بَاب
فِي
شَهَادَةِ
الزُّورِ
15. Yalan Şahitliği
حَدَّثَنِي
يَحْيَى بْنُ
مُوسَى
الْبَلْخِيُّ
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
عُبَيْدٍ حَدَّثَنِي
سُفْيَانُ
يَعْنِي
الْعُصْفُرِيَّ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ حَبِيبِ
بْنِ
النُّعْمَانِ
الْأَسَدِيِّ
عَنْ خُرَيْمِ
بْنِ فَاتِكٍ
قَالَ صَلَّى
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
صَلَاةَ
الصُّبْحِ
فَلَمَّا
انْصَرَفَ
قَامَ
قَائِمًا
فَقَالَ
عُدِلَتْ
شَهَادَةُ
الزُّورِ
بِالْإِشْرَاكِ
بِاللَّهِ ثَلَاثَ
مِرَارٍ ثُمَّ
قَرَأَ
فَاجْتَنِبُوا
الرِّجْسَ
مِنْ الْأَوْثَانِ
وَاجْتَنِبُوا
قَوْلَ الزُّورِ
حُنَفَاءَ
لِلَّهِ
غَيْرَ
مُشْرِكِينَ
بِهِ
Hureym b. Fâtik'den;
dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.), (bir gün) sabah namazını kıldı, (namazı) bitince
ayağa kalkarak üç defa: "- Yalan şahitliği Allah'a şirk koşmaya denk
tutulmuştur." buyurdu.Sonra, "Artık -siz Allah'ı birleyen ve O'na
şirk koşmayan kimseler olarak -o pis putlardan ve yalan sözden
kaçının"[Hacc 30] âyetini okudu.
Diğer tahric: Tirmizî,
şehadât; ibn Mâce, ahkâm; Ahmed b. Hanbel, IV, 178, 233, 321, 322.
AÇIKLAMA:
APlKî ama Hadis-i
şerifte, yalancı şahitlik yapmanın günah bakımından Allah'a şirk
koşmaya denk olduğu
ifade edilmektedir.
Aslında Allah'a şirk
koşmanın, Allah hakkında yalancı şahitlik yapmak ve iftira etmek olduğu
düşünülürse, bu iki çirkin işin temelinde yalan ve iftira bulunduğu ve
aralarında çok büyük bir yakınlık olduğu ve dolayısıyle yalan şahitliğinin
korkunçluğu kolayca anlaşılır.
Tıybî, Allah'a şirk
koşmanın, aslında bir yalan şahitliği olduğunu açıklarken, "Aslında
müşrik Allah'a şirk koşmakla, putların ibadete lâyık olduklarını iddia
etmektedir ki bu yalan şahitliğinden başka bir şey değildir." diyor.
Rasûl-i Zîşan
Efendimizin, mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerifte bu hususu açıklarken
yukarıda mealini sunduğumuz Hac sûresinin 30. âyetini okuması da Tıybî'nin bu
görüşünü te'yid etmektedir. Çünkü Nebi Efendimiz, sözü geçen âyeti okumakla
âyetin bu manaya geldiğini ifade etmek istemiştir.
Bu konuda merhum Ömer
Nasuhi Bilmen şöyle diiyor: "Binaenaleyh yalan yere şahitlik eden bir
insan, bunun manevî mesuliyetini düşünerek hakikati itiraf etmeli, tâib ve
müstağfir olmalıdır. Nasdan utanmak bu rücûa mani olmamalıdır. Allah Teâlâ
hazretlerinden haya etmek, mahlukattan hicab etmekten evlâdır. Yalan yere
şahadetin tevbesi ise ancak hâkimin huzurunda rücû ile kabildir."[Hukuk-i
İslâmiyye Kamusu,VIII, 160.]