SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

BUYU’ ve İCARE BAHSİ

<< 3505 >>

بَاب فِي شَرْطٍ فِي بَيْعٍ

69. Alışverişte Koşulan Şart

 

حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا يَحْيَى يَعْنِي ابْنَ سَعِيدٍ عَنْ زَكَرِيَّا حَدَّثَنَا عَامِرٌ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ بِعْتُهُ يَعْنِي بَعِيرَهُ مِنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَاشْتَرَطْتُ حُمْلَانَهُ إِلَى أَهْلِي قَالَ فِي آخِرِهِ تُرَانِي إِنَّمَا مَاكَسْتُكَ لِأَذْهَبَ بِجَمَلِكَ خُذْ جَمَلَكَ وَثَمَنَهُ فَهُمَا لَكَ

 

Câbir b. Abdullah (r.a)'dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: Onu -devesini kastediyor- Rasûlullah (s.a.v.)'e sattım, fakat ailemin yanına varıncaya kadar üzerine yük yüklemeyi şart koştum. -Ravi hadisin sonunda şöyle der-: (Rasûlullah (s.a.v.) Medine'ye gelince;) “Deveni alıp götürmek için mi akid yaptığımı zannediyorsun? Deveni de, parasını da al, onların ikisi de senin" buyurdu.

 

 

İzah:

Buharî, vekâlet, buyu'; Müslim, müsâkât; Nesâî, buyu'; İbn Mâce, ticârât; Ahmed b. Hanbel, III, 299.

 

Hadisin diğer kaynaklardaki rivayeti buradakinden daha uzun ve oldukça farklıdır. Buharî'nin bir rivayeti ile Müs­lim'in rivayetinde Hz. Nebi'in, deveyi bir ûkıyye gümüşe, İbn Mâce'-nin rivayetinde ise 20 dinar altına satın aldığı söylenmektedir. Ayrıca Buha-rî ve Müslim'in rivayetlerinde; devenin geride kaldığı, Rasûlullah'ın Câbir'-ın yanına gelerek deveye bir kamış vurup onu hareketlendirdiği kaydedilir.

 

Rivayetlerin bir kısmında bulunup bir kısmında bulunmayan başka şeyler de var; ancak biz bunların hepsini aktaracak değiliz. Arzu eden hadisin tah-ricinde işaret ettiğimiz yerlere bakıp, rivayetler arasındaki farkı görebilir.

 

Hadiste açıkça görülen konu; Câbir b. Abdullah'ın devesini satıp, Me­dine'ye kadar yükünü yüklemeyi şart koştuğu ve Hz. Nebi Efendimi­zin buna razı olduğudur. Bu hal; hadisin, şartlı satışı yasak eden hadislerle çelişkisine sebep olmaktadır.

 

Hattâbî; bu hadisteki şartı, Rasûlullah'ın kabulünü ve Medine'ye va­rınca hem deveyi hem de parayı iade etmesini şu ihtimallerle izah eder:

 

"Hadisin rivayetleri arasında oldukça fark var; Şu'be'nin Muğîre'den, onun Şa'bî'den ve Şa'bî'nin de Câbir'den rivayet ettiğine göre, Hz. Pey­gamber (s.a.v.); satın aldığı deveyi Medine'ye kadar Câbir'e iâreten (iğreti ola­rak) vermiştir. Bu rivayetin lafzı şu şekildedir: "Ben devemi Hz. Peygam-ber'e sattım, o da Medine'ye kadar yük taşımam için bana iare olarak ver­di." Bu; devenin satışı esnasında şartın bulunmadığını gösterir. Ayrıca, Câ-bir'in deveye yük yüklemesinin Hz. Nebi'in ona bir va'di olabilir. Akid esnasında şart koşulmamışsa, sonradan yapılan vaadlerin akde hiçbir zararı dokunmaz. Hadisin; satışta şart varmış gibi rivayet edilmesine sebep, Hz. Nebi'in deveyi iare olarak vermeyi va'detmesidir. Efendimizin va'di-ne muhalefeti düşünülemeyeceği için, sanki o şart yerine geçmiştir. Üstelik Câbir'in bu deve satma hâdisesi düşünüldüğünde; Hz. Nebi'in, alış­verişte gözetilecek şartlara riayet etmediği görülür. Meselâ, malın teslim ve tesellümü gerçekleştirilmemiştir. Rasûlullah'ın bu muameleden maksadı Câbir'in devesini almak değil, ona yardımcı olmak, ona menfaat sağlamaktı. Deve alışverişini bu maksadına kalkan etmiştir. Onun için işi pek sıkı tut­mamıştır. Medine'ye varınca hem deveyi hem de parayı verince; "Sen, de­veni alıp götürmek için mi alışveriş yaptığımı zannediyorsun?" buyurması da bunu gösterir."

