DEVAM: 1. Şarabın
Haram Kılınması
حَدَّثَنَا
عَبَّادُ
بْنُ مُوسَى
الْخُتَّلِيُّ
أَخْبَرَنَا
إِسْمَعِيلُ
يَعْنِي ابْنَ
جَعْفَرٍ
عَنْ
إِسْرَائِيلَ
عَنْ أَبِي
إِسْحَقَ
عَنْ عَمْرٍو
عَنْ عُمَرَ
بْنِ
الْخَطَّابِ
قَالَ لَمَّا
نَزَلَ
تَحْرِيمُ
الْخَمْرِ
قَالَ عُمَرُ
اللَّهُمَّ
بَيِّنْ
لَنَا فِي
الْخَمْرِ
بَيَانًا
شِفَاءً
فَنَزَلَتْ
الْآيَةُ
الَّتِي فِي
الْبَقَرَةِ
يَسْأَلُونَكَ
عَنْ
الْخَمْرِ
وَالْمَيْسِرِ
قُلْ
فِيهِمَا
إِثْمٌ
كَبِيرٌ الْآيَةَ
قَالَ فَدُعِيَ
عُمَرُ
فَقُرِئَتْ
عَلَيْهِ
قَالَ اللَّهُمَّ
بَيِّنْ
لَنَا فِي
الْخَمْرِ بَيَانًا
شِفَاءً
فَنَزَلَتْ
الْآيَةُ
الَّتِي فِي
النِّسَاءِ
يَا أَيُّهَا
الَّذِينَ
آمَنُوا لَا
تَقْرَبُوا
الصَّلَاةَ
وَأَنْتُمْ
سُكَارَى
فَكَانَ
مُنَادِي
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِذَا
أُقِيمَتْ
الصَّلَاةُ
يُنَادِي
أَلَا لَا
يَقْرَبَنَّ
الصَّلَاةَ
سَكْرَانُ
فَدُعِيَ
عُمَرُ
فَقُرِئَتْ
عَلَيْهِ
فَقَالَ
اللَّهُمَّ
بَيِّنْ
لَنَا فِي
الْخَمْرِ
بَيَانًا شِفَاءً
فَنَزَلَتْ
هَذِهِ
الْآيَةُ
فَهَلْ
أَنْتُمْ
مُنْتَهُونَ
قَالَ عُمَرُ
انْتَهَيْنَا
Ömer b. Hattâb (r.a)'dan
rivayet olunduğuna göre; (Hz. Ömer), şarabın yasaklanması (ile ilgili âyet)
inince, "Ey Allah'ım, şarap hakkında bize şifa verici bir açıklama
getir" diye dua etmiş ve Bakara süresindeki, "Sana içkiyi ve kumarı
sorarlar. De ki: Onlarda (insanlar için) büyük günah vardır."[Bakara 219]
âyeti nazil olmuş. Bunun üzerine Hz. Ömer çağrılarak kendisine (bu âyet-i
kerime) okunmuş. (Hz. Ömer bu âyeti dinleyince tekrar), "Ey Allah'ım, şarap hakkında bize (sadra)
şifa verici bir açıklama getir" diye dua etmiş, bunun üzerine Nisa
süresindeki, "Ey iman edenler, sarhoş iken namaza yaklaşmayın."[Nisa
43] âyeti nazil olmuş. (Bu âyet indikten sonra) RasûlulIah (s.a.v.)'in bir
tellâlı namaz kılma vakti gelince, "Sarhoşlar namaza yaklaşmasın"
diye yüksek sesle bağırırmış. (Hz. Ömer tekrar çağrılarak) kendisine bu âyet de
okunmuş. O yine, "Ey Allah'ım, şarap hakkında bize (sadra) şifa verici bir
açıklama getir" diye dua etmiş. Arkasından Mâide süresindeki şu,
"Artık vazgeçenlerden misiniz?"[Mâide 91] âyeti nazil olmuştur. (Hz.
Ömer sözlerine devam ederek), "Biz de (şaraba ve kumara) son verdik"
demiştir.
İzah:
Tirmizî, tefsir sûre
(Maide); Nesâî, eşribe; Ahmed b. Hanbel, I, 53.
