بَاب
الْإِطْعَامِ
عِنْدَ
الْقُدُومِ
مِنْ
السَّفَرِ
4. Bir Yolculuktan
Gelince Yemek Vermenin Hükmü
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
حَدَّثَنَا
وَكِيعٌ عَنْ
شُعْبَةَ
عَنْ مُحَارِبِ
بْنِ دِثَارٍ
عَنْ جَابِرٍ
قَالَ لَمَّا
قَدِمَ
النَّبِيُّ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
الْمَدِينَةَ
نَحَرَ
جَزُورًا
أَوْ
بَقَرَةً
Câbir (r.a)'den rivayet
olunmuştur; dedi ki: Nebi (s.a.v.) Medine'ye gelince bir deve yahut da bir
sığır kesti.
İzah:
Ravi Muhârib b. Disâr,
Hz. Câbir'in kesilen hayvan hakkındaki sözünü pek iyi hatırlayamadığından bu
hadisi "bir deve yahut da bir sığır kesti" şeklinde mütereddid bir
ifade ile rivayet etmiştir.
Bezlü'l-Mechûd
yazarının açıklamasına göre, Hz. Nebi'in Medine'de böyle bir hayvanı kesip
müslümanlara ziyafet çekmesi Tebük seferinden dönüşünde olmuştur.
Hafız İbn Hacer,
selef-i sâlihînin, seferden dönünce bir hayvan keserek müslümanlara yedirmenin
müstehab olduğuna inandıklarını söylüyor, eş-Şâmî, bu yemeğe
"en-Nakîa" denildiğini söylemekte ise de, Hafız İbn Hacer, bazılarının
bu yemeğin isminin "et-Tuhfe" olduğunu söylediklerini ifade etmiştir.