35. Muhammed B.
İsa'nın Rivayeti
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ عِيسَى
حَدَّثَنَا
حَجَّاجٌ
عَنْ ابْنِ
جُرَيْجٍ
قَالَ أَخْبَرَنِي
عُمَرُ بْنُ
عَطَاءٍ
أَنَّ مَوْلًى
لِابْنِ
الْأَسْقَعِ
رَجُلَ
صِدْقٍ أَخْبَرَهُ
عَنْ ابْنِ
الْأَسْقَعِ
أَنَّهُ
سَمِعَهُ
يَقُولُ
إِنَّ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
جَاءَهُمْ
فِي صُفَّةِ
الْمُهَاجِرِينَ
فَسَأَلَهُ
إِنْسَانٌ
أَيُّ آيَةٍ
فِي
الْقُرْآنِ
أَعْظَمُ قَالَ
النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
اللَّهُ لَا
إِلَهَ
إِلَّا هُوَ
الْحَيُّ
الْقَيُّومُ
لَا
تَأْخُذُهُ
سِنَةٌ وَلَا
نَوْمٌ
İbnü'l-Eska'dân rivayet
olunmuştur; dedi ki: Nebi (s.a.v), Muhacirlerin (fakirlerinden oluşan) Soffa
ehlini ziyaret etmiş. (Onlardan} birisi Hz. Nebi'e, Kur'an-ı Kerim'de en büyük
ayet hangisidir? diye sormuş. Nebi (s.a.v) de ... (Ayete'l-kürsi) dir, diye
cevap vermiş.
İzah:
Mûslîm
salat'ül-müsafırîn; Tİrmizî, sevâb'ul-kurân
Bu hadis-i şerif, Ayet
el-Kürsi'nin faziletine delalet etmekte ve Kuran ayetlerinin bazısını bazısından
üstün görmenin caiz oldğunu söyleyen Kadı Iyaz ve İshak b. Râhûye gibi
alimlerin delilini teşkil etmektedir. Ancak İshak b. Râhûye, bu üstünlüğün,
okumaktan doğan sevap açısından olduğunu söylemiştir.
Ebu'l Hasan el-Eşari
ile Ebû Bekir el-Bakillâni'ye göre ise Kur'an ayetlerinin bazısını
diğerlerinden üstün görmenin bazılarını aşağılama anlamına geleceği görüşünden
hareket ederek bunun caiz olmadığını söylemişler ve Hadis-i şeriflerde bazı
ayetler hakkında gelen "daha büyük" "daha faziletli" gibi
ifadeleri, "büyük" "faziletli" anlamına tevil temişlerdir.
Tercih edilen görüşe
göre, "okumanın sevabı çok" anlamında kullanılmak şartıyla bazı
Kur'an ayetleri hakkında "daha faziletli, "daha büyük" gibi
tafdil ifade eden kelimeler kullanmakta bir sakınca yoktur.
Hadis sarihlerinin
açıklamasına göre, Ayet el-Kürsi'nin diğer ayetler arasında bir imtiyaza sahip
olmasının hikmeti; içerisinde Allahu Teala ve takaddes hazretlelerinin isim ve
sıfatlarının esası ile Kürsi'nin zikredilmiş olmasıdır.
Musannif Ebû Davud'un
1460 numarada zekretmiş olduğu bu hadisi tekrar birde burada zikretmesinin
sebebi, ayet-i kerimede geçen "el-kayyum" kelimesinin farklı
şekillerde okunduğuna dikkat çekmektir.
İmam Beğâvi'nin
açıklamasına göre; bu kelime "el-Kayyûm" şeklinde okunabileceği gibi
"el-Kıyam" ve "el-Kayyim" şekillerinde de okunabilir.
Nitekim bu kelimeyi Hz.
Ömer (r.a) ile Abdullah b. Mes'ud "el-Kıyam" şeklinde, Alkame de
"el-Kayyim" şeklinde okumuştur. Ancak bu son iki okunuş tarzı
mütevatir değildir.
Bununla beraber
hepsinin manası aynıdır.