Tıybî'nin açıklamasına
göre, Allah (c.c) içki hakkında tedrici olarak dört ayet inzal buyurmuştur:
"Hurma ağaçlarının meyvesinden ve üzümlerden de içki ve güzel bir rızk
edinirsiniz"[Nahl 67] âyeti Mekke'de nazil oldu. İslâmın ilk devrelerinde
zaten müşlümanlar içki içiyorlardı ve helâl idi. Sonra Medine'de, "Sana
içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: Onlarda hem büyük günah, hem insanlar için
faideier vardır." âyeti nazil olunca sahâbîlerden bir kısmı, âyetteki
"onlarda büyük günah vardır" emrine uyarak içki ve kumarı
terkettiler. Diğer bir kısmı ise âyette "onlarda insanlar için faîdeler
vardır" emrine ittiba ederek içkiye devam ettiler.
Daha sonra bir gün
Abdurrahman b. Avf (r.a) sahâbîleri davet ederek bir ziyafet verdi. Ziyafette
çokça yemek yendi ve içki içildi. Akşam namazı vakti olunca, içlerinden birini
imam seçerek namaz kılmaya başladılar. İmam olan kimse, namazda zammı sûre
olarak okuduğu, "(Habibim) de ki: Ey kâfirler! Ben sizin taptığınıza
tapmam"[Kâfirûn 1, 2.] âyetini, "Ben sizin taptıklarınıza
taparım" şeklinde okudu. Bunun üzerine, "Ey iman edenler, siz
sarhoşken ne söyleyeceğinizi bilinceye ve eünüp iken de -yolcu olmanız
müstesna- gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın"[Nisa 43] âyeti nazil
oldu. böylece namaz vakitleri içki içmek yasaklandı. Bir kısım müşlümanlar ise,
yatsı namazından sonra içki içmeye devam ettiler.
Bundan sonra sahâbî
Itbân b. Mâlik (r.a) bir deve başını kızartarak, içlerinde Sa'd b. Ebî Vakkâs
(r.a)'ın da bulunduğu bir cemaati davet etti. Davette yemek yemeye ve içki
içilmeye başlandı. İçkinin tesiriyle karşılıklı şiirler söylemeye başladılar.
Şiir söyleyenlerden biri, kabilesini öven, onları hicveden bir kaside söylemeye
başlayınca Ensar'dan biri devenin çene kemiğini alarak Sa'd b. Ebî Vakkâs'ın
başına vurdu ve kan akıttı. O da başının kanı ile Rasûlullah (s.a.v.)'a giderek
şikâyette bulundu. Bunun üzerine: "Ey iman edenler, içki, kumar, dikili
taşlar, fal okları ancak şeytanın amelinden birer murdardır..."[Mâide 90]
âyeti nazil oldu.
İkinci incelik: İçkinin
tedricî emirlerle haram kılınmasında çok ince ve derin hikmetler vardır.
Cahiliyet devrinde Araplar, içkiye alışkandılar. İçki hayatlarının bir parçası
gibiydi. Eğer bir emirle yasaklansaydı, onlara çok zor gelirdi. Hatta yasaklama
emrine uymazlardı. Hz. Âişe (r.ahha)'nin; "Önce Kur'an'ın uzun bir sûresinde
cennet ve cehennemi bildiren âyetler geldi. İs-lâmı kabul edenler, islâmî
esaslara iyice alıştıktan sonra helâl ve haramı bildiren âyetler gelmeye
başladı. Eğer içki hususunda başlangıçta, "içkiyi içmeyin" emri nazil
olsaydı, onlar "içkiyi kat'iyyen bırakmayız" diyeceklerdi."
sözünden, İslâmın sosyal hastalıkları tedavide takib ettiği tedricilik metodunu
açıkça ve kolayca anlamak mümkündür.
Görüldüğü gibi içki
hususunda nazil olan birinci âyette halkı ondan nefret ettirme, ikinci âyette
mala ve bedene verdiği büyük zararlarla içkinin sağladığı az menfaati mukayese
etme ve nefret ettirme, üçüncü âyette namaz vakitlerinde içki içme yasağı ve
namaza yaklaştırmama, dördüncü âyette de kesin olarak haram kılma yoluna
gidildi.[Kur'an-ı Kerim'in Ahkâm Tefsiri, Çev: M. Taşkesenlioğlu, I, 223-224.]
Bilindiği gibi Allah'ın
bir şeyi yasaklamasında insanlar için pekçok hikmetler ve maslahatlar vardır.
Gerçekten bugün tıp
dünyası içkinin insan sağlığına verdiği zararlar üzerinde ittifak halindedir.
Bu mevzuda hazırlanmış olan istatistikler ile bazı devletlerin zaman zaman
teşebbüs ettiği içki yasağı bunun iktisadî, sosyal ve ahlâkî zararlarının
apaçık delillerindendir.[Hayreddin Karaman, Günlük Hayatımızda Haramlar ve
Helaller, 41.]
İçkinin insan vücuduna
verdiği zararları şu şekilde özetlemek mümkündür:
"... Vücudun
kilosu başına 1/2 mg. alkol dahi beynin çalışmasını etkilemektedir. Kanda %
0,3-0,4 arasında alkol bulunması dahi dengenin bozulmasına sebep olmaktadır.
Endüstri kazaları ise kanda % 0,1 kadar düşük bir alkol miktarında bile
meydana gelebilmektedir."
"Alkoliklerde
hastalanma oram normalden 2,3 kat fazladır. Alkoliklerde günlük hayatta kazaya
uğrama ihtimâli sekiz kat, endüstride kazaya uğrama ihtimali iki kat daha artmaktadır."
Alkolün, vücudta
yaptığı pek çok tahribattan başka, nesle de zararı vardır. "Her türlü
kimya-fizik tesirlerinden korunmuş olan yumurta hücreleri alkolün eritici cebri
hassasından dolayı bu mel'un zehire kalelerini açar. Gelecek neslin en mahrem
yerlerine kadar alkolün tahribkâr tesiri müşahede olunur. Mutlak istatistikler
göstermiştir ki, alkoliklerin neslinde madde ve ruh hastalıkları boldur."
İçki bütün bunlar ve
bunların dışında kalbe, böbreğe, damarlara ve hormonlara olan menfi tesirleri
yüzünden Kur'an tarafından yasaklanmış ve haram kılınmıştır. Bunda birçok
faydaların yanında, insan ve neslini koruma gayesi de mevcuttur. Genel sağlığı
koruma profesörü Hirş'in dediği gibi, "Amerika'nın on sene bile yapmaya
muvaffak olamadığı büyük cemiyet hizmetini İslâmiyet, asırlarca önce yapmış ve
bu büyük belâdan nesilleri muhafaza etmiştir."[Kırca, Celal, Kur'an-ı
Kerim ve Modern İlimler, 184.]
Avnü'l-Ma'bûd yazarının
açıklamasına göre, "Ey iman edenler; içki, kumar, dikili taşlar, fal
okları ancak şeytanın amelinden birer murdardır..."[Mâide 90] âyet-i
kerimesinde içkinin haram olduğuna delâlet eden yedi tane delil vardır:
1. "Rics-pis"
kelimesidir. Çünkü pis olan herşey haramdır.
2. "Şeytanın
amelinden" kelimesidir. Çünkü şeytanın her ameli haramdır.
3. "Ondan
kaçınınız" kelimesidir. Çünkü Allah'ın kaçınılmasını emrettiği işlerden
herhangi birisini yapmak haramdır.
4. "Umulur ki
felaha erersiniz" kelimesidir. Çünkü felahtan uzaklaştıran işler yapmak
haramdır.
5. "Şeytan şarap
ve kumar yolu ile aranıza düşmanlık ve kin sokmak ister..."[Mâide 91]
sözüdür. Çünkü müslümanlar arasında düşmanlığa sebeb olan her iş haramdır.
6. "Sizi Allah'ı
anmaktan ve namazdan alıkoymak istiyor..." sözüdür. Çünkü Allah'ı anmaktan
ve namazdan alıkoyan işleri yapmak haramdır.
7. "...Artık
vazgeçtiniz değil mi?" sözüdür. Çünkü Allah'ın kullarına son vermelerini
emrettiği bir işi yapmak haramdır,
Mevzumuzu teşkil eden
hadis-i şerifte söz konusu edilen ikinci bir mesele de kumar yasağıdır. Kumar
da içki gibi fertlerin ve cemiyetlerin çökmesini hazırlayan felaketlerden biri
olduğu için yüce Allah, kullarına olan rahmetinden dolayı onu da
yasaklamıştır.
Kumarın zararlarından
bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:
1. Kumar esnasında
kumarbazın sinirlen bozulur. Bu durum zamanla onun şahsiyetinin bozulmasına ve
hayatının mahvına sebep olur.
2. Kumarbaz devamlı
olarak korku psikolojisi içindedir.
3. Kumarbaz, ya kazanır
ya kaybeder. Her iki durum da onun aleyhindedir.
4. Kumarda kaybedenin
zararı bellidir. Kazanan ise kazandığı parayı nasıl harcayacağına aldırış
etmez. Çünkü onu kazanırken ter dökmemiştir.