DEVAM: 72. Satılan Mal
Elde Mevcut Olduğu Halöe Alıcı Ve Satıcının İhtilaf Etmeleri
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
مُحَمَّدٍ
النُّفَيْلِيُّ
حَدَّثَنَا
هُشَيْمٌ أَخْبَرَنَا
ابْنُ أَبِي
لَيْلَى عَنْ
الْقَاسِمِ
بْنِ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
عَنْ أَبِيهِ
أَنَّ ابْنَ
مَسْعُودٍ
بَاعَ مِنْ
الْأَشْعَثِ
بْنِ قَيْسٍ
رَقِيقًا
فَذَكَرَ
مَعْنَاهُ
وَالْكَلَامُ
يَزِيدُ
وَيَنْقُصُ
Bize Abdullah b.
Muhammed en-Nüfeyli haber verdi, bize Hüşeym haber verdi, bize İbn Ebi Leyla,
Kasım b. Abdurrahman’dan rivayet etti. O da babasından haber verdi ki: İbn
Mes’ud, Es’aş b. Kays’a köleler sattı... Ravi önceki (3511.) hadisin manasının
zikretti.Söz (hadisin birisinde) artıyor, (öbüründe) eksiliyor.
İzah:
Müslim, müsâkat; Nesâî,
buyu'; Ahmed b. Hanbel, III, 316.
Hadis-i şerif; satıcı
ile alıcının fiat konusunda ihtilafa düşmeleri halinde içlerinden birisinin
beyyinesi yoksa satıcının sözünün muteber olduğuna delalet etmektedir.Taraflar
buna razı olmazlarsa akdi feshederler.
Alimler bu meselenin
hükmünde ihtilaf etmişlerdir.Hattabi’nin bildirdiğine göre:
İmanı Şafiî ve İmam
Mâlik'e göre; satıcıya: ''Malını dediğin fi ata sattığına yemin et"
denilir. Yemin ederse, alıcıya: "Ya satıcının dediği fiata al, ya da malı
dediğin fiattan aldığına yemin et" denilir. Yemin ederse, mal sa-Trcryariade
edilir, alıcının da herhangi bir şey vermesi gerekmez. İmam Şafiî, malın elde
mevcm-elması ile telef olmuş olmasını bir tutar. Telef olmuşsa malın kıymeti
takdir edilir ve müşterLo kıymeti verir. Hanefîlerden İmam Muhammed de aynı
görüştedir.
Nehaî, Evzaî, Sevrî,
Ebû Hanîfe ve Ebû Yusuf'a göre; mal telef edilmiş ise, müşteriye yemin
ettirilir ve onun sözü kabul edilir. Malın telef edilmesi halinde İmam Mâlik'in
sözü de bu görüşe yakındır.
Hattâbî'nin konu ile
ilgili verdiği malumat oldukça kısadır. Alıcı ile satıcının ihtilâf etmeleri
halinde verilecek hüküm Hanefî fıkıh kitaplarından ümaktadır:
"Alıcı ve satıcı
ihtilâfa düşseler; müşteri bir Hat,satıcı da daha fazlasını iddia etse, veya satıcı
maldaki bir kusuru itiraf etse alıcı ise kusurun daha fazla olduğunu iddia etse
ve taraflardan birisi iddiasını isbat için delil getirse, fazlalığı isbat eden
delil daha üstündür. Eğer hem malda hem de fiatta ihtilâf ederlerse; fiat
konusunda satıcının beyyinesi, mal konusunda ise alıcının beyyinesi kabul
edilir. Her ikisi de iddiasını isbat edecek bir beyyine getiremezse, müşteriye;
satıcının iddia ettiği fiata razı ol, aksi halde akdi feshederiz denir. Mal
konusunda da satıcıya; ya alıcının iddia ettiği malı teslim et ya
da-akdi-feshederiz-denilir. Bu olmazlarsa hâkim, taraflar
müşteriden başlar.
Alışveriş malı mala veya parayı paraya satmak şeklinde olmuşsa, hâkim yemin
verirken istediğinden başlar. Eğer her ikisi de yemin ederse, hâkim akdi fesheder.
Birisi yeminden kaçınırsa, karşı tarafın lehine hükmeder.
Alıcı ve satıcı vade
konusunda veya muhayyerlik şartının bulunup bulunmadığında ya da paranın bir
kısmının teslimi konusunda ihtilâf ederlerse aralarında karşılıklı yeminleşme
olmaz. (Hiçbirisi beyyine getiremezse) muhayyerliği ve vadeyi inkâr edenin
sözü, yemin verilerek kabul edilir. Mal kendi kendine telef olur ve sonra
ihtilâf çıkarsa; Ebû Hanîfe ve Ebû Yusuf'a göre taraflara yemin verdirilmez,
müşterinin iddiası kabul edilir. İmam Muham-med'e göre ise her iki tarafa da
yemin ettirilir ve telef olan malın kıymeti verilerek akid feshedilir. Bu;
Şafiî'nin de; görüşüdür."
Alım satım akidlerinde
taraflar arasında ihtilâf çıktığı zaman, başvurulacak genel bir kaide vardır.
Buna göre; her hangi bir şey iddia edene, iddiasını isbat için delil getirmesi
gerekir. İddia sahibi delil getiremez ve karşı taraf onun iddiasını kabul
etmezse, inkâr edene de yemin teklif edilir. Yemin ederse sözü kabul edilir. Bu
mana "Beyyine müddeiye, yemin ise münkire gerekir" şeklinde ifade
edilir. O halde anlaşmazlığı çözmek için, iddia sahibini ve inkarcıyı iyi
tesbit etmek gerekir. Her iki taraf da bir iddiada bulunursa, yukarıya
Hidâye'den aktardığımız gibi, fazlalığı iddia edenin delili kabul edilir.