SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

İLİM BAHSİ

<< 3668 >>

DEVAM: 13. Vaaz Ve Nasihat Etmenin Hükmü

 

حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ غِيَاثٍ عَنْ الْأَعْمَشِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عَبِيدَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ قَالَ لِي رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ اقْرَأْ عَلَيَّ سُورَةَ النِّسَاءِ قَالَ قُلْتُ أَقْرَأُ عَلَيْكَ وَعَلَيْكَ أُنْزِلَ قَالَ إِنِّي أُحِبُّ أَنْ أَسْمَعَهُ مِنْ غَيْرِي قَالَ فَقَرَأْتُ عَلَيْهِ حَتَّى إِذَا انْتَهَيْتُ إِلَى قَوْلِهِ فَكَيْفَ إِذَا جِئْنَا مِنْ كُلِّ أُمَّةٍ بِشَهِيدٍ الْآيَةَ فَرَفَعْتُ رَأْسِي فَإِذَا عَيْنَاهُ تَهْمِلَانِ

 

Abdullah (b. Mes'ud) (r.anhüma)'dan şöyle dediği rivayet olunmuştur: Rasûlullah (s.a.v.) bana (bir gün); "Bana Nisa sûresini oku" buyurdu. Ben de, Kur'an sana indirildiği halde (onu) sana ben mi okuyayım? dedim. (Hz. Nebi); “Gerçekten onu ben başkasından dinlemeyi (çok) seviyorum" buyurdu.

 

Bunun üzerine kendisine (bu sûreyi ) "Her ümmetten bir şahit getirdiğimiz zaman (halleri) nice olur?"[Nisa 41] âyetine kadar okudum. Sonra başımı kaldırınca bir de baktım ki (Rasûlullah'ın) gözlerinden yaş akıyordu.

 

 

İzah:

Buharî, fedâilül-Kur'an; Müslim, salâtül-müsafirîn; Tirmizî, tefsir sûre (Nisa)

 

Hadisin Buharî'deki rivayetinde buradaki rivayetten fazla olarak, Ben, "Her ümmetten bir şahid..." âyetine gelince Rasûllııllah {s.a) bana "Dur" yahut "Kes" buyurdu. (Ozaman) gözlerinin yaşar­dığını gördüm." mealinde cümleler bulunmaktadır.

 

Bu hadisi İbn Ebî Hatim ile Taberanî ve daha başkaları da rivayet et­mişlerdir. Onların rivayetlerinde İbn Mes'ud'un; "Ben, "Her ümmetten bi­rer şahid..." âyetine vardığım zaman Rasûlullah (s.a.v.) ağladı, hatta sakalına ve yanaklarına vurarak; "Ya Rab! Aralarında bulunduklarıma şahid olaca­ğım için sözüm yok, fakat görmediklerime nasıl şahid olurum?" buyurdu." dediği de ifade edilmektedir.

 

Rasûlullah (s.a.v.)'in göremediği kimselere şahitlik etmesi meselesi haki­katen müşkül ise de İbnü'l-Mübarek'in Saîd ibnü'l-Müseyyeb'den rivayet ettiği mürsel bir hadis bu problemi gidermektedir. Çünkü o hadiste Saîd İbnü'l-Müseyyeb, "Hiçbir gün yoktur ki, Nebi (s.a.v.)'e ümmeti sabah ve ak­şam arzolunup da onları simalarından ve amellerinden tanımasın. Bu sebep­ledir ki bunların hakkında şehadette bulunacaktır" demiştir.

 

Buharî'nin rivayetine göre Rasûlullah (s.a.v.)'in İbn Mes'ud'a, "Yeter" demesi, bu âyetteki ibret ve nasihatlara tenbih içindir. Rasûlullah (s.a.v.)'ın göz­yaşı akıtarak ağlaması da bundandır. Çünkü İbn Mes'ud (r.a) mezkûr âyeti okuyunca Rasûlullah (s.a.v.) kıyametin şiddet ve dehşetini tasavvur etmiş; o gün ümmetinin kendisine iman ettiğini tasdik için şehadete davet edileceği­ni, ümmeti için şefaatte bulunarak kendilerini o günün şiddet ve dehşetin­den kurtarmaya çalışacağım düşünmüştür. Bunlar insana kanlı gözyaşları döktürecek kadar hazin ve tasavvuru bile tüyler ürperteren hakikatlerdir.

 

Zemahşerî (467-538) diyor ki: "Her ümmetten birer şahit getirerek, on­ların üzerine de seni şahit kıldığımız zaman hal nice olur!" âyet-i kerimesin­den murad; acaba yahudilerle sair küffar, her ümmete aleyhlerine şehadet edecek bir şahit yani Nebi getirdiğimiz zaman ne yapacaklar? demektir.

 

Alimler, "Seni de bu yalancılar üzerine şahit getirdiğimiz zaman" âyet-i kerimesindeki yalancılardan muradın kimler olduğunda ihtilâf etmiş­lerdir.

 

Zemahşerî'ye göre; her Nebii yalanlayanlardır. Mukatil, "bun­lar ümmeti Muhammed (s.a.v.)'in kâfirleridir" demiştir. İbn Nakîb'in Tefsir'-inde ise bunlardan murad; "Nebi (s.a.v.)'in müslüman olan ümmetidir" deniliyor. Bu takdirde âyet-i kerimedeki şehadet iki türlü tefsir edilebilir:

 

a) Rasûlullah (s.a.v.), ümmetinin aleyhine şahadet eder;

 

b) Ümmetinin lehine şehadet eder.

 

Bazıları "Buradaki işaret, yahudilerle hırıstiyanlaradır" demiş; bir ta­kımları da bununla yalnız Kureyş kâfirlerine işaret edildiğini söylemişlerdir.

 

Rasûlullah (s.a.v.)'m ne hususta şahitlik edeceği hakkında âlimlerden dört görüş rivayet olunmuştur:

 

1) İbn Mes'ud (r.a) ile İbn Cüreyc, Süddî ve Mukatil'e göre, Peygam­ber (s.a.v.) ümmetine Allah'ın emir ve nehiylerini tebliğ ettiğine şahitlik edecektir.

 

2) Ebu'l-Âliyye'ye göre, ümmetinin iman ettiğine şahitlik edecektir.

 

3) Mücâhid ile Katâde'ye göre, ümmetinin amellerine şahitlik edecektir.

 

4) Zeccâc'a göre, ümmetinin hem lehinde, hem de aleyhinde şahadette bulunacaktır.