بَاب
الْإِمَامِ
لَا يُصَلِّي
عَلَى مَنْ قَتَلَ
نَفْسَهُ
46-47. İmam, İntihar
Eden Bir Kimsenin Namazını Kılar Mı?
حَدَّثَنَا
ابْنُ
نُفَيْلٍ
حَدَّثَنَا
زُهَيْرٌ
حَدَّثَنَا
سِمَاكٌ
حَدَّثَنِي
جَابِرُ بْنُ
سَمُرَةَ
قَالَ مَرِضَ
رَجُلٌ فَصِيحَ
عَلَيْهِ فَجَاءَ
جَارُهُ
إِلَى
رَسُولِ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَقَالَ لَهُ
إِنَّهُ قَدْ
مَاتَ قَالَ
وَمَا يُدْرِيكَ
قَالَ أَنَا
رَأَيْتُهُ
قَالَ
رَسُولُ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِنَّهُ لَمْ
يَمُتْ قَالَ
فَرَجَعَ فَصِيحَ
عَلَيْهِ فَجَاءَ
إِلَى
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَقَالَ
إِنَّهُ قَدْ
مَاتَ
فَقَالَ
النَّبِيُّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِنَّهُ لَمْ
يَمُتْ
فَرَجَعَ
فَصِيحَ
عَلَيْهِ
فَقَالَتْ امْرَأَتُهُ
انْطَلِقْ
إِلَى
رَسُولِ اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَأَخْبِرْهُ
فَقَالَ
الرَّجُلُ
اللَّهُمَّ
الْعَنْهُ
قَالَ ثُمَّ
انْطَلَقَ
الرَّجُلُ
فَرَآهُ قَدْ نَحَرَ
نَفْسَهُ
بِمِشْقَصٍ
مَعَهُ فَانْطَلَقَ
إِلَى
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَأَخْبَرَهُ
أَنَّهُ قَدْ
مَاتَ
فَقَالَ وَمَا
يُدْرِيكَ
قَالَ
رَأَيْتُهُ
يَنْحَرُ
نَفْسَهُ
بِمَشَاقِصَ
مَعَهُ قَالَ
أَنْتَ
رَأَيْتَهُ
قَالَ نَعَمْ
قَالَ إِذًا لَا
أُصَلِّيَ
عَلَيْهِ
Câbir b. Semure dedi ki:
Bir adam hastalanmıştı. Bir süre sonra o'nun hakkında feryad-ü figan yükselmeye
başladı. Bunun üzerine (o hastanın) komşusu, Rasûlullah (s.a.v.)'e gelip: (Ey
Allah'ın Rasûlü) O (adam) öldü, dedi. (Hz. Nebi de): "Ne biliyorsun?'*
dedi. (O kimse de);
Ben onu (ölmüş halde)
gördüm, dedi. Rasûlullah (s.a.v.) de: "O kimse ölmedi" dedi. (Adam
da) döndü (gitti). Derken (hasta'nın evinden tekrar) onun için feryad-ü
figanlar yükseldi. Bunun üzerine (hasta'nın komşusu tekrar) Rasûlullah
(s.a.v.)'e geldi ve: Ey Allah'ın Rasûlü o kimse gerçekten öldü, dedi. Nebi
(s.a.v.) de:
"O ölmedi"
buyurdu. (Adam tekrar) döndü (gitti. Fakat) (evden yine) o kimse için ağlanıp
sızlandığı işitilmeye başlandı. O sırada (hasta'nın) karısı (dışarı çıkıp o
adam'a)
Rasûlullah (s.a.v.)'e
git ve (komşu'nun intihar ettiğini) kendisine haber ver dedi; (o adam da): Ey
Allah'ım, sen ona Ia'net et! dedi. Sonra (bu) adam gitti ve o kimseyi yanındaki
mızrak demiri ile kendisini öldürmüş halde gördü. Ve hemen Nebi (s.a.v.)'e
varıp o'nun öldüğünü kendisine bildirdi. (Rasûl-ü Zîşan Efendimiz) "Ne
biliyorsun?" (dedi) O da:
O'nu yanındaki mızrak
demiriyle kendini öldürmüş halde gördüm, cevabını verdi. (Rasûl-i Zî-şan
Efendimiz tekrar): "Sen onu gördün mü?" diye sordu (o adam da): Evet,
cevabını verdi. (Bunun üzerine Nebi Efendimiz): "Öyleyse ben o'nun
namazını kılmam!" buyurdu.
İzah:
Müslim, cenâiz; Nesaî,
cenâiz; Tirmizî, cenâiz; İbn Mace, cenâiz; Ahmed b. Hanbel V- 78, 92, 94, 97.
Mişkas: Okun ucuna
takılan ve temren ismi verilen sivri demirdir.
Hadis-i şerifte intihar
ettiğinden ve intihar ettiği için de Hz. Nebi'in, namazım kılmadığından
bahsedilen şahsın kimliği, kesin olarak tes-bit edilememiştir.
Ancak bu kimsenin
intihar sebebi, İbn Mace'nin Sünen'inde şöyle anlatılıyor. "Nebi
(s.a.v.)'in ashabından bir adam yaralandı. Yara ona eziyet verdi. Bunun üzerine
yaralı, okların demir kısımlarının bulunduğu yere yavaş yavaş giderek bunlarla
kendini boğazladı. Nebi (s.a.v.) onun üzerine (cenaze) namaz(ı)
kılmadı."[İbn Mace, cenâiz]
Mevzumuzu teşkil eden
bu hadisi şerife dayanarak Ömer b. Abdülaziz ile İmam-ı Evzâî intihar eden bir kimsenin
cenaze namazının kılınmadığına hükmetmişlerdir.
İmam Ebû Hanife ile
İmam Mâlik, Şafiî ve cumhur ulema ise, "intihar eden bir kimsenin cenaze
namazı kılınır." demişlerdir.
İmam Ahmed'e göre,
intihar eden kimsenin cenaze namazını devlet reisi kılmaz, fakat başkaları
kılar. Rasûl-ü Zîşan Efendimiz, intihar eden adama bir ceza olarak ve
başkalarını da intihardan men etmek için, onun namazını kılmamıştır. Nitekim
halka bir ibret teşkil etmesi için Rasûl-ü Ekrem'in bir borçlunun cenaze
namazını kılmadığı, fakat başkalarının kılmasına da mani olmadığı Nesaî'nin
Sünen' inde rivayet edilmiştir.[Nesai, cenâiz]
Darekutnî'nin müteaddit
yollardan rivayet ettiğine göre, Rasûlü Zîşan Efendimiz "La ilahe illallah
diyen herkesin arkasında namaz kılınız ve la ilahe illallah diyen herkesin
cenaze namazını kılınız" buyurmuştur.
Ancak İmam Ebü Hanife
(r.a), İslâm devletine karşı isyan edenleri ve yol kesenleri bu hükmün dışında
bırakarak onların cenaze namazının kılınamayacağını söylemiştir.