DEVAM: 4. Demir Yüzük
Konusunda Varid Olan Hadisler
حَدَّثَنَا
ابْنُ
الْمُثَنَّى
وَزِيَادُ بْنُ
يَحْيَى
وَالْحَسَنُ
بْنُ عَلِيٍّ
قَالُوا
حَدَّثَنَا
سَهْلُ بْنُ
حَمَّادٍ أَبُو
عَتَّابٍ
حَدَّثَنَا
أَبُو
مَكِينٍ نُوحُ
بْنُ رَبِيعَةَ
حَدَّثَنِي
إِيَاسُ بْنُ
الْحَارِثِ
بْنِ
الْمُعَيْقِيبِ
وَجَدُّهُ
مِنْ قِبَلِ
أُمِّهِ
أَبُو
ذُبَابٍ عَنْ
جَدِّهِ قَالَ
كَانَ
خَاتَمُ
النَّبِيِّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مِنْ حَدِيدٍ
مَلْوِيٌّ
عَلَيْهِ
فِضَّةٌ
قَالَ
فَرُبَّمَا
كَانَ فِي
يَدِهِ قَالَ
وَكَانَ
الْمُعَيْقِيبُ
عَلَى خَاتَمِ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
İyaz b. Haris b. Muaykıp
- İyaz'ın anne tarafından dedesi Ebû Zûbabtır - Dedesi Muaykıp (r.a) şöyle
dediğini rivayet etmiştir: Rasûlullah (s.a.v.)'in yüzüğü, üzerine gümüş
kaplanmış demirdendi. O yüzük bazen benim elimde otururdu.
(İyaz veya başka bir
râvî) Muaykıp, Rasûlullah'ın yüzüğünün emini idi. dedi.
İzah:
Tirmizî, Libas; Ahmed
b. Hanbel 1-21.
Bu iki hadisten
birincisi Hz. Nebi (s.a.v.)'in emir yüzük takmayı men ettiğine, ikincisi ise
Efendimiz'in yüzüğünün demirden olduğuna delâlet etmektedir. Dolayısıyla bu
şekliyle görünüşte aralarında bir çelişki olduğu izlenimi belirmektedir. Onun
için bu iki hadîsin açıklamasını birlikte yapmayı uygun bulduk.
Birinci hadisten
anladığımıza göre, Rasûlullah (s.a.v.)"e parmağında pirinç madeninden
yapılmış bir yüzük olan bir adam gelmiş. Efendimiz onu doğru bulmayarak, pirinç
yüzüğün caiz olmayışını putların kokusuna benzeterek ifade buyurmuştur.
Buradaki benzetmedeki ilgi Hattabî'nin dediğine göre putların pirinçten
yapılmalarıdır. Gelen zat Rasûlullah'ın pirinç yüzüğü hoş görmediğini anlayınca
hemen onu atmış daha sonra da parmağında demirden yüzük olduğu halde
gelmiştir. Fakat bu sefer de Efendimiz, adamın halini, cehennemliklerin haline
benzetmiştir. Bu benzetmedeki alâka da, cehennemliklerin bağlı olduğu zincir
ve bukağıların demirden olmasıdır. Andan sâhâbi, Efendimizin bu tavrı
karşısında demir yüzüğü de atarak hangi madenden yüzük edinebileceğini sormuş,
Efendimiz de, gümüşü tavsiye etmiş, ama yüzüğün bir miskalden (takriben dört
gr.) daha az olmasını tenbih etmiştir.
Bu hadisin zahiri,
demir ve pirinçten imâl edilen yüzüklerin caiz olmadığına delalet etmektedir.
Ancak ikinci, yani 4224. hadis Hz. Nebi (s.a.v.)'in yüzüğünün demirden olduğuna
delâlet etmektedir. Ayrıca Buhari ve Müslim'de yer alan bir hadiste Hz. Nebi
(s.a.v.) Vâhib'e, kısasında, "Demirden de olsa bir yüzük
bul"[Buhari, libas] buyurmuştur. Bu, ikinci hadisi takviye etmektedir.
Bu farklı rivayetlerden
dolayı ulemanın demir yüzük takınmanın hükmü konusundaki görüşleri farklı
olmuştur. Bu konuda bazı alimlerden nakledilen görüşler şu şekildedir:
Aliyü'1-Kârî"
demir yüzüğün mekruh olduğunu alimlerimiz açıkça belirtmişlerdir." der.
