بَاب
فِي
التَّشْدِيدِ
فِي
الْكَذِبِ
عَلَى
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
4. Rasulullah Adına
Yalan Söylemenin Sorumluluğu
حَدَّثَنَا
عَمْرُو بْنُ
عَوْنٍ
أَخْبَرَنَا
خَالِدٌ ح و
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
خَالِدٌ
الْمَعْنَى
عَنْ بَيَانِ
بْنِ بِشْرٍ
قَالَ
مُسَدَّدٌ
أَبُو بِشْرٍ
عَنْ
وَبَرَةُ
بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ
عَنْ عَامِرِ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
الزُّبَيْرِ
عَنْ أَبِيهِ
قَالَ قُلْتُ
لِلزُّبَيْرِ
مَا
يَمْنَعُكَ
أَنْ تُحَدِّثَ
عَنْ رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
كَمَا
يُحَدِّثُ عَنْهُ
أَصْحَابُهُ
فَقَالَ
أَمَا
وَاللَّهِ
لَقَدْ كَانَ
لِي مِنْهُ
وَجْهٌ
وَمَنْزِلَةٌ
وَلَكِنِّي
سَمِعْتُهُ
يَقُولُ مَنْ
كَذَبَ عَلَيَّ
مُتَعَمِّدًا
فَلْيَتَبَوَّأْ
مَقْعَدَهُ
مِنْ
النَّارِ
Âmir b. Abdullah b.
ez-Zübeyr'in, babasından şöyle naklettiği rivayet olunmuştur: (Babam) Zübeyr'e:
Diğer sahâbîlerinin kendisinden rivayet ettikleri gibi seni hadis rivayet
etmenden alıkoyan nedir? diye sordum, şöyle cevap verdi: Allah'a yemin olsun
ki, (aslında) Rasûlullah (s.a.v.)'in yanında benim özel bir itibarım ve yerim
vardır. Fakat ben onu, "Kim benim adıma bile bile bir yalan söylerse
cehennemden yerini hazırlasın" buyururken işittim.
(Bu
yüzden hadisleri yanlış rivayet etme korkusundan buna yanaşamadım.)
İzah:
Buhari, ilim, cenâîz,
menâkıb, enbiya, edeb; Müslim, iman, zühd; Ebû Dâvûd, eymân , ilim, edeb;
Tirmizî, fiten, edeb, ilim, tefsir, menâkıb; İbn Mâce. mukaddime, ahkâm;
Dârimî, mukaddime; Ahmed b. Hanbel, I, 65, 70, 78, 130, 131, 223, 269, 293,
323, 367, 389, 401, 402, 405, 436, 454, II, 158, 159, 171, 202, 214, 321, 365,
410, 413, 469, 501, 509, 519, III, 12, 39, 422, IV, 47, 50, 91, 93, 100, 156,
159, 201, 245, 252, 334, 367, 436, 441, V, 166, 292, 297, 310, 412.
Hz. Zübeyr'in,
Rasûlullah (s.a.v.)'m sohbetlerinde pek çok defalar bulunduğu ve ondan pek çok
hadis dinlediği halde, yanlış rivayet etme korkusuyla bu dinlediklerini rivayet
etmekten kaçınması, onun bir hadisi hata eseri olarak yanlış rivayet etmenin de
bile bile yanlış rivayet, etmek gibi veballi olduğuna inandığını gösterir.
Gerçekten de bazı kimseler için çok hadis rivayet etmekte hataya düşme ihtimali
daha fazla olduğundan, Zübeyr (r.a) çok hadis rivayet etmekten kaçınmıştır.
Çünkü her ne kadar Cumhuru ulemanın dediği gibi, kasıtsız ve hata eseri olarak
yanlışlık yapan bir kimse bu hatadan dolayı günahkâr olmazsa da, çok hadis
rivayet etmede hataya düşme ihtimali bulunan kimselerin bundan kaçınmaları ihtiyata
daha uygundur. Dolayısıyla bu gibi hataya düşme ihtimalinin kuvvetle belirdiği
yerlerde ısrarla dolaşmak veballi bir iştir.
Hadis rivayetinde
güvenilir kimseler bu gibi hatalara düşmeleri halinde halkın gerçekle ilgisi
olmayan rivayetlerle amel etmesine sebep olurlar. Binaenaleyh çok hadis
rivayet edince hataya düşme korkusundan emin olmayan kimselerin, bile bile
kendilerini bü tehlikeye atmaları günahtır. Bu durumda olan kimselerin Zübeyr
(r.a) gibi, çok rivayet etmekten kaçınmaları gerekir. Nitekim sahabeden pek
çoğu çok hadis rivayet etmekten kaçınmışlardır.
Çok hadis rivayet eden
sahâbîler ise, hafızasına ve yazmasına güvenerek hataya düşme tehlikesinden
uzak olanlardır.
Yahutta bunlar uzun
süre yaşadıkları için halk onların hafızasında bulunan hadisleri öğrenmeye
ihtiyaç duyup kendilerine müracaat etmişler, onlar da ilmi saklamanın
mesuliyetinden korktukları için bildiklerini söylemek zorunda kalmışlardır.
Hafız Münzirî'nin
açıklamasına göre; metinde geçen "müteammiden = bile bile" kelimesi,
Buhari ile Nesâî'nin rivayetlerinde yoktur ve Nesâî ile Buharî'nin bu
rivayetleri diğer rivayetlerden daha sağlamdır.