بَاب
الِاسْتِثْنَاءِ
فِي
الْيَمِينِ
بَعْدَ
السُّكُوتِ
17. Sustuktan Sonra
Yeminde İstisna
حَدَّثَنَا
قُتَيْبَةُ
بْنُ سَعِيدٍ
حَدَّثَنَا
شَرِيكٌ عَنْ
سِمَاكٍ عَنْ
عِكْرِمَةَ
أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ
وَاللَّهِ
لَأَغْزُوَنَّ
قُرَيْشًا
وَاللَّهِ
لَأَغْزُوَنَّ
قُرَيْشًا وَاللَّهِ
لَأَغْزُوَنَّ
قُرَيْشًا
ثُمَّ قَالَ
إِنْ شَاءَ
اللَّهُ
قَالَ أَبُو
دَاوُد
وَقَدْ
أَسْنَدَ
هَذَا
الْحَدِيثَ
غَيْرُ
وَاحِدٍ عَنْ
شَرِيكٍ عَنْ
سِمَاكٍ عَنْ
عِكْرِمَةَ
عَنْ ابْنِ
عَبَّاسٍ
أَسْنَدَهُ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ و
قَالَ
الْوَلِيدُ
بْنُ
مُسْلِمٍ
عَنْ شَرِيكٍ
ثُمَّ لَمْ
يَغْزُهُمْ
İkrime (r.a)'den rivayet
edildiğine göre; Rasulullah (s.a.v.): “Vallahi Kureyş'le savaşacağım, vallahi
Kureyş'le savaşacağım, vallahi Kureyş'le savaşacağım" buyurdu. Sonra
"İnşaallah" dedi.
Ebû Dâvûd dedi ki:
Çokları bu hadisi, Şerik, Simâk ve İkrime kanalıyla İbn Abbas'a, o da
Rasûlullah (s.a.v.)'e isnad etmiştir.
Velid b. Müslim,
Şerik'ten naklen; "Sonra Rasûiuliah (s.a.v.) onlarla savaşmadı"
demiştir.
İzah:
Bu hadis Yeminden sonra
biraz sustuktan veya başka bir şeyler konuştuktan sonra "inşaallah"
demek, yani istisnada bulunmakla ilgilidir.
Beyhakî, Sünen'inde;
('Yemin eden kişinin, yemini ile istisnası arasında az bir sekte ile sesini
kesmesi veya nefes alarak susması" şeklinde bir başlık koymuş ve bu
hadisi vermiştir.
Yeminde istisna
konusunu, yeminle istisna arasındaki susma ve bu susmanın ölçüsü ile ilgili
görüşleri 9. babda (3261, 3262 hadislerin şerhi) özet olarak vermiştik. Onun
için burada tekrar o konuya dönmeyeceğiz. Sadece Hattâbî'nin bu hadisle ilgili
izahını aktarıp, Ebû Davud'un hadisin sonundaki sözleri ile ilgili bazı notlar
koyacağız. Hattâbî şöyle der:
"Bu hadiste,
sözdeki birkaç fasıldan sonra söylenilen istisna lafzının bu fasılların
tamamını içine aldığına delil vardır. Ebu Hanife ve talebeleri şöyle derler:
Bir kimse, haccetmek ve
umre yapmak üzere yemin edip arkasından istisnada bulunursa bu, hac ve umrenin
tamamı için istisna olur. Ama, eğer falanla konuşursam kölem hürdür, falanla
konuşursam öteki kölem hürdür inşallah der ve o adamla konuşursa kazaen önceki
kölesi hür olur. Bu konudaki niyeti, ancak Allah'la kendi arasında olan şeyde
(diyâneten) tasdik olunur. Yine kişi hanımına; sen filânla konuşursan boşsun,
sen filânla konuşursan boşsun inşaallah der, kadın da onunla konuşursa, ilk
boşama vaki olur. Bu kazâendir. Ama diyâneten boş olmaz." Hattâbî'nin sözleri burada sona erdi.
Konu daha önce işlendiği
için fazla bir şey söylemeye gerek yok.
Görüldüğü gibi bu
rivayet mürseldir. Yani tâbiûndan olan İkrime, sa-hâbîyi atlayarak doğrudan
doğruya Hz. Nebi'den rivayet etmiştir. Ebû Dâvûd; her ne kadar bu rivayette
sahâbî anılmamışsa da, birçoklarının (metinde belirtilen senedle) hadisi İbn
Abbas (r.anhüma)'dan rivayet ettiklerini söyler.
Zeylaî,Nasbu'r-Râye' de
bu hadis üzerinde durarak birkaç isnadını zikreder. Zeylaî'nin bildirdiğine
göre; İbn Hibbân, Ebû Ya'lâ, İbn Adiyy ve İbnü'l-Kattân hadisi İbn Abbas'a
isnad ederek rivayet etmişlerdir. Bu rivayetlerin ravilerinde ve metinlerinde
bazı küçük farklar vardır. Ancak hepsinin buraya nakli geniş yer alacağı için
sadece rivayetlerin varlığına işaretle yetiniyoruz.
Beyhakî de,hem mürsel
hem de mevsul olarak rivayet etmiştir. İbn Ebî Hatim ise, "Hadisin mürsel
olduğu daha uygundur." der.
Yine Ebû Dâvûd; Velid
b. Müslim'in, Şerîk'ten naklen Hz.Nebi (s.a.v.)'in Kureyşlilerle savaşmadığını
söylediğini bildiriyor. Fakat bu isabetli olmasa gerektir. Çünkü Efendimiz
Mekke'nin fethinde Kureyşlilerle savaşmıştır.
Rasûlullah
(s.a.v.),"Kureyşle savaşacağım" derken bir zaman kaydı koymamıştır.
O halde Hz. Nebi yemininde istisna etmişse de vemininin gereğini yerine
getirmiştir.