Nevevî, Mühezzeb şerhi'nde İbâne müellifinden demir ve pirinçten yapılan
yüzüklerin mekruh olduğunu, Mütevelli'dert ise onun mekruh olmadığım nakletmiş
ve ikincisinin daha sahih olduğunu söylemiştir. Yine Nevevî, Müslim şerhi'nde
"Bizim ashabımızın demir yüzüğün mekruh olup olmadığı konusunda iki
görüşü vardır, Bunlardan mekruh olmadığı tarzındaki görüş daha sahihtir Çünkü
demir yüzüğü nehy eden hadîs zayıftır." demiştir. Askalanî ise, yukarda
Buhari ve Müslîm-den naklettiğimiz Vahibe hadisesindeki "Demirden de olsa
bir yüzük al" hadisinin onun cevazına delil olmayacağım, yüzük almanın
yüzük
takmak manasına
gelmediğini, çünkü Hz. Nebi (s.a.v.)'in kadının, yüzüğün kıymeti ile
menfaatlanmasım murat edmesinin muhtemel olduğunu söyler.
Askalâni'nin bu sözünden
onun da demir yüzüğü meşru görmediği sonucu çıkartılabilir.
Büceyramî'de, esah
olan; bu görüşe göre kurşun, bakır ve demir yüzüğün mubah olduğunu söyler.
Şamî ise Cevheriden
naklen demir yüzük takınmanın mekruh olduğunu söylemektedir.
Maliki ve Hanefî
mezhebine göre, hem erkeklerin hem de kadınların demir, bakır, pirinç gibi
madenlerden yapılan yüzük takınmaları mekruhtur. Delilleri, üzerinde
durduğumuz hadislerden birincisidir. Her ne kadar bu hadîs hakkında Nevevî
zayıf demiş, daha başka bazı alimler de bazı yönlerden tenkit etmişlerse de.
Munavî, onun, "hasen" derecesinden daha aşağı olmadığını söyler.
Ayni'de, demir yüzük takmayı men eden başka rivayetler zikreder.
İbnü'l Arabî'de.
Tirmizî Şerhî'nde bu konudaki hadîslerin sahîh olduklarını, sahîh olmasa bile
demir yüzük takmanın fiilen terkedilişinin bu hadîsi kuvvetlendirdiğini söyler.
Üzerinde durduğumuz
hadislerden ikincisi hakkında ise, bu görüş sahipleri, onun gümüşle kaplı
olduğunu, yasak olanın, sırf demir veya benzeri bir maddeden yapılanlar
olduğunu söylerler.
Birinci hadiste bahsi
edilen diğer bir konuda gümüş yüzük takmanın meşru olduğu ve bu yüzüğün bir
miskalden daha az olmasının gerekliliğidir. Gümüş yüzük takmanın kadınlara da,
erkeklere de, helâl olduğu; ancak zaruret yoksa, yüzük takınmanın pek uygun
olmadığı daha Önce geçmişti. Burada, yüzüğün bir miskalden daha az olması
konusuna temas etmek istiyoruz.
Kârî'nin
Cemiu'l-Vesâil'deki nakline göre konu Şafiîler arasında ihtilaflıdır. Yani
bazılarına göre yüzüğün ağrlığı bir miskalden daha az olmalıdır, bazılarına
göre ise böyle bir ayırım yoktur.
Neylü'l Meârib'de bir
miskalden fazla bile olsa erkeklerin de kadınların da gümüş yüzük
takabilecekleri zikredilmektedir. Kari bunu Tahâ-vî'nin şerhlerinden de
nakletmiştir.
Malikîlere göre, iki
dirhemden daha ağır olan yüzüğü takmak haramdır. Hanefî fıkıh kitaplarından
İhtiyar'da "Sünnet olan, yüzüğün bir mıskal kadar veya daha aşağı
olmasıdır." denilmektedir.
4224, hadîsin isnadında
ravîlerden birisi, İyas'ın anne tarafından olan dedesinin Ebû Zübab olduğunu
söylemiştir.
Bunu söylemekten
maksadı, hadisin işitenlerin, İyâs'in hadisi annesi tarafından olan dedesinden
mi, yoksa babası tarafından olan dedesinden mi rivayet ettiği tarzında bir
şüpheye kapılmamasıdır. Yani İyâs, hadîsi, babası tarafından olan dedesi
Muykip'den rivayet etmiştir.