 

Hattâbî, bu sözleriyle; hadisin akit esnasında koşulan şartların mute­ber olduğuna delil sayılamayacağına işaret ettikten sonra, içerisinde şart bu­lunan satışlar konusundaki görüşleri verir.

 

Şimdi de satış esnasında ortaya atılan şartlarla ilgili görüşlere geçelim. Tafsilata girmeden önce, mezheplerin satış esnasında koşulan şartla ilgili gö­rüşlerini topluca verelim, sonra da Hanefî mezhebine göre bazı ayrıntıları ele alalım:

 

Hattâbî'nin belirttiğine göre; akid esnasında koşulan şart; Hanefî ve Şâfiîlere göre akçiin bâtıl -ya da fasid- olmasını gerektirir. Hanbelîlerde; şart da, akid de sahihtir. Mâlikîlcr, şartın sağladığı faydaya itibar ederler. Fayda fazla ise akidde şart koşulması mekruh, az ise caizdir. Mesela, bir hayvanını satan kişi, kısa bir mesafeye kadar binmeyi şart koşarsa bu satış ve şart caiz­dir. Uzak bir mesafeye kadar binmeyi şart koşarsa mekruhtur.

 

 

Alışverişteki Şartlar:

 

a) Akde başlamadan önce veya akdin bitiminden sonra koşulabilir.Eğer alışveriş akdi, bu şarta bağlanmazsa akid sahihtir. Bu şart mücerred bir va'd mahiyetindedir. Ali Haydar, Mecelle'nin 189. maddesini şerhederken şöyle der: "Bilinmelidir ki, akidden sonra koşulan şart, akdi ifsad eden şarta il­hak edilerek alışverişi ifsad etmez... Nitekim, taraflar akidden önce fasid şartı zikrettikleri halde, akid esnasında zikretmeyerek satışı yaparlarsa, bu akid şart üzerine bina edilmedikçe fasid olmaz."

 

b) Alım satım akdi yapılırken koşulabilir. Bu şekilde yapılan alışveriş­leri fakihler üç kısma ayırırlar:

 

I- Hem şart muteber olur, hem de alışveriş sahihtir.

 

II- Şart geçersiz, alışveriş sahihtir.

 

III- Alışveriş fasiddir.

 

Şimdi sırayla bu şıkları ele alalım:

 

I- Alım satım akdinin gereği olan, yani şart koşulmasa bile satış sebe­biyle lâzım olan şartla; akid sahih, şart muteber olur. Meselâ, satıcının pa­rayı alıncaya kadar malı elinde tutmayı  şart koşması bu kabildendir.

 

Alım satım akdinin gereğini te'yid eden şartla da akid sahih, şart geçer­lidir. Satıcının, alacağına karşılık rehin veya kefil istemesi gibi.

 

Alım satım akdinin gereği olmasa veya onun gereğini te'yid etmese bi­le, halk arasında umumi Örf halini alan şartlar da istihsânen muteber görül­müş ve bu şartın alım satım akdini ifsad etmeyeceği kabul edilmiştir. Pence­resine cam satın alan kişinin, satıcının camı takmasını şart koşması; kömür alanın, kömürün eve taşınmasını şart koşması bunun misâllerindendir. Me­celle'nin 186, 187 ve 188. maddeleri bu konuda düzenlenmiştir.

 

II- Taraflardan hiçbirisine menfaat sağlamayan bir şartla yapılan alım satım akdi sahihtir. Fakat şarta itibar edilmez. Yani şart fasiddir. Bir kimse­nin, başkasına satmamak veya otlakta otlatmamak şartıyla bir hayvanı sat­ması bu türdendir. Mecelle'nin 189. maddesi bu şartla ilgilidir.

 

III- Alım satım akdini ifsad eden şartlar:

 

Ali Haydar Efendi; alım satım akdini ifsad eden şartları dört maddede toplamıştır:

 

1) Akdin gereği olmayan, örf halini almamış, esasen meşru olmayan, akdin gereğini teyid etmeyen, ama taraflardan birisine menfaat sağlayan şart. Bu şartla yapılan bir alım satım akdi fasiddir.

 

Meselâ, müşterinin satıcıya borç para vermesi, bir şey hibe etmesi gibi bir şartla yapılan satış bu türdendir. Bu hadiste söz konusu edilen deve satışı da bu şıkka girer.

