SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

BUYU’ ve İCARE BAHSİ

<< 3469 >>

بَاب فِي وَضْعِ الْجَائِحَةِ

58. afetin (Verdiği Zararın) İndirilmesi

 

حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ عَنْ بُكَيْرٍ عَنْ عِيَاضِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ أَنَّهُ قَالَ أُصِيبَ رَجُلٌ فِي عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي ثِمَارٍ ابْتَاعَهَا فَكَثُرَ دَيْنُهُ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ تَصَدَّقُوا عَلَيْهِ فَتَصَدَّقَ النَّاسُ عَلَيْهِ فَلَمْ يَبْلُغْ ذَلِكَ وَفَاءَ دَيْنِهِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ خُذُوا مَا وَجَدْتُمْ وَلَيْسَ لَكُمْ إِلَّا ذَلِكَ

 

Ebû Saîd el-Hudrî (r.a)'den, şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasûlullah (s.a.v.) zamanında bir adam'ın satın aldığı meyveler telef oldu, borcu çoğaldı. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.): "Ona yardım ediniz (bağış yapınız)" buyurdu. Halk da yardım etti, fakat bu, borcunu ödemeye yetmedi. O zaman Rasûlullah (s.a.v.) (alacaklılara); “Ne (yini) bulursanız alınız, size bundan başka birşey yok" buyurdu.

 

 

İzah:

Müslim, müsâkat; Nesâî, buyu'; İbn Mâce, ahkâm; Ahmed b. Hanbel III, 36.

 

"Câiha"mn manası 3471 nolu hadiste açıklanmaktadır. Oradaki izaha göre caıha; meyvelere zarar veren (yağmur, dolu, soğuk, çekirge, kasırga, yangın gibi) her türlü tabiî âfettir. Câihaya ait özel hükümler bulunduğu İçin hangi âfetlerin câihanın şümulüne girdiği, hangilerinin girmediği tartışma konusu olmuştur. Neylü'l-Evtâr'da; semavî ve ta­biî âfetlerin câiha olduğunda âlimlerin görüş birliği içerisinde oldukları; hır­sızlık gibi, insanların yaptıklarında ise ihtilâf olduğu kaydedilmektedir.

 

Bu hadis-i şerifte isim olarak câiha kelimesi zikredilmiş olmamakla be­raber, meyve satın alan zatın meyvelerine bir âfetin musallat olduğu görül­mektedir. Meyvelerdeki bu telefe "câiha" denilmesini Hattâbî şu ihtimalle­re bağlamaktadır:

 

"Bu meyvelerin toplanıp sergi yerine getirildikten sonra bir âfete uğra­mış olmaları muhtemeldir. Ayrıca oradan bir hırsızın çalmış olması, selin alıp götürmesi, sahibinin başkasına satıp da alacaklının hakkının zayi olma­sı mümkündür. Bütün bu ihtimallerde, âfetin satın alınan meyveye izafesi caizdir. Durum böyle olunca, rabbü'1-mal (mal sahibi, alacakh)'nın hakkı­nın gittiğine hükmetmek vacip değildir.

 

Hadis-i şerifte; zarara uğrayan mal ister üçte bir olsun ister az, ister da­ha çok; mal sahiplerinin alacaklarından bir şey indirmeleri emredilmemek-tedir. Ancak, borçlunun eli bollaşmcaya kadar onu sıkıştırmayıp, haklarını alacakları bir zaman belirlemeleri istenmektedir. Bu hüküm, borcu mal var­lığından fazla olan tüm müflisler için geçerlidir."

 

Görüldüğü gibi, Hattâbî bu hadiste anılan hâdiseyi câiha olarak değer­lendirmemekte ve hükmün tüm müflisler için uygulanacak hüküm olduğu­na dikkat çekmektedir.

 

Dalında iken satılıp da bir âfete maruz kalan meyvelerin durumu farklı­dır ve câiha meselesi odur. Bu durumdaki zararın satıcıya mı, alıcıya mı ait olduğu konusundaki görüşler 3374 nolu hadisin izahı yapılırken verilmiştir. Burada tekrarına lüzum görmüyoruz.

 

İmam Nevevî, bu hadisten şu hükümlerin de çıkartılabileceğini bildir­mektedir:

 

1- Muhtaç ve borçlulara yardım etmek, bu durumda olanlara sadaka vermek müstehaptır.

 

2- Borcunu Ödeyemez duruma düşen birinin peşine takılmak, onu hap­settirmek caiz değildir. Bu hüküm, Mâlik ve Şafiî'nin de içlerinde bulduğu cumhurun görüşüdür. Ebu Hanîfe'ye göre borçlunun peşine düşüp alacağı tahsile "alışmak caizdir.

 

3- İflas edenin elindeki malların tamamı alacaklılara dağıtılır. Müflise sadece giyeceği elbisesi ve zaruri ihtiyaçları bırakılır.

 

Bu son maddede belirtilen hüküm, ulemanın ittifakı ile sabit değildir. Bu konu oldukça ihtilaflıdır. Şimdi müflisin hacz konulamayacak olan mal­larını görelim:

 

1- Ev: Hanefî ve Hanbelîlere göre, müflisin sadece oturacağı evi varsa bu ev elinden alınamaz. Ama birden fazla evi varsa fazla olan ev alınabilir. Şayet evi lüks ise bu ev satılıp daha mütevazı bir ev satın alınır.

 

Şüreyh, Mâlikî ve Şâfiîlere göre ev haczedilebilir. Ev satılıp parası alacaltlılara dağıtılır. Borçlu kiraya çıkar.

 

2- Elbise: Borçlunun ihtiyacı olan elbiseye hacz konulamaz. Bunda itti­fak vardır. Borçlunun ihtiyacı olan elbisenin mikdarını örf tayin eder.

 

3- Sanat âletleri: Sanat âletlerinin haczedilip edilemeyeceği Şafiî, Mâli­kî ve Hanbelî âlimler arasında ihtilaflıdır. Hanefîlerin bu konudaki görüşle­rini bilemiyoruz.

 

4- Tüccarın sermayesi: Şafiî ve Hanbelîlere göre tüccarın, iaşesini te­min edebilmesi için, elinde bir mikdar sermaye bırakabilir.

 

5- Kitaplar: Mâlikîlere göre dinî kitaplara, Şâfiîlere göre bütün kitapla­ra haciz konamaz.

 

6- Ev eşyası: Zaruri olan ve kıymetli olmayan ev eşyasına haciz konul­maz. Kıymetli olanlara ise haciz konulabilir.

 

7- Bazı âlimlere göre borçlunun bineceği vasıtaya haciz konulamaz.

 

8- Erzak ve nafakası da haczedilmez.