SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

BUYU’ ve İCARE BAHSİ

<< 3498 >>

DEVAM: 65. Satın Alınan Yiyecek Maddesini Teslim Almadan Satmak

 

حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِيٍّ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ حَدَّثَنَا مَعْمَرٌ عَنْ الزُّهْرِيِّ عَنْ سَالِمٍ عَنْ ابْنِ عُمَرَ قَالَ رَأَيْتُ النَّاسَ يُضْرَبُونَ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا اشْتَرَوْا الطَّعَامَ جُزَافًا أَنْ يَبِيعُوهُ حَتَّى يُبْلِغَهُ إِلَى رَحْلِهِ

 

İbn Ömer (r.a.) şöyle demiştir: Ben, Rasûlullah (s.a.v.) zamanında götürü usulüyle gıda maddesi satın aldıklarında onu ev (anbar)Iarına götürmeden sattıklarından dolayı dövülen insanlar gördüm.

 

 

İzah:

Buhari, buyu'; Müslim, buyu'; Nesâî, buyu'

 

Hadisten; Rasûlullah zamanında, satın aldığı gıda maddesini evine götürmeden önce (kabzetmeden önce) satanların ceza olarak dövüldükleri anlaşılmaktadır. Aslında önemli olan eve götürmek değil, başka bir yere nakletmektir.

 

Süyutî; bu dövmenin muhtesip (zabıta)lar tarafından gerçekleştiğini, alış­veriş ve muamelelerde serî hükümlerin hilâfına hareket edildiği için bu yola başvurulduğunu söyler.

 

Nevevî de bu hadisin; fasid yolla alışveriş yapanları yetkili merciin ce­zalandırabileceğine delil olduğunu söyler. Verilecek cezanın tayini yetkili merciye aittir. Hatta bedenî bir ceza da verebilir.

 

Aym.hadisin şerhi olarak Kurtubî de şunları söylemektedir: "Hadis, kab­zedilmeden önce satılmalarının caiz olmayışı bakımından götürü usulüyle olan­la, ölçekle olan arasında fark olmadığını söyleyenlere delildir. Yine bu, götürü yoluyla satın alanın malı nakletmesinin kabz sayıldığının da delilidir. Kûfeli âlimlerle Şafiî, Ebû Sevr, Ahmed b. Hanbel ve Dâvûd bu görüştedirler."

 

Şer'i hükümlere aykırı davrananların dövülerek cezalandırılması pek ya­dırganmamalıdır. Üstelik bu dövme ölesiye ya da sakat bırakasıya dövme değil, yaptıkları yanlış işi düzeltmek için küçük çapta bir te'dibdir. Cezadan maksat, kinin tatmini değil insanları aynı suçu işlemekten sakındırmaktır. Yani ceza caydırıcı özelliği olan bir yaptırımdır. Şüphesiz bazen bu onur kı­rıcı da olabilir. Aslında, kanunsuz bir davranıştan dolayı verilen her ceza onur kırıcıdır. Bu ceza, ister para ister hapis isterse dövme cezası olsun; ara­larında fark yoktur. Onur sahibi için önemli olan, çarptırıldığı ceza değil, o suçu işlemiş olmasıdır. Yani ceza, suçun simgesidir. O devirlerde dayak atılarak ceza vermek âdeti varsa bu, onur kırıcılık açısından başka cezalar­dan farksızdır. Bu gün bunun yadırganması, o yolla verilen bir cezanın bu­lunmamasından dolayıdır. Hâkimin hükmü olmadan ceza verilmesi de yadırganmamalıdır. Kanun, bir fiilin cezasını belirli sınırlar içerisinde ver­meyi zabıtaya tammışsa bu normal karşılanmalıdır. Nitekim birçok batı ül­kesinde polis bazı cezalan vermek yetkisine haizdir.