بَاب
فِي حَلِّ
الْأَزْرَارِ
23. Elbisenin
Düğmeleri(Ni) Çözmek Ve O Şekilde Kalmak
حَدَّثَنَا
النُّفَيْلِيُّ
وَأَحْمَدُ بْنُ
يُونُسَ
قَالَا
حَدَّثَنَا
زُهَيْرٌ حَدَّثَنَا
عُرْوَةُ
بْنُ عَبْدِ
اللَّهِ قَالَ
ابْنُ
نُفَيْلٍ ابْنُ
قُشَيْرٍ
أَبُو مَهَلٍ
الْجُعْفِيُّ
حَدَّثَنَا
مُعَاوِيَةُ
بْنُ قُرَّةَ
حَدَّثَنِي
أَبِي قَالَ
أَتَيْتُ
رَسُولَ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ فِي
رَهْطٍ مِنْ
مُزَيْنَةَ
فَبَايَعْنَاهُ
وَإِنَّ
قَمِيصَهُ
لَمُطْلَقُ
الْأَزْرَارِ
قَالَ
فَبَايَعْتُهُ
ثُمَّ
أَدْخَلْتُ
يَدَيَّ فِي
جَيْبِ
قَمِيصِهِ
فَمَسِسْتُ
الْخَاتَمَ
قَالَ عُرْوَةُ
فَمَا
رَأَيْتُ
مُعَاوِيَةَ
وَلَا
ابْنَهُ
قَطُّ إِلَّا
مُطْلِقَيْ
أَزْرَارِهِمَا
فِي شِتَاءٍ
وَلَا حَرٍّ
وَلَا يُزَرِّرَانِ
أَزْرَارَهُمَا
أَبَدًا
(Muâviye b. Kurre'nin)
babası şöyle dedi: Müzeyne (kabilesin) den bir toplulukla Resulullah (s.a.v)'e
varmıştım. (Müslüman olduğumuza ve müslüman olarak kalacağımıza dair hepimiz)
kendisine biat ettik. O sırada gömleğinin düğmeleri çözüktü. Kendisine biat
ettik. Sonra (teberruken) elimi gömleğinin yakasına soktum ve (iki kürek kemiği
arasında bulunan Nebilik) mühr(ün)e dokundum.
Merve dedi ki: Muaviye
ile oğlunu yazda ve kışta kesinlikle düğmeleri çözük olarak gördüm. Düğmelerini
hiçbir zaman iliklemezlerdi.
İzah:
İbn-i Mace. libas;
Ahmed b. Hanbel, 111 434, IV l9.
Hz. Kurre'nin elini Hz.
Nebiin yakasına sonra iki kürek kemiğinin arasındaki Nebilik mührüne
elleyebiîmesi Hz. Nebiin o anda düğmelerini çözük olduğun gösterir.
Ancak Hz. Nebi'in her
zaman böyle düğmeleri çözük olduğu söylenemez. Özellikle namazda böyle
düğmeleri çözük olmak evlayı terktir. Aslında Hz. Nebi'in böyle düğmeleri çözük
olarak durması o anda içinde bulunduğu arızi bir halle elgili olabilir. Çünkü
Hz. Peygamber'in genellikle gömleğinin düğmelerinin ilikli bulundurduğu
bilinen bir gerçektir. Bununla beraber Hz. Kurre ve oğlu Muaviye, onu böyle
gördükleri ve ona bu hususta da uymak istedikleri için böyle yakalan çözük
olarak gezmeleri onlar için herhangi bir keraheti gerektirmez. Yani onların bu
hareketleri aslında Hz. Nebi'in bu konudaki genel davranışına aykırı olduğu
halde kendi kesin bilgilerine dayanarak Hz. Peygamber'in sünnetine
uyduklanırdan emin oldukları için kerahat işlemiş olmazlar.