بَاب
فِي فَضْلِ
مَنْ مَاتَ
فِي
الطَّاعُونِ
11. Taun Hastalığından
Ölen Kimsenin Fazileti
حَدَّثَنَا
الْقَعْنَبِيُّ
عَنْ مَالِكٍ عَنْ
عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
جَابِرِ بْنِ
عَتِيكٍ عَنْ
عَتِيكِ بْنِ
الْحَارِثِ
بْنِ عَتِيكٍ
وَهُوَ جَدُّ
عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عَبْدِ اللَّهِ
أَبُو
أُمِّهِ
أَنَّهُ
أَخْبَرَهُ
أَنَّ
عَمَّهُ
جَابِرَ بْنَ
عَتِيكٍ أَخْبَرَهُ
أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
جَاءَ
يَعُودُ عَبْدَ
اللَّهِ بْنَ
ثَابِتٍ
فَوَجَدَهُ
قَدْ غُلِبَ
فَصَاحَ بِهِ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَلَمْ
يُجِبْهُ
فَاسْتَرْجَعَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
وَقَالَ
غُلِبْنَا
عَلَيْكَ يَا
أَبَا
الرَّبِيعِ
فَصَاحَ
النِّسْوَةُ
وَبَكَيْنَ فَجَعَلَ
ابْنُ
عَتِيكٍ
يُسَكِّتُهُنَّ
فَقَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
دَعْهُنَّ
فَإِذَا وَجَبَ
فَلَا
تَبْكِيَنَّ
بَاكِيَةٌ
قَالُوا وَمَا
الْوُجُوبُ
يَا رَسُولَ
اللَّهِ قَالَ
الْمَوْتُ
قَالَتْ
ابْنَتُهُ
وَاللَّهِ إِنْ
كُنْتُ
لَأَرْجُو
أَنْ تَكُونَ
شَهِيدًا
فَإِنَّكَ
كُنْتَ قَدْ
قَضَيْتَ
جِهَازَكَ
قَالَ
رَسُولُ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِنَّ
اللَّهَ
عَزَّ
وَجَلَّ قَدْ
أَوْقَعَ
أَجْرَهُ
عَلَى قَدْرِ
نِيَّتِهِ
وَمَا
تَعُدُّونَ
الشَّهَادَةَ
قَالُوا
الْقَتْلُ
فِي سَبِيلِ
اللَّهِ
تَعَالَى
قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
الشَّهَادَةُ
سَبْعٌ سِوَى
الْقَتْلِ
فِي سَبِيلِ
اللَّهِ
الْمَطْعُونُ
شَهِيدٌ
وَالْغَرِقُ
شَهِيدٌ
وَصَاحِبُ
ذَاتِ
الْجَنْبِ شَهِيدٌ
وَالْمَبْطُونُ
شَهِيدٌ
وَصَاحِبُ الْحَرِيقِ
شَهِيدٌ
وَالَّذِي
يَمُوتُ
تَحْتَ
الْهَدْمِ
شَهِيدٌ
وَالْمَرْأَةُ
تَمُوتُ
بِجُمْعٍ
شَهِيدٌ
Cabir b. Atik (in Atik
b. el-Haris'e) bildirdiğine göre, Rasülullah (s.a.v.) (bir gün) Abdullah b.
Sabit'i hasta iken ziyaret'e gelmiş te o'nu baygın bir halde bulmuş, bunun
üzerine Rasûlullah o'na seslenmiş (fakat o baygın olduğu için) karşılık
ver(e)memiş. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.)
"İnnalillahi ve
inna ileyhi raciun. Ey Ebu'r-Rabi biz(im) senin yanında (yapabilecek bir
şeyimiz yok. Çünkü Allah'ın kaza ve kaderine) mağlub olduk" dedi. Bunun
üzerine kadınlar feryad edip ağlaştılar. ibn Atik de onları susturmaya çalıştı.
Derken Rasûlullah (s.a.v.) "Onları (kendi hallerine) bırak. (Çünkü sesleri
fazla çıkmıyor. Fakat vacib olunca) hiçbir kadın ağlamasın" buyurdu. (Orada
bulunanlar) "Ey Allah'ın Rasûlü vacib olmak nedir?" dediler.
