DEVAM: 12. Sulh
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ صَالِحٍ
حَدَّثَنَا
ابْنُ وَهْبٍ
أَخْبَرَنِي
يُونُسُ عَنْ
ابْنِ
شِهَابٍ
أَخْبَرَنِي
عَبْدُ اللَّهِ
بْنُ كَعْبِ
بْنِ مَالِكٍ
أَنَّ كَعْبَ بْنَ
مَالِكٍ
أَخْبَرَهُ
أَنَّهُ
تَقَاضَى
ابْنَ أَبِي
حَدْرَدٍ
دَيْنًا
كَانَ
عَلَيْهِ فِي
عَهْدِ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فِي
الْمَسْجِدِ
فَارْتَفَعَتْ
أَصْوَاتُهُمَا
حَتَّى
سَمِعَهُمَا
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
وَهُوَ فِي
بَيْتِهِ
فَخَرَجَ
إِلَيْهِمَا
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
حَتَّى
كَشَفَ
سِجْفَ
حُجْرَتِهِ
وَنَادَى
كَعْبَ بْنَ
مَالِكٍ
فَقَالَ يَا
كَعْبُ
فَقَالَ
لَبَّيْكَ
يَا رَسُولَ
اللَّهِ
فَأَشَارَ
لَهُ
بِيَدِهِ
أَنْ ضَعْ
الشَّطْرَ
مِنْ دَيْنِكَ
قَالَ كَعْبٌ
قَدْ
فَعَلْتُ يَا
رَسُولَ
اللَّهِ
قَالَ
النَّبِيُّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قُمْ
فَاقْضِهِ
Kâ'b b. Mâlik'in haber
verdiğine göre; Kendisi, Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında,
İbn Ebî Hadred'de olan alacağını, (ondan) mescidde sert bir şekilde istemiş,
ikisinin sesleri de evinde bulunan Rasûlullah (s.a.v.) işitecek kadar
yükselmiş. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) onlar(ın yanın)a çıkmak isteyip
odasının (önünde gerili bulunan) perdesini açarak Kâ'b b. Mâlik'e; "Ey
Kâ'b!" diye seslenmiş. (O da), "Buyur ya Rasûlallah" diye cevap
verince, ona "alacağının yarısını düş" diye eliyle işaret etmiş. Kâ'b
da: "Ey Allah'ın Rasûlu, (bu tavsiyeyi derhal) yerine getiriyorum"
diye cevap vermiş.
Bunun üzerine Rasûlullah
(s.a.v.) (borçluya dönerek): "Kalk, (kalan) borcunu (derhal) öde"
buyurmuştur.
Diğer tahric: Buhari,
salât, husûmât, sulh; Müslim, müsâkât; Nesâî, kudât; İbn Mâce, sadakat; Dârimî,
buyu'; Ahmed b. Hanbel, VI, 390.
AÇIKLAMA:
Neylü'I-Evtâr müellifi
Şevkânî'nin de ifade ettiği gibi, alacaklı Kâ'b b. Mâlik ile borçlu İbn Ebî
Hadred arasındaki münakaşa konusu, borcun miktarı olabileceği gibi borcun ödeme
süresi de olabilir. Münakaşa konusunun, borcun miktarı üzerinde olduğu kabul
edilirse Hz. Nebi, Kâ'b'a, "yarısını düş" derken "borcunun
yarısından vazgeç" demek istemiştir.
Bu durumda hadis,
davalının, aleyhindeki iddiayı reddetmesi halinde de taraflar arasında sulh
yapılabileceğine delâlet etmektedir. Bir önceki hadisin şerhinde de
açıkladığımız gibi İmam Ebû Hanîfe ile İmam Ahmed, İmam Mâlik ve alimlerin
çoğunluğu bu görüştedirler.
Eğer ihtilâf konusunun
ödeme süresinin sona erip ermediği meselesi olduğu kabul edilirse; o zaman bu
hadiste, davalının aleyhindeki iddianın doğruluğunu kabul etmemesi halinde yapılan
sulhun caiz olacağına dair bir delil yoktur. Sulh konusundaki görüşleri bir
önceki hadisin şerhinde açıklamıştık.
Metinde geçen
"yarısını düş" sözü bir tavsiye niteliğinde olmakla beraber;
"borcunu öde" sözü vücûb ifade eden bir emirdir.