 

2) Bulunmasında garar (aldanma) ihtimali olan, başka bir deyişle bulu­nup bulunmadığı tam olarak tesbit edilemeyen şart. Hayvanın gebe olması şartıyla satılması böyledir.

 

3) Ayn olan bir mal veya ayn olan bir semen (bedel)de, vadenin şart koşulması. Bir kimsenin; "Şu katırımı şu beş kile buğday karşılığında bir ay veresiye olmak üzere sana sattım" deyip, müşterinin de kabul etmesi bu­na misâldir.

 

4) Alışverişte daimî bir muhayyerlik veya fahiş bir cehaletle bilinmeyen bir zamana kadar muhayyer olmak şartıyla yapılan alım satım akdi. Alıcı veya satıcıya ömrünün sonuna kadar, ya da birkaç aylığına veya rüzgâr esin-ceye kadar akdi feshetme şartı koşularak yapılan alım satım akdi de bu şık­kın misâlidir.

 

Şart muhayyerliği, müddet itibariyle dört çeşittir:

 

a) Muhayyerlik mutlak olur. Yani bir zamanla kayıtlanmadan, "Benim muhayyerlik hakkım var" demek.

 

b) Şart ebedi olur. "Ölünceye kadar muhayyer olmam şartıyla sattım" demek gibi.

 

c) Muhayyerlik müddeti bilinmez. Yukarıdaki misâlde olduğu gibi, bir­kaç ay muhayyer olmayı şart koşmak.

 

Bu üç şıkta bildirilen şekillerdeki bir şart akdi ifsad eder.

 

d) Belli bir vakit müddetince muhayyer olmak şartıyla satış. Meselâ, Haziranının 15'ine kadar muhayyerim" demek gibi.Bu şartla yapılan alım satım akdi sahihtir.

 

Alım satım akdi esnasında şart koşulan şeyin akdi ifsad edip etmemesi konusunda verdiğimiz bilgiler, çerçeve bilgilerdir. Fıkıh kitaplarının ilgili bö­lümlerinde çok geniş izahat vardır. İsteyen oralara başvurabilir.

 

Bu konuya Hattâbî'nin Abdü'l-Vâris b. Saîd'den rivayet ettiği bir hâ­diseyi aktararak son vermek istiyoruz:

 

Abdü'l-Vâris şöyle anlatır:

 

"Mekke'ye gitmiştim. Ebû Hanîfe, İbn Ebî Leylâ ve ibn Şübrüme'yi orada buldum.

 

Ebû Hanîfe'ye; bir şart koşarak mal satmanın hükmünü sordum.

 

Satış da, şart da bâtıldır, dedi.

 

Sonra İbn Ebî Leylâ'ya gidip, aynısını ona da sordum.

 

Satış caiz, şart bâtıl, karşılığını verdi. Daha sonra da İbn Şübrüme'ye gittim, ona da sordum. O ise:

 

Şart da satış da caizdir, dedi.

 

Şaştım, fesübhanallah! dedim. Üçü de Irak fakihi; bir meselede ihtilâf halindeler. Tekrar Ebû Hanîfe'ye gelip olanları anlattım.

 

Ben onların dediklerini bilmem. Amr b. Şu'ayb bana, babası vasıta­sıyla dedesinden; Rasûlullah'ın şartlı alışverişten nehyettiğini rivayet etti. Onun için satış da şart da bâtıldır, dedi.

 

İbn Ebî Leylâ'ya gelip, olanları ona da anlattım. O da şu karşılığı verdi:

 

Onların ne dediklerini bilmem; Hişâm b. Urve, bana babası vasıtasiy-îa Hz. Âişe (r.anha)'nm şöyle dediğini haber verdi: Rasûlullah (s.a.v.) bana Berîre'yi satın alıp azad etmemi emretti ve, "Velâyı ailesi için şart koş" bu­yurdu. Demek ki,^atış caiz, şart bâtıldır.

 

Bu sefer de İbn Şübrüme'ye gidip, olanları anlattım,

 

Ötekilerin dediklerini ben bilmem. Bana Mis'ar b. Kedâm, Muhârib b. Dîsâr vasıtasıyla Câbir b. Abdullah'ın şöyle dediğini haber verdi: "Ra-sûllullah (s.a.v.)'a bir deve sattım. Benim Medine'ye kadar yük yüklememi şart koştum." O halde şart da satış da caizdir, dedi."

 

Bu hâdise gösteriyor ki, şartlı satışlar konusundaki farklı görüşlerin her birinin dayandığı bir delil mevcuttur. Şüphesiz birbirleri ile çelişkili gibi gö­rünen bu hadislerin te'lifi yapılmıştır. Nitekim bunlara, hadis izah edilirken temas edilmiştir.