"Ölmektir"
buyurdu. (O sırada Abdullah b. Sabit'in) kız kardeşi (onun hakkında ey
kardeşim): "Ben senin şehit olacağını ümid ediyordum. Çünkü sen (ahiret
için) gereken ihtiyaçlarını hazırlamıştın." diye söylenmeye başladı.
Rasûlullah (s.a.v.) de "Aziz ve celil olan Allah o'na niyyeti ölçüsünde
şehid sevabı verecektir. (buyurdu ve) siz neyi şehitlik sayıyorsunuz?"
diye sordu. (Onlar da).
"Allah yolunda
öldürülmeyi" dediler. Rasûlullah (s.a.v.)'da "Allah yolunda
öldürülmekten başka yedi (tane daha) şehidlik vardır.
Taundan ölen
şehiddir. Boğularak ölen şehiddir. Karın ağrısıyla ölen şehiddir. Yanarak ölen şehiddir. Göçük altında kalarak ölen şehiddir. Doğum üzerine ölen şehiddir." buyurdu.
Diğer tahric: Buhârî,
cihad; ezan; Müslim, imare; Nesâî, cihad; Tirmizi, cenaiz; İbn Mace, cihad ;
Darimî, cihad, Muvatta, cemaat; Ahmed b. Hanbel 11,31; III- 400, 401, 489; V-3I4, 317; VI-465, 466.
AÇIKLAMA:
İbn Mâce'nin Sünen'inde
Hz. Nebiin, şehidlerin sayısıyla ilgili olan bu sözü, Hz. Cabir b. Atik b.
Kays'ı hastalığı esnasında ziyarete gittiği zaman söylediği ifade
edilmektedir.[İbn Mace, cihad]
İbn Mâce'nin bu
rivayeti de gözönünde bulundurulursa, Hz. Peygamberin şehidlerle ilgili olan
bu hadisi hem Cabir'in hem de Abduİlah b. Sa-bit'in hastalığı esnasında
söylemiş olduğu anlaşılır. Menhel yazarına göre; Hz. Nebiin Hz. Abdullah b.
Sabit'in komaya girmesinden dolayı ağlaşan kadınları susturmaya çalışan
Abdullah b. Atik'e "Onları (kendi hallerine) bırak (fakat Abdullah)
ölünce onların hiçbirisi ağlamasın" buyurması, bir kimsenin komaya
girmesiyle yakınlarının ağlamalarının caiz olduğunu fakat öldükten sonra,
ağlamalarının caiz olmadığını ifade eder. Fakat âlimlerden bu görüşte olan
hiçbir kimse olmadığı gibi, bu görüş bilhassa bu kitabın yirmidokuzuncu
babında bulunan hadis-i şeriflere aykırıdır. Bu sebeple biz Rasûl-ü Ekremin o
sırada ağlaşan kadınları susturmaya çalışan Abdullah b. Atik'e engel oluşunu
fazla yüksek olmayan bir sesle ağlamalarıyla açıklayan Bezlü'l-Mechud
yazarının görüşünü ..ercin ettik ve tercümede de parantez içerisinde bu görüşe
işaret ettik. Nitekim sözü geçen babda bulunan "Musibet zamanında saçını
başını yolan, yüksek sesle bağınp çağıran elbisesini yakan kimse bizden
değildir."[3130 nolu hadis.] mealindeki hadiste Müslim tarafından rivayet
edilen "Rasûlullah vaveylacı saçını yolan ve yakasını paçasını yırtan
kadınlardan beridir."[Müslim, İman; Nesâî, cenaiz; İbn Mâce, cenaiz; Ahmed
b. Hanbel IV- 396, 397, 404, 405, 411,
416.] mealindeki hadisi şeriften anlaşılan da budur.
Rasûl-ü Zişan
Efendimizin Hz. Abdullah b. Sabit'i ziyareti esnasında orada bulunan cemaat
sadece Allah yolunda savaşırken hayatını kaybeden kimselerin şehid olacaklarını
zannediyorlardı.
