SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

HATEM BAHSİ

<< 4218 >>

DEVAM: 1. Mühür (Yüzük) Edinme Konusundaki Hadisler

 

حَدَّثَنَا نُصَيْرُ بْنُ الْفَرَجِ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ عَنْ نَافِعٍ عَنْ ابْنِ عُمَرَ قَالَ اتَّخَذَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ خَاتَمًا مِنْ ذَهَبٍ وَجَعَلَ فَصَّهُ مِمَّا يَلِي بَطْنَ كَفِّهِ وَنَقَشَ فِيهِ مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللَّهِ فَاتَّخَذَ النَّاسُ خَوَاتِمَ الذَّهَبِ فَلَمَّا رَآهُمْ قَدْ اتَّخَذُوهَا رَمَى بِهِ وَقَالَ لَا أَلْبَسُهُ أَبَدًا ثُمَّ اتَّخَذَ خَاتَمًا مِنْ فِضَّةٍ نَقَشَ فِيهِ مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللَّهِ ثُمَّ لَبِسَ الْخَاتَمَ بَعْدَهُ أَبُو بَكْرٍ ثُمَّ لَبِسَهُ بَعْدَ أَبِي بَكْرٍ عُمَرُ ثُمَّ لَبِسَهُ بَعْدَهُ عُثْمَانُ حَتَّى وَقَعَ فِي بِئْرِ أَرِيسٍ قَالَ أَبُو دَاوُد وَلَمْ يَخْتَلِفْ النَّاسُ عَلَى عُثْمَانَ حَتَّى سَقَطَ الْخَاتَمُ مِنْ يَدِهِ

 

İbn Ömer (r.a) demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) altından bir yüzük edindi. Kaşını avucunun içine denk getirdi. Kaşa "Muhammedun Rasûlullah" cümlesini kazıttı. Bunun üzerine sahabîler de altın yüzükler edindiler. Rasûlullah (s.a.v.) onların altın yüzük edindiklerini görünce, onu attı ve "Artık onu ebediyyen takmayacağını" buyurdu. Daha sonra gümüşten bir yüzük edindi ve ona "Muhammedun Rasûlullah" ibaresini nakşettirdi. Efendimiz'den sonra o yüzüğü Ebû Bekir ondan sonra, Ömer; Ömer'den sonra da Eriş kuyusuna düşünceye kadar Osman taktı.

 

Ebû Davûd der ki: Yüzük kuyuya düşünceye kadar, İnsanlar Hz. Osman'a karşı çıkmadılar.

 

 

İzah:

Buhari, Libas; Müslîm, Libas; Tirmizî, Libas; Nesai Zinet; Mâlik, Sıfatun- Nebî

 

Hadisin Buhari ve Tirmizî'deki rivayetlerinde Rasûlullah (s.a.v.)'in altın yüzük yaptırdıktan sonra sahabîlerin yaptırdıklarını görünce, minbere çıktığı ve "Bunu ben yaptır­mıştım, ben onu artık takmayacağım" deyip attığı ve sâhâbîlerin de at­tıkları ifade edilmiştir.

 

Sahîh-i Müslim'deki rivayette ise, gümüşten yaptırdığı yüzüğe "Mu­hammedun Rasûlullah" cümlesini kazıttıktan sonra "Ben bu yüzüğü­mün nakısı üzerine kimse nakış yapmasın" buyurduğu belirtilmektedir. Bu ilâve, Ebû Davud'un bundan sonra gelecek olan rivayetinde de vardır. Ayrıca Müslim'de Efendimiz'in yüzüğünün, Muaykıp kuyuya düşürünce-ye kadar Hz. Osman'da kaldığı söylenmiştir. Bu rivayete göre, yüzüğü kuyuya düşüren Muaykıp'ır. Halbuki meşhur rivayetlerde yüzüğü düşüre­nin bizzat Hz. Osman olduğu beyan edilmektedir. Müslim sarihleri bu ri­vayetler arasındaki çelişkiyi şu şekilde gidermişlerdir.

 

Rasûlullah'ın yüzüğü genelde, Said b. Ebi'-l As'ın azatlısı Muaykıp'da durur, halifeler zaman zaman ondan alıp, teberrüken takınırlardı. Hz. Osman'la Muaykıp, Eriş kuyusunun başında iken Hz. Osman yüzüğü istemiş, Muaykıp verirken yüzük kuyuya düşmüştür.

 

Buharî'nin rivayetinde de Hz. Osman'ın yüzüğü elinde oynarken dal­gınlıkla kuyuya düşürdüğü ifâde edilmektedir.

 

Hz. Nebi (s.a.v.)'in altından yüzük yaptırması, Altının erkeklere haram kılınmadan önce olması gerekir. Çünkü Altının erkeklere haram olduğunu bildiren Rasûlullah'ın, kendisinin altın takması düşünülemez. Altının daha Önce mubah olduğu halde, Hz. Nebi'in bu hareketiyle haram kılınmış olması mümkündür. Hz. Nebi'in sâhâbilerinde altın yüzük yaptırdıklarını görünce onu çıkarması iki sebebe bağlanabilir.

 

1- Sâhâbîler altın yüzük takarak kibirleniyorlar, onunla övünüyorlardı. Onun için çıkardı.

 

2- Altın Mübadele aracıdır ve azdır. Bir kısmının da yüzük yaptırılıp pasif hale sokulması piyasada para darlığına, dolayısıyla ekonomik sıkın­tıya sebep olacaktır. Nebi Efendimiz bunun için altın yüzüğü atmış­tır.

 

Hz. Nebi (s.a.v.)'in altın yüzüğü atmasından maksat, onu telef et­mesi değil, başka bir maksatla kullanmasıdır.

 

Hadisden anladığımız diğer bir nokta da, Rasûlullah Efendimizin yü­züğü sağ elinin parmağına taktığı ve kaşını avucunun içine denk getirdi­ğidir. Bu meselenin izahı 4226 ve devamındaki hadîslerde gelecektir.