SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

AKDİYE BAHSİ

<< 3599 >>

بَاب فِي شَهَادَةِ الزُّورِ

15. Yalan Şahitliği

 

حَدَّثَنِي يَحْيَى بْنُ مُوسَى الْبَلْخِيُّ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُبَيْدٍ حَدَّثَنِي سُفْيَانُ يَعْنِي الْعُصْفُرِيَّ عَنْ أَبِيهِ عَنْ حَبِيبِ بْنِ النُّعْمَانِ الْأَسَدِيِّ عَنْ خُرَيْمِ بْنِ فَاتِكٍ قَالَ صَلَّى رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ صَلَاةَ الصُّبْحِ فَلَمَّا انْصَرَفَ قَامَ قَائِمًا فَقَالَ عُدِلَتْ شَهَادَةُ الزُّورِ بِالْإِشْرَاكِ بِاللَّهِ ثَلَاثَ مِرَارٍ ثُمَّ قَرَأَ فَاجْتَنِبُوا الرِّجْسَ مِنْ الْأَوْثَانِ وَاجْتَنِبُوا قَوْلَ الزُّورِ حُنَفَاءَ لِلَّهِ غَيْرَ مُشْرِكِينَ بِهِ

 

Hureym b. Fâtik'den; dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.), (bir gün) sabah namazını kıldı, (namazı) bitince ayağa kalkarak üç defa: "- Yalan şahitliği Allah'a şirk koşmaya denk tutulmuştur." buyurdu.Sonra, "Artık -siz Allah'ı birleyen ve O'na şirk koşmayan kimseler olarak -o pis putlardan ve yalan sözden kaçının"[Hacc 30] âyetini okudu.

 

 

Diğer tahric: Tirmizî, şehadât; ibn Mâce, ahkâm; Ahmed b. Hanbel, IV, 178, 233, 321, 322.

 

AÇIKLAMA:

 

APlKî ama Hadis-i şerifte, yalancı şahitlik yapmanın günah bakımından Allah'a  şirk  koşmaya  denk  olduğu  ifade  edilmektedir.

 

Aslında Allah'a şirk koşmanın, Allah hakkında yalancı şahitlik yapmak ve iftira etmek olduğu düşünülürse, bu iki çirkin işin temelinde yalan ve ifti­ra bulunduğu ve aralarında çok büyük bir yakınlık olduğu ve dolayısıyle ya­lan şahitliğinin korkunçluğu kolayca anlaşılır.

 

Tıybî, Allah'a şirk koşmanın, aslında bir yalan şahitliği olduğunu açık­larken, "Aslında müşrik Allah'a şirk koşmakla, putların ibadete lâyık ol­duklarını iddia etmektedir ki bu yalan şahitliğinden başka bir şey değildir." diyor.

 

Rasûl-i Zîşan Efendimizin, mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerifte bu hususu açıklarken yukarıda mealini sunduğumuz Hac sûresinin 30. âyetini okuması da Tıybî'nin bu görüşünü te'yid etmektedir. Çünkü Nebi Efen­dimiz, sözü geçen âyeti okumakla âyetin bu manaya geldiğini ifade etmek istemiştir.

 

Bu konuda merhum Ömer Nasuhi Bilmen şöyle diiyor: "Binaenaleyh yalan yere şahitlik eden bir insan, bunun manevî mesuliyetini düşünerek ha­kikati itiraf etmeli, tâib ve müstağfir olmalıdır. Nasdan utanmak bu rücûa mani olmamalıdır. Allah Teâlâ hazretlerinden haya etmek, mahlukattan hicab etmekten evlâdır. Yalan yere şahadetin tevbesi ise ancak hâkimin huzu­runda rücû ile kabildir."[Hukuk-i İslâmiyye Kamusu,VIII, 160.]