بَاب
فِي
الْعُرْبَانِ
67. Kapora Vermek
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
مَسْلَمَةَ
قَالَ
قَرَأْتُ
عَلَى
مَالِكِ بْنِ
أَنَسٍ
أَنَّهُ
بَلَغَهُ
عَنْ عَمْرِو
بْنِ شُعَيْبٍ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ جَدِّهِ
أَنَّهُ قَالَ
نَهَى رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
عَنْ بَيْعِ
الْعُرْبَانِ
قَالَ مَالِكٌ
وَذَلِكَ
فِيمَا نَرَى
وَاللَّهُ أَعْلَمُ
أَنْ
يَشْتَرِيَ
الرَّجُلُ
الْعَبْدَ
أَوْ
يَتَكَارَى
الدَّابَّةَ
ثُمَّ يَقُولُ
أُعْطِيكَ
دِينَارًا
عَلَى أَنِّي إِنْ
تَرَكْتُ السِّلْعَةَ
أَوْ
الْكِرَاءَ
فَمَا
أَعْطَيْتُكَ
لَكَ
Amr b. Şuayb, dedesi
(Abdullah b. Amr b. el-Âs)'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Rasûlullah
(s.a.v.), kaporalı satıştan nehyetti.
Malik dedi ki:
"Allah bilir, kanaatimize göre bu satış şöyle olur; Adam bir köle satın
alır veya hayvan kiralar. Sonrada; (satıcı veya kiralayana), malı veya kirayı
bırakırsam verdiğim senin olmak üzere sana bir dinar verdim (veriyorum), der.
"
İzah:
İbn Mâce, ticârât;
Mâlik, buyu'
"Kapora
vermek" diye terceme ettiğimiz "urban"" alışveriş yapmrken
uyguıanan bir usuldür. Bu mana; "arbun ve "urbûn" kelimeleri ile
de ifade edilir.
"Urban",
hadisin ravisi İmam Mâlik tarafından tefsir edilmiştir. İmam Mâlik'in
Muvatta'daki izahı daha açıktır. Orada şöyle demektedir: "- Allah bilir,
kanaatimize göre- bunun izahı şudur: Adam bir köle veya cariye satın alır, ya
da bir hayvan kiralar. Sonra da satıcı veya kiralayana; eğer malı ahrsam veya
kiraladığım hayvana binersem kira ücreti veya satış bedelinden sayılması,
almazsam ya da kirayı bozarsam karşılıksız olarak sende kalması şartıyla sana
bir dinar veya bir dirhem veriyorum, demesidir."
Görüldüğü gibi bu tarif
bizim kapora dediğimiz şeyin aynısıdır. Bu usule "urban" denmesine
sebep, bu kelimenin ıslah ve bozukluğu giderme manası ifade etmesidir.
Hadis açık bir surette
kapora iie satışın caiz olmayışına delildir. Hanefî, Şafiî ve Mâlikîlerin
görüşü bu istikamettededir. Bu yolla yapılan satışın fasid olmasına sebep, hem
içerisinde fasid bir şart hem de aldatmanın bulunmasıdır. Çünkü kaporayı veren
kişi, "Alırsam şöyle, almazsam böyle" gibi laflarla fasit bir şart
koşmuştur.
İsnadda görüldüğü
üzere, İmam Mâlik hadisi bizzat Amr b. Şu'ayb'tan işitmemiş, ondan kendisine
ulaşmıştır. Bu yüzden hadisin münkatı ve zayıf olduğu ileri sürülmüştür.
Zürkânî bu iddiayı reddetmiş; "Hadise munkatı' veya zayıftır diyenlere
iltifat edilmez. Hiçbir surette onun münkatı olduğu sözü sahih olmaz. Çünkü
munkatı' hadis sahâbîden önce bir ravisi düşen veya muttasıl olmayan hadistir.
Bu ise muttasıldır, ancak içerisinde bilinmeyen bir ravi vardır."
demiştir.
Fasit olan kaporalı
satış; "Eğer alışverişten cayarsam verdiğim para sende kalsın"
şeklinde olanıdır. Öyle olmayıp da, "Önceden para verip, satışı
ke-sinleştirirsem bunu bedelden düşeriz. Ama almaktan vazgeçersem paramı
alırım" derse bu caizdir. Bu durumda taraflardan birisine muhayyerlik
şartı tanınmıştır. Muhayyerlik şartı (hıyâru'ş-şart) nın caiz olduğu daha önce
geçmişti.
Sahâbîlerden Hz.Ömer ve
oğlu Abdullah ile müctehid imamlardan Ah-med b. HanbePe göre kaporah satış
caizdir. Ahmed b. Hanbel; üzerinde durduğumuz hadise munkatı' ve zayıf diye
itiraz etmiştir. Bu itiraza Zürkânî'-nin cevabını az önce aktardık.
Abdürrezzak'm Zeyd b. Eslem'den rivayet ettiği şu hadis de Ahmed b. Hanbel'in
görüşünü destekler: "Zeyd b. Eşlem; Rasûlullah'a kaporalı satışı sormuş, o
da bunun helâl olduğunu söylemiştir."
Aksi görüşte olan
cumhur, Zeyd b. Eslem'in bu rivayetine iki sebeple itiraz ederler:
1) Hadis mürseldir,
2) İsnadında İbrahim b.
Yahya vardır, bu zat zayıftır.
Bir de bu iki
rivayette; ibaha ile yasak karşılaşmaktadır. Böyle durumlarda yasağı işaret
eden haber tercih edilir.