Hz. Nebi şehidliğin
sadece savaşırken ölmekten ibaret olmadığını ifade buyurup, bunun dışında yedi
çeşit daha şehitlik bulunduğunu açıklamıştır.
Şeyh Muhammed Zekeriyya
Kandehlevi Bezlü'l-Mechûd üzerine yaptığı talikte, şehidliğin burada sayılan
sekiz çeşit ölümden ibaret olmayıp aslında elli (50)'den fazla şehitlik
bulunduğunu ifade etmektedir.[Bezlü'I-Mechud, XIV-5.]
Bu mevzuda Hanefi
fukahasından İbn Abidin şunları söylüyor: ".... Veremden ölen şehiddir,
verem akciğer hastalığıdır. Bu hastalıktan beden erimeye ve sararmaya başlar.
Gurbette ölen, düşerek veya humma ile ölen, ailesi, malı ve canı uğrunda
savaşırken ölen, zulümle ölen, namuslu ve gizli olmak şartıyla aşktan ölen de
şehiddir. Velevki kötüsü haram olsun şiddetli öksürükten, yırtıcı hayvanın
parçalamasından, sultanın zulmen hapis etmesinden dayaktan ölenlerle
gizlenerek Ölen, akrep ve yılan sokmasından ölen, şer'i ilimler okunurken ölen,
sevabına müezzinlik yaparken ölenler, keza doğru iş görenler, tacirler, çoluk
çocuğunun rızkını kazanan kimseyi ve köleleri arasında Allah'ın emrini icra
edip onları helal lokma ile doyuranı Allah Tealâ kıyamet gününde muhakkak
şehidlerle beraber ve onların derecelerinde haşr edecektir. Seferde deniz tutup
kusacağı kalkan ve kusan kimseye de şehid sevabı vardır. Kıskançlığa sabır
edene şehid sevabı vardır.
Her gün yirmibeş
defa"Yarabbi bana ölümde ve ölümden sonra bereket ver" deyip sonra
döşeğinde ölen kimseye Allah şehid ecri verir. Kuşluk namazını kılarak her
aydan üç gün oruç tutan ve vitir namazını seferde hazarda terketmeyen kimseye
şehid ecri yazılır. Rasûlullah "Ümmetimin fesadı zamanında benim sünnetime
sarılana şehid ecri vardır." buyurur. Hastalığında kırk defa: diyerek
ölen kimseye şehid sevabı verilir. Düzelirse affedilmiş olarak düzelir.
"Abdestle yatıp
ölen kimse ile, iyi geçinerek yaşayan şehid olarak ölür."
Bu hadisi Deylemî
rivayet etmiştir. Nebi (s.a.v.)'e yüz kere salavat getiren de öyledir. Bunu
Taberânî rivayet etmiştir. "Bir kimse gerçekten Allah yolunda ölmeyi ister
de ölürse Allah ona şehid sevabı verir." Bu hadisi Hakim ve başkaları
rivayet etmiştir. "Bir kimse müslüman şehirlerinden birine yiyecek
celbederse şehid sevabı kazanır." Bu hadisi Deylemî rivayet etmiştir.
Yukarıda geçtiği vecihle Cuma günü ölen de öyledir.
İmam Hasan'a karla
yıkanarak soğuk alan ve ölen kimsenin hükmü sorulmuş da, "Hey gidi
şehidlik" cevabım vermiştir. Tirmizî'nin Ma'kîl b. Ye-sar'dan rivayet
ettiği bir hadiste Hz. Ma'kîl şöyle demiştir. Rasûlullah (s.a.v.): "Bir
kimse sabahladığı vakit üç defa Euzubîllahi's-semîıl alimi
Mine'ş-şeytani'r-Râcim der de Haşır sûresinin sonundan üç âyet okursa, Allah
ona yetmiş bir melek vekil eder. Bunlar ona akşama kadar salat eylerler. O gün
ölürse şehit gider. Bu âyetleri gecelediği zaman okursa, sabah layıncaya kadar
yine bu vaziyette olur" buyurdular. Bu suretle şehitlerin sayısı kırkı geçmiştir.
Bazıları bunları elliye çıkarmışlardır. Rahmeti onları manzum olarak zikir
etmiştir.[Davudoglu A., İbn Abidin, III, 523,524.]
Metinde şehid olduğu
ifade edilen kimseler şunlardır:
1. Allah yolunda
hayatını kaybeden kimse
2. el -Mat'un: 3103
numaralı hadisi şerifin şerhinde de açıkladığımız gibi Taun denilen veba
hastalığından ölen kimse.
3. el-Ğarık:
İstemeyerek suya düşüp boğulan kimsedir.
4. Sahibü-zatilcenb:
Zatülcenb denilen hastalıktan ölen kimsedir. Za-tülcenb insanın özellikle yan
taraflarında birtakım yaralar şeklinde kendini gösteren bir hastalıktır.
lbnü'1-Esİr, en-Nihaye
isimli eserinde bu hastalık hakkında şunları söylüyor: "Zatülcenb,
insanın yan kısımlarının iç taraflarında meydana gelen büyükçe bir yaradır.
Zamanla bu yara patlar ve sahibinin ölümüne sebep olur. Bu hastalığa tutulan
kimselerin kurtulması çok zordur. Pek az kişi bu hastalığın pençesinden
kurtulabilir. Bu hastalığın belirtileri devamlı bir sıtma ve nefes darlığıdır.
Daha ziyade kadınlarda görülür.
5. el-Mebtûn: Suya
kanmama ve ishal gibi karın ağrısı hastalıklarından biriyle ölen kimse.
6. Cim: Mecmu yani toplam
demektir. Burada kasdedilen gebeliktir. Bakirelik manâsına da gelir.
Binaenaleyh hamile iken vefat eden kadın şehiddir.
7. Sahibu'I-Harik:
Yanarak Ölen kimse
8. Göçük altında
kalarak ölen kimse.
Bu sekiz sınıf insanın
hepsi de şehiddir. Yalnız bunların içerisinde en faziletli olanlar birinci
sınıfa giren i Allah yolunda hayatlarını kaybedenlerdir. Diğerleri ise
ölümleri esnasında çekmiş oldukları tahammül edilmez acı ve meşakkatlerden
dolayı Allah yolunda savaşırken öldürülen şehitlerin eriştiği bazı keramet ve
faziletlere erişirlerse de, her hususta onlara denk olamazlar. Allah yolunda
savaşırken öldürülenlerin cenazeleri yıkanmaz, Hanefilere göre, üzerlerine
namaz kılmış ve şehid oldukları kesinleşmiş olanlar elbiseleriyle gömülürler.
Diğer mezhep imamlarına göre, onların üzerine namaz* kılınmaz. Bu sekiz sınıfa
şehid denmesinin sebebi, Allah'ın cennette kendilerine görünmesi, rahmet
meleklerinin onun cenazesinde hazır bulunmaları ve ruhunu cennete
götürmeleridir. Bu kimseler kabir azabına maruz kalmadan hemen ölür Ölmez
cennete giderler ve orada Allah'ın kendileri için hazırlamış olduğu nimetlere
şahid olurlar. İşte bu gibi sebeplerden dolayı onlara şehid denmiştir. Allah
yolunda öldürülenlerin dışındaki şehitler, şehid sevabına ka-vuşmuşlarsa da
bunlar hakkında dünyada şehid muamelesi yapılmaz. Bunların cenazeleri yıkanır,
namazları kılınır teçhiz ve tekfinleri yapılır. Şehidler üç kısımdır:
1. Dünya ve ahiret
şehidi: Bunlar Allah yolunda savaşırken kâfirler tarafından Öldürülen
kimselerdir. Bunlara dünyada şehid muamelesi yapılır.
2. Ahiret şehidi:
Bunlar birinci maddenin dışında kalan diğer yedi sınıf şehidlerdir. Bunlara
dünyada şehid muamelesi yapılmaz.
3. Dünya şehidi: Bunlar
münafık olduğu halde müslümanlar safında savaşırken öldürülenlerdir. Bunlara
da dünyada şehid muamelesi yapılır.