bunda ittifak halinde olduklarını söyler.
Avnü'l-îvla'bud
müellifi Azimabadi, Nevevi'nin bu sözüne karşı çıkarak Hızır aleyhisselamın
hayatta olduğu iddiasının hatalı olduğunu söyler. Görüşünü de Hafız İbn Hacer
el-Askala'nı'nm bu konudaki sözleri ile destekler.
Azimabadi'nin
naklettiğine göre, Askalani, özellikle H. üçüncü asırdan sonra Hızır
hakkındaki hikayelerin çoğaldığını bu konudaki rivayetlerden çoğunun
isnatlarının zayıf olduğunu ifâde eder. Abdurrahman es-Sulemî ve Eb'ul - Hasen
b. Cehzam bu zayıf rivayetleri nakledenlerdendir.
Süheyli, Buhari, Ebû
Bekir b. Arabi, Ebu '1-Hattab b. Dihye, Ali b. Musa er-Rida, Ebû Hayyan, İbn
Ebi'1-fadl, Ebu'l-Hasen b. el-Mübârek, İbrahim el-Harbî, İnü'l-Cevzî, Ebû
Ya'lâ b. el-Arabî, Ebû Tahir b. El-Ibadî, Ebu'l-Hüseyn b. el-Münadi, gibi
alimlere göre hızır aleyhisselam hayatta değildir. İbn Hacer kendisi de aynı
görüştedir. Bu alimlerin görüşlerine dayanak teşkil eden şeyse; üzerinde
durduğumuz hadis ve Rasûlullah'ın Hızır ile hiç görüşmeyişidir. Çünkü eğer
Rasûlullah'ın hayatında Hızır aleyhisselam sağ olsa idi mutlaka kendisine
gelir, onunla cumaya ve cemaata iştirak eder, cihada katılırdı. Hz. Nebi
(s.a.v.) bir hadisinde, "Musa hayatta olsa idi mutlaka bana tabi
olurdu." buyurmuştur. Hz. Musa hakkında durum böyle olunca, Hızır
aleyhisselamın, hayatta olduğu halde efendimize tabi olmaması nasıl
düşünülebilir.[bkz. Aynu’I-Ma'bûd, XI. 504 ve devamı; İbn Hacer el-Askalanî,
el-İsabe fi Temyizi's-Sahâbe, I, 441.]