DEVAM: 43-44. Cenazeyi
Uğurlarken (Bir Hayvana Ve Bir Şeye) Binmek
حَدَّثَنَا
عُبَيْدُ
اللَّهِ بْنُ
مُعَاذٍ
حَدَّثَنَا
أَبِي
حَدَّثَنَا
شُعْبَةُ عَنْ
سِمَاكٍ
سَمِعَ
جَابِرَ بْنَ
سَمُرَةَ قَالَ
صَلَّى
النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
عَلَى ابْنِ
الدَّحْدَاحِ
وَنَحْنُ
شُهُودٌ
ثُمَّ أُتِيَ
بِفَرَسٍ
فَعُقِلَ
حَتَّى
رَكِبَهُ
فَجَعَلَ
يَتَوَقَّصُ
بِهِ
وَنَحْنُ
نَسْعَى
حَوْلَهُ
Cabir b. Semure demiştir
ki: Nebi (s.a.v.) İbn Dahdah'ın cenaze namazını kıl(dir) mışti. (o namazda) biz
de vardık. (Namaz'dan) sonra (cenaze kabre götürülürken binmesi için kendisine)
bir at getirildi de (at'a binmedi orada) bekletti. Nihayet (dönüşte o'na) bindi
ve at'ı şah'a kaldırmaya başladı. Biz de etrafında koşuyorduk.
İzah:
Müslim, cenâiz; Tirmizî,
cenâiz
İbn Dahdah'ın ismi
kesin bir şekilde bilinmiyor. Bazıları ise, ondan. Ebû Da'hdah diye
bahsetmektedirler.
Görülüyor ki, Hz. Nebi
ölüyü kabre götürürken yaya gitmeyi tercih etmiş, binmesi için kendisine
getirilen hayvana binmeyi kabul etmemiş ona ancak dönüşte binmiştir.
Nitekim Tirmizî'nin
Sünen'indeki "Rasülullah (s.a.v.) İbn Dahdah'ın cenazesi ardınca yaya
yürüdü ve (dönüşte) at üzerinde döndü." mealindeki hadis-i şerifle
Müslim'in rivayet ettiği "Nebi (s.a.v.)'e çıplak bir at getirdiler de İbn
Dahhah'ın cenazesinden dönerken ona bindi. Biz de Rasülullah (s.a.v.)'in
etrafında yürüyorduk." anlamındaki hadis-i şerif bu gerçeği ifade
etmektedir.
Bu mevzuda Müslim'in
rivayet ettiği diğer bir hadis-i şerif de şu mealdedir: Rasülullah (s.a.v.) İbn
Dahhah'ın cenaze namazını kıldı. Sonra kendisine çıplak bir at getirildi. Atı
bir adam tutarak Rasülullah (s.a.v.) bindi, derken at şahlanmaya başladı. Biz
de onu takibediyor, arkasından koşuyorduk. Bu arada cemaatten biri şunları
söyledi: "Nebi (s.a.v.) -Çenette İbn Dahdah için asılmış nice hurma
salkımları vardır- buyurdu."[Müslim, cenâiz]
Nevevî'nin açıklamasına
göre, ashab-ı kiramın, Rasûlullah'm İbn Deh-dah hakkında buyurduğu "İbn
Dahdah için cennette asılmış nice hurma salkımı vardır" sözünü aralarında
konuşmalarının sebebi şudur:
"Bir yetim Hz. Ebû
Lübabe ile bir hurmalık hakkında davaya düşmüş, Rasülullah (s.a.v.) da Ebû
Lübabe'ye hurmalığı yetime vermesini tavsiye etmiş, fakat "Bu hurmalığa
karşılık çenette sana hurma salkim(lar)ı var" dediği halde, Ebû Lübabe
buna razı olmamış ve yetim ağlamış. O zaman Ebû Dahdah bunu işiterek Ebû
Lübabe'ye kendi bahçesini vermek suretiyle hurmalığı ondan satın almış, sonra
Nebi (s.a.v.)'e:
Ben bu bahçeyi bu yetime
verirsem, bana da çenette hurma var mı? diye sormuş Rasülullah (s.a.v.) de:
"Evet Ebû Dahdah
için de çenette nice hurma salkımları vardır." buyurmuş. İşte cemaattan
bir zat bu hadiseyi hatırlayarak Ebû Dahhah'ın cenazesinden dönüşte
arkadaşlarına bahsetmiştir.[Davudoğlu Ahmed, Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi,
V-238.]