DEVAM: 68. Kişinin
Yanında Olmayan Bir Şeyi Satması
حَدَّثَنَا
زُهَيْرُ
بْنُ حَرْبٍ
حَدَّثَنَا
إِسْمَعِيلُ
عَنْ
أَيُّوبَ
حَدَّثَنِي
عَمْرُو بْنُ
شُعَيْبٍ
حَدَّثَنِي
أَبِي عَنْ
أَبِيهِ
حَتَّى
ذَكَرَ
عَبْدَ
اللَّهِ بْنَ
عَمْرٍو
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لَا يَحِلُّ
سَلَفٌ
وَبَيْعٌ
وَلَا
شَرْطَانِ
فِي بَيْعٍ وَلَا
رِبْحُ مَا
لَمْ
تَضْمَنْ
وَلَا بَيْعُ
مَا لَيْسَ
عِنْدَكَ
Abdullah b. Amr
(r.a)'dan, Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Borç
(para) verme şartıyla satış, bir satışta iki şart, dâmin olunmayan malın kâr'ı
ve yanında olmayan bir şeyi satman helâl değildir.”
İzah:
Tirmizî, buyu'; Nesâî,
buyu'; İbn Mâce, ticârât
Hz. Nebi (s.a.v.) bu
hadiste dört tür alışveriş şeklinin helâl sayılmadığını ifade etmiştir:
1- Karz (borç verme)
şartıyla satış: Bunun tasavvuru birkaç şekilde yapılmıştır:
a) Satıcı alıcıya;
"Bana şu kadar lira borç vermen şartıyla şu malımı sana sattım" der,
öbürü de kabul eder. Bu tasavvurda; satıcı, malını satmayı alıcının kendisine
borç para vermesi şartına bağlamıştır.
b) Birisinin, başkasına
borç para verip, sanra da ona bir malını kıymetinden daha pahalıya satmasıdır.
Sanki borç vermeyi, malını değerinden fazlaya satın alma şartına bağlamıştır.
Bu yolla bir satış caiz değildir. Çünkü menfaat temin eden her türlü borç
vermeler faiz sayılır. Bu Hz. Nebi'in hadisi ile sabittir.
Bu iki tasarrufa göre;
hadis metnindeki "selef" kelimesi "borç vermek (karz)"
manasınadır.
c) Hadisteki
"selef" kelimesi; selem manasınadır. Selemin parayı peşin verip malı
daha sonraki bîr zamanda almak üzere yapılan bir alışveriş şekli olduğu daha
önce geçmişti.
Buna göre hadisin
manası şöyle anlaşılır: Birisi, bir başkasına peşin para vererek bir malda selem
yapar, arkasından da; "Eğer vade dolunca bana teslim edeceğin malı
hazırlamazsan o malı sana şu kadara sattım" der. Bu şekildeki muamele de,
selem şartıyla satıştır.
Bu tasavvurlarda
belirtilen satışların her üçü de helâl değildir.
2- Bir satışta iki
şart: Bu yolla satış iki şekilde tasavvur edilmektedir:
a) Satıcının, malını;
"peşin olursa şu kadara, vadeli olursa şu kadara" diyerek satmasıdır.
Bu tasavvur; alışverişlerde şart koşulmasının hiçbir surette caiz olmadığı
görüşünde olan cumhur ulemaya göredir. Fiatlardan birisi kesinleştirilmeden bu
şekildeki bir satış, iki şart taşıyan bir satıştır. İçerisinde hem bedel
meçhul, hem de aldatma olduğu için caiz değildir.
Âlimlerin çoğunluğu,
satış esnasında koşulan tek şartın da akdi ifsad ettiği görüşündedirler. Bir
hadiste Efendimizin; içerisinde şart bulunan satışı yasak ettiği
görülmektedir.
b) Alışverişte tek
şartın caiz olduğu görüşünde olanlara göre; bu hadiste söz konusu edilen
mesele şöyledir:
Bir kimse birisine;
meselâ, kumaş satar ve onu dikmeyi ve boyamayı da taahhüt eder. Böylece kumaş
satımının içerisinde dikmek ve boyamak da şart koşulmuş olur. Bu görüşe göre
satıcı, boyamak ve dikmekten sadece birini şart koşarsa bu satış caizdir.
Ahmed b. Hanbel'in mezhebi bu istikamettedir.
Hattâbî; satış
içerisinde bir şart bulunmasıyla iki şart bulunması arasında fark görmez.
Çünkü bu şekildeki bir şartın akdi ifsad etmesine sebep, satılan malın esas
fiatımn tam bilinmemesidir. Zira belirlenen fiatın bir kısmı; boyama ya da
dikme ücretidir, ama bunun mikdarı belli değildir. Dolayısıyla esâs malın
fiatı da belli olmamaktadır. Alışverişlerde fiat belli olmayınca, akit fasid
olur.
Alışverişlerdeki
şartlar çeşitlidir. Bunların bir kısmı akde zarar verir, bir kısmı zarar
vermez. O konu bundan sonraki hadiste ele alınacaktır.
3- Dâmin olunmayan bir
malın kârı; riskine katlanılmayan kâr: Sarihler bunu; "satın alınıp daha
teslim alınmadan bir başkasına satılan maldan elde edilen kâr" olarak
açıklamaktadırlar. Bu yolla satılan bir maldan elde edilen kârın helâl
olmayışına sebep; malın, kâr eden kişinin sorumluluğu altına hiç girmemesidir.
Çünkü, ilk satıcı malı teslim etmediğine göre, sorumluluğu hâlâ kendisindedir.
Dolayısıyla mal daha alıcıya teslim edilmeden önce telef olsa, satıcının malı
telef olmuş olur. Müşteri bundan hiçbir zarar görmez. İşte bu yüzden, bir
kimsenin satın alıp da daha kabzetmediği bir malı başkasına satması caiz
değildir. Bu konu daha önce işlenmişti.
4- Kişinin yanında
olmayan bir şeyi satması da caiz değildir. Bu konu da, önceki hadisinin
şerhinde işlenmiştir.
Demek oluyor ki, Hz.
Nebi (s.a.v.) bu hadisinde;
1- Karz şartıyla
yapılan satışın,
2- İçerisinde iki şart
bulunan satışın,
3- Riski yüklenilmeyen
bir malın satışından elde edilen kârın,
4- Kişinin yanında olmayan
bir şeyi satmasının helâl olmadığını ifade buyurmuşlardır.