بَاب
فِي
الرَّجُلِ
يُفَضِّلُ
بَعْضَ وَلَدِهِ
فِي
النُّحْلِ
83. Çocuklarının Bir
Kısmına Diğerlerinden Daha Çok Mal Bağışlayanın Durumu
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
حَنْبَلٍ
حَدَّثَنَا
هُشَيْمٌ
أَخْبَرَنَا
سَيَّارٌ وَأَخْبَرَنَا
مُغِيرَةُ
وَأَخْبَرَنَا
دَاوُدُ عَنْ
الشَّعْبِيِّ
وَأَخْبَرَنَا
مُجَالِدٌ
وَإِسْمَعِيلُ
بْنُ سَالِمٍ
عَنْ الشَّعْبِيِّ
عَنْ
النُّعْمَانِ
بْنِ بَشِيرٍ
قَالَ
أَنْحَلَنِي
أَبِي
نُحْلًا قَالَ
إِسْمَعِيلُ
بْنُ سَالِمٍ
مِنْ بَيْنِ
الْقَوْمِ
نِحْلَةً
غُلَامًا
لَهُ قَالَ
فَقَالَتْ
لَهُ أُمِّي
عَمْرَةُ
بِنْتُ
رَوَاحَةَ
ائْتِ رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَأَشْهِدْهُ
فَأَتَى
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَأَشْهَدَهُ
فَذَكَرَ
ذَلِكَ لَهُ
فَقَالَ لَهُ
إِنِّي
نَحَلْتُ
ابْنِي
النُّعْمَانَ
نُحْلًا
وَإِنَّ
عَمْرَةَ
سَأَلَتْنِي
أَنْ
أُشْهِدَكَ
عَلَى ذَلِكَ
قَالَ
فَقَالَ
أَلَكَ
وَلَدٌ
سِوَاهُ قَالَ
قُلْتُ
نَعَمْ قَالَ
فَكُلَّهُمْ
أَعْطَيْتَ
مِثْلَ مَا
أَعْطَيْتَ
النُّعْمَانَ
قَالَ لَا
قَالَ
فَقَالَ
بَعْضُ
هَؤُلَاءِ
الْمُحَدِّثِينَ
هَذَا جَوْرٌ
وَقَالَ بَعْضُهُمْ
هَذَا
تَلْجِئَةٌ
فَأَشْهِدْ
عَلَى هَذَا
غَيْرِي
قَالَ
مُغِيرَةُ
فِي
حَدِيثِهِ
أَلَيْسَ
يَسُرُّكَ
أَنْ
يَكُونُوا
لَكَ فِي الْبِرِّ
وَاللُّطْفِ
سَوَاءٌ
قَالَ نَعَمْ
قَالَ
فَأَشْهِدْ
عَلَى هَذَا
غَيْرِي
وَذَكَرَ
مُجَالِدٌ
فِي
حَدِيثِهِ
إِنَّ لَهُمْ عَلَيْكَ
مِنْ الْحَقِّ
أَنْ
تَعْدِلَ
بَيْنَهُمْ
كَمَا أَنَّ
لَكَ
عَلَيْهِمْ
مِنْ
الْحَقِّ
أَنْ يَبَرُّوكَ
قَالَ أَبُو
دَاوُد فِي
حَدِيثِ
الزُّهْرِيِّ
قَالَ
بَعْضُهُمْ
أَكُلَّ بَنِيكَ
وَقَالَ
بَعْضُهُمْ
وَلَدِكَ وَقَالَ
ابْنُ أَبِي
خَالِدٍ عَنْ
الشَّعْبِيِّ
فِيهِ أَلَكَ بَنُونَ
سِوَاهُ
وَقَالَ
أَبُو
الضُّحَى عَنْ
النُّعْمَانِ
بْنِ بَشِيرٍ
أَلَكَ وَلَدٌ
غَيْرُهُ
Nu'man b. Beşîr (r.a)'in
şöyle dediği rivayet edilmiştir: Babam bana bir mal bağışladı. -Ravilerden
İsmail b. Salim: "Bir kölesini bağışladı" der.- Annem, Ravâha'nın
kızı [Amra]: Rasûlullah (s.a.v.)'e git, o'nu bu bağışa şahit tut, dedi. Babam,
Rasûlullah'a gidip [onu şahit tuttu], hâdiseyi ona anlatıp dedi ki: Ben oğlum
Nu'man'a bir mal bağışladım. Ama Amra, (Nu'man'ın annesi) buna, seni şahit
tutmamı istedi. Rasûlullah (s.a.v.):
"Senin başka çocuğun var mi?" Evet, var. "Hepsine Nu'man'a
verdiğin gibi mal verdin mi?"
Hayır, vermedim. Rasûlullah (s.a.v.): Bazı râvilerin dediğine göre-
"Bu zulümdür"; -bazılarının dediğine göre- "Bu telciedir, buna
başkasını şahit tut" buyurdu.
Mağîre'nin rivayetinde,
(Rasûlullah): "İyilik ve lütufta hepsinin eşit olmaları seni sevindirmez
mi?" (buyurdu).
Adam: Evet, dedi.
Rasûlullah: "Buna benden başkasını şahit tut" buyurdu. Mücâhid'in
rivayetine göre ise Rasûlullah (s.a.v.): “Sana iyilik yapmaları, senin onlar
üzerindeki hakkın olduğu gibi aralarında adaletli davranman da onların senin
üzerindeki haklarıdır" buyurdu.
Ebû Dâvûd, Zührî'nin
rivayeti hakkında der ki: Bazıları, "Bütün oğullarına (verdin) mi?";
bazıları, "bütün çocuklarına (verdin) mi?" dedi.
Bu konuda îbn Ebî Hâlid,
Şa'bî'den rivayetle: "Senin ondan başka oğulların varmı?" dedi.
Ebu'd-Duha da Nu'man b.
Beşîr'den rivayetle: "Senin ondan başka çocuğun var mı?" dedi.
İzah:
Buhari, hibe; Müslim,
hibât; Nesâî, nuhl; İbn Mâce, hibât; Tirmizî, ahkâm; Mâlik, akdıye; Ahmed b.
Hanbel, IV, 268, 269, 271, 273.
Telcie: Kâmus'ta
"İkrah = zorlama" diye manalandınlır. Nihâye'de: İçi dışına zıt olan
bir şeyi yapmaya zorlamak şeklinde izah edilir. Fıkıhta telcie: Bir kimsenin, malını
satmadığı halde, satmış gibi davranmasıdır. Buna "beyu'l-telcie"
denir.