DEVAM: 1. Mühür
(Yüzük) Edinme Konusundaki Hadisler
حَدَّثَنَا
نُصَيْرُ
بْنُ
الْفَرَجِ
حَدَّثَنَا
أَبُو
أُسَامَةَ
عَنْ
عُبَيْدِ اللَّهِ
عَنْ نَافِعٍ
عَنْ ابْنِ
عُمَرَ قَالَ اتَّخَذَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
خَاتَمًا
مِنْ ذَهَبٍ
وَجَعَلَ فَصَّهُ
مِمَّا يَلِي
بَطْنَ
كَفِّهِ وَنَقَشَ
فِيهِ
مُحَمَّدٌ
رَسُولُ
اللَّهِ فَاتَّخَذَ
النَّاسُ
خَوَاتِمَ
الذَّهَبِ فَلَمَّا
رَآهُمْ قَدْ
اتَّخَذُوهَا
رَمَى بِهِ
وَقَالَ لَا
أَلْبَسُهُ
أَبَدًا
ثُمَّ اتَّخَذَ
خَاتَمًا
مِنْ فِضَّةٍ
نَقَشَ فِيهِ
مُحَمَّدٌ
رَسُولُ
اللَّهِ
ثُمَّ لَبِسَ
الْخَاتَمَ
بَعْدَهُ
أَبُو بَكْرٍ
ثُمَّ
لَبِسَهُ
بَعْدَ أَبِي
بَكْرٍ
عُمَرُ ثُمَّ
لَبِسَهُ
بَعْدَهُ
عُثْمَانُ
حَتَّى
وَقَعَ فِي
بِئْرِ أَرِيسٍ
قَالَ أَبُو
دَاوُد
وَلَمْ
يَخْتَلِفْ
النَّاسُ عَلَى
عُثْمَانَ
حَتَّى
سَقَطَ
الْخَاتَمُ مِنْ
يَدِهِ
İbn Ömer (r.a) demiştir:
Rasûlullah (s.a.v.) altından bir yüzük edindi. Kaşını avucunun içine denk
getirdi. Kaşa "Muhammedun Rasûlullah" cümlesini kazıttı. Bunun
üzerine sahabîler de altın yüzükler edindiler. Rasûlullah (s.a.v.) onların
altın yüzük edindiklerini görünce, onu attı ve "Artık onu ebediyyen
takmayacağını" buyurdu. Daha sonra gümüşten bir yüzük edindi ve ona
"Muhammedun Rasûlullah" ibaresini nakşettirdi. Efendimiz'den sonra o
yüzüğü Ebû Bekir ondan sonra, Ömer; Ömer'den sonra da Eriş kuyusuna düşünceye
kadar Osman taktı.
Ebû Davûd der ki: Yüzük
kuyuya düşünceye kadar, İnsanlar Hz. Osman'a karşı çıkmadılar.
İzah:
Buhari, Libas; Müslîm,
Libas; Tirmizî, Libas; Nesai Zinet; Mâlik, Sıfatun- Nebî
Hadisin Buhari ve
Tirmizî'deki rivayetlerinde Rasûlullah (s.a.v.)'in altın yüzük yaptırdıktan
sonra sahabîlerin yaptırdıklarını görünce, minbere çıktığı ve "Bunu ben
yaptırmıştım, ben onu artık takmayacağım" deyip attığı ve sâhâbîlerin de
attıkları ifade edilmiştir.
Sahîh-i Müslim'deki
rivayette ise, gümüşten yaptırdığı yüzüğe "Muhammedun Rasûlullah"
cümlesini kazıttıktan sonra "Ben bu yüzüğümün nakısı üzerine kimse nakış
yapmasın" buyurduğu belirtilmektedir. Bu ilâve, Ebû Davud'un bundan sonra
gelecek olan rivayetinde de vardır. Ayrıca Müslim'de Efendimiz'in yüzüğünün,
Muaykıp kuyuya düşürünce-ye kadar Hz. Osman'da kaldığı söylenmiştir. Bu
rivayete göre, yüzüğü kuyuya düşüren Muaykıp'ır. Halbuki meşhur rivayetlerde
yüzüğü düşürenin bizzat Hz. Osman olduğu beyan edilmektedir. Müslim sarihleri
bu rivayetler arasındaki çelişkiyi şu şekilde gidermişlerdir.
Rasûlullah'ın yüzüğü
genelde, Said b. Ebi'-l As'ın azatlısı Muaykıp'da durur, halifeler zaman zaman
ondan alıp, teberrüken takınırlardı. Hz. Osman'la Muaykıp, Eriş kuyusunun
başında iken Hz. Osman yüzüğü istemiş, Muaykıp verirken yüzük kuyuya düşmüştür.
Buharî'nin rivayetinde
de Hz. Osman'ın yüzüğü elinde oynarken dalgınlıkla kuyuya düşürdüğü ifâde
edilmektedir.
Hz. Nebi (s.a.v.)'in
altından yüzük yaptırması, Altının erkeklere haram kılınmadan önce olması
gerekir. Çünkü Altının erkeklere haram olduğunu bildiren Rasûlullah'ın,
kendisinin altın takması düşünülemez. Altının daha Önce mubah olduğu halde, Hz.
Nebi'in bu hareketiyle haram kılınmış olması mümkündür. Hz. Nebi'in
sâhâbilerinde altın yüzük yaptırdıklarını görünce onu çıkarması iki sebebe
bağlanabilir.
1- Sâhâbîler altın
yüzük takarak kibirleniyorlar, onunla övünüyorlardı. Onun için çıkardı.
2- Altın Mübadele aracıdır
ve azdır. Bir kısmının da yüzük yaptırılıp pasif hale sokulması piyasada para
darlığına, dolayısıyla ekonomik sıkıntıya sebep olacaktır. Nebi Efendimiz
bunun için altın yüzüğü atmıştır.
Hz. Nebi (s.a.v.)'in
altın yüzüğü atmasından maksat, onu telef etmesi değil, başka bir maksatla
kullanmasıdır.
Hadisden anladığımız
diğer bir nokta da, Rasûlullah Efendimizin yüzüğü sağ elinin parmağına taktığı
ve kaşını avucunun içine denk getirdiğidir. Bu meselenin izahı 4226 ve
devamındaki hadîslerde